Bir uçağın koltuklarında elleri arkadan kelepçelenmiş bir şekilde kendisine doğrultulmuş objektife acı bir bakış bıraktıktan günler sonra gündemimize girebilen bir isimden, Muhammed (Mohamed Abdelhafez Ahmed Hussein)’den bahsedeceğim bugün size;
Mısır vatandaşı olan, A22…… pasaport numaralı, 14.02.1991-Beheira doğumlu Muhammed, 2013 yılında Mısır’da gerçekleşen kanlı askeri darbe sonrasında darbe karşıtlığı nedeniyle hedef haline gelmiş on binlerce isimden sadece birisidir. Hâlihazırda kardeşlerinin en iyi olasılıkla Mısır hapishanelerinde akıbetleri belirsiz halde tutulduğu düşünülmektedir. Kendileri ile herhangi bir şekilde temas kurulamadığı gibi, kendileri hakkında Mısır yetkili mercilerinden de herhangi bir bilgi alınamamaktadır. Hayatta olup olmadıkları da meçhuldür. Muhammed’in ve eşinin aile üyelerinin tamamı Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimîn) teşkilatı üyesidir. Dolayısıyla ailenin her bir ferdi gayrimeşru darbeci Mısır hükümetinin hedefi konumundadır.
Muhammed için, darbe sonrasında, darbeci Sisi tarafından darbe karşıtlarını tasfiye etmek amacıyla, darbeyi tüm sonuçlarıyla başarılı kılmak için atanan, 2013-2015 yılları arasında Mısır Başsavcısı olarak çalışan, yaklaşık 3.000 kişilik Müslüman Kardeşler mensubu hakkında idam kararı veren, binlercesinin yaşamını alt üst eden, aynı zamanda Muhammed Mursi’yi de Türkiye ve Katar lehine ajanlık yaptığı suçlamasında bulunan, 29.06.2015 tarihinde Heliopolis’te askeri akademi yakınlarında arabasına düzenlenen bombalı suikast saldırısı neticesinde hayatını kaybeden Hişam Barakat’ın katili olduğu iddiasıyla 27.05.2017 tarihinde Kahire Ağır Ceza Mahkemesi tarafından idam cezası verilmiştir.
Bahse konu karar, soyut ve iftira niteliğindeki deliller ile yapılan gıyabi yargılamalar neticesinde varılan mahkûmiyet kararıdır. Böylesi bir suçlamaya rağmen İnterpol arama sayfasında Muhammed için kırmızı bülten arama kararının verilmediği görülmektedir. Bu durum, suçlamaların gerçeği yansıtmadığı ve mahkûmiyet kararının hukuki olmadığı sonucunu ortaya koymaktadır.
Mısır üzerinden kaçtığı Sudan’daki son siyasi gelişmeler ve Sudan hükümetinin son zamanlarda Mısırlı yetkililerle yaptığı görüşmeler nedeni ile tüm Müslüman Kardeşler mensuplarında olduğu gibi Muhammed için de bir tedirginliğe sebep olmuştur. Muhammed ailesi ile birlikte önce üzerinden önce Hargeisa/Somaliland’a, oradan da Mogadişu/Somali’ye geçmiştir. Eşi A19…… pasaport numaralı Walaa Tarek Mahmoud Hamdy ve 03.10.2017 doğumlu oğlu Albaraa ise halen Somali’de bulunmaktadır.
Muhammed, eşinin babası 993…….. yabancı kimlik numaralı Tarek Mahmoud Hamdy ve eşinin annesi 994…….. yabancı kimlik numaralı Wafaa Mohamed İbrahim ile arkadaşlarının İstanbul’da yaşıyor olması nedeniyle İstanbul’a gitmeyi planlamıştır. Mogadişu/Somali-Kahire/Mısır transit uçuşu ile 16.01.2019 günü saat 19.00’da İstanbul Atatürk Havalimanına ulaşmıştır. Ancak ulaşılmak istenilen menzil Kahire değil İstanbul’dur. Türkiye-Mısır vize rejimi uyarınca 18-45 yaş arasında bulunan Mısır vatandaşlarının e-vize ile Türkiye’ye giriş yapması mümkün değildir. Türkiye’nin Mogadişu/Somali Konsolosluğu da şahsın vize talebine Somali’de oturma izni bulunmaması nedeniyle vize müracaatını kabul etmemiştir. Bunun üzerine, iltica başvurusu yapmak, önce kendisini sonra da ailesini Türkiye’ye sokmak düşüncesiyle uluslararası sivil havacılık kurallarına uygun bir şekilde kendince plan yapmıştır. Zira Türk Hava Yolları yetkililerinin geçerli bir vizesi bulunmaması nedeni ile doğrudan Türkiye’ye gitmek maksadıyla uçağa binmesine izin vermeyeceğinden, uçağa kabul edilebilmek için varış ülkesi olarak Mısır’a bilet almak zorunda kalmıştır.
