UCM (Uluslararası Ceza Mahkemesi) katliamlara, insanlığa karşı işlenen suçlara, soykırıma karşı kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Roma Statüsü gereği kurulduğu 2002’den beri neredeyse yargıladığı liderler hep Afrika ve İslam dünyasındaki liderler oldu. Başta Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’i yargılaması ile popüler olan mahkeme, aralarında eski Libya lideri Kaddafi, Fildişi eski Devlet Başkanı Laurent Gbogba vs. hakkında davalar açtı. Açılan davaların kimisi sonuçlandı kimisi hala devam ediyor. El Beşir hakkında ceza kesildi ve Sudan devleti bu yüzden birçok ülkeye resmi temaslarda bulunmak için dahi gidemiyor.
UCM, dünya ölçeğinde en etkili global mahkemelerden biri. Aldığı kararlar tartışılsa da etkili olduğu biliniyor. Etkili olmasında yüzden fazla ülkenin bu mahkemeyi kabul etmesinin önemli bir rolü var. Dünyanın 5 ülkeye mahkûm olduğu bu dönemde bağımsız, mazlumların hakları için uluslararası bir mahkemenin kurulması kulağa hoş gelse de, gerçekte mahkemenin zalimlerden yana tavır içinde olduğunu söylemeye gerek yok.
ABD, Fransa, Afrika ve Ortadoğu’da birçok kez savaş suçu işlemesine, katliamlar yapmasına rağmen haklarında tek bir dava bile açılmadı. Demokratik Kongo Cumhuriyetinde düşük rütbeli bir subay aylarca UCM’de yargılanırken, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Fransız askerleri sözde barış adına insan hakları ihlalleri yaptığı savaş suçları ile işlediği halde tek bir asker hakkında bile mahkeme tarafından dava açılmadı.
Filistin’de yaşanan katliamlar, insanlık suçları daha önce iki kez mahkemeye dava konusu olarak gelmesine rağmen herhangi bir sonuç çıkmadı. Her iki davada da tedbirsizlik, görevsizlik gibi kararlar alındı ve mazlum Filistinlileri katledenler aklandı.
Şimdi Filistin Devleti geçtiğimiz günlerde Gazze’de 60’dan fazla Filistin’in İsrail’in orantısız güç kullanarak katliam yaptığı olayları mahkemeye taşıdı. Türkiye’den Filistin’in bu girişimine destek vererek takip edileceği mesajı verildi. Lahey’de mahkemeye sunulan belgelerde İsrail’in estirdiği teröre karşı Beşir’in Darfur’da yaptıklarından daha fazla kanıt olduğu bir gerçek. Beşir için acelece harekete geçen UCM, yüzlerce Filistinlinin ölümünden sorumlu Netanyahu ve çetesi hakkında nasıl karar verecek?
İyimser olmaya gerek yok. Karar veremeyecek ya da vermeyecek. Dikkat edin şu anda UCM’de devam eden davalar hep Afrika ile ilgili. Çünkü dünyanın mahkum olduğu 5 devletin Afrika hakkında karar almaları daha kolaydır. UCM’nin başta ABD ve Avrupa devletleri olmak üzere onların gölgesinde kaldığını bilmeyen yok. İsrail mevzubahis olunca UCM’nin dava sürecini başlatabilmesi de zorlaşmaktadır. Eğer Filistinliler değil de İsrailliler benzer katliamı yaşasaydı UCM bir gün içinde toplanır, Filistinlileri mahkûm eden kararlar çıkarırdı.
UCM Filistin’in davasını görmedi şu ana kadar. Yalnız Demokratik Kongo, Sudan, Kenya, Orta Afrika, Fildişi Cumhuriyetinde yaşananları gördü ve sorumlulardan kimisini yargıladı kimisini ise affetti. Kenya Devlet Başkanı Kenyatta ve eski yardımcısı Ruto’da olduğu gibi. Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta seçilmeden önce bir İngiltere ziyareti gerçekleştirdi ve henüz dönüş uçağına binmeden hakkındaki davalar düşürüldü.
