Cibuti’de bir askeri üs mü alsak!

Yazarlar için bazı itiraflarda bulunmak oldukça zordur. Özellikle belirli bir konu üzerine odaklanmış yazarların bilgi eksikliklerini kolay kolay görmek istemedikleri bilinir. Ama söylemem gerekir ki Japonya Savunma Bakanı’nın ziyaretine kadar Cibuti’de bir Japon askeri üssü olduğunu inanın bilmiyordum. Bu enformatik cehaletimin arkasında şüphesiz Japonya’nın Afrika’ya olan askeri ilgisini fark edemememin etkisi var.

Afrika’nın en küçük ülkelerinden biri olan Cibuti’de sadece Japonya’nın değil, ABD, Fransa, İtalya’nın da üsleri var. Hatta Çin ve Suudi Arabistan olmak üzere 10 kadar ülke Cibuti’de askeri üs kurmak için bekliyor. Yakın zamanda Cibuti bir askeri üs devleti olacak gibi. Zaten ülke yönetiminin de askeri üslerin sayısının artırılmasına yönelik istekli bir yaklaşımı var. Artık turizm politikası gibi askeri üs kurmak da sektörel bir piyasaya dönüşmüş durumda.

Cibuti, Doğu Afrika’nın en küçük yüzölçümüne sahip ülkesi. Yalnızca 23 bin kilometre karelik bir alanı kaplıyor. Fakat bulunduğu konum Afrika boynuzunun en stratejik noktası. Aden Körfezinin Kızıldeniz’e açılan kapısı. Aslında bu ülke Fransız Somalisi olarak biliniyor. Sömürge döneminde İngiliz, Fransız ve İtalyanlar Somali’yi üçe bölmüşlerdi. Cibuti, Fransa’ya düşen kesim. Bu nedenle ülkenin resmi dili Fransızca ve günlük hayatta da Fransızca konuşulmaya devam ediliyor. Oysaki Cibuti halkı Afar, Arap ve Somalilerden oluşuyor ve zengin bir kültürel geleneğe sahip. Fakat bu zenginlik başta Fransa ve ABD olmak üzere Batı’nın empoze ettiği modernleşme nedeniyle yitirilmeye yüz tutmuş.

Cibuti’nin diğer bir özelliği ise, Doğu Afrika’nın liman bölgesi olması. Etiyopya denize sınırı olmadığı için Cibuti limanını kullanıyor. Bu yüzden Etiyopya’da ithal edilen birçok ürünün fiyatı oldukça yüksek.

Cibuti’nin diğer bir önemli tarafı da Doğu Afrika ülkelerini tek bir çatıda toplayan Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (İGAD)’ın merkezinin burada olması. İGAD, Doğu Afrika’nın birçok sorununa yeterli çözümü bulamasa da en azından girişimlerde bulunan bir çatı örgütü. Özellikle, Somali, Burundi ve Sudan krizlerinde başat bir rol oynadı. Bu bakımdan Batı Afrika Ekonomik Topluluğu’ndan sonra en organize işleri yapan kuruluş diyebiliriz.

Cibuti yaklaşık 1 milyonluk nüfusuna rağmen Doğu Afrika’nın en güçlü ordularından birine sahip. Özellikle deniz gücü, Sudan, Eritre ve Kenya’nınkinden daha güçlü. Yalnız erkekler değil, kadınlar da askere giderek eğitimden geçiyor. Ordu aynı zamanda modernleşmenin en etkin aracı olma işlevi de görüyor.

Nüfusun yüzde 90’ı Müslüman olan Cibuti’de ekonomi daha çok liman işletmeciliği ve askeri üsler nedeniyle gelen desteklere dayanıyor. Eğer sıcak havasına katlanabiliyorsanız istikrarlı ve güvenli bir hayat sunuyor Cibuti. Bu yüzden Doğu Afrika’daki yatırım şirketlerinin çoğunun merkezi Cibuti’de bulunuyor.

Cibuti istikrarlı bir yönetime sahip; değişmeyen gerçeklerinden biri on yıllardır devlet başkanlığını yürüten İsmail Ömer Guellah’in geçtiğimiz aylarda büyük oranda oy alarak tekrar devlet başkanlığına seçilmesi. Şebab’ın bir kaç saldırısı dışında herhangi bir terör olayına da maruz kalmış değil. Fakat Cibuti sokaklarında dolaştığınızda devletin güvenlik sorununu oldukça ciddiye aldığını görebiliyor bu yüzden ülkede özgür olmadığınızı hissediyorsunuz.

