Ayak bastığımız yeri yaratan Allah celle celalüh.
Yere basan ayağı yaratan Allah.
“Allah” diyen dilleri yaratan Allah.
Dil denilen o küçücük et parçasına bir milyon ayrı tadı fark ettirecek özelliği veren Allah.
Dünya büyüklüğünde bir bilgisayarın yapamayacağı şeyleri yapan beyni, en korunaklı kafamıza takan Allah.

Özetle tepeden tırnağa bizi donatan Rabbimiz, yer ve göklerin sahibinin de kendisi olduğunu Kur’an-i Kerim’de birçok kere hatırlatır ve:
لِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا فِيهِنَّ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Göklerin, yerin ve bunlardakilerin mülkiyeti ve hükümranlığı Allah’a aittir. O her şeye gücü yetendir” buyurur. (Mâide 120)
Düşünün ve kendi bedeninizde kendinizin yarattığı en küçük bir şey bulmaya çalışın. Veya yediğiniz, içtiğiniz, tattığınız, tuttuğunuz herhangi bir şey bulun ki, onu insan yaratmış diyelim.
Yaratmayı geçelim, Rabbin yarattığını beğenmedikse burnunuzu oradan alın ve vücudunuzda yerleştirecek bir yer arayın bakalım ne olacak?

İnsan yaratmaz keşfeder

İnsanlar, Rabbimizin koyduğu tabiat kanunlarını yaratmıyorlar, buluyorlar. Hz. Âdem’den beri elma daldan yere düşerdi, tas suyun üzerinde gezerdi. Zamanı gelince Rabbimizin bilgisi içinde bir ilim adamı elmanın düşme kanunlarını, suyun kaldırma kanunlarını bulup hesaplayıverdi.

Tabiat üzerinde kayıtsız şartsız hâkimiyet Allah’a ait olmaya devam ediyor. İnsanoğlu fazla kazanç hırsıyla yapay yiyecek, giyecek, içecek ve başka başka kullanacak şeyler yaptıkça kendi kendine zarar verdiğini geç anladı ve tabii (organik) olanlara döndü.

Yeryüzü sakinleri olarak biz insanlar da Allah’ın mülkü içinde olmamız nedeniyle Rabbimizin tabii kanunlarına uyduğumuz gibi, ahkâmına da uymamız bizim çıkarımızadır. Rabbin insanlar için indirdiği ahkâmın uygulanması Müslümanlara hem bu dünyada faydalı hem ahirette faydalı olacaktır.

İslam Müslüman olmayan için de şifâ

İslam, aynı zamanda Müslüman olmayanlara da faydalı olmuştur ve olacaktır.

İspanya’da İslam’ın hâkimiyetinde, Yahudiler ve Hıristiyanlar yedi yüz yıl yaşadıkları halde Papa ve kralların koyduğu kanunlara geçilince Müslümanlar ve Yahudiler katliamlardan geçirilmiş ve şu anda o Endülüs Medeniyetinden kalma hiçbir Müslüman’ın yaşamasına izin verilmemiştir.

Bu gün şu dergiyi okuduğunuz gün, İstanbul’da bütün kiliseler çanlarını çalmaya devam ederken “Tek dişi kalmış” Avrupa medeniyetine bağlı Avrupa Birliği ülkelerinde bu gün beş bin caminin hiçbirinden hoparlörle ezan okunmasına izin verilmemektedir.

Allah’ın hâkimiyetinde hareket eden güneş, köyün, şehrin veya dünyanın zenginiyle fakirine aynı ısı ve ışığı sunarken, çaylar, dereler, nehirler herkese suyu parasız ve eşit şekilde verirken, hava almada ayırım yapılmazken insanî kuralların Allah’ın ahkâmının önüne geçirildiği her yerde zenginle-fakir arasındaki uçurum doğuyla batı arasındaki kadar uzak oluverdi.

İnsanlık bunun farkına vardı. Yapay yiyeceklerin, içeceklerin insan tenine ve canına zarar verdiğini anladı ve tabii olana dönüşümü sağlamaya karar verdiği halde, birden sağlayamadığı gibi ölümlü insanların koyduğu kuralların, yeryüzünü kana buladığını, her yerde en medeni gibi gösterilen devletlerin kanlı ellerini gördükleri gibi kulakları da inleyen insanlığın gökyüzüne çıkan feryadını dinledi ve kendi yapıp kendi taptığı uydurma putun kendileri üzerine abandığını gördü ve kendisini yaratan Allah’ın ahkâmına dönüş fikri, araştırma merkezlerinde dillendirilmiyor ama “acaba” denildi.
Bunun delili ise son 25 yıldır siyasiler ve yazar-çizerler tarafından tekrarlanan “evrensel değerler oylanmaz” fikri yayılıyor.

‘Peki, “evrensel (cihanşümul) değer”i kim belirleyecek’ sorusuna cevap verilmedi. Sessiz konuşuyorlar. Cevap, “cihanşümul değeri, kâinatı yaratan koyar!” “Âlemşümul değerler” Allah’ın kitabında, Sevgili Peygamberimizin Hadis’i Şeriflerindedir.

Bunu böyle demenin de faydası yok. Hemen bu günden itibaren Kur’an-i Kerimden bir Ayet-i Kerimeyi tefsiriyle, Buhârî veya Müslim gibi sahih kitaplarımızdan bir hadisi, şerhiyle beraber okuyalım, anlayalım, yaşayalım ve o gün en az üç kişiye anlatalım. Ülkenin tamamı, ilim meclisi olsun!