Genç Afrika’yı yaşlı liderler yönetiyor

2015 Afrika için bir seçim yılı oldu. Nijerya ve Tanzanya dışında liderler değişmese de iktidardakiler istediklerini seçmenlerinden almayı başardılar. Kongo Cumhuriyeti ve Burundi’deki devlet başkanları ise tekrar seçilebilmek için anayasal değişikliklere gitti.

Afrika üzerine çalışan pek çok akademisyen ve uzman, seçimlerin siyasi yapının değişmesinde belirleyici olmadığında hemfikir olsalar da, umutsuz değiller. Bu umutlar bazen askeri darbe veya dış müdahale beklentilerine götürür insanı. Dış müdahaleler ve darbeler aslında Afrika’da yaşayanların istemeyeceği bir durumdur; çünkü saatin hep aynı ibrede kalmasından başka bir şey değildir.

2016’nın ilk seçimleri de Uganda’da yapılıyor. Uganda halkı yeni devlet başkanlarını seçmek için sandık başında. Aslında devlet başkanlarını yeniden seçmek için sandık başında diyebiliriz.

1986’dan beri ülkeyi yöneten Yoweri Museveni en güçlü aday. Seçilmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.

Museveni Afrika’da yakından takip ettiğim politikacılardan biri. Deyim yerindeyse Uganda’nın “Yaşlı Kurt”u.

Kendisinin, “Timsah” diye adlandırılan Zimbabwe Devlet başkanı Robert Mugabe’den 20 yaş küçük olmasına aldanmayın. Tam tamına 72 yaşında. Museveni’nin yaşı diğer Afrika liderlerine göre genç sayılır. Çünkü 10 Afrika lideri daha var kendisinden yaşlı.

Zimbabwe Devlet Başkanı Robert Mugabe 92 yaşında ve Zimbabwe’yi 1980’den beri yönetiyor. Ekvator Ginesi Devlet Başkanı Teodoro Obiang Nguema Mbasogo 74 yaşında ve 1979’dan beri ülkesinin tek adamı. Angola Devlet Başkanı Eduordo Jos Santos da 74 yaşında ve 1979’dan beri ülkesinin yönetimini elinde bulunduruyor.

Afrika liderlerinin yaşlarıyla bir sorunumuz yok. Allah daha fazla ömür versin. Fakat dünyanın en genç kıtası Afrika. Nüfus istatistiklerine göre Afrika’nın yüzde 27’si 25 altı gençlerden oluşuyor.

Zimbabwe, en genç nüfusa sahip Afrika ülkelerinden biri. Mugabe’nin 1980’de iktidara geldiğini gören yalnız yüzde 18-20’lik bir kesim var. İngiliz sömürgeciliğinin merkezi Rodezya’yı yıkan Zimbabweli vatanseverlerin çoğu bugün hayatta değil. Fakat onların çocuklarına ve torunlarına hala değişmez liderleri Mugabe başkanlık ediyor.

Afrika’nın en genç lideri ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı Joseph Kabila. Kabila’nın en genç devlet başkanı unvanı aldatıcı olmasın. Yönetiminin arkasında eski devlet başkanı babası Laurent Kabila’nın adamları var.

54 Afrika ülkesinin 48’inde ortalama ömür 60 yaşın altında olmasına rağmen liderlerin yaş ortalaması 68.5. Yönetenler ve yönetilenler arasında bariz bir farklılık var. Bu farklılık devletin daha stabile olmasını sağlasa da ilerlemesinin önüne geçiyor. Bu yüzden Afrika’yı evrilmelerden ziyade devrilmeler idare ediyor.

Afrika’nın genelinde yaşlılığa karşı bir saygınlık var. Yaşlı liderlerin her zaman toplum katında önemli bir yerleri vardır ve onlara hürmette kusur edilmez. Fakat bu saygınlık bir oligarşik yapıya dönüştüğünde toplum için de çekilmez hale gelebilir. Bu yüzden zaten Afrikalı liderlerde güvenlik esastır. İnsan hakları, özgürlük, şeffaflık gibi kavramlardan önce güvenlik üzerinde dururlar. Bu yaşlı liderlerin çoğu Batı sömürgeciliğine karşı bir mücadeleden gelmişlerdir. İktidarı kaybettiklerinde bağımsızlıklarını kaybedeceklerini düşünürler. Genç jenerasyonun bağımsızlığın ne olduğunun farkında olmadığına inanırlar. Bir bakıma bu yaklaşımları doğrudur. Genç kuşak daha çok özgürlük bağlamında hareket ederken aslında Batı’ya daha fazla bağımlı hale geleceklerinin farkında değiller.

Afrikalı liderlerin çoğu zorla elde edilen bağımsızlığın ne anlama geldiğinin farkında olmalarına rağmen bir anlamda da Batı’ya bağımlı olduklarını görmemezlikten gelirler. Gençlerin bu bağımlılıktan kurtulmaya yönelik herhangi bir projeleri veya çalışmaları yoktur. Onlar için özgürlük tehlikeli, bağımsızlık ise faydalı bir kavramdır.

Yaşlı liderler gençlerin önünü açmazlar. Gençlere partilerinde yer vermezler. Gençlik hareketlerini sürekli kendileri için bir tehdit olarak görerek “en iyi gencin” itaat eden genç olduğunu düşünürler. Afrika’da sosyalizm kapitalizmle entegre olunca gençler için kendilerini ifade edebilecekleri siyasal ortamlar oluşmadı. Bu yüzden siyasal yapılardan uzak durmayı tercih ederek bürokraside var olmak için çırpındılar.

Bugün birçok Afrika ülkesinin meclisinde kadınlar için kontenjanlar varken gençler için kontenjanlar bulunmaz. O yüzden siyasette bir dinamizm de yoktur. Gençlerin siyasette yer edinememeleri onları ülkenin gerçeklerinden uzaklaştırarak lümpenleştirir. Çoğu daha iyi koşullarda yaşamak için ülkelerini terk ederek Batı ülkelerine giderler.

Senegal ve Güney Afrika’da gençlerin siyasette yer edinmesinde önemli bir kırılma yaşandı. Senegal Devlet Başkanı Macky Sall 7 yıllık devlet başkanlığı dönemini 5 yılla sınırlandıracağını gençlerin önünü açmak için bir sonraki seçimlerde aday olmayacağını açıkladı. Güney Afrika’da devlet 74 yaşındaki Jakob Zuma tarafından yönetilse de iki muhalefet partisi gençler tarafından yönetiliyor. Ekonomik Özgürlük Savaşçıları Partisi’nin lideri Julius Malema 35 yaşında ve Demokratik İttifak Partisi’nin yeni lideri Mmusi Maimane 36 yaşında.

Afrika’nın siyasi ve ekonomik dönüşümü yaşlı liderlerden değil gençlerden geçiyor. Gençlerin siyasette, ekonomide, bürokraside daha fazla yer almaları Afrika’nın kaderini de değiştirecektir.
Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni bu seçimleri kazansa ve 76 yaşına kadar devlet başkanlığına otursa da yönetimi gençlere bırakmaktan başka çaresi yok. Belki de bu yaşlı liderler hayatlarında olduğu gibi iktidarlarında da son zamanlarını yaşayacak ve Afrika’yı gençler yönetecek…