Güney Afrika’da Cape Malay kültürü ve Mevlid

Yaklaşık dört sene kaldığım Güney Afrika’nın en uç noktasındaki Cape Town şehrinde, Mevlid programlarının ayrı bir lezzeti vardır. Bir statta veya Cape Town’un 100’ü aşkın camisinin birinde Mevlid törenleri olur, bu törenleri izlemek için Batı Cape eyaletinden birçok Müslüman Cape Town’a gelir.

En son geçen yıl katılmıştım bu Mevlid programına. Athlon stadyumunda yapılan törene gelenler seccadelerini yanlarında getirmişti. Önce toplu halde ikindi namazı kılınmış, daha sonra Kuran’ı Kerim okunarak Mevlid programına geçilmişti. Herkes sanki anlaşmışçasına bembeyaz elbiseler giyerek gelmiş, beyazın ne kadar pak ve güçlü bir renk katmanı olduğunu o zaman hissetmiştim.

Kuran’ı Kerim ile başlayan Mevlid programı Cape Town Kudüs Camisi imamı şeyh Handriks’in konuşması ile devam eder. Şeyh Handriks Cape Town’da yaşayan Müslümanlardan başlayarak ümmet coğrafyasında yaşanan sıkıntılara değinir. Cape Malaylıların hakim olduğu siyah, beyaz, kalırt adı verilen melezlerin bulunduğu topluluktan birden “Allahü Ekber, Allahü Ekber” seslerini işitirsiniz. Sonra Cape Town’da yaşayan Cape Malay toplulukları bir geçit töreni yapar. Kızlı erkekli farklı gruplar ilahiler söyler. Hz. Peygamber’e naatlar okunur. Mevlid programı Akşam namazına kadar devam eder, Akşam namazı kılındıktan sonra dağılır.

Cape Malay Müslümanlarının Mevlid törenlerinin tarihi bir geçmişi vardır. İlk tören 1600 yıllarında bir kölenin evinde yapılmış. Cape Malayların efendisi olan Hollandalı beyazlar bu Müslüman köleyi öldürmüş ve Mevlid törenlerini yasaklamışlar. Fakat Cape Malaylı Müslümanlar bu geleneği günümüze kadar getirmeyi başarmışlar.

Cava, Sumatra, Malezya, Singapur’dan 17. yüzyılın ortalarında Hollandalılar tarafından köle olarak Güney Afrika’ya getirilen Cape Malaylar, her türlü baskıya karşı başta dinleri olmak üzere gelenek ve kültürlerini korumayı başarabilmişler.

Genelde Avrupa ve Amerika’ya köle olarak götürülen Müslümanlar, zamanla dinlerini unutarak çoğunluğu Hıristiyanlığa geçmelerine rağmen Cape Malay Müslümanları Hıristiyanlığa hiçbir zaman geçmeyerek İslam dinini kendi inançlarında devam ettirmişlerdir. Bu bir bakıma Malay geleneğinin İslam’la kurduğu kuvvetli ilişkiden kaynaklanmakla birlikte köle olarak getirilen Malaylar arasında ulemadan kimselerin olmasıyla da yakından ilgilidir.

Cape Town’a ayakları ve elleri zincirle bağlı olarak getirilen bu din adamlarından biri Şeyh Yusuf Makkasi’dir. Şeyh Yusuf Makkasi Endenozya’nın Java adasından getirilmiştir. Kendisi Java sultanlığı ailesindendir. Hollandalılara karşı cihad etmiş, ailesinin tamamı öldürülmüş, kendisi de Cape Town’a sürgün edilmiştir. Bir süre hapis hayatı yaşayan Makkasi kendisini ilme ve tebliğ faaliyetlerine vermiş 63 yaşında vefat edene kadar Cape Malay Müslümanlarının lideri olmuştur.

Diğer bir Cape Malay âlimi ise Tuan Guru’dur. Tuan Guru Endonezya adalarından Tidore adasının sultanıdır. Tuan Guru Hollandalılara karşı savaşı kaybedince zincirlenmiş olarak 3 aydan fazla uzun süren yolculuktan sonra Cape Town’a getirilmiş, bir süre Mandela’nın da hapis yattığı Robben Adası’nda zorunlu ikamete mecbur tutulmuş daha sonra ise Cape Town’daki Signal Hill tepesinde gözetim altında yaşamaya mahkum edilmişti. Tuan Guru’nun Cape Malay Müslümanları içinde ayrı bir yeri vardır. İslam’ın köleler arasında yaygınlaşmasının en önemli temsilcisidir Tuan Guru. Ölümüne kadar hiçbir zaman özgürlük sevdasını bırakmamış, Cape Malayların ayaklanmasında en önemli figür olmuştur.

