Acar gazetecinin kukla hali

Ankara’daki son terör saldırısının hemen ardından, Yeni Şafak’ta “İçeriyi temizlemek” başlıklı bir yazı yazdım.

Bir gazeteci, başka bir gazetecinin iki paragrafını alıntıladığı o yazımın sadece ikinci paragrafını alarak, kendi aklınca bana ayar vermeye kalkışmış.

İkisi de PKK medyasından bu gazetecilerin. İlkini hiç tanımam. İkincisini “acar gazeteci(!)” olarak bir televizyon programında Selahattin Demirtaş’a saz çaldırarak, ondan bir sanatkâr-cici çocuk üretmeye kalkışmasından tanırsınız.

PKK medyasından olmak demek, aynı ize basanlardan olmak demektir. İlki, kendisi terör destekçiliğinden utanmadığı halde, güya çocuklarımın utanmamasını teminen, gazetemin ve benim adımı vermekten kaçındığını söylemiş ya, diğeri bundan bir uyanıklık üreteceğini umarak aynı yolu izlemiş.

Uyanıklıktan kastım şu: Benim muhtemel itirazıma, “Başkasından alıntı yaptım; o, gazete ve yazar ismi zikretmediği için ben de zikretmedim” diyerek aklınca haklı çıkacak.
Fakat “Hani sen acar gazeteciydin?” diye soracağımızı unutmuş.

Acar gazeteci dediğin bir bilgiyi, onun aslını, kime ait olduğunu, yazarının kimliğini, yazıldığı gazeteyi belirlemeden, yani konunun doğrusunu, gerçeğini, kaynağından öğrenmeden kullanmaz.

Ama o kullanıyor; “Ağamın izine basarım, vazifemi yaparım” diyerek, acar gazetecilik iddiasını kendi elleriyle boşa çıkartıyor.

Konunun doğrusunu kendisine ben söyleyeyim:

Zikrettiğim terör saldırısının hemen ardından yazdığım yazıda, teröristin saldırı yerini tek başına belirleyemeyeceğini, Ankara’nın içinden mutlaka ona yardım eden birilerinin olduğunu belirterek, onların da PKK’nın siyasi kanadı olan partiden biri ya da birileri, belki de bir milletvekili veya bir il, ilçe başkanı, partinin çaycısı, çorbacısı olabileceklerini, yeni bir terör saldırısı olmadan bunların etkisizleştirilmesi gerektiğini söyledim. Amerika örneğini vermemse, bizde adalet ve merhamet duygusunun baskın olduğunu, bunun da maalesef aleyhimize işlediğini belirtmek içindi ve ezcümle konu, terör ve teröriste destekte bulunanlar, ona / onlara yardım ve yataklık yapanlardan ibaretti.

Kendi lehlerine kullanabilecekleri bir söz kırıntısı için bile pusuya yatmış olduklarını çok iyi bildiğimiz PKK medyası, konuyu terörist ve terörist-severler özelinden çıkartıp, genelleştirmeye kalkıştılar.

Bu çabaları boşunaydı, çünkü benim kimleri, neden, nasıl kastettiğim ve onlar adına neyi istediğim çok açıktı.

Belirli kişilerin etkisizleştirilmesini, topyekûn infaz talebi olarak değerlendirmek de dil haramiliği kadar, kindarlığın, gözü dönmüşlüğün ifadesiydi.

Acar gazeteci, hâlâ konuyu anlamamışsa, HDP milletvekilinin, kimliği kesinleşen teröristin baba evine taziye için telaşla koşuşturmasına bakabilir.

Gerçi baksa da anlayacağını sanmıyorum. Çünkü acar gazetecinin anlamak üzerine bir çaba yürütmediği, sadece kendi inancından olan ödevli birinin sözlerine eko katma derdinde olduğu her halinden anlaşılıyor.

***

Acar gazeteci ikinci yanlışını, birincisinin “Abraham Lincoln, John Kennedy, Malcolm X, Martin Luther King gibi siyasal önderlerin suikastlar sonucu ‘ortadan kaldırılmaları’nı alkışlıyor, Türkiye’ye örnek gösteriyor.” sözü üzerinden yapmış.

Dört isimden sadece Malcolm X’i seçerek, mal bulmuş Mağribi edasıyla şöyle döktürmüş:

“Dün Malcolm X’in öldürülüşünün yıldönümüydü.

