Umutları çalınan bir neslin, harabeye çevrilen yurtlarında direnerek büyüttüğü çığlık, Şam diyarında -tüm kayıtsızlığa rağmen- şehidler, gaziler, hayatlar feda edilerek devam ediyor. 5 yıldır bombaların diliyle konuşuyor güney sınırımızın hemen öte yanında (185 bin kilometre karelik alanda) tescilli kan dökücüler. Doğu’nun kadim şehirleri Beşşar Esed’in varil bombaları ile enkaz ve moloz yığınlarına çevrildi. Geleceği çalınan milyonların yaşadığı mekanlarda yalnızca, yüz binlerin ölümüne sebep olan bombaların yol açtığı felaket vuruyor yüzünüze, inatla. Acılarını yüreklerine gömüp göçmüş bombalardan kurtulabilen milyonlar, bilmedikleri diyarlara.
Yaşıtları bilgisayarda savaş oyunu oynarken onlar cephede
Son yüzyılın en uzun savaşı en fazla çocuk, kadın ve yaşlıları vurdu. 70 binden fazla çocuk Esed ve müttefiklerinin bombaları ile kaybetti hayatını, binlercesi sakat kaldı. 2011 Mart’ında 40 yıllık diktatoryaya karşı başlayan ve 6. yılına giren ayaklanma bir nesli büyüttü kan ve ölüm kusan bombaların gölgesinde.
9-10 yaşlarında savaşa uyanan çocuklar şimdi 15-16 yaşında birer delikanlı. Öfkeye evrilmiş acılar var her birinin kısa ömürlerinde. Binlercesi okul sıralarında hedef oldu katil bombalara. Birçoğu 3 yıldır okuldan ve eğitimden mahrum olan çocuklardan bazıları, erken sayılabilecek çağda silah kaldırıyor Hama’da, Humus’ta, Dera’da canlarına kast eden azılı düşmana karşı. Bazıları yakınları ile birlikte, bazıları ise ailesinin tüm engellerine rağmen zorla gidiyor cepheye. Akranları savaş oyunu oynarken bilgisayar başlarında onlar asli aktör olarak tüfek tutuyor harp meydanında.
Yüzlerce temiz yüzlü çocuk gözlerimin önünde öldü
Yargılamadan anlamaya çalıştığım çocuk savaşçılar arasında özenti ile gelenler de vardı cepheye, sevdiklerini kaybedip kimsesiz kaldığı için intikam amacı güdenler de.
Çocuksu saflığın egemen olduğu simalarda, elemlerin zorladığı erken büyümüşlük edası gösteriyordu kendisini hep.
4 yıldır takip ettiğim Suriye savaşında birçok cephede çocuk sayılabilecek mücahidle konuştum, onları dinledim ve günlerce birlikte savaşı soludum. Yüzlerce tertemiz yüzlü çocuğun ölümüne tanıklık ettim.
Kaçarak bir şey değiştiremeyiz
16 yaşındaki Muhammed Ali’yle, günün her saati havadan ve karadan vurulan sıcak cephelerden birinde karşılaştım. Savaştan dolayı sadece 3. sınıfa kadar okuyabilmiş. “Biz cihad ediyoruz ve tüm yaşadıklarımızda mutlaka hayır olduğuna inanıyoruz” diyen Muhammed, 1,5 yıldır savaşın içerisinde olduğunu ve farklı cephelerde kendisinden 3 yaş büyük abisi ile birlikte Esed ve Şii milislere karşı savaştığını anlattı.
