Afrika için DEVAM…

Kim ne derse desin, mevcut AK Parti iktidarının en büyük başarılarından biri Afrika politikasıdır. Türkiye 2015’te Afrika açılımını ilan ettiğinden beri Afrika’da önemli bir başarı gösteriyor. Bu başarı sadece politik anlamda değil, sosyal kültürel ve ekonomik anlamda da varlık buluyor.

 

Türkiye Afrika’da adım adım kademeli bir Afrika politikası izliyor. Bir yandan Afrika’da küresel güçlerle ve onların taşeron örgütleriyle mücadele ederken bir yandan da Afrika’da atılması zor olan adımlarla derin izler bırakmaya devam ediyor.

 

Bu yazının amacı kesinlikle hamasi duyguları ortaya çıkarmak değil, 20 yıldan fazladır Afrika’da çalışan biri olarak gözlemlerimi okuyucuyla paylaşmak. 20 yıl öncesine kadar Türkiye’nin Afrika’daki varlığı çok farklıydı. 20 yıl öncesine kadar yalnız Kuzey Afrika ve birkaç sahra altı Afrika’sında temsil edilen Türkiye’nin bugün neredeyse tüm Afrika ülkelerinde temsilciliği, büyükelçiliği var. Örneğin Afrika’nın en küçük ülkelerinde Komor, Lesotho, Cape Verde, Sao Tome’de Türkiye’nin varlığını görebiliyorsunuz.

 

Sudan, Etiyopya, Somali, Tanzanya, Nijerya başta olmak üzere birçok Afrika ülkesinde eski monşer geleneğinden sıyrılmış büyükelçilerin, geceli gündüzlü bir gayretin içinde olduklarını yakından müşahede ediyoruz. Bazen bir üniversitede, bazen Türkiye ile ilgili bir etkinlikte bazen de ülkelerinde yaşayan Türklerin sorunlarını çözmekle meşguller. Bu tavır Afrika için önemlidir. Çünkü Afrika’da birçok büyükelçinin mesaisi elçilik, rezidans ve  ülkenin en pahalı oteli arasında geçer.

 

Türkçe, Afrika’da öğrenilmek istenen yabancı diller arasına girdi. Afrikalılar İngilizce, Çinceden sonra Türkçeyi öğrenmek istiyor. Örneğin Etiyopya’da Yunus Emre Enstitüsünün açtığı Türkçe kurslarına binden fazla öğrenci başvurdu. Yine Yunus Emre’nin Güney Afrika’da açtığı geleneksel sanatlar atölyelerinde yüzlerce öğrenci ders alıyor. Sudan’daki Yunus Emre bu ülkenin en etkili kültürel kurumu haline geldi. Hafta da en az 2-3 halka açık program yapılıyor ve Sudanlılar bu programları izlemek için enstitünün o güzel bahçesini dolduruyor.

 

Geçen yıl Tanzanya’ya gittiğimde okyanusun kenarında bir kafeye oturmuş orada yaşayan bir Türk’le sohbet ederken, karşı masadan bir çiftin bize doğru geldiğini fark etmiştim. Bize Türkçe olarak “hoş geldiniz” dediler ve bizimle sohbet etmeye başladılar. Bu çift YTB bursu ile Türkiye’de üniversite okumuş ve Türkçe öğrenmişlerdi. Bize kendilerini Tanzanya’da Türkiyeli gibi hissettiklerini söylemişlerdi. Sadece Etiyopya’da 70’den fazla Türkiye mezunu YTB’nin okuttuğu Etiyopyalı var 250 kadar da Türkiye’de eğitime devam eden öğrenci var.

 

Türkiye’nin Afrika’da yaptıkları bir ulus devletten çok küresel bir devletin yapacağı işler. Geçmişte eğer biz bu başarıyı sağlayabilseydik, Afrika liderleri Amerika, Avrupa yerine Türkiye’ye gelirdi. Ali Mazrui, Hasan Turabi gibi entelektüeller Türkiye’de öğrenim görürlerdi. Bugün Afrika’nın en büyük sorunlarından birisi liderler ve aydınları. Sömürgecilik sona ermesine rağmen birçok Afrika ülkesini hala sömürge ürünü liderler yönetiyor ve kültürel hayata Batı’nın etkisinde kalmış entelektüeller yön veriyor.

