Soğuk savaş döneminde dünyada genel bir gerginlik vardı. Her an bir savaş atmosferi yaşandığı için, kim kiminle ne zaman savaşacak algısı sürekli zihinlerde hakimdi. Berlin duvarının yıkılması, Sovyetlerin çökmesi ile iyimser bir hava oluşur gibi oldu. Sanki artık dünyada hiç savaş olmayacak gibi bir esinti oluştu.
Yalnız barış hiç hâkim olmadı dünya genelinde. Örneğin Komünist Deng rejimine karşı başarılı bir mücadele vermiş olan Etiyopyalı direnişçiler, küresel savaşın sona erdiği algısını da yerle bir etti. Kısa bir süre sonra birbirlerine düşerek Eritre gibi bir devletin ortaya çıkmasına karşılıklı olarak zemin hazırladılar.
Şimdilerde ise Etiyopya ile Eritre arasında bir diyalog süreci başladı. İlk defa Etiyopya’nın çiçeği burnunda yeni Başbakanı Erire ile sorunların çözülmesi gerektiğine yönelik uyarılarda bulundu ve somut adımlar attı. Eritre tarafının da yeşil ışık yakması ile iki ülke arasında yeni bir bahar havası başladı.
Öncelikle her iki ülke arasındaki bu ortak çabayı alkışlamak ve katkıda bulunmak gerekli. Etiyopya’nın genç enerjik başbakanının bu iyi niyetini desteklemek, bölgedeki barışın sağlanması için önemli. Yalnız her iki ülke açısından da geç kalınmış bir girişim olsa da geriye değil ileriye bakmak daha mühim. Geçmişi bir trajedi kabul ederek bir daha yaşanmaması için uğraşılmalı.
Savaşların çok fazla ülkelerin devletlerin ve halkların menfaatine hitap etmediğini, birkaç savaş baronu ve kendini kanıtlamak isteyen liderler dışındakilere fayda getirmediğini gördük. Barış ise herkesin çıkarına uygun. Savaş kaybettiriyor, barış ise kazandırıyor gerçeği her defasında karşımıza çıkıyor. Fakat yine de savaş takıntısından insanlık bir türlü vaz geçemiyor. Etiyopya ve Eritre’nin artık savaş baltalarını gömmek yerine yok etmeleri gerekiyor. Her iki ülke vatandaşlarının birbirini daha iyi anlaması ve aralarında köprüleri inşa etmesi elzem görünüyor.
Etiyopya- Eritre arasındaki hava trafiğinin başlaması beni en çok sevindiren gelişme. Daha önce Etiyopya ile Eritre arasında bir hava yolu bağlantısı bulunmuyordu, hatta Etiyopya’ya giren Eritre’ye giremiyordu. Asmara, Keren, Massava gibi tarihi şehirleri görmek imkansızdı. Massava şehri bir Osmanlı şehriydi, bu şehir Sudan’ın Sevakin beldesi gibiydi.
Artık Etiyopya liman açısından Smaliland, Sudan ve Cibuti’ye bağımlı kalmayacak. Eritre’nin limanlarını açması özellikle Eritre halkının kazanmasını sağlayacak. İki ülke arasındaki liman anlaşması bence iki ülke arasındaki barış köprüsünün de temeli olacak.
Eritreliler genellikle ülkelerine gelen liderleri sokaklara dökülerek karşılamazlar. İlk defa Asmara sokaklarında Etiyopya ve Eritre bayrakları yan yanaydı. 25 yıl önce zafer kutlaması yapan Eritrelilerin çocukları, Abiy Ahmed’in ülkelerine gelmesine barış gülümsemeleri ile karşılık veriyordu.
Eritre ile Etiyopya arasında düşmanlıklar sona erdi ve iki ülke yönetimleri arasında barış havası oluşturuldu, ama bunun doğu Afrika ülkelerine etkisi ne olacak? Yeni bir Afrika boynuzu mu kuruluyor? Yıllar önce İngiliz, İtalyan, Fransa’nın anlaşarak oluşturduğu Afrika boynuzunda küresel güçler yeniden rol kapmaya mı çalışıyor?
Etiyopya-Eritre arasındaki bu girişim yalnızca iki ülkenin pişmanlık duyarak verdiği bir karar mı yoksa? Öncelikle şunu söylemek gerekli; Etiyopya yönetiminin bu girişimi küresel güçlerin dolaylı bir baskısının sonucu olmadığını düşünüyorum. Etiyopya Afrika’nın en fazla nüfusa sahip ülkelerinden biri. Halkın büyük bir bölümü fakirlikle karşı karşıya, Hantal bürokrasi ekonomide büyümeyi de kalkınmayı da yavaşlatıyor. Abiy Ahmed’in yönetime gelmesi aslında bir mecburiyet, sıkıntıların aşılması için önemli bir fırsat. Bu yüzden Ahmed bir sebep değil bir sonuç, öncelikle bunu görmek gerekli. İç dinamikler dış dinamiklerden şimdilik daha etkin gözüküyor. Etiyopya aslında ülkesini birlik beraberlik içinde tutmak, fakirliği önlemek, bölgesel kalkınmayı sağlamak için son fırsatını kullanıyor.
İki ülke arasında barış havasının esmesinde Çin’in de önemli bir katkı sağladığını düşünüyorum. Çünkü Çin’in diğer küresel aktörlerin aksine her iki ülkede de yatırımları bulunuyor. Çin artık Afrika’yı parçalı değil bir bütün olarak görüyor, hesaplarını bir bütün olarak gördüğü Afrika için yapıyor.
Birleşik Arap Emirliklerinin ve Suud’un da bir rol kapma çabası var. Fakat bu çabayı kendi adlarına mı yoksa birilerinin taşeronluğunu mu yapıyorlar, orası muamma. Birleşik Arap Emirlikleri Etiyopya’ya fazla sayılabilecek bir ekonomik katkıda bulundu. Somali’den kovulan BAE yeni üs olarak Etiyopya’yı seçmiş gözüküyor. Zaten Türkiye’nin bölgedeki varlığından rahatsız olan BAE, Türkiye’nin bölgesel etkinliğini kırmak için her yolu deniyor.
Bir yandan da Mısır, Eritre ile olan ilişkilerini artırmaya çalışıyor. Aslında Mısır’ın Eritre yakınlaşması, Etiyopya’ya karşı bir hamle değil. Bu girişimin arkasında Türkiye-Sudan ve Katar arasındaki bölgedeki iş birliği var.
Türkiye, Etiyopya ve Eritre arasında barışın sağlanması için her zaman yapıcı bir dil kullandı. Belki de her iki devletle ilişkilerini koruyarak yapıcı bir üsluba sahip tek ülkeydi. İlişkilerini üçüncü ülkelere karşı bir alternatif üzerinden kurgulamadı. Etiyopya ve Eritre yönetimleri Türkiye’nin yapıcı, pozitif yaklaşımının farkındalar. Çünkü Türkiye’nin bölge politikasındaki amacının düşmanlıkları kızıştırmak yerine, dostluğun, barışın sağlanmasından yana olduğunu çok iyi biliyorlar.
Yıllarca Doğu Afrika’da süregelen savaş hep fakirlik, kıtlık, geri kalmışlık ve büyük sorunlar getirdi. Dostluk ne getirecek bunu zamanla göreceğiz. Yalnız dostluğun, barışın da anahtarı olduğunu unutmamak gerekli…