Bazı zamanlarda, tanığı olduğumuz hadiseleri tanımlamaya çalışırken kullandığımız kavramların yetersiz kaldığını görürüz. Ne söylesek eksik kalır. Aslında doğru kavramı kullanıyoruzdur ama kavramın içi boşaltıldığından ya da anlamı darlatılmış olduğundan yetersiz kalışına şahit oluruz. Böyle zamanlarda kullanmamız gereken kavramın hakikaten ne olduğunu iyi tespit etmek çok önemlidir ve kullandığımız kavramın da tüm anlamlarına vakıf olmak meseleyi ‘okuyabilmek’ için, ‘yaradan Rabbimizin adıyla okuyabilmek’ için kaçınılmazdır.
Uzunca bir süredir fitne kelimesinin yaşamakta olduğumuz hadiseleri tarif etmek için doğru bir kelime olup olmadığını düşünüyordum. En nihayetinde Hasan Keskin Hoca’nın ‘Kur’an’da fitne kavramı’ adlı kitabına ulaştım da içim rahatladı.
Oldukça faydalı olduğunu düşündüğüm bu kitabın daha girişinde ‘fitnenin semantik yapısı’ incelenirken Arapça’da fitne kelimesinin karşılığı olarak şu anlamların varlığından haberdar ediliyoruz;
1. Yakmak, bir şeyi ateşle yakmak.
2. Bir şeyi ateşin içerisine atmak, ateşte eritmek.
3. Bir şeyi sınamak, denemek, test etmek, imtihan etmek, inceleyip tetkik etmek, bir şey hakkında bilgi almak, bir şeyi iyice bilmek, deneyerek öğrenmek, bir şeyi arıtıp katışıksız hale getirmek için özellikle güç işlere maruz bırakmak.
4. Öldürmek, azap ve işkence etmek, eziyet etmek, sıkıntı ve belâya sokmak, sıkıntıya düşmek.
5. Bir şeyin kalbe çok hoş ve sevimli gelmesi, hoşa gitmesi, çok beğenilmesi, birini büyülemek, birinin aklını başından almak, aklını çelmek, gönlünü çalmak, insanı ne yapacağını bilmeyecek derecede şaşkına çevirmek, tutkun olmak, âşık olmak.
6. Bir şeyi istemede çok aşırı gitmek.
7. Döndürmek, vazgeçirmek, kişiyi üzerinde olduğu durumdan uzaklaştırmak, bir şeyi ortadan kaldırmak, kişiyi hedefinden uzaklaştırmak, düşünce ve inançlarından vazgeçirmek.
8. Birini ayartmak, azdırmak, saptırmak.
9. Kötülüğü istemek, kötü yola düşmek.
10. Fitnenin (fitne kabul edilen bir şeyin) içine düşmek, birini fitnenin içine düşürmek, dalâlete düşmek.
11. İnsanlar arasında kargaşa/huzursuzluk çıkarmak.
Akabinde tarihi seyri açısından ftn kökü ile ilgili olarak belirtilmesi gerekli hususa şu ifadelerle değiniyor yazar: “Temelde, ‘yakmak, bir şeyi ateşle yakmak’ anlamında olan ftn kökü, özellikle altın, gümüş gibi madenlerin hâlisini sahtesinden ayırmak için ateşte eritilmesini ifadede kullanılırken, daha sonraları bu kök anlamından yola çıkılarak ‘bir şeyi sınama ve özellikle de zor şeylerle deneme’ anlamında kullanılmıştır. Zamanla kelimenin anlamı genişleyerek ‘sıkıntı, belâ, musibet, baskı, işkence, azap, saptırma, ayartma, bir şeyden çok hoşlanma, tutkun olma, sapıklık, yoldan sapma, aklın gitmesi, zorluk, sıkıntı ve sapıklıkların meydana gelmesini ifade etmede kullanılmıştır.”
Peki Türkçede hangi anlamlarda kullanılıyor? “Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı Örnekleriyle Türkçe Sözlükte fitnenin şu anlamları yer almaktadır: Karışıklık, kargaşa, ara bozumu, fesat; azdırma, baştan çıkarma, ayartma; fitneci, arabozan, karıştırıcı; baştan çıkaracak kadar güzel (kadın), âfet, dilber. Türk Dil Kurumu’nun yayımladığı Türkçe Sözlükte ise fitne; geçimsizlik, karışıklık ve kargaşa anlamındadır.”
