Kahramanlar ne zaman ölür?

bai

Muhammed Ali’nin vefatı Afrika insanını da derinden sarstı. Mandela’nın 2013’de ölümünün uyandırdığı yankı ikinci kez Afrikalılar tarafından hissedildi. Muhammed Ali, Amerika’da doğup büyüyen, Afrika kökenli biri olmasına rağmen sanki onun her zaman için Afrika’yı yansıttığı düşünülmüştür. Muhammed Ali’nin rakibine attığı her yumruk, sanki sömürgecilere atılan bir yumruktu, Muhammed Ali’nin rakibini nakavt edişinde sanki sömürgeci bir batılı ülke de nakavt ediliyor, Afrikalılar özgürlüklerine kavuşuyordu.

Ne gariptir ki eski adıyla Zaire olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin diktatörü Maputa da Muhammed Ali’den medet ummuş, Ali’nin karşılaşmalarını zorunlu olarak radyo yayını yaptırarak kendi halkına duyurmak istemişti. Üstelik Ali’nin arkadaşlarından biri olan eski Kongo Başbakanı Patrice Lumamaba’nın işkence edilerek ölmesinden de sorumlu olmasına rağmen.

Afrika’nın kahramanları vardı, bu kahramanların başında tabii ki Nelson Mandela gelir. Kwame Nkrumah, Thomas Sankara, Seteve Biko da bu kahramanlardandır. Muhammed Ali ve Frantz Fanon’u da kendi kahramanları olarak görürler. Bir bakıma bu isimler popülerdir ve her zaman hatırlanırlar. Fakat bazı isimler de vardır ki unutulmaya yüz tutmuş, bir kahraman oldukları halde hatırlanmazlar, İşte o zaman bu kahramanlar ölmüşlerdir. Asıl hayatlarını o zaman, unutularak kaybetmişlerdir.

Hiç şüphesiz Afrika’nın ve Müslüman dünyasının en önemli kahramanlarından biri de Bai Bureh’tir. Bai Bureh bugünkü Sierra Leone’de İngiliz emperyalizmine karşı cihat bayrağını açmış siyasi ve dini bir figürdür. Fakat bugün Sierra Leoneliler bu askeri dehayı sadece bir kabile şefi ve ordu komutanı olarak hatırlar, dini yönünü öne çıkarmazlar. Oysaki o bir askeri stratejist olduğu kadar dini bir liderdir de. Sierra Leone’nin kuzey şehirlerinde medrese hareketini başlatan isimdir aynı zamanda. İngilizlere karşı verilen mücadelenin temelinde İslami eğilimler ön plandadır. Onun sözü hala hafızalardadır “İngilizler bizim çocuklarımızı köle yapmak isterler, fakat bizim dinimiz sömürgecilere köle olmaya izin vermez. Bizim özgürlüğümüz ruhlarımızdadır” diyerek İngiliz emperyalizminin batı Afrika’da yayılmacılığına karşı direnişin bayraktarlığını yapmıştır Bai Bureh.

Bai Bureh, İngilizlerin Batı Afrika’nın Altın körfezine başlattığı işgali geçici olarak durduran isimdir. Mücadelesini İslami eğilimlere dayandırarak, bir uyanış ve direniş hareketi başlatmış ve Kulübe vergisi savaşında İngiliz sömürgecileri yenilgiye uğratmıştır. Yerli kabilelerin İslamlaşmasında da etkili biri olan Bai Bureh, misyonerliğe karşı da mücadele ederek bugün bu bölgede Müslüman nüfusun ayakta kalmasını sağlayan bir figürdür aynı zamanda.

Bai Bureh, 1840’ların başında Sierra Leone’nin kuzeyinde Temne kabilesinin yaşadığı Kassei köyünde doğdu. Küçük yaşta aynı zamanda kabilesinin reisi de olan babasından dini dersler aldı. Babası onu bir savaşçı gibi yetiştirmek için şimdiki Freetown şehrine gönderdi. Orada kısa bir süre askeri eğitim alan Bai Bureh tekrar ailesinin yaşadığı Port Loka’ya döndü. 1860’ların sonralarında halkı İngilizlere karşı direnişe yönlendirmek için adım adım bütün Altın Körfezini dolaştı. Burada halka İslam’ı anlattı, yerel medreselerin kurulmasına öncülük etti.