 

Türkiye’nin Afrika açılımından sonraki politikası Afrika’yı tanımak, anlamak oldu. Afrika gerçeğini öğrenerek Afrika’dan bir şeyler elde etmek değil, karşılıklı bir şeyler vermek oldu.  Türkiye Afrika’da bağımlılık yapan bir yardım politikası izlemiyor. Kalkınmayı artıracak bir yardım politikası izliyor. Balık yemesini değil balık tutmasını öğreterek Afrikalının kendi ayakları üzerinde durmasını sağlıyor. Bu belki de, daha öncekilerle kıyaslandığında Afrika’da izlenen tek farklı yardım politikası.

 

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Afrika ziyaretlerini Türk kamuoyu, televizyon ve diğer basın yayın organlarıyla yakından takip etti. Dünyanın hiçbir ülkesinin lideri için Afrikalı sokaklara dökülmez, ellerine o ülkenin bayraklarını almaz. Fakat Erdoğan’ın son Afrika gezisini düzenlediği Sudan ve Çad halkı, ellerinde Türkiye bayraklarıyla kilometrelerce dizilerek “Erdoğan, Erdoğan” tezahüratları yapıyordu.

 

Bugün bazı Afrika ülkeleri Türkiye’ye yakınlaştığı için cezalandırılmak istenmekte. Somali ve Sudan bu cezalandırılmak istenen ülkelerin başında geliyor. Bu durum ileride belki daha da artacak, ama işte o zaman bu ülkeler sömürgenin hain perçeminden kurtulup refah ve kurtuluşa ereceklerdir.

 

Geçenlerde bir Afrikalı dostum yeğenine “Erdoğan” isminin verildiğini söyledi. Kendisi Hıristiyan olan bu dostuma neden bir Müslüman’ın ismini verdiklerini sorduğumda kız kardeşinin öğretmen olduğunu ve öğrencilere “dünyanın beşten büyük olduğunu anlattığını bunu da Afrikalılar için ifade edenin Erdoğan olduğunu söylemiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarından etkilendiği için ilk doğan çocuğuna da onun ismini vermiş.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika’ya en fazla ziyarette bulunan devlet adamı. 24 Afrika ülkesine 28 ziyarette bulundu. Bu şekilde devam edilirse gitmediği Afrika ülkesi kalmayacak. Bu ziyaretler Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelişmesi için önemli adımlar attı. Afrika’nın kendi ayakları üzerinde durması için yapılan bu ziyaretler, tek bir tarafın çıkar elde etmesine yönelik değildi. Gerek Afrika liderleri gerek Afrikalı halklar Erdoğan’ın samimiyetine inandı ve kapılarını Türkiye’ye açtı. Bugün Fransa’nın kontrolünde olan Burkina Faso, Mali’ye bir Fransız şirketinin girmesi için engeller çıkarılırken, bu engelleri Türk işadamlarına karşı göremezsiniz. Çünkü bu ziyaretler zorlukları getiren değil engelleri ortadan kaldıran bir amaca yönelikti.

 

Maarif, Afrika’da büyük bir açılım başlattı. Birçok FETÖ Okulu Maarif’e verilmiş durumda. Maarif bunanla yetinmeyip Afrika’da yeni okullar da açıyor. Bu okullarda gayretli eğitimcilerin fedakârlıkları ile Afrika’da yeni bir eğitim atağı başlatılıyor. Afrikalı öğrenciler Türkiye standartlarında bir eğitim almaya hak kazanıyor.

 

Afrika giderek gelişiyor, yükseliyor, ilerliyor, kalkınıyor Türkiye’nin yardımlarıyla, destekleri ile yön göstermesi ile. Yeni bir Afrika inşa ediliyor, yeni bir Afrika Rönesans’ı yaşanıyor.

 

Afrika için DEVAM… demek gerekmez mi? İşte Afrika için yola DEVAM…