Müellifin çalışmasında kurduğu şöyle de bir cümle var; “Fitnenin dilimizde ön plana çıkan anlamı; kargaşa ve karışıklıktır. Türkçe sözlüklerde yer alan diğer anlamları, konuşma dilinde pek kullanılmamaktadır. Bu durum söz konusu kelimenin Türk dilinde bir anlam daralmasına uğradığını göstermektedir.”
Fitne kelimesinin bütün anlamlarından yola çıkarak, fitne kavramına ilişkin olarak sıralanan 11 maddelik tanımlar kümesinin tüm maddelerinden istifade ederek şunu söylemeliyiz; Bugün yaşadığımız süreci bir fitne dönemi olarak adlandırabiliriz. Pensilvanya’daki Fetullah Gülen adlı kişiye tutkun, akılları onun tarafından alınmış, ne yapacaklarını bilmez hale getirilmiş, ayartılmış, azmış, sapkın bir güruh, önlerine konmuş ideallerin gerçekleşmesini aşırı derecede arzulayarak, kötülüğü isteyip kötü yola düştü. İşte bu güruh tarafından topyekun ateşe atıldık yakılıyoruz. Bu güruh, öldürdü, azap verdi, işkence etti, sıkıntı ve bela getirdi. İstediler ki toplum istikametinden, istikbalinden, hayallerinden dönsün, vazgeçsin, uzaklaşsın. Yıllardan beri bizi sınadılar, test ettiler ve içinden çıkılması güç işlere maruz bıraktılar. İnsanımız arasında kargaşa/huzursuzluk çıkardılar.
Ateşteyiz şu an. Kimin ne olduğu konusunda tereddüt yaşıyoruz. Bu fitne sürecini bize yaşatanların toplumdan ayıklanması, yaptıklarının karşılığını bulmaları için tam bir seferberlik hali var. Ama görülüyor ki iş çok zor. Zaman zaman kurunun yanında yaşın da yandığına tanıklık ediyoruz. Aynı ailenin fertleri arasından içeriye alınanlar olurken geride kalanların yutkunarak ‘adalet’ dediklerini görüyoruz. Herkese şüphe ile bakılıyor. İhbarlar yaşanıyor. İhbarlar değerlendiriliyor, gereği yapılmaya çalışılıyor. Kimileri hala gizlenebiliyor bu süreçte. Bazılarının vatan nöbetlerinde, tankların üzerinde, bayrağın altında aşırı derecede görünür olma arzusu ile aklanmaya çalıştıklarına şahit oluyoruz.
Tam da burada yine fitne kelimesinin içerdiği anlamlardan belki de en önemlisi olandan yola çıkarak şunu söylemeliyim; şu an ateşte eriyoruz hepimiz. Hemhal olduk. Birbirimize yaslandık. Hepimiz meydanlardayız. Tıpkı kıymetli madenlerin halisinin sahtesinden ayrıldığı gibi toplum da bu gibileri içinden atmak ve onları içlerinde barındırmamak, saf olanı ortaya çıkarmak için şu anda yanıyor, bir ateşin içinde adeta eriyor. Zor bir süreçten geçmekteyiz ama sonunun iyi olacağını, güzel günlerin bizi beklediğini biliyoruz.
Mesele, istiklal ve istikbal meselesidir. Mesele, vatan ve memleket meselesidir. Mesele, mazlumdan yana ve zalime karşı durmak meselesidir. Mesele, hakkın yanında konuşlanma meselesidir.
Mesele doğru yerde durup gördüklerimizi ‘yaradan Rabbimizin adıyla okuyabilme’ meselesidir.
İçinden geçmekte olduğumuz bu süreçte meseleyi sadece ‘iktidar kavgası’ ya da ‘bir şahsa yapılan operasyon’ gibi okuyanlar fena halde yanılıyor.
Kur’an-ı Kerim’de geçen “Fitne ortadan kalkıp din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla/zalimlerle savaşın”(Bakara 193, Enfal 39) ifadesinde hem fitneye hem de dinin yalnızca Allah’ın oluncaya kadar bahsine dikkatinizi çekmek isterim. Bir proje olarak paralel din icat edenlerin, dini Allah’tan başkasına teslim etme girişimlerinin bir sonucu olarak fitneye maruz kaldığımız gerçeği apaçık ortada değil mi?