2009 Ocağında yaşananları hatırlayalım. İsrail hani yine bir terör saldırısı başlatmış 23 gün süren Gazze operasyonunda 1400 Filistinliyi gaddarca katletmişti. Katliamda yine hayatını kaybeden sivillerdi. Şehid olanların 300’ünün yaşı 15’in altındaydı ve 110 da kadın vardı ölenler arasında. İsrail her zamanki pişkinliğiyle ölenleri terörist olarak imha etmişti.
5000’den fazla Filistinli katledilirken 3000’den fazla Filistinlinin evleri buldozerlerle yıkılmıştı. İsrailli teröristler en gelişmiş silahlarla, fosfor bombaları ile saldırırken Filistinliler kendilerini tek silahları olan taşlarla savunuyorlardı.
İnsan hakları İzleme örgütü davayı UCM’ye taşıdı fakat mahkeme kısa bir süre sonra İsrailli teröristleri yargılama gereği bile duymadı. Benzer bir gelişme 2015’de de yaşandı fakat UCM Uganda’da artık kendine bile hayrı olmayan eski bir subayı yargılaması devam ettiği için Filistin’de yaşananları görmezden geldi.
UCM’nin kendi kuruluş minvali üzerine artık Filistin’de yaşananlara seyirci kalamaz. Yeterli deliller zaten mahkemeye sunuldu ve en kısa zamanda da mahkeme sürecini başlatması gerekir. UCM, kendini temize çıkarması, iddia ettiği gibi mazlumların yanında olduğunu göstermesi açısından dava sürecini hemen başlatmalıdır.
Filistin göz ardı edilerek hiçbir verilen hüküm adaleti sağlamaz, tersine adaletsizliği daha da perçinleştirir. Bu davanın müştekileri sadece Filistinliler değil tüm Müslümanlardır, tüm mazlumlardır. UCM, İsrail’in saldırılarını insanlık adına görmek ve cezalandırmak zorundadır.
Müslümanların Filistin konusunda duygusal bir duyarlılığı kurumsal açıdan bir duyarsızlığı var. Hala bir Filistin enstitümüz yok. Filistin konusunu çalışan kaç akademisyenimiz var? Filistin konusunda yazılan kitap sayısı hala onlarca. Oysaki Filistin bizim özgürlüğümüz, onurumuz, vicdanımız, insanlığımız, temel davamız. Kudüs üzerine bir Üniversite’de bölüm açılması gerekirken, birkaç üniversitede Filistin’de yaşananları anlatan Ortadoğu çatısı altında verilen dersler var yalnızca.
Kudüs için bir diaspora oluşturmamız gerekli. Örneğin Fransa’da güçlü bir Ermeni diasporası varken neden bir Kudüs diasporamız olmasın. Faslısı, Tunuslusu, Cezayirlisi, Türk’ü; neden kalpleri Kudüs için çarpmasın.
Filistin’i izleyen bir Müslüman Hakları İzleme örgütümüz neden yok. Neden Filistin’de yaşanan olayları elimizdeki imkanlara rağmen görsel, rapor, haber olarak dünya kamuoyuna sunamıyoruz. Filistin’de yaşananları raporlar haline getirerek ikna yoluyla kendi haklılığımızı gösteremiyoruz?
Eğer UCM, Filistin’i görmemeye devam edecekse kendi uluslararası mahkememizin kurulma zamanı gelmiştir; Müslüman Halklar Ceza Mahkemesi. Sembolik de olsa, gücümüz henüz yetmese de Müslümanlara kan kusturan bu terör devletlerini ve yöneticilerini yargılayalım. Nasıl Beşir Türkiye’ye gelmek istediğinde küresel güçlerin taşeronları yaygara kopardıysa, biz de Netanyahu ve onun gibi teröristlerin İslam ülkelerine gitmemesi için haykıralım.
UCM bir insanlık adına kurulmuş mahkemeyse Filistin’de yaşanan katliamları, savaş ve insanlık suçlarını görmek yargılamayı başlatmak zorundadır. Aksi halde küresel güçlerin taşeronu ithamına bağlı kalmaya devam edecek, zalimlerin mazlumları yargılamak için oluşturduğu bir mahkeme olma özelliğinde kalacaktır.