Onu ilk kez Addis Ababa’daki FETÖ terör örgütü ile ilişkisi olmayan İstanbul restoranda gördüm. Kendisinin isminin “Adem Koç” olduğunu söyleyerek Etiyopya’daki FETÖ okullarının Maarif’e devredilmesi için görevlendirildiğini belirtmişti. Henüz otuzlu yaşların başındaki bu genç arkadaşın zor bir görevle karşı karşıya olmasından dolayı biraz endişelendim doğrusu. Eğer Sudan veya Ruanda’da olsaydı, görevini daha kolay yapabilirdi. Etiyopya ise bürokrasi ve siyaset açısından Afrika’nın en zor ülkelerinden biri.
Etiyopya Cumhurbaşkanı Mulatu Teshome, Türkiye ziyaretinde FETÖ’yü bir terör örgütü olarak kabul ettiklerini, Etiyopya’daki okulların en kısa zamanda Türkiye’ye devredileceği sözünü vermişti. Bu nedenle Türkiye’nin en genç kurumu olan Maarif Vakfı bu okulların devralınması için Adem Beyi Etiyopya’ya göndermişti.
Adem Bey, ilk günlerini Etiyopya’yı tanımakla geçirdi. Çünkü yıllardır FETÖ’nün Etiyopya yetkilileri ile derin temasta olmasından dolayı burada yapılacak mücadele çok yönlü olmalıydı. Ayrıca bu okulların alınabilmesi için de Türkiye kurumlarının, iş adamlarının işbirliği içerisinde hareket etmesi gerekiyordu.
Sadece Etiyopya’da değil tüm Afrika’da güçlü bir Türkiye lobisi, diasporası gerekiyor. Türk kurumları birlikte dayanışma içinde hareket ederek, Türkiye’nin haklı sesini dünyaya duyurması gerekiyor. Ayrıca bu ülkelerde yaşayan Türk dostları da çok önemli.
Adem Koç herkese, her kuruma dokunmaya çalıştı. Kalplerden bir yol aramakla işe başlamak istedi. Fakat bir kısım işadamlarının FETÖ ile mücadele etme gibi bir gündemi olmadığını gördü. Sözde Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında olduğunu söyleyen bu bir kısım iş adamları, hala FETÖ’yle ilişkilerini sürdürüyor.
Etiyopya başta olmak üzere Afrika ülkelerinde yatırımları bulunan büyük bir firma, FETÖ ile mücadelenin siyasi olduğu, kendileri ekonomi ile ilgilendikleri için Türk işadamlarının Etiyopya Başbakanına yazacağı mektuba imza bile vermiyordu.
Yine başka bir Türk firması hala FETÖ okullarındaki öğrencilerin üniformasını karşılıyordu. Bazı işadamları FETÖ’nün Addis Ababa’daki lobi görevi gören lokantalarından çıkmıyordu. Bazı işadamları da var ki Hz. Ebubekir gibi davranıyor, mallarını, mülklerini bu terör örgütü ile mücadele etmek için harcamaktan çekinmiyordu.
Adem Koç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a inanmış, mücadelesine destek için canını bile ortaya koymaktan çekinmeyen biri. 15 Temmuz şehitleri gibi düşünerek, bu mücadelenin bir vatan, millet, var oluş mücadelesi olduğuna inanıyor.
Fakat herkes Adem Koç gibi değil. Birçokları bu mücadelenin kişisel olduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorunu olduğunu düşünüyor. Oysaki bu sorun hepimizin birlikte mücadele ile üstesinden gelebileceğimiz bir problem.
Maalesef yurt dışına, özellikle Afrika’ya gönderilen bürokratlar, temsilciler iyi seçilemiyor. Çoğunun bir hedefi, bir misyonu yok. Kimsenin gitmek istemediği Afrika’ya genellikle birkaç sene kalıp para biriktirmek için gidenler var. Bu kişiler de 2-3 sene kalıp kaba tabirle “etliye sütlüye karışmadan” Türkiye’ye ya da başka ülkeye dönmek istiyorlar.
