Batı Afrika’nın küçük bir ülkesi Gambiya. Yahya Jammeh isminde sıra dışı bir lideri var. Sıra dışı diyorum, çünkü yaptığı her uygulamayla insanları hayrete düşürmeyi başarıyor. Geçtiğimiz günlerde Gambiya’nın artık İslam devleti olduğunu açıklaması da bunlardan sadece biri. Bundan sonra ülkede belirleyici unsurun İslam dini olacağını da söyledi. Doğrusu Yahya Jammeh’in bu açıklamasını duyduğumda pek de şaşırmadım. Çünkü 1994’den beri devlet başkanı olan Yahya Jammeh’in, 21 yıldan fazla süren devlet başkanlığı döneminde Gambiya’nın siyasi tarihinde çok radikal kararlara imza attığını biliyoruz.
Yahya Jammeh, niyetinde samimi ise öncelikle 1997’de halkoyuna sunulan, kendisinin onayladığı anayasanın birinci maddesini kaldırmakla işe başlamalı. Gambiya anayasasının birinci maddesine göre Gambiya, laik bir devlet ve ülkenin hukuki kurallarında laik kurallar geçerli. Gerçi anayasanın 6. maddesinin F fırkasında Müslümanlar arasında evlenme ve boşanmaların İslam hukukuna göre yapılacağını da söylüyor.
Gambiya devlet başkanı bu açıklamasından birkaç gün önce de kadın sünnetini kaldırmıştı. Moritanya, Senegal gibi ülkelerde yaygın olan kadın sünneti ilk defa Batı Afrika ülkeleri içinde kanunla yasaklandı. Başta eski Gambiya müftüsü, yasağın İslam’a aykırı olduğunu, kadın sünnetinin hadislerde yer aldığını söyleyerek itiraz etmişti. Yahya Jammeh, bu uygulamanın İslam’da yeri olmadığını, geleneksel bir Bedevi kültürü olduğunu ifade ederek yasağın uygulanmasında kararlı olduğunu gösterdi.
Geçen yıl İngilizcenin devlet okullarında eğitim dili olmasını kaldırmaya yönelik girişimlerde de bulundu. Pek başarılı sonuçlar elde edilmese de yerel dillerin eğitim dili olarak kullanılmasının önünü Afrika’da Yahya Jammeh’in açtığını söyleyebiliriz. Yahya Jammeh, Batılıların sömürgeciliğinin eğitim yoluyla hala devam ettiğini düşünerek, eğitim dilini Batı’ya bağımlı olmaktan kurtarmadıkça sömürgecilikten kurtulamayacağını düşündüğü için, İngilizcenin kullanılmasını yasaklamıştı. Pek de haksız sayılmaz bu konuda.
İngiliz topluluğu ülkelerinden de çıkmıştı Gambiya. 1965’de İngiltere’den bağımsızlığını kazansa da, siyaset ve ekonomide daima belirleyici olan İngiltere’nin bu ayrılma kararına tepkisi sert olmuş, geçici olarak büyükelçisini geri çağırmıştı.
Mayanmar hükümetinin Arakanlı Müslümanlara karşı izlediği ayırımcı politikaya karşı en sert tepkilerden biri de, yine Yahya Jammeh’ten gelmişti. Gambiya Devlet başkanı Andaman Denizi’nde ölüme terk edilen Arakanlı Müslümanlara kapılarının açık olduğunu, Gambiya vatandaşlığı verebileceklerini söyleyerek şahsi hesabından Arakanlı Müslümanlar için yardım göndermişti.
Yahya Jammeh 1994’de darbe ile göreve gelmesinden sonra Avrupalıların Gambiya’ya gelmesine bir süre izin vermemişti. 1994 öncesi Gambiya, Avrupalı turistlerin ahlak dışı eğlencelerinin en favori merkezlerinden biriydi. AİDS oranı oldukça yüksek, Batı ülkelerinde dahi o yıllarda nadir görülen gay ve lezbiyen evliliklerinin yapıldığı bir ülke olmuştu. Yahya Jammeh göreve geldikten sonra bu amaca hizmet eden bütün turizm faaliyetlerini durdurdu. Gey ve lezbiyenliği kanuni olarak yasaklayarak hemcinsler arasında ilişki kuranları sert bir şekilde cezalandırdı.
