Bu başlık bir ironi aslında. Henüz Suudi Arabistan’ın bu uygulamayı sadece ülke içinde mi yoksa dış politika olarak mı uygulanacağına yönelik bir açıklama yok. Hatta “Ilımlı İslam” denilirken ne anlatılmak isteniyor, o da belirgin değil.
Çiçeği burnunda genç veliahdın açıklamaları ve The Guardian gazetesine verdiği röportajdan çıkarabiliyoruz ancak. Acaba 32 yaşındaki veliaht ılımlı İslam’dan bahsederken kadınlara araba kullanma izni gibi bazı haklardan mı bahsediyor, yoksa ülkenin kapılarını modern dünyaya mı açıyor?
Suudi Arabistan’ın bir dönüşüm içerisinde olduğunu düşünmüyorum. Televizyonlarda eğlence programlarının başlaması, sinema tiyatro gibi eğlence merkezlerine izin verilmesi Suud yönetimi için büyük bir dönüşüm gibi gösterilmek istenebilir, fakat bunlar dar alanlardaki paslaşmalar, değişen dünya hayatına biraz ayak uydurma çabalarıdır. Aslında Suud yöneticileri yıllardır bu değişimi zaten yaşıyor, Riyad ve Cidde gibi sembolik kısıtlamaların dışında bu değişimi görmek zaten mümkün.
Yalnız dikkat edilmesi gereken bir husus var; o da Suud yönetiminin daha önce ılımlı İslam karşıtı bir politika izlediğini kabul etmesi. Bu aynı zamanda geçmişte yaptığı yanlışları kabullendiği anlamına gelmekle birlikte gelecekte de benzer yanlışlar yapabileceği anlamına geliyor.
Hatırlayın AK Parti öncesi Türkiye’nin İslami siyasi düşününde baskın bir Seyyid Kutup, Hasan el Benna, Abdulkadir Udeh gibi Mısırlı hareket adamlarının yazdığı kitapların etkisi vardı. Özellikle Türkiye’ye bu mümtaz yazarların kitaplarının tercümesinde Suud destekli Rabıta örgütü etkin rol oynuyordu. Suudi Arabistan kendi ülkesinde yasakladığı bu şehitlerin eserlerini İslam dünyasında yayıyordu.
El Kaide başta olmak üzere birçok radikal hareketin de kökeni bir şekilde Suud yöneticilerine dayanmakta. Afrika’da da şiddet yanlısı birçok hareketin eğitim ve finansal desteği yine Suudi Arabistan tarafından karşılanıyordu.
Şimdi Suud yönetimi bu yanlışından dönerek Amerikan destekli, Türkiye’de de uygulanmak istenen ılımlı İslam’a dönüş yapıyor. Aslında daha önceki radikal selefi hareketleri de desteklemesi bir bakıma Amerikan kontrolünde yapılan proje çalışmalarıydı.
Suudi Arabistan “ılımlı İslam” projesini bir dış politika olarak benimserse ilk uygulayacakları yer Afrika kıtası olacaktır. Yıllardır Afrika’da olmalarına rağmen ne kültürel, ne sosyal bir iz bırakabilen Suudi Arabistan yeni kapışmaların, çatışmaların çıkmasına zemin hazırlayacaktır.
Yıllardır Suudi Arabistan’ın Afrika’da uyguladığı İran karşıtlığı, selefi aklının öne çıkarılması ve insani yardımlara yönelik politikalardı. İran’la Suud yönetimi Afrika’da “ben mi daha katıyım yoksa sen mi daha sertsin” yarışı içindeydi. Birçok Afrika genci bu iki ülkenin yanlış politikaları yüzünden harap, perişan oldu. Ülkelerinde güçlü bir şekilde kendi dinamikleri ile var olmak yerine Suud ve İran güdümünde var olmayı seçtiler. Afrika’daki çatışmacı dini hareketlere bakıldığında bu yanlış rekabetin etkisini görebilirsiniz. Bu hareketler hem kendilerine hem de kıtadaki Müslümanlara zarar verdi.
