“Bana deha değil, belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza”
İsmet Özel
Hepsi var aslında. Belgeler, kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza. Açık olmak gerekirse deha da var.
Edward Snowden, Julian Assange ve Chelsea Manning’den söz ediyorum. Biri Rusya’da, bir nevi sığınmacı. 3 yıl daha Rusya’da kalırsa, ki kalacak gibi görünüyor, sığınmacı statüsünden çıkabilecek. Bir diğeri Londra’da. Ekvador Büyükelçiliği’nde. Sonuncusu ise, ABD’de tutuklu. Obama’nın son dakika affıyla cezası hafifletildi, Mayıs’ta muhtemelen tahliye olacak. Assange’ın avukatına göre, Manning tahliye edilirse, Assange, daha önce açıkladığı üzere, yargılanmak üzere ABD’ye teslim olacak. Her birinin hikâyesi farklı, her birinde başka mühürler, başka imzalar var. Kanıtlar ve ifadeler için şöyle devam edelim.
Amerikan aklından daha karmaşık bir dünya
Geçtiğimiz hafta düzenlenen Davos zirvesinde dünya medyasının yakından takip ettiği iki isimden biri Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise, diğeri kesinlikle Alibaba.com’un kurucusu Jack Ma idi. Zirvedeki varlığı detay haber bile olamayan John Kerry’nin yanında, konuşmasıyla dünya gazetelerinin en geniş yer ayırdığı isimlerden biri olan Ma, “ABD’nin günümüzde yaşadığı sorunların sebebi, ABD’nin kendisidir. Amerika, bugüne dek 13 savaşta, 40,2 trilyon dolar harcadı” diyerek, aslında bu devasa savaş ekonomisinin ürkütücülüğüne ilişkin sadece bir rakam vermiyor, aynı zamanda, birçok ülkenin toplam bütçesini aşan bu büyük bilançonun, ABD’nin varlık gerekçesini oluşturduğunu da ifşa etmiş oluyor. Farklı zamanlarda, birçok farklı Başkan döneminde “organize edilmiş” 13 savaşla Amerika, dünyanın birçok bölgesine çıkarma yapmış ve bu çıkarmalarla “küresel terör” kavramı üretilerek, yeni dünya stratejisinin NATO’su, BM’si, Avrupa’sı kurgulanmıştır. Fakat Amerikan sisteminin hafızasını oluşturan Henry Kissinger’in başyapıtı “Diplomasi” kitabının giriş bölümünde de özenle vurguladığı şekliyle, fotoğraf şudur: “Yeni doğmakta olan uluslararası sistem, Amerikan diplomasisinin şimdiye kadar karşılaştıklarından daha karmaşık bir sistemdir.”
Siber Güvenlik Uzmanı Winn Schwartau’nun 1991 yılında kullandığı “Elektronik Pearl Harbor” kavramından yıllar sonra, CIA Eski Başkanı ve Savunma Bakanı Leon Panetta, 2012’de “Siber Pearl Harbor” saldırısı için Amerikan halkını uyarmış, bir grup ya da düşman bir devlet tarafından yakın vadede bir saldırı ile karşılaşabileceğini söylediğinde, ABD, Julian Assange ve Bradley (sonradan cinsiyet değiştirerek Chelsea oldu) Manning ile tanışmış, Edward Snowden’la henüz tanışmamıştı. Kısa bir süre sonra da hem Amerika hem de dünya, Snowden’la tanışmış oldu.
Terör sadece bahane
Oliver Stone imzalı “Snowden” filminin ana karakteri anlatıyor: “Japonya’nın telekomünikasyon sistemini ele geçirince gerisi geldi. Barajlara, hastanelere, santrallere küçük programlar yerleştirdik. Ana fikir, bir gün Japonya çizgiyi aşmaya kalkarsa karanlıkta bırakmaktı. Sadece Japonya’ya değil, aynı şeyi Meksika’ya, Almanya’ya, Brezilya’ya, Avusturya’ya yapıyorduk. Çin, Rusya ve İran tamam. Ya Avusturya. Ayrıca, dünyanın en büyük liderlerini de izliyorduk. Ticaret anlaşmalarını, seks skandallarını, G-8’de Amerika’nın elini güçlendirebilecek her şeyi takibe alıyorduk. Brezilyalı petrol şirketlerine koz için, ya da golf oynamayı bilmeyen üçüncü dünya ülkeleri liderlerine. Nihayetinde gerçeği anlıyorsunuz, gerekçeniz ne olursa olsun, bu terör meselesi değil. Terör sadece bahane. Bu ekonomik ve sosyal kontrol meselesi. NSA gerçek anlamda dünyadaki tüm telefonları izliyor. Nerede olursanız olun, her gün izleniyorsunuz. Hayatınız gözler önünde. Sadece teröristler, ülkeler veya şirketler değil, siz bile izleniyorsunuz”.
2013’te Rus havayollarının transit bölgesinde haftalarca sığınma izni bekleyen Snowden’a Rusya’ya sığınma izni verildiğinde, Rus avukatı Anotoli Kuçirena tarafından kendisine, büyük Rus klasiği “Suç ve Ceza” kitabı hediye edildiğinde, Snowden’in hikayesi de artık Putin’in paltosuna emanet edilmişti. Trump’ı ABD başkanlığına taşıyan süreçte, Rusya’nın ABD’ye siber saldırılar düzenleyerek seçim sonuçlarını etkilediği iddiaları sürekli olarak gündeme taşınmış ve buna bağlı olarak, eski CIA analisti Edward Snowden, Rusya ve ABD arasında polemiklere neden olmuştu. Hatta, CIA eski direktör yardımcısı Michael Morell, “Snowden’ın yeni başkan Trump’a bir seçim hediyesi olarak verilmesinin” Amerika’yı çok mutlu edeceğini söylemiş, fakat Rusya Dışişleri Sözcüsü Zaharova, “Eski bir CIA’ci için insanları birilerine hediye olarak vermek ve korunma arayanlardan vazgeçmek normal bir şey olabilir” cevabını vermişti. Snowden, bugün artık Rusya’da gelecek planları yapıyor.
Kahraman mı, trol mü?
2010’da İngiliz polisine teslim olan Assange, çok daha popüler, çok daha renkli ve çok aktörlü bir süreç yaşamış; İngiltere, İsveç, Ekvador, Amerika ve Avustralya arasında diplomatik çatışma ve gösterilere neden olmuş, Avustralya seçimlerinde adaylık girişiminde bulunmuş, Rusya’nın dünyaca ünlü haber kanalı Russia Today’de program yapmış, ilk programında Nasrallah’la röportaj yapmış, “The Simpsons” dizisinde oynamış, TIME dergisi tarafından yılın kişisi seçilmiş ve yayınladığı yüzbinlerce belgeyle, belgelerin içeriğinden çok, Julian Assange ismi, ikonik, pop, küresel bir trol figürüne dönüşmüştü.
Edward Snowden, Washington Post’un kendisiyle yaptığı bir söyleşide tam olarak şu cümleyi kurmuştu: “Ben, NSA’yı çökertmeye değil, geliştirmeye çalışıyorum. Aslında şu an bile NSA için çalışıyorum.”
İlk soruyu yineleyelim: Dünyayı kim trollüyor?