O genç şair, eline geçen her şiirle hesaplaşarak; sözcüğü değil heceyi, heceyi de değil harfi tadarak, duyarak, duyumsayarak soluk alıp veriyor. Kendi sesinin peşinde yıpratıcı bir yolculuk bu çıktığı. Geceleri gündüzlerine, sokaklar sokaklara karışıyor. O sesi bulabilecek, girdiği bu varlık mücadelesinden sağ çıkabilecek mi? Şiir, çok hızlı olgunlaştıran bir vasattır. Aklınızı, fikrinizi, beğeninizi uçurur. Eh bu yüzden o genç arkadaşımız da hızla gelişiyor. Akranlarından daha müdrik, daha parlak, daha atak olması bu yüzden. Aslında zor beğenmesi de ve belki bazen yüzeye vuran geçimsizliği de.
Ama sen ey siyasetçi dostum, o genci dinleyeceksin. O, gelmekte olan şiirdir. Konuşurken himmet umduğun dizelerin şairleri var ya… onlar da gençtiler bir vakitler. Senin vazifen, çağdaşın olan şairi duymak; daha makbulü, gelmekte olanı karşılayabilmek.
Çünkü o, gelişmiş duyargaları ve açılmış sezişleriyle, bütün bir kültürel muhassalanın merkezinde, oluşmakta olan toplumun çekirdeğinde, gelmekte olan insanın yanı başında yer alıyor. O sana gelmekte olandan söz edecektir. Onu dinlersen bir şair olmayacaksın belki ama iyi bir siyasetçi olacağından kuşku yok. Onun sezişlerini paylaşacak, onun duyuşuna ortak olacaksın.
Sonra şu dergideki genç yazar… Arkadaşları arasında o meşhur filozofun adıyla anılıyor bir süredir. Taze bir bakışı var hayata, doğuştan filozof olanlardan. İslam felsefesinin güncellenmesine takmış durumda. Her geçen gün daha da hususileşen bir dil kullanıyor sonra. Bazı arkadaşları yakalamak için ardından koşturuyor, bazılarınınsa çoktan takip mesafesinden çıktı bile. Evet, yabancı dilini daha da geliştirmeli. Bu imkanı yakalayabilirse, bir de şu can sıkan geçim gailesini yoluna koyabilirse, şaşırtıcı çözümlemeler, önemli eserler bekleyebiliriz ondan. Doğru, gündelik konuşurken saptığı patikalarda annesini şaşırtıyor ve bazen endişelendiriyor da. Ama ey siyasetçi dostum; bu gelmekte olan tefekkür, bu gelme ihtimali olan mütefekkir seni kayıtsızlığa değil, meraka sevk etmeli. Onun seninle ilişki kurmaya gönül indirmediğini tahmin edebiliyoruz. Ama sen onun fildişi kulesine çıkmaya ne dersin? Çünkü onun sana ihtiyacı yokmuş gibi davranması sağlığın alametiyken, senin ona ihtiyacın yokmuş gibi davranmansa siyasetsizliğin alameti.
Peki, o genç ressama da değineceğim. Okul duvarlarında göregeldiğimiz resimlerden yapmadığı ortada. Tek derdi kendi renklerini bulmaya çalışmak olsaydı işi daha kolaydı. Ama ne mamur bir atölyesi var, ne gediklisi olduğu bir galeri, ne de İstiklal-Nişantaşı-Karaköy üçgeninde gelişmiş bir ilişki ağı. Resim yapmaktan değil, tutunmaya çalışmaktan yorgun. En son Mantıku’t-Tayr’ı okuyunca yaşadığı büyük çarpıntı olmasa, bütün bütün heyecanını kaybetmiş olacaktı son günlerde. Ve sen ey siyasetçi dostum; onu anlamaya çalışman için sana ayrılan zamanın sonuna gelmek üzeresin. Bu genç ressamın gelenekle modernlik, doğuyla batı arasındaki çıkış arayışı, sana aynı çıkışı aramanı ilham edecektir. Onun resimleri seni daha zengin, daha gelişmiş, daha görgülü yapacaktır. Onun belediye ressamı olmaya yanaşmaması sende kin duygusunu değil, hürmeti uyandırmalıydı.
Ve işte senin mahallenin içinde yetişmiş diğerleri: Deneysel bir tiyatrodan vazgeçmek üzere olan o munis tiyatrocu; boş vermek üzere olan romancı; elindeki senaryosunu on beşinci kez değiştiren müstakbel sinemacı… Ankara ilişkilerinin acemisi olduğu için, sana biraz somurtuk geldiği için ya da belki biraz kibirli durduğu için, seslerini duyamadığın gençler… Ama bilesin ki, kültür-sanat alanında başarılı olamıyoruz diye yakınmak değil; dahî sultanların, kudretli vezirlerin, saygıdeğer halifelerin geçmişte yaptıkları gibi, gelmekte olan sanatı ve tefekkürü yolda karşılamak, gönül verdiğin değerlerin serpildiği bir kültür-sanat ikliminin oluşmasına öncülük etmek senin vazifelerinden.
Diğer mahallenin siyasetçisinin, kültürel iklime zaten egemen olan bir zümrenin içinde soluk alıp verirken edindiği kültür-sanat formasyonunu kazanmak için, senin çok daha fazla çaba sarf etmen gerektiğini de bilmeni isterim. Onun ayağına gelmiş, getirilmiş olan o donanım, senden kendisine koşmanı bekliyor.