Abiy Ahmed Etiyopyanın Erdoğan’ı olma yolunda

Etiyopya’nın yeni Başbakanı Abiy Ahmed göreve geldiğinden bu zamana 3 ay geçmesine rağmen hem Etiyopya hem de bölgede ses getiren lider oldu. Halkına yakınlığı, kararlı davranışları, sempatik konuşmaları ile Afrika’da adından en fazla söz ettiren lider konumuna yükseldi.
Afrika’da her zaman karizmatik lider var olmuştur, ancak karizmasını Mandela gibi uzun süre devam ettiren lider sayısı azdır. Thomas Sakara erken yaşta ölmeseydi belki o da karizmatik bilinen bir lider olabilirdi. Yalnız Afrika’nın tarihinde karizmayı sona erdiren şey, daha çok liderlerin otoriteye yaslanmaları olmuştur. Zimbabwe’nin eski devlet Başkanı Robert Mugabe bunun bir örneği.
Son günlerinde hiçbir insanın kabul edemeyeceği bir muamele ile feci şekilde öldürülen eski Libya lideri Kaddafi’nin tutarsız küresel hegemonyaya tepkilerini saymazsak, Mugabe tek kutuplu dünyaya ilk kafa tutan liderdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en büyük farkı ise siyasi hayatı boyunca mazlumların yanında olması, onların seslerini dik bir duruşla duyurması. Bu yüzden “dünya 5’ten büyüktür” sözü zihinlerde başlı başına manifesto gibi bir anlam içermektedir.
Abiy Ahmed’in de Erdoğan’ın izinden gittiğini söyleyebiliriz; konuşmalarıyla, söylemleriyle, üç aydır yaptıklarıyla. Henüz bu yazı yazılırken yeni bir haber geldi. Etiyopya hükümeti, Oramiya bölgesinde faaliyet gösteren ülkenin en büyük muhalif silahlı örgütü ile uzlaşma anlaşması imzaladı. Anlaşmada silahların bırakılması, Oramiya halkının yönetimde güçlü bir şekilde temsil edilmesi gibi hususlar var. Erdoğan nasıl Türkiye’de derinden gelen tepkilere rağmen bir açılım başlatmış, bir fırsat sunmuşsa, Abiy Ahmed de önemli bir başlangıç yaptı. Türkiye’de karşı taraf bu açılımı yeterince anlayamayıp başka yönlere çekti ve başarısız oldu. Umarız aynı hatayı Oramiya Kurtuluş Cephesi yapmaz, kendisine sunulan fırsatı değerlendirerek barışın gerçekleşmesini sağlayan amil unsurlardan biri olur.
Ahmed, göreve başladıktan sonra Etiyopya’nın birçok eyaletini dolaştı, sorunları yakından gördü, inceledi ve çözümler sunmaya başladı. Yıllardır devam eden etnik çatışmalarda önemli bir düşüş yaşandı. Somali eyaleti dışında Oramiya ve Amhara bölgelerindeki çatışmalar, protestolar neredeyse sona erdi.
Sudan, Cibuti, Mısır, Kenya, Uganda, Suudi Arabistan, Eritre, Birleşik Arap Emirlikleri’ne ziyaretlerde bulundu. Etiyopya için bu ülkelerden önemli kazanımlar elde etti. Yıllardır üstü örtülü devam eden Eritre ile savaş sona erdi. Binlerce mahkûm af kapsamı bağlamında serbest bırakıldı. “Başbakanlar değişir ama bu üst düzey bürokratlar değişmez” diye bahsedilen kişileri görevden aldı. Abiy, çevreden gelerek merkezde önemli değişiklikler yaptı ve yapmaya da devam ediyor.
Abiy Ahmed’in attığı adımlardan biri de Etiyopya yönetiminin Müslümanlarla barışmasını sağlayacak çabalardı. Amerika ziyaretinde Müslüman Etiyopyalıların diasporasına katıldı ve burada Müslümanları kucaklayan bir konuşma yaptı. Yalnız Abiy Ahmed Müslüman değil, kendisinin Oramiya kökenli bir Protestan olduğu göz ardı edilmesin.