Muhammed tüm bunların yanı sıra, kendince bir uygulamaya daha gitmiş ve e-vize müracaatında bulunurken yaşını 45 yaşının üzerinde beyan etmiştir. Pasaport kontrol noktasında e-vize müracaatında beyan ettiği yaşı ile pasaporttaki bilgiler neticesinde ortaya çıkan yaşının karşılaştırılmayacağını ya da gözden kaçırılacağını hesap etmiştir.
İstanbul Atatürk Havalimanına iniş yaptıktan sonra, 17.01.2019 günü saat 07.30’da Kahire uçuşu bulunmasına karşın 07.19’da pasaport kontrol masasına giderek Türkiye’ye giriş yapmak istemiştir. Ancak, e-vize müracaatında beyan ettiği yaşı ile pasaport bilgileri neticesinde elde edilen yaş bilgisi uyuşmayınca geçerli vizesi olmadığı gerekçesi ile Kabul Edilmeyen Yolcu statüsü ile alıkonulmuştur.
Muhammed bu gelişme üzerine, ülkesine gönderileceğini anlamış Türkiye’deki arkadaşları ile cep telefonu üzerinden temas kurmuştur. Arkadaşlarınca kendisine watsapp üzerinden Google Translate yardımı ile bir tercüme metin gönderilmiştir. Metin aynen şöyledir; “ben Mogadişu’ya hiç geri dönemem bi de iş yok orada ve ailem zaten Türkiye’de Sürgün kabul etmem İltica yapmak istiyorum çünkü politik problemlerim var” Muhammed bozuk Türkçe ile çevrilmiş bu metni polislere göstermesine rağmen bahse konu metin dikkate alınmamıştır.
Kabul Edilmeyen Yolcu salonunda alıkonulan Muhammed için öncelikle 19.10 Kahire uçuşu için bilet düzenlenmiş, ancak Kahire’ye gitmek istemediğini beyan ederek polise direnmiş, zorluk çıkarmıştır. Çeşitli yollarla, vücut diliyle, kendi ana diliyle defaatle Türkiye’ye iltica etmek istediğini ifade etmeye çalışmasına rağmen bu defa elleri kelepçelenerek ve koltuğa bağlanarak Kahire’ye gönderilmek üzere 18.01.2019 günü saat 01.30 uçağına bindirilmiştir.
Oysaki 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 8. Maddesine göre bir şahsın pasaportu, vizesi olmasa dahi, ülkeye giriş yasağı bulunuyor olsa bile uluslararası koruma talebinde bulunmasına yönelik herhangi bir engel yoktur. Aynı kanunun 65. Maddesin sınır kapıları ve havalimanlarında iltica başvurusu yapıldığında kolluk kuvvetlerine bir yükümlülük yüklenmektedir. Bu yükümlülük başvuruyu tutanak altına alarak valiliğe bildirmeyi zorunlu kılar.
Bütün bunlara rağmen Muhammed için izlenen yol, Mısır hükümetince herhangi bir şekilde takip prosedürü işletilerek herhangi bir iade talebi söz konusu olmamasına rağmen Mısır’a gönderme yönünde olmuştur.
Bütün bu yaşananlar sonunda, pasaport kontrol noktasındaki polislerin tecrübesizliğinden, Muhammed ile olması gerektiği gibi iletişim kurul(a)mamasından, Kabul Edilemez Yolcu Salonundan sorumlu ekibin ihmalinden ve Muhammed’in sergilediği tüm lisan-ı hale rağmen en azından bir insani hassasiyet yoksunluğundan bahsedebiliriz.
Netice itibarı ile havaalanında Muhammed’in Mısır’a idama gönderen görevlilerden 8’i görevlerinden el çektirilmiştir. Muhammed Mısır’a giden uçağa bindirildiğinde, fotoğrafını çekerek olaydan günler sonra hadisenin duyulmasına vesile olan temizlik görevlisi Muhammed Emin Çelik ise önce cezalandırılırcasına tutuklanmış, neyse ki, gelen tepkilerin de dikkate alınmasıyla sonrasında serbest bırakılmıştır.
Yazı boyunca Muhammed’in sürecine ilişkin aktardığım bilgileri sağlam kaynaklardan edindiğimi söyleyebilirim. Tartışılabilir kısımlar elbette olabilir. Lakin şimdilik bildiğimiz en gerçek şey; Muhammed’in şu an Mısır’da olduğu ve bugün itibarı ile durumunun ne olduğunu hiç kimsenin bilmediğidir.