Neden Türkiye ya da daha güvenli bir bölgeye gitmediğini ve bu yaşında ölümle burun buruna savaşmaya karar verdiğini sorduğumda yaşından beklenmeyecek olgunlukta ve Suriye direnişine dair çok önemli ipuçları taşıyan bir cevap verdi: “Hakkımızda Allah’ın yazdığı olur. Korkarak ya da kaçarak hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimize inandığım için bu yolu seçtim. Haftanın bazı günleri ailemin yanına gittiğimde buradaki arkadaşlarımın başına bir şey mi geldi diye merak içerisinde oluyorum. Rahat edemeyip ilk fırsatta geri dönüyorum. Büyüklerimiz bizi tehlikeli saldırılarda geri planda tutuyor. Ama ben hep en ön saflarda vuruşmak istiyorum. Ne kadar heyecan ve istekle Esed’in karşısında durursak onun gidişi de o kadar erken olacaktır. Savaşımız zulme ve sevdiklerimizi katleden acımasız düşmana karşı. Ölsek de bizim direnişimiz ve ülkemiz kazanacak.”
Cephede kendileri için en iyi terapinin bombalar ve silah sesleri arasında kıldıkları namaz olduğunu belirten Muhammed Ali, ‘Esed varlığımıza düşman, belki burada öleceğiz ama mutlaka bizim gibi düşünen başka kardeşlerimiz yerlerimizi alacaklar’ diyor.
Ölüme çok yakınım
Kendisinden 2 yaş büyük ablasını varil bombardımanında kaybeden ve Türkiye’de tedavi gören annesi ile birlikte 9 ay Türkiye’de kaldıktan sonra Halep’e savaşmak için geri dönen 16 yaşındaki Adnan Süleybi de o çocuklardan biri. Süleybi’nin ailesi Halep’in Meydan mahallesinde yaşarken, 2013 yılında artan varil saldırıları sonrası önce Halep kırsalındaki köyleri Tel Akrah’a taşınmış. Bir sabah sokaklarına düşen varil bombaları evlerine de isabet etmiş ve kendisinden 2 yaş büyük ablasını bu saldırıda kaybetmiş. Bu elim olaydan sonra Türkiye’ye geçen ailesiyle 1 yıla yakın Türkiye’de kalmış Süleybi.
Sağ kalırsam baba olmak istiyorum.
“Türkiye’de hayat şartları zor ve bizim geleceğimiz bu topraklarda” diyen Adnan Süleybi şunları söyledi: “Esed’e ve destekçilerine büyük öfke duyuyorum. Ölümü kendime çok yakın hissediyorum ancak yine de vatanım için savaşmaktan vazgeçmeyeceğim. 1 yıldır cephedeyim 15’e yakın sıcak çatışmada bulundum ve birkaç gün önce Handarat Cephesi’nde rejimin keskin nişancısı tarafından çenemden vuruldum. Bu 3. yaralanmam. İnşallah şehid olurum. En yakın arkadaşlarımdan bazıları şehid oldu. Onları kıskanıyorum ve savaşmaktan, ölmekten korkmuyorum. Bir kaç kez kıyısından döndüm ama burada ne için bulunduğumun farkındayım.” Savaştan sağ çıkarsa en büyük isteğinin kendi eliyle bir ev inşaa edip, evlenip çocuk sahibi olmak olduğunu söyleyen Adnan Süleybi, hasta olan annesini merak ediyor ve “Ölürsem buna annem çok üzülür ve belki de hastalığı daha fazla ilerlerler’ diye endişe ediyor.
