Ms. Marvel, Marvel Yapım’ın son icadı olan bir çizgi roman. Beyaz erkeklerin hakim olduğu süper kahramanların dünyasında, süper kahramana dönüşen 16 yaşındaki esmer bir kızı anlatıyor. Süperliği mi? Bedenine söz geçirebilmesi. Hepsi bu mu demeyin. Şöyle düşünün: Elinizi bir tonluk bir yumruğa dönüştürebiliyorsunuz ya da bacaklarınızı duvarların üzerinden atlayacak kadar uzatabiliyor veya küçülüp cebe girecek boyutlara iniyorsunuz. Hiç fena değil aslında.
Ms. Marvel, ergenlik çağında bir süper kahraman. Dolayısıyla o yaşların bütün çelişkileriyle süperlik arasında doğabilecek envai çeşit gerilimi yaşıyor. Süper ama annesine kafa tutacak kadar değil. Süper ama babası ona odasından çıkmama cezası verebiliyor. Süper ama kahverengi ten rengini, kahverengi saçlarını ve üzerine sinen köri kokusunu da beğenmiyor.
Evet, Ms. Marvel Pakistan asıllı bir Amerikalı. Hakladığı bir grup serseriden, sonradan aldığı tehditlere kafa tutarken, “Burası Jersey. Biz yüksek sesle konuşuruz, hızlı yürürüz ve saygısızlığa tahammülümüz yoktur” diyecek kadar Jerseyli.
Asıl ismi Kamala (Kemâle) Khan. Bir Amerikan lisesinde okuyor. Zeki, açık sözlü, iyi kalpli ve arkadaş canlısı bir kız. Tamam, sarışın, şımarık ve popüler Zoe ile bir sorunu var. Ona içten içe bir hayranlık duyuyor ve ona benzememesine hayıflanıp duruyor. (Bu arada çizgi romanda biz Türkleri bekleyen iki sürprizden biri, biraz havalı, biraz burnu büyük görünen, etrafına Zoe’yla eşit derecede bir “hava” yayan ve başörtülü (sıkı durun) bir Türk kız öğrenci olan Nakia (Nakiye?). Diğer sürpriz ise, Ms. Marvel’ın, kendisinden alıntı yaptığı Hz. Mevlana’yı Türk olarak takdimi).
Kamala’nın anne-babası Karaçili bir Müslüman aile. Ne kadar dindarlar? Almanya’daki ortalama bir Türk aileyi tasavvur edin, işte o kadar: Domuz eti yok, içki yok, erkekler yok, gelenek var, namaz var, kına gecesi var. Kamala’nın anne ve babasının seçimleri, eğilimleri ve bunu Kamala’ya onun dilinde yeterince geçirememeleri bir sorun. “Neden sağlık dersinden muaf olan bir tek ben varım? Neden öğle yemeği için okula Pakora götürmek zorundayım? Neden tuhaf bayramlarım var?” Kamala’nın bu sorularının, “Çünkü sağlık dersinde cinsellik anlatılıyor. Çünkü okul yemekleri helal değil. Çünkü biz Müslümanlar Kurban ve Ramazan bayramlarını kutlarız” gibi cevapları var ama bunu ebeveyninin anlatabilecekleri dilleri, teknikleri ve auraları yok.
Yanlış anlaşılmasın Kamala, Müslüman bir genç kız. Ailesinden aldığı terbiye ve geleneksel öğütler hep işine yarıyor. Yanlışlıkla ağzına aldığı bir yudum içkiyi hışımla tükürüyor, erkeklerle arasındaki mesafeyi koruyor. Jersey Camii’nde, kadınlar mahfilinde Şeyh Abdullah’ın sohbetini dinlerken, “özür dilerim ama sizi göremiyorken dikkatimizi toplamamız çok zor oluyor” diye çıkışlar yapan hafif çılgın bir Müslüman genç kız.
Ama anlayın, yaşıtlarının dahil olduğu popüler kültür alanı dışında, kendini bulabileceği, hoşnut kalabileceği, içinde kaybolabileceği bir seçeneği yok. Bu seçeneği ne banka çalışanı babası, ne de takkeli, selefi sakallı (yani bıyıksız ama sakallı) ve işsiz güçsüz avare abisi ona sunabiliyor.
Bu çizgi romanın yazarı G. Willow Wilson, Amerikalı, çok yetenekli bir mühtedi hanım. Gözlem gücü yüksek, ölçülü humor içeren bir üslupla, Amerika’da geçtiğimiz senenin çok satanları arasına soktuğu esaslı bir kahraman kurgulamış. Kanlı canlı, çelişkileri olan, kafası karışık bir kahraman. Süper kahraman giysisini çıkartıp kınaya giden bir kızdan bahsediyoruz. Bana kalırsa asıl süperliği buradan geliyor.
Ms. Marvel’dan önce de birkaç düzine Müslüman çizgi roman kahramanı çıkmıştı. Bunların çoğu tek macera içinde rol alıp kayıplara karıştı. Zaten pek azı iz bırakacak tiplerdi. Ama bu seferki farklı. Ms. Marvel, bence Amerika’daki Müslümanlara tanıdık geldiği oranda, Amerikalı çizgi roman okurunun kafasını karıştırabilecek cinsten.
İşin bir yanı sosyolojik, bir yanı antropolojik. Çıktığı zamandan beri uzaktan izlemeye çalıştığım bu kahramanın sonraki maceraları Türkçe’ye tercüme edildikçe, vak’amız da ufak ufak şekillenecek, üzerinde konuşacağımız malzeme belirecek. Bugüne kadar 15 sayı yayınlanmış ve bu maceralar 3 ciltte toparlanmış. Türkçe’deyse sadece “Normal Değil” başlıklı birinci sayı bulunuyor.
Şimdilik benim meselelerim şunlar: Bu tür çizgi romanlar yapalım. Atpazarı’nda, İstiklal’de, kampüste, metrobüs sırasında, filanca hocanın sohbet halkasında, Kısıklı Meydanı’nda, İsrail ya da Çin konsolosluğu önünde, twitterda görünen o arkadaşı bulup getirelim. Onun hikayesi Kamala’dan daha az ilginç değil. O hikayeyi popüler mecralara taşıyacak dili bulalım. Bunu çizecek çizerler yetiştirelim. Hikayesi (hikayemiz), o ilk gençlik çağındaki kızın, delikanlının masasına güm diye düşsün. Hikayesi, toplumun kılcallarına nüfuz etsin. Hikayesi, görmezden gelinemesin.