Malcolm X, müslüman muhalif bir liderdi.

Amerika’da yaşıyordu.

Karanlık bir cinayete kurban giderek ortadan kaldırılmıştı.

Akıbetini soran kimse çıkmamıştı.

İktidar yanlısı yazar, Amerikan devletinin Malcolm X’e yaptığının aynısını…

Türkiye devletinin de başkalarına yapmasını istiyor.
Yuh artık.”

Birinci gazeteci Malcom X’i bilmez, bilse de acar gazeteci kadar bilmez. Böylece o, kendisinin Yüksek İslam Enstitülü olmakla, Malcolm X’i örnek gösterme hakkı kazandığını sanarak, coşmuş da coşmuş.

Acar gazeteci olacağına adam gibi gazeteci olup, benim yazımdaki “İbre, içerideki katilin, ‘hendek kazın, lamba söndürün, açlık grevi gösterisi yapın, şehirlerde kaos yaratın’ diyenlerden ve diyebileceklerden biri olduğunu ayan beyan gösteriyor.” ibaresini okusaydı Malcom X’i örnek gösteremeyeceğini zaten anlardı.

Öte yandan, Malcom X’in “İyi nişan al, kuklayı değil kuklacıyı vur” dediğini de öğrenip, bana itiraz tahtında laf sokuşturmaya kalkışmazdı.

Malcolm X, sisteme olan onca öfkesine rağmen, şu içerideki katillerin ve onların hamilerinin dediklerini demedi, kimseyi bunlara teşvik etmedi.

Malcolm X, omurga sahibi adam gibi bir adamdı.

Malcolm X’in duruşu, yeri, hedefi sağlamdı; rüzgâr gülü gibi dönenlerle birlikte dönmezdi.

Malcolm X, hainlerle iş tutmazdı.

Malcolm X, onur, karakter ve karizma sahibiydi.

Malcolm X, kimsenin hergelesi olmadığı için şehadet şerbetini içmişti.

Büyük soru şu: Malcolm X, kimin karar ve emriyle şehit edildi?

Malcom X, devletin de dâhil olduğu ve içlerinde acar gazeteci tipinden Müslümanların da yer aldığı bir koalisyonun karar ve emriyle şehit edildi.

Acar gazeteci, aklamaya çalıştığı teröristlerin bir koalisyona bağlı, kendisinin ve benzerlerinin de o koalisyonun tetikçileri olduklarını, işleri bitince kirlenmiş bir mendil gibi kenara atılacaklarını bilmediği gibi, bunu da bilmez.

Bilseydi bunları, kendi “yuh” çeken nezaketsiz, terbiyesiz, seviyesiz, yalak ağzına, Malcolm X’in temiz adını almazdı.

***

Altını çizmek istediğim bir husus daha var:

Acar gazeteci beni “iktidar yanlısı yazar” olarak nitelemekle sadece yanlışlarını artırmış.

Çünkü o, benim düşünsel kimliğimi bilir.

Benim Malcolm X soyundan öfkeli bir vatansever olduğumu, Cumhurbaşkanının Recep Tayyip Erdoğan değil, (Allah muhafaza) Aydın Doğan bile olsa vatana ve millete kastedenlere karşı onun yanında yer alacağımı; kendi mesleğimce eleştiri hakkımı dünden bugüne tepe tepe kullandığımı, şu savaş ortamında ise iktidarı yıpratacak hiçbir eleştiriye tevessül etmeyeceğimi de bilir.

O halde neden “iktidar yanlısı yazar” der?

Yukarıda söylemiştim, bir daha söyleyeyim:

PKK medyasından olmak demek, başkalarınca belirlenmiş izlere basarak yürüyen olmak demektir.

Diğer bir söyleyişle şerefsizle şerefsiz, küfürbazla küfürbaz, müfteriyle müfteri, terörist-severle terörist-sever, hainle hain olmak demektir.

Haliyle, acar gazetecinin sorunu, bilmemek, bir bilginin doğruluğunu gözetip gözetmemek değildir.

Onun sorunu, bir domuz çiftliğinde yeni ezberlerin peşinde koşuyor olmaktır.

Dahası, bilmezlere yatarak bir ihanet koalisyonunun kuklası olmaktır.