Herkes makamının Tayyib’i olmak zorunda

İlk gençlik yıllarım Refah Partisi’nin doğuşu ve büyüme dönemlerine denk geldi. O dönemleri bilenler hatırlayacaklardır. Refah Partisi’nin il, ilçe merkezleri, temsilcilikleri bir nevi sosyalleşme mekânları olarak işlev görürdü. Gencinden yaşlısına herkes Refah Partisi yöneticileri ile doğal ortamlarda bir araya gelir ve gündelik sosyalleşme ihtiyaçlarını önemli ölçüde buralarda geçirirlerdi.

Burada bir hatıramı anlatmak isterim; 12 veya 13 yaşımdaydım. Fatih/Atikali’de ikamet ediyorduk. Okuldan sonraki vakitlerimizin bir kısmını hemen evimizin karşısında bulunan Fevzipaşa Caddesi üzerindeki Refah Partisi Fatih İlçe Teşkilatı binasında veya hemen üst katındaki İstanbul İl Başkanlığı binasında geçirirdik. Video izler, maç seyreder, yapılan konuşmalara kulak misafiri olurduk.

Yine böyle bir günün akşamıydı. Kardeşimle birlikte İl başkanlığı binasındaydık. Videoda dönemin çok ses getiren tiyatro oyunu ‘İnsanlar ve Soytarılar’ı izliyorduk. Bilen bilir, dünya sistemi, Afganistan, dönemin süper güçlerinden SSCB, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, Müslümanların ahvali gibi hususlarda eğlenceli ve anlamlı bir tiyatro oyunuydu. Oyunun ortasında, çalışmalarını tamamlamış, belli ki yorulmuş, uzun boyuyla Tayyip Erdoğan geldi salona. Selam verdi, hemen yanımızdaki sandalyeye oturdu. Bizimle birlikte oyunu izlemeye başladı. Sonra bize döndü. ‘Ne anlatıyor burada’ diye sordu. Çocuk halimizle, anladığımız kadarıyla cevaplar vermeye çalıştık. Gittikçe tatlı bir sohbete dönüştü konuşmalarımız. Hem haz alıyor, hem de yeni şeyler öğreniyorduk kendisinden. O sohbetin tadı durur hâlâ damağımızda.

Beyoğlu adayı Erdoğan

O bir siyasi partinin il başkanıydı. Bizi önemsemiş, bize vakit ayırmış, kendimizi mutlu hissetmemizi sağlamıştı. Aynı kişiyi, 1989 seçimlerinde Beyoğlu Belediye Başkan Adayı olarak gördük sonra. Elinde karanfil, sokak sokak dolaşıyor, her kapıyı çalıyor, herkese el uzatıyor, hiçbir yere girmekten çekinmiyor, herkesi inandığı doğrulara davet ediyor ve oy istiyordu. O Tayyip Erdoğan bizimle video seyreden Tayyip Erdoğan’ın birebir aynısıydı.

İstanbul İl Başkanlığı görevi sırasında sonradan diğer siyasi partiler için de model olacak olan yeni bir örgüt yapısı geliştiren Erdoğan, özellikle kadınların ve gençlerin siyasete katılımını artırmaya yönelik çalışmalar yaptı. Siyasetin tabana yayılarak geniş halk kitleleri tarafından benimsenip itibar görmesi yolunda önemli adımlar attı. Bu yapılanma, mensubu bulunduğu Refah Partisi’ne 1989 Beyoğlu yerel seçimlerinde büyük bir başarı kazandırırken, yurt genelinde de parti çalışmaları için örnek teşkil etti.

Milletvekili adayı Erdoğan

Aynı Erdoğan’ı ‘tercihli oy sistemi’ gereği milletvekilliğini bırakmak zorunda kaldığı süreçte de gördük biz, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda da.

27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, siyasî yeteneği, ekip çalışmasına verdiği önem, insan kaynakları ve malî konulardaki başarılı yönetimiyle dünyanın en önemli metropollerinden biri olan İstanbul’un kronikleşmiş sorunlarına doğru teşhis ve çözümler üretti. Türkiye’nin belediyecilik tarihinde yeni bir çığır açarken bir yandan diğer belediyelere örnek oluyor, diğer yandan halk nezdinde büyük bir güven kazanıyordu.

Şiir okurken de, hapse girerken de, yeni parti çalışmaları için toplumun tüm kesimleriyle bir araya gelirken de, yeni kurduğu partinin genel başkanlığını yürütürken de, Başbakanlığında da, Cumhurbaşkanlığında da, kongrelerde de, Türkiye’nin büyük imtihanlarıyla mücadele ederken de aynı Tayyip Erdoğan’ı hep gördük biz. Erdoğan, 1986 yılının Refah Partisi il binasının salonundaki adamdı hep. Bugün baktığımızda da aynı Erdoğan’ı görüyoruz.

İşte bu yüzden halk, ‘one minute’e gelene kadarki süreçte, Ahmet Necdet Sezer sonrası Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, Mavi Marmara olayında, gezi kalkışmasında, 17/25 Aralıkta, terör olaylarında, oligarşik bürokrasi karşısında, 15 Temmuz’da, çaresiz düşüp de başları öne her eğildiğinde başlarını yukarıya kaldırmasını bilen adamın başını öne eğmek istemiyor.

Bazılarının anlamlandıramadığı, akıl sır erdiremediği, halkla Tayyip Erdoğan arasında var olan enteresan ilişki biçiminin kısa bir izahı olarak kabul edin yukarıda yazdıklarımı. Bana göre, Tayyip Erdoğan ile halk arasında bu derin ilişkiye rağmen, aradaki neredeyse tüm kademelerde derin bir boşluk söz konusu. Halk buralardaki tüm makamlarda birer Tayyip Erdoğan görmek istiyor. Herkes bulunduğu makamın Tayyib’i olmak zorunda! Halkın beklentisi bu! 31 Mart 2019 mahallî seçim sonuçlarına baktığımızda bunu göremiyorsak bence asıl o zaman kaybetmiş oluruz!