Kebalai lakabını alan Bai Bureh sadece Müslüman kabilelerin değil, diğer Müslüman olmayan unsurların da desteğini alarak 1882’de “kutsal direniş” hareketini başlattı. Babasının ölümü üzerine Kassei krallığına getirildi. Kısa sürede onun krallığını bölgede bütün Temne ve Susu halkı benimsedi.

İngilizler, Bai Bureh’in halk arasında etkisinin artması ve direnişin lideri haline gelmesi üzerine Temne köylerine saldırılar düzenleyerek yerel Müslüman halkı katlettiler. Temne katlimalarında 10 binden fazla Müslüman öldürüldü. Birçok kişi bugünkü Mali’ye kaçmak zorunda kaldı.

Bai Bureh bu katliamdan sonra gerilla savaşı taktiğini benimsedi. Sierra Leone’deki sufi ve kabile liderlerinin desteğini alarak büyük bir gerilla ordusu kurdu ve ülkenin ormanlarını kontrol altına aldı. İngilizler bu direniş karşısında Fransızlardan yardım istemek zorunda kaldılar. Aynı zamanda kabilelerin aralarını açarak kabileler arasındaki eski düşmanlıkları gündeme getirmek istediler.

Batı Afrika halkına, Bai Bureh’in Müslüman olmadığını her gece palmiye şarabı içtiğini söylediler. Çocukları ailelerinden çaldığını, onun Afrika şeytanı olduğunu anlattılar. Fakat halkın Bai Bureh’e bağlılığını önleyemediler ve Port Loka bölgesini ona teslim etmek zorunda kaldılar.

1893’de İngilizlerin Kulübe vergisi adı altında yeni bir vergi ve halkı herhangi bir ücret ödemeden zorla çalıştırmaları üzerine, İngiliz işgalciliği ve sömürgeciliğine karşı yeni bir ayaklanma başlatıldı. Bu ayaklanmanın da baş mimarı yine Bai Bureh’ti, ayaklanma 1998’e kadar sürdü. İngilizler büyük bir yenilgiye uğradı ve bugünkü Gana’ya çekilerek bütün Sierra Leone’yi bu savaşçı lidere bırakmak zorunda kaldılar. Bai Bureh’in gerilları sanki Muhammed Ali’nin rakibine salladığı yumruğu atmakta rakibini nakavt etmekteydi. İngilizler ilk defa Afrika’da büyük bir yenilgiye uğramışlar Batı Afrika’dan tamamen çekilme planları yapmaya başlamışlardı.

Altın körfezinde (Gana) iki İngiliz üst düzey yönetici öldürüldü Bai Bureh savaşçıları tarafından. İngilizler Afrika’nın diğer bölgelerinden paralı askerler getirdiler ve yerel kabileleri Bai Bureh’e karşı altın karşılığında ayaklandırdılar. Freetown şehrinde bir kabile liderinin ihanet etmesi sonucu yakalanan Bai Bureh önce idam cezasına çarptırıldı fakat halkın tepkisinden çekinildiği için bir süre sonra idam edilmeyip sürgüne gönderildi. 1905’te hastalanması üzerine köyüne dönmesine izin verildi ve sessiz sedasız yaşadığı köyde vefat etti.

Bai Bureh’in kahramanlığı, yaptıkları her zaman İngilizler tarafından unutturulmak istendi ve başarılı olundu da. Yaklaşık 160 yıl İngilizlerin sömürgesinde kalan Sierra Leone ancak 60’lı yıllarda bağımsızlığına kavuşabildi. Bugün Sierra Leoneliler tarafından Bai Bureh neredeyse unutulmuş durumda. Sadece Sierra Leoneliler değil İslam dünyasında da Bai Bureh yeterince hatırlanmıyor. Oysaki hatırlanmamak kahramanları öldürmekte. İslam dünyası rahmetli Ali’nin savurduğu yumruğun her tezahüründe bu müthiş savaşçının da esintileri olduğunu bilmeli. Sömürgeciliğe karşı nasıl direnişin sembolü olmuşsa Bai Bureh, yeni sömürgeciliğe karşı başkaldırı da onun açtığı yoldan gitmekle mümkün belki de…