Batı basını dünya kamuoyunda Yahya Jammeh’i bir diktatör olarak gösterdi ve sık sık Gambiya’da insan halkları ihlalleri olduğunu, gazetecilerin hapislere atıldığını, Hristiyanlara karşı baskı uygulandığını iddia etti. Nüfusun yüzde 95’inin Müslüman olduğu ülkede yüzde 5 gibi azınlık bir nüfusu oluşturan Hristiyanların sorunları dünya basınında hep öncelikli olarak yer edindi.
Yahya Jammeh’in bu uygulamalarının arkasında bir Batı sömürgeciliği karşıtlığı olduğunu söyleyebiliriz. Ülkesinin sorunlarının temelinde daima Batılıların olduğunu söyleyen Yahya Jammeh’in biraz Kaddafi biraz da Zimbabwe devlet başkanı Robert Mugabe’yi çağrıştırdığı ifade edilebilir. Fakat Jammeh’i onlardan farklı kılan, sorunun temelinde bir kültür emperyalizmi yattığının farkına varmasıdır. Mugabe, ülkesinden beyazları kovmuş ama onların eğitim ve hukuk sistemlerini uygulamaya devam etmiştir. Kaddafi’nin Batı karşıtlığı ise daha romantik düzeyde olup Arap, İslam ve sosyalizmden izler taşıyan bir nitelikteydi. Jammeh’in Batı karşıtlığına karşı çözüm olarak sunduğu İslam medeniyet tasavvurudur. Bu tasavvuru daha önce Sudan’da Hasan Turabi de sunmuş fakat başarılı olamamıştı. Yahya Jammeh’in de başarılı olacağını söylemek zor.
Gambiya’nın bir İslam devleti olabileceğini düşünmesem de Yahya Jammeh’in bu girişiminin önemli olduğunu görüyorum. DAİŞ ve Boko Haram terörünün zihinlerimizi meşgul ettiği bir dönemde hiç kimsenin ağzına bile alamayacağı “İslam devleti” tabirini rahatlıkla söyleyebilmekte. Bu alkışlanacak bir tutum. İslam devletinin hala canlı bir kavram olduğunu ve batı devlet anlayışına karşı alternatif olabileceğini öne sürebiliyor.
Afrika’da daha önce İslam devleti tabirini kullanan devletler oldu. Sudan, Moritanya, Komor Cumhuriyeti gibi. Fakat bu devletlerden hiçbiri bir İslam devleti tasavvuru geliştiremeyip sembolik düzeyde bu terimi kullanmakla kaldılar. Yahya Jammeh’in henüz nasıl bir İslam devleti kuracağına yönelik bilgimiz yok. Fakat yine de 2 milyon nüfuslu Senegal toprakları ile çevrili bu küçük devletin, dünyanın gündemine İslam devleti terimini getirmesi, barış ve Allah’a teslimiyete inanan Müslümanlar için anlamı büyük olmalı.
Gambiya’nın “İslam devleti” yolunda adım atması şimdiden bazılarını çok rahatsız etti bile. Batılılar, hiçbir ilgisi olmasa da Boko Haram gibi gruplarla Yahya Jammeh arasında ilişki kurmaya başladılar. Yahya Jammeh’e de bir bedel ödetmeye hazırlar. Geçen sene yaptıkları gibi bir darbe ile devirmeye çalışacaklar, belki yaptıklarını insanlık suçu olarak gösterip Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasının önünü açacaklar.
Artık Yahya Jammeh’in ülkesinin İslam devleti olduğunu açıklamasının bu ülkeyle sınırlı kalmayacağı, kendisine bir ceza kesileceği kesin. Fakat şunu bilmeliyiz ki, bazen yaptıklarından hoşnut olmasak da bu cezayı, bu bedeli Yahya Jammeh hepimiz adına ödeyecek.