Bir zamanlar Afrika’daki Suud finansal destekli hareketler, artık Arabistan yönetiminin kontrolünden çıkmaya başladı. Fazla da bağımlılıkları kalmadı. Bu yüzden Suud yönetiminin Afrika’da var olabilmesi için yeni bir politikaya ihtiyacı olacak. Eğitim çalışmaları, kültürel ve ekonomik etkinlikler öne çıkarılacak. Belki bir zamanlar yine Batı destekli “Avrupa İslam’ı” gibi söylemler Afrika İslam’ı olarak karşımıza çıkarılmak istenecektir.
Suud yönetiminin Ilımlı bir İslam anlayışını benimsemesi bir bakıma kendisi ile de tezat olacaktır. Hatta var olma anlayışını da zora sokacaktır. Çünkü vahhabi bir eğitim alanlar, bir şekilde kendilerini tatmin etmek isteyecek. Bu da bir bakıma ya dünyadan tamamen kopma ya da şiddeti artırma ile olacaktır.
Suud yönetimi hiçbir zaman Afrika’yı kıtanın kendi gerçekleri içinde okumadı, görmedi. Hep bir şey enjekte etme anlayışı çerçevesinde Afrika’ya sokuldu. Her yıl yüzbinlerce Afrikalı Müslüman’ın umre ve hac için gittiği kutsal topraklara gittiler, Suud’a derin bir sevgi ve saygı sundular. Suud yönetimi ise onlardan çocuklarını, eşlerini aldı. Suud destekli bu hareketler kısa zamanda bir terör örgütüne dönüştü ve binlerce masum sivilin canını aldı.
Suud yönetimi ılımlı İslam’la günah mı çıkartmak istiyor? Afrika’da yaptığı yanlışlardan yola çıkarak günah çıkartmak değil, yeni günahlara perde aralamamasını ümit edelim. Çünkü Suud’un Afrika’ya katabileceği ne kültürel ne de siyasi bir zenginlik var. Yapacağı şey geleneksel eğitim veren okulların sistemini değiştirmekten çok, kaba zenginliğini göstermeyi isteyecek olması. Çok modern binalarda geleneksel hatta vahhabi eğitimi veren okullar açmak olur. Diğer yapacağı şey ise Avrupa ve Amerika’da iş alamayan zengin Suudluların otel açmaları olur.
Suud yönetimi “ılımlı İslam” derken yeni bir çatışma, yeni bir ayrışma, farklılaşmanın da temelini atıyor. Zaten sosyal hayatta Afrika’da bunun belirtileri var. Suudlular gibi giyinen, Suudlular gibi yaşamak isteyen Afrikalılar. Yalnız bunu yaparken sanki bir İslami perspektifle yaptığında ısrar etmesi Müslümanlar arasında yeni bir bölünme demektir. Afrikalılar Nijerya, Tanzanya, Etiyopya’da toplumsal olarak Şii-Sünni Müslüman olarak ayrıldılar. Şimdi de Suudlu gibi yaşayanlar-yaşamayanlar şeklinde ayrılacaklar.
Örneğin Etiyopya’da “Ahbaşlar” olarak bilinen grup ılımlı İslam’ın bir uzantısı. Bu gurubun düşünceleri ve fikirlerinin daha sonra İslam dünyasına neler getireceğini şimdiden görmek mümkün. Benzer bir uygulamanın Suudlular tarafından da başlatılması bölge Müslümanları için bir yıkım olur.
Artık Suud yönetimi ılımlı İslam, radikal İslam, Afrika İslam’ı da dese bunların bir önemi yok. Batı tezgâhlarında üretilen bu anlayışlar Müslümanlar için bir çıkış yolu olmayacaktır. Afrika Müslümanları da ne Suud’un ne İran’ın İslam’ından kendilerine bir fayda gelmediğini, sorunlarını çözmediğini aksine daha da kronikleştirdiğini göreceklerdir.
Ne Mali ne de diğer bir Afrika ülkesi “ılımlı İslam” projesinin uygulanabileceği bir ülke değildir. Suud yönetimi bu gerçekliği görmeyip Batı destekli bu projeyi Afrika’ya transfer etmeye çalışırsa kendisine yeni günahlar ekleyecektir.