Tuan Guru bir lider olduğu kadar aynı zamanda bir din adamıdır. Kuran’ı Kerim’i Afrikaans diline tercüme etmiş, fıkıh, hadis alanında birçok öğrenci yetirtirmiştir. Aynı zamanda Cape Town’da ilk cami olarak bilinen Evvelin Camisini kuran kişi olarak da bilinir.

Cape Malaylar, Hollandalıların Afrikaans dilini kullanmalarını mecbur etmelerine rağmen Malt dilini de unutmamışlar, özellikle Mevlid törenlerinde Malaycayı kullanarak nesilden nesile aktarılmasını sağlamışlardır. Bugün Güney Afrika’da yaygın olarak kullanılan Afrikaans dili, artık bir beyaz dili olmaktan çok melezlerin konuştuğu bir dildir. Bu dilde özellikle binden fazla Malay sözcüğüne rastlamak mümkündür.

Cape Malaylar, İngilizlerin Hintli Müslümanları bölgeye getirmelerine kadar Müslümanlığın tek temsilcisi olmuşlardır. Hintliler köle olarak getirilmemelerine rağmen Cape Malaylar Hintli Müslümanlara kucak açmış, onların da Batı Cape Eyaletinde kökleşmesini sağlamışlardır.

Malay kültürü Güney Afrika’yı birçok açıdan etkilemiş, halen de bu etkileri devan eder. Geleneksel Malay yemekleri bugün Güney Afrika’nın yemek kültüründe başat rol oynar. Sebzeli kuzu pilavı, domatesli et kavurma bu yemeklerden sadece bir kaçıdır. Ayrıca meyve tatlıları da oldukça meşhurdur.

Belki bu yemeklerden en ilginci deniz ürünlerinin pirinç pilavı ile servis edilmesidir.

Bir Kurban Bayramı’nda Malay ailesini ziyarete gitmiştik. Ailenin üyeleri öğle yemeğinde bir araya gelmişler, birbirlerinin bayramını kutluyorlardı. Biz öğle yemeğinde Kurban eti yiyeceğimizi umuyorduk. Ama öyle olmadı. Öğle yemeğinin menüsü ıstakoz, midye ve balık çeşitlerinden oluşan bir menüydü. Cape Malaylıların geleneklerinde bayram menüsünde bu yemeklerin bulunmasının zorunlu olduğunu o zaman öğrendik.

Cape Malaylar için günümüzde de kutladıkları Tweede Nuwe Jaar festivalinin ayrı bir yeri vardır. Bu festival ocak ayının 2’sinde kutlanan bir yılbaşı festivalidir. Cape Malaylar beyazların yılbaşısını kutlamazlar, onun yerine alternatif bir yılbaşı kutlarlar. O gün herkes rengarenk elbiseler giyer ve şehrin sokaklarında geçit töreni yapar. Bu bir bakıma Batılı beyazlarla dalga geçme günü olarak da anılır. Batılıların komik, gülünç, anlamsız hareketlerini bir gün boyunca tekrarlarlar.

Malay kültürünün en iyi göstergelerinden biri rengarenk Bo-Kaap evleridir. Bu mahalle Cape Town’a gelen turistlerin ilk uğrak yeridir. Birbirinden güzel ve renkli 13 caminin de bulunduğu bu mahallede hala Malay İslam kültürü canlı olarak yaşanır.

Cape Malaylar için Hz. Peygamberin doğumunun kutlandığı Mevlid sadece yapmak zorunda oldukları bir dini tören değildir. Onları canlı, diri tutan bir kimliktir de. Bir topluluğun İslam’la kurduğu bu güçlü bağı dünyanın başka bir yerinde görmek oldukça zordur. Çünkü İslam onlara her zaman rehberlik etmiş, mücadelelerinin şiarı olmuş bir dinin adıdır.