Afrika’da son yıllarda Türkiye algısı üzerine önemli değişiklikler yaşanmakta. Bundan 15 yıl öncesine kadar Afrika için Türkiye’nin belirsiz bir anlamı vardı. Türkiye denilince Afrika insanının zihninde dünyadaki herhangi ülkelerden biri canlanıyordu. Laos veya Uruguay neyse Türkiye de aynıydı. Sadece Türkiye’yi Kuzey Afrika ülkeleri tanırdı.
Yıllar önce Mısır’a bir ziyarette bulunduğumda aydın kesimi ile de tanışma imkanı bulmuştum. Genelde Mısır aydınlarının gözünde Türkiye, geçmişinde sömürgeci bir devletti ve Mısır için hiçbir şey yapmadığı ifade edilirdi. O günlerde Mısır’ın devrik başkanı ekrana çıktığında sürekli Türkiye ile Mısır arasında karşılaştırma yapar. Türk parasının ne kadar değersiz olduğunu söyler Mısır ekonomisi ile ilgili övünç nutukları atardı.
Apartheid dönemin Güney Afrika’sında da benzer düşünceler vardı. Güney Afrika’da yaşayan Türklere de ayrımcılık yapıldığı halde, Türkiye’nin o günkü yöneticilerinin beyaz azınlıkçılardan yana bir politika izledikleri için Türkiye’nin çoğunluğu oluşturan siyahlar ve melezler için olumlu bir imajı yoktu.
2000’li yılların başlarından itibaren Türkiye’nin Afrika’da daha etkin bir şekilde görülmesi ile birlikte algıda da önemli değişiklikler oldu. Bu algının değişmesinde en önemli rolü sivil toplum kuruluşları gösterdiler. Başta İHH olmak üzere birçok sivil toplum örgütü bölgeye giderek gerek insani yardım gerek yetim projesi, katarakt ameliyatı gibi önemli projeler gerçekleştirdiler. Öncelikle bu ülkelerde “Türkiye”den önce “Türkler” tanındı. Artık Malavi’nin ya da Gine Bisav’ın kervan geçmez köylerinde Türkleri ve yardımseverlikle özdeşleşen Türk algısını görmek mümkündü.
Türkiye algısının değişmesinde devlet kuruluşlarının da önemli etkisi oldu. TİKA burada çok haklı bir övgüyü hak ediyor. TİKA’nın neredeyse dokunmadığı, temas etmediği bir Afrika ülkesi yok. Afrika’daki kalkınma projelerinin büyük bir bölümünde TİKA’nın önemli bir ağırlığı var. Geçenlerde bir Çinli diplomat, Çin’in Afrika politikasında değişiklikler olabileceğini Türkiye’nin özellikle de TİKA’nın örnek alınabileceğini söylemesi manidardır. TİKA belki fazla reklam edilmeyi sevmiyor, ama Afrika’da daha fazla basında görünür olmak gerekli. Bu bir bağlamda TİKA’nın bir zaafından ziyade Afrika’da hala yabancı basının çok etkili olması, TİKA haberlerini görmezden gelmesi ile alakalı bir konu.
THY Afrika’da yaşayan Türk yolcular açısından pahalı olsa da birçok ülkeye hatta hepsine uçuyor olması Türkiye algısı açısından önemli bir gelişme. Afrikalıların Türk şirketi deyince ilk akıllarına gelen THY olup, her Afrika ülkesinde bilboardlarda THY’yı görmek mümkün.
Türkiye algısını daha pozitif mecraya çekmeye sivil toplum kuruluşları ve devlet kurumları belirli bir noktaya kadar etkili olabilir. İşte o noktadan sonra harekete geçecek olanlar Türk işadamlarıdır. İş dünyasının diğer coğrafyalara nazaran Afrika’da daha fazla görülmesi gerekmekte. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sudan ziyareti bu bağlamda önemli bir ivme oldu. Türkiye’den yüzlerce işadamı ve iş kadını Afrika’ya ziyarette bulunuyor neler yapabileceğini anlamaya çalışıyor.
İş dünyasının Afrika’ya gelmesi, Türkiye açısından olumlu bir gelişme olsa da, daha sonra bu negatif bir yaklaşıma yol açabilir. Birçok işadamı Afrika’yı kolay kazanacakları bir bölge olarak görüyor. Oysaki Afrika’da para kazanmak söylendiği ya da göründüğü kadar kolay değil. İşadamlarının küçük hesaplar yaparak, hemen para kazanacakları kaba tabirle köşeyi dönecekleri bir yer değil Afrika. Afrika uzun süre hesapların yapılacağı yatırımlardan ancak belirli bir süre geçtikten sonra kar sağlayabilecekleri bir yer.
Afrika’ya gelecek, yatırımlar yapacak, ticari ilişkilerini geliştirecek işadamları öncelikle soft bir güç gibi hareket etmeli. Türkiye’yi temsil edeceklerini unutmamaları gerekiyor. Türkiye’den getirilecek istihdamın hem iş kalitesi hem de insani kalitesi olmalı. Türk işadamları için olumsuz bir imaj bırakacak hareketlerden kaçınılmalı. Diğer alanlarda negatif eğilimleri tamir etmek kolay olsa da, iş dünyası açısından çok zor.
Geçen hafta Etiyopya’ya Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği(İGİAD) önemli bir ziyaret düzenlendi. Bu ziyaret bir bakıma “Keşke Afrika’ya gelen işadamları böyle olsa” dedirtti. İGİAD’ın öncelikli amacı para kazanmaktan ziyade “kazan-kazan” ilkesine bağlı olarak hem Etiyopya insanına kazandırmak, hem de Etiyopya’dan bir şeyler kazanmaktı. Burada maddi paylaşımdan ziyade karşılıklı manevi paylaşım ve işbirliği daha önemliydi.
Yıllar önce Mekke’den ilk hicret eden Müslümanlara Habeş kralı Necaşi nasıl kucak açmışsa, bu duyarlılığın ilhamı ile İGİAD da Etiyopya halkına aynı şekilde kucak açmak, işçisinden işverenine kadar bir katkı sunmak istiyordu.
Afrika’da Türkiye algısı yükselmeye devam ediyor. Bu algı şu anda Türkiye’nin lehine ve Türkiye imajını daha güçlü gösteriyor. Öte yandan özellikle Batı medyasının Erdoğan üzerinden yaptığı negatif bir algı operasyonu da var. Şimdilik bu yaklaşımların Afrika’da çok fazla karşılığı olmasa da, uluslararası bu negatif algı operasyonuna Batı daha çok yatırım yapabilir.
Algı operasyonu her zaman olacak. Kendi liderlerinin ikiyüzlü totaliter yaklaşımlarını eleştirmeyenler bizim liderlerimizi eleştirecek ve suçlayacak. Biz bütün kurumlarımızla, işadamlarımızla ve sivil toplum kuruluşlarımızla omuz omuza Türkiye’yi anlatmaya devam etmeliyiz. Yol meşakkatli ve uzun, fakat bizim de bir “geçmiş” birikimimiz var.