Senegambiya diye bir yer vardı yakınlarımızda

Geçen hafta Gambiya’da, 1994’te darbe ile iktidara gelen Yahya Jammeh, devlet başkanlığı seçimlerini kaybederek koltuğunu ülkenin emlak kralı Adamo Barrow’a bıraktı. Aslında Gambiya’yı yakından tanıyan birçok uzman Yahya Jammeh’in seçimleri büyük bir farkla kazanacağına inanıyordu. Öyle olmadı. Çoğu kimsenin inanamadığı ya da inanmak istemediği bir seçim oldu.

Nasıl olur da darbe ile iktidara gelen bir devlet başkanı yenildiğini kabul ederek devlet başkanlığını bırakabilirdi. Afrika’nın geleneğine aykırı bir durumdu. Kıtada Zimbabwe, Angola gibi ülkelerde 36-37 yıl devleti yöneten devlet başkanları yok muydu? Eski Gambiya lideri Yahya Jammeh herkesin “diktatör” olarak kabul ettiği bir lider değil miydi?

Hiç de beklenildiği gibi olmadı. Yahya Jammeh, Avrupa ve ABD’den hiç bir seçim gözlemcisini kabul etmedi. Seçimlere katılan gözlemciler daha çok Afrika ülkelerinden gelenlerden oluşuyordu. Oldukça özgür ve şeffaf bir ortamda seçim yapıldı ve seçimlerin kazananı Adamo Barrow oldu. Gambiya Yüksek Seçim Kurulu seçimleri kazananı açıkladıktan sonra Batılıların diktatör olduğunu iddia ettikleri devlet başkanı kameraların karşısına çıkarak, yenilgiyi kabul ettiğini söyleyerek, seçimleri kazanan yeni başkanı tebrik etti.

Gambiya liderinin gerçekten çok farklı bir lider olduğu, her zaman Eski Libya lideri Kaddafi gibi sıradışı değişikliklere imza attığı biliniyordu. Örneğin bu yılın başlarına Gambiya’nın artık bir İslam devleti olduğunu açıklamış, Batılı hükümetler ülkeyi kınama yarışına girmişlerdi.

Gambiya’yı uzun süreden beri takip eden biri olarak söylüyorum ki Yahya Jammeh kendisinin, beklentilerin dışında, farklı bir lider olduğunu gösterebildi. Yönetime darbe ile gelse de halkın tercihi ile görevinden ayrılabileceğini gösterdi. Jammeh’in bu davranışı gerçekten sıradan bir tutum değil. Özellikle Afrika liderlerinde göremediğimiz bir yaklaşım.

Fakat artık Afrika değiştiği gibi liderleri de değişiyor. Angola Devlet başkanı 2017’de görevini bırakacağını açıkladı. Senegal, Tanzanya, Zambiya, Gana, Nijerya gibi ülkelerde artık halkın tercihleri önem kazanıyor. Bir süre sonra birçok Afrika ülkesinde devlet başkanlarının artık halk oyları ile belirleneceğine tanık olacağız.

Fakat bu küçük Batı Afrika ülkesinde Yahya Jammeh’i seçimi kaybetmeyi kabullenmeye iten Batı demokrasisine inanması değildir. Yahya Jammeh Batı demokrasinin her zaman hile ve sahtekarlık olduğuna inanmıştır. Onun bu şekilde davranmasını sağlayan Senegal’i de içine alan Senegambiya bölgesinin tarihinde saklıdır.

Senegambiya bölgesinin en önemli özelliği bir çeşit İslam çoğulculuğunun 15. yüzyıldan itibaren uygulanmasıdır. Farklı dönemlerde inkıtaya uğrasa da bu bölgenin liderleri güçlerini silahlardan değil halkalarından almışlardır. Sadece 16. yüzyılda, bu bölgede bir yüzyıl içinde 33 devlet yöneticisi değişmiştir. Bu değişiklikler bilhassa halkın tercihleri ile olmuştur. Bu bölgenin yöneticilerine 16. yüzyılda imam denmiştir. İmamlar babadan oğula geçmeyip halkın tercihi ile seçilmişlerdir. Bir bakıma dört halife dönemindeki seçimlere benzer bir tercih yoluyla devlet başkanlarını seçmişlerdir.