Abim Esed’in ordusunda, öldürmeye tereddüt etmem
Cepheye 15 gün önce katılan 18 yaşındaki bir diğer savaşçı ise Şükrü İsa. Halep’in Beliz köyünden olan Şükrü İsa 2 yıl İstanbul’da, Kumkapı’da oturmuş ve Yedikule Sahili’nde bir kafede uzun süre garsonluk yapmış. 5’i erkek, 4’ü kız olan kardeşlerinin en büyüğü olan Şükrü, omuzlarında çok az insanın yüklenebileceği ağırlığı taşıyan ölüme nişanlı çocuklardan. Şükrü İsa, “Bazen her şeyin bir oyun olduğunu düşünüyorum. Fakat ölümler ve kulaklarımızı sağır eden patlamalar yaşananların oyun olmadığını canımızı yakarak anlatıyor” diyor ve ekliyor: “Ailem halen İŞİD’in kontrol ettiği bir köyde yaşıyor. 2 yıldır onları görmedim ve hepsini çok özledim. Köyden kaçmasam beni zorla eğitim kampına alıp ya cepheye yollayacaklardı ya da canlı bomba olmam için beynimi yıkayacaklardı. Benden 7 yaş büyük abim ise Esed ordusunda asker. Son konuştuğumuzda Humus’ta idi. Şimdi belki de karşımızda ve bize karşı savaşıyor. Kaçmak istediğini ama yakalanıp öldürülmekten korktuğu için kaldığını biliyorum. Bu savaşın bize getirisi işte bu. İki kardeşi birbirine öldürten Esed’in ise tek amacı bizim olmadığımız Suriye’de iktidarını sürdürmek. Abimi öldürmekten tereddüt etmem ancak bu beni üzer. Keşke bu savaş bir an önce bitse ve biz de normal hayatımıza dönsek.” Şükrü, fırsat buldukça savaştan önce ailesi ile kaldığı Halep’in merkezindeki mahalleye gidiyor ve çocukluğunun geçtiği evde bir müddet kalarak anılarını tazeliyor.
Barcelona’yı tutuyor, iyi Kaleşnikof kullanıyor
Babası izin vermemesine rağmen muhaliflerin safında savaşan 17 yaşındaki Hasan Mustafa da zorlu cephelerden birinde konuştuğumuz genç savaşçılardan. Hasan’ın babasının bir marketi varmış ve varlıklı bir aile olmalarına rağmen Suriye’den ayrılmayı kabul etmiyormuş. Ancak oğlunun Özgür Ordu saflarında savaşmasına da karşı çıkıyormuş. Hatta direnişçilere ‘Bu belayı başımıza açtılar ve şimdi dünyanın bütün belalı güçlerini buraya çektiler’ diye de kızıyormuş. Ancak amcası ve abisi muhalif birer asker.
“Burada hayatın hiçbir önemi yok” diye söze başlayan Hasan Mustafa savaşçı ciddiyeti ile başladı bir yıldır cephelerde yaşadıklarını anlatmaya: “Hiç aklımızdan hayalimizden geçmeyen şeyleri yaşıyoruz. Savaş oyunları oynadığımız sokaklarda şimdi hakiki mermi ve silahlarla gerçekten savaşıyoruz. Ben 11 yaşındayken bu savaş başladı ve biz çocukluk yaşamadan büyümek zorunda bırakıldık. Babam muhaliflerle olmamı istemiyor. Ben de eve çok az gidiyorum ve 5 aydır babamla birkaç kez görüşebildik. Annem direnişçileri destekliyor ve benimle gurur duyuyor. İyi bir şey yaptığımıza inanıyorum ve sürekli çevremde ölümlere şahit oluyorum. Bu durum beni korkutmuyor bilakis daha fazla hırslandırıyor. Ülkemin özgür olması için savaşıyorum ve bu da kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Suriye’den ayrılmak istemiyorum. En yakın arkadaşlarımdan 4 tanesini varil bombardımanında kaybettim. İki tanesi de cephede çatışma esnasında şehid oldu. Okul yok, eğitim yok savaşmaktan başka ne yapabilirim? Bazen harabeler arasında futbol oynuyoruz.”
Hasan’ın komutanları onun futbol oynama konusunda bir hayli yetenekli olduğunu söylüyor. Hasan Mustafa Barcelona Futbol Takımı’nı tutuyor.
Kaleşnikof tüfek ve BKS silahlarını iyi kullanan Hasan Mustafa, 6 kardeşi, annesi, babası ve tüm Suriye için savaştığını bu uğurda şehid olmanın da büyük bir şeref olduğunu söylüyor. Hasan savaş biterse babası gibi bir market açmayı planlıyor…