Aslında Cibuti’de askeri üslerin bu kadar çok olması askeri güvenlik açısından da kaygı verici bir durum. Ülke hızla asker devletine dönüşecek gibi görünüyor. Bu küresel güçler sayesinde neredeyse asker sayısı sıradan vatandaşların sayısını geçecek. Zaten son 4-5 yılda hizmet sektöründe önemli bir artış var; özellikle Afar kökenli Cubitililer bu askerlerin hizmetkarı olmuş durumdalar.

Cibuti’de en büyük askeri üs 2001’de kurulan ABD askeri üssü. ABD bu üssü el Kaide tehlikesine karşı kurduğunu açıkladı. Fakat yapılmasına başladığı yıllarda el Kaide diye bir örgütün varlığı bilinmiyordu. ABD’nin öncelikli hedefi bu üs kanalıyla Kızıldeniz’i hem askeri hem de ekonomik olarak kontrol altında tutmaktı. 4 bin ABD askerinin bulunduğu Kamp Lominier’den havalanan uçaklar Kenya, Somali ve Yemen’de hava saldırılarında bulunuyor. ABD bu üsteki asker sayısını 6 bine çıkarmayı hedefliyor ama henüz Cibuti yönetiminden bir söz alabilmiş değil. Büyük bir ihtimalle kira konusunda taraflar arasında henüz anlaşma sağlanabilmiş değil.

Diğer bir askeri üs Fransızların. Fransızların Cibuti’de sömürge döneminden gelen bir askeri varlığı var. Sömürgecilik sonrası birçok Afrika ülkesinden askerini çeken Fransa, Cibuti’den çekmedi. Doğrusu Doğu Afrika’da tek Frankofon ülkesi Cibuti’de bu askeri varlığın olması oldukça kuşku verici. Fransa askeri gücünü hangi ülkeye karşı kullanıyor? Fransız yetkililer sözde teröre karşı bu üssün kullanıldığını iddia etseler de pek öyle gözükmüyor. Sanki Cibuti yönetimine hala siz bizim askeri denetimimiz altındasınız mesajı verilmeye çalışılıyor.

İtalyanların da Cibuti’de bir askeri üssü var. İtalya 20. Yüzyılın başından beri Etiyopya ve Somali’yi terk etmek istemediğini gösteriyor. Bu bölgeler İtalya’nın sömürgesinde kısa bir süre kalsa da İtalya hala bölgeye özlem duyuyor.

Asıl üzerinde durulması gereken ise Japonya’nın neden Cibuti’de üs açtığı. Üstelik sahası dışındaki bölgelerde militarist kaygıları olmadığı bilinmesine rağmen bu askeri üssün hedefi ne?

Japonya İkinci Dünya Savaşı yenilgisinden sonra ilk askeri üssünü Cibuti’de kurdu. 2008’de yapımına başlanan üs 2011’de hizmete girdi. Japonya’nın gözle görülmeyen fakat hissedilebilen bir Afrika ilgisi var. 2013’de Afrika yılı ilan eden Japonya, kıtaya 40 milyar dolar yatırım yapılacağını açıklamıştı. Fakat yatırımlar için merkez bölge Batı Afrika seçilmiş, Ebola vakası nedeniyle proje askıya alınmıştı.

Japonya bu hafta Afrika ekonomik zirvesini Kenya’nın başkenti Nairobi’de toplayacak. İki gün sürecek bu zirveye 35 Afrika ülkesinden üst düzey katılım olması bekleniyor. Japonya İkinci Dünya Savaşı sonrası küresel ekonomik yayılmacılığını Afrika’ya da taşımak istiyor. Zaten birçok Afrika ülkesinde başta otomotiv olmak üzere Japon ürünlerini görmek mümkün. Fakat Japonya’nın Afrika’daki rekabette asıl hedefi Çin’in son yıllarda yakaladığı trendin önüne geçmek.

Doğu Afrika’da ekonomik var olmanın bir bedeli var. Eğer askeri olarak bu bölgede varsanız ekonomik çıkarlarınızı da kontrol altına almış olursunuz. Askeri güçler terörle mücadele etmekten öte bölgedeki ekonomik çıkarların geliştirilmesine yönelik çabalar. Askeri güç ile ekonomik ilişkiler bölgede birbirine çok bağlı. Çin bu yüzden artık başta Güney Sudan olmak üzere Afrika ülkelerine asker göndermeye başladı ve Cibuti’de de askeri bir üs kurma hazırlığı içinde.

Şimdi tekrar düşünelim Afrika’da en önemli yatırım elbette turizm değil. O yüzden Kenya veya Benin’den villa almak yatırım açısından pek karlı değil. Askeri üs açmak daha karlı bir iş gibi görünüyor. Acaba biz de mi Afrika’da askeri bir üs kursak?