16. yüzyılda Senegambiya adı verilen bu bölgede imamların kurduğu devletin adı Futo Toro devletidir. Bu devlet Fransız ve İngiliz işgaline kadar Benin’den Moritanya’ya Gambiya nehrinin Atlas Okyanusuna döküldüğü yerden, Mali’deki Bamoka şehrine kadar ulaşan büyük bir İslam devleti kurmuşlardır. Bu devleti kuranların Fas’tan gelen murabıtlar olduğu iddia edilse de Nijer, Çad, Nijerya gibi çok yaygın bir coğrafyada yaşayan Fulaniler olduğu açıktır. Devletin resmi dilinin de Fulanice olması bize bunu göstermektedir.

Futo Toro İslam Devleti, İslam’ın uzandığı en batıda kurulmuştur ve ilk kez Benin Togo, Gine gibi ülkelerde İslam medeniyetinin uzantıları bu devlet vasıtasıyla görülmüştür. Futo Toro’nun en önemli özelliği İslam medeniyetinin taşıyıcısı ve yaygınlaştırıcısı bir devlet olmasıdır. Büyük Mali Sultanlığı yıkıldıktan sonra Mansa Musa’nın bıraktığı izler Futo Toro devleti ile devam ettirilmiştir.

Batının kolonyalist sistemine karşı direnen Müslüman devletinin ismi Futo Toro’dır. Bu bölgede kölecilik çok yaygın olduğu halde ilk kez köleliği kaldıran yine bu devlettir. Yöneticiler dahil tüm insanların bir tarağın dişleri gibi olduğunu bugünkü Banjui şehrinin Ulu Caminde Batı Afrika’da ilk haykıran imam Nasreddin’dir.

Önce Portekizlilere daha sonra Fransızlara ve İngilizlere karşı direniş hareketini sürdürmüşlerdir. Devlet yöneticilerinden İmam Abdulkadir direnişin ismini “Kafirlere karşı cihad” olarak değerlendirmiş ve Çad’dan Gine Körfezine kadar Müslümanların tevhid sancağı altında birleşmelerini söylemiştir.

Murabıtlar, Ticaniler gibi dini hareketler de ilk kez İmam Abdulkadir’in çağrısına uyarak birleşmişler Fransızlara karşı cihad hareketini başlatmışlardır. Bu devletin en önemli uygulamalarından biri de esir edilen Fransız askerlerinin öldürmek veya hapsetmek yerine ülkelerine göndermesidir.

19. yüzyıla kadar çeşitli emirliklere ayrılsa da yaklaşık 300 yıl Senegambiya bölgesindeki insanlar huzur ve selamet içinde yaşamışlar ve Batılıların kölesi olmamak için cihad ederek direnmişlerdir. Fakat bu görkemli devlete Batı tarihlerinde pek rastlanmaz. Onlar “Bir kaç sığır çobanının kurduğu devletçikler” şeklinde anılarak önemsizleştirilir.

İşte yıllar sonrası ilk defa bir lider Futo Toro devletini dünyanın yeniden hatırlamasını sağladı. Bu liderin ismi de kansız bir darbe ile yönetimi ele geçiren fakat daha sonra seçim sonuçlarına sadık kalarak devlet başkanlığını bırakan Yahya Jammeh’ti. Afrika tarihini, siyasetini düşünürken, yazarken veya üzerine söz söylerken Batılıların perspektifi ile bakmak zorunda değiliz. Kendi söylemimizi biz yeniden inşa etmeliyiz. Futo Toro imamlarının yaptığı gibi…