Bu yazıyı yazmakta çok zorlandım. Belki de en fazla zorlandığım yazı. Çünkü Türkiye’nin küresel aktörlere ve onların taşeronu FETÖ’ye karşı haklı bir mücadelesi var. Bu çabalar boşa gitmemeli, bu mücadeleyi yürütenlere en ufak da olsa bir zarar gelmemeli.
Fakat bir resmi yetkili ile oturduğunuzda “FETÖ ile mücadele Erdoğan’ın sorunu. Erdoğan gidici önemli olan devlet” dediğinde bu içinizi kanıtıyor. FETÖ mensuplarının yaşadığı lüksü deşifre etmek istediğimizde, “Onlar Türk vatandaşları, vatandaşlarımızın deşifre edilmesine karşıyız” denildiğinde üzülüyor ve içerliyorsunuz.
Adem Bey’in farkı belki de bu gibi yaklaşımlara, söylentilere aldırış etmemesi. Bu mücadeleyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tek kalsalar da sürdürmek istemesi.
Etiyopya hükümeti Adem Bey’in girişimlerine karşı hep sessiz bir siyaset izledi. İşlerini kolaylaştırmadı. Hatta bazı yetkililer “Etiyopya Cumhurbaşkanının sözü Etiyopya’yı bağlamaz” dedi. Etiyopya’da henüz Maarif Vakfı’nın bile temsilcilik açmasına izin vermediler.
Adem Koç bütün bu olumsuzluklara rağmen yılmadı, hem Etiyopya hükümeti ile hem de Harar yönetimi ile temaslarını artırdı. Gece ve gündüz bu okulların devredilmesi için çalışıyor.
İslam’ın dördüncü kutsal şehri olan Harar’ın yöneticileri, eyaletlerindeki FETÖ okulunu Maarif Vakfı’na devretmeye hazır olduklarını söyledi. Harar’ın eyalet Başkanı Murat Bey, kendisinin Türkiye ve Erdoğan sevdalısı olduğunu, her türlü riske karşı eyaletlerindeki okulu vereceklerini söyleyerek bir süreç başlattı. Bu süreç henüz tamamlanmış değil, hala okullar söz verildiği halde Maarif Vakfı’na verilemedi. Fakat bu süreç her an zaferle sonuçlanabilir ve surda bir gedik açılabilir.
Etiyopya Devleti’nin Türkiye ile ilişkileri iyi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Etiyopya Cumhurbaşkanı’nın “okulları vereceğiz” sözünü duyduğunda sevinmişti. Fakat hala bu okullar verilmedi veya verilemedi. Eğer bu okullar verilseydi ilişkiler zirveye çıkabilirdi.
Türkiye her zaman Etiyopya’nın yanında olmuş bir ülke. Her yıl sadece Diyanet Vakfı on milyon doların üzerinde kurban başta olmak üzere, insani yardımda bulunuyor. TİKA’nın on yıldır Etiyopya hükümetine ve halkına katkıları var. Anadolu Ajansı’nın merkez Afrika Ofisi burada. Etiyopya’nın sesini dünyaya duyuruyor. Etiyopya’daki gelişmeler daha gerçekçi ve objektif bir dille dünya medyasına aktarılıyor. Türk işadamlarının Afrika’daki en büyük yatırımları Etiyopya’da.
Türkiye’nin Etiyopya ile iyi ilişkilerini sürdürmesine, hep Etiyopya’nın yanında olmasına rağmen Afrika’nın bu en önemli ülkesi hala neyi bekliyor? Adem Koç’un mücadelesi sürecek, ta ki bütün FETÖ okulları devredilene kadar. Çünkü o Erdoğan’ın haklı davasına inanmış biri. Ve o biliyor ki zafer her zaman inananların olacak…