Etiyopyalı Müslümanlar ABD, Almanya, Sudan, Güney Afrika, gibi ülkelerde yaşıyor. ABD’de güçlü bir diaspora var. Bu diaspora İmparator Haile Selassie döneminde kurulmuş. İmparator Selassie Müslümanları yok sayan bir politika izlemiş, binlerce Müslümanı öldürmekten, hapse atmaktan hatta çok sevdiği iki aslanına yem etmekten çekinmemiş. Ülkenin hemen hemen yarısını Müslümanların oluşturmasına rağmen camiler yıkılmış, yakılmış, ibadetlerin serbest bir şekilde yapılmasına izin verilmemiş. Komünist Deng döneminde Müslümanlar için bir yumuşama görülmüş, yıkılmış camiler tekrar yapılmış, Kurban ve Ramazan bayramları resmi tatil olarak kabul edilmiş. İlk defa Müslümanların bir temsil konseyi kurulmasına izin verilmiş.
Müslümanlar en rahat dönemini ise eski Başbakan Males Zenavi döneminde yaşamışlar. Yavaş yavaş bürokraside, askeri kurumlarda, akademik ortamda yer edinmeye başlamışlar. Ticaret bir nevi Müslümanların kontrolüne geçmiş. Müslümanlar biraz daha rahat olmalarına rağmen ülkenin asli unsuru gibi görülmemiş. Bu durumu Addis Ababa sokaklarında gezdiğinizde hissediyorsunuz. Yüzlerce kilisenin caddelerde ihtişamını göstermesine rağmen birkaç camii hariç, çoğu kenar mahallelere gizlenmiş vaziyette ibadete gelenleri bekliyor.
Abiy Ahmed, Amerika ziyareti ayrı tutulursa, henüz Müslümanlar için gözle görünür bir atılım başlatmadı. ABD ziyaretinde diasporadaki Müslümanlarla görüştü ve fikir alışverişinde bulundu. Burada Müslüman kalabalığa yaptığı konuşma, başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasında çok geniş yankı uyandırdı. Fakat burada BAE’yi hedef alan konuşmasını daha sonra Dışişleri bakanlığı sözcüsü yalanladı. Konuşmanın çarpıtıldığını söyleyerek “Siz dininizi kaybettiniz, size dininizi öğreteceğiz” sözünün BAE’ye karşı söylenmediğini belirtti. O zaman kime karşı söylendi? Müslümanlara mı? Eğer bu Müslümanlara karşı söylendiyse daha vahim bir durumdur. Etiyopyalı Müslümanlar dinlerini baskılara, dışlanmaya rağmen kaybetmediler, devam ettirmekteler.
Abiy Ahmed’in bu gereksiz söylemi dışında Müslümanlarla temasını olumlu karşılamak gerekli. Eğer Müslümanlara yönelik açılım ve uzlaşmayı da başlatırsa Etiyopya’nın kaderinde önemli bir başlangıç yapmış olur.
Abiy Ahmed, Erdoğan’ın izinden yürümek istiyorsa sırtını sadece halkına dayamalıdır. Müslüman-Hıristiyan ayırt etmeden, etnik kimlik gözetmeden. Yapısal reformlara ABD ve diğer ülkeler için değil, ülkesinin ve halkının refaha kavuşması için girmelidir. Gerektiğinde kendi halkının salahiyeti ve çıkarları için küresel menfaatlere ve küresel güçlere kafa tutabilmelidir.
Tarih Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı adaletle, kalkınmayla ülkesinin ekonomide özgürlüğü için savaşan, halkının menfaatleri için çabalayan bir lider olarak nitelendirecek. Eğer Abiy Ahmed diğer Afrika liderleri gibi karizmayla başlayan liderliğini halkının menfaatleriyle birleştirebilecekse sorun yok. Yoksa o da diğer Afrika liderlerinin akıbetini yaşayacak…