Metrobüste düşünüp hayata geçirdiğiniz bir hayaliniz oldu mu? Yoksa düşünüp hayal olarak bıraktınız mı? O hayali metrobüsün rüzgârına bırakmayanlar #buramazansizdeyiz diye güzel bir hareket başlatmış. Ne mi yapıyorlar? ‘Ramazan ayında kimse tek başına oruç açmasın iftar sofrasının bereketi herkesi sarsın’ diye yola çıkıyorlar. 2013’ten bugüne birçok insanın hayatına dokunup birçok sofrayı neşelendirmişler. Biz de o sofralardan birisine misafir olduk. Üstelik Suriye’deki iç savaştan kaçan bir ailenin sofrasına…
İnstagram hesaplarına denk geldiğim #buramazansizdeyiz, “Gelin, iftarda kardeşliğimizi ve yiyeceklerimizi paylaşmak için ihtiyaç sahibi ailelerle buluşalım” mottosuyla yola çıkıyor. İstanbul’un farklı yerlerinde farklı hikâyeleri olan ailelerle iftara açmaya niyetlenmişler her ramazan ayında olduğu gibi.
#buramazansizdeyiz ekibine instagram hesapları üzerinden ulaştım. Onlarlar beraber bir aileye iftara gelmek istediğimi söyledim. Kontenjanı boş olan bir ailenin evine yönlendirdiler. Eve gidecek isimlerin hepsi belli olunca WhatsApp grubu üzerinden ailenin konumunu, yapacağımız yemekleri, ev için gerekli olabilecek malzemelerin paylaşımını yaptık. İftara 2 saat kala yola koyulduk. İftar için tatlı ve içeceklerimizi alıp ailemizin evine geçtik. Ezana 15 dakika kala eve gelebildik. Diğer arkadaşlarımız bizden önce gelmiş, ev sahiplerimizle sohbet ediyorlardı. Mutfakta da hummalı bir çalışma sürüyordu. Evin babası A., teyzesi F. ve eşi Y. yemekleri hazırlarken biz de sofrayı kurduk.
ANAYURTTAN UZAKTA BİR HAYAT
Yemekten sonra aileyle sohbet ediyoruz. Ben ve arkadaşımın ilk iftarı ama diğer arkadaşlarımız daha önce aileyle tanışıyor. Tıp fakültesi öğrencisi olan kardeşlerimizin sohbetini bölerek Türkiye’ye gelmeden önceki yaşamlarına yönelik sorular sorduk. Savaştan önce evin hanımı Y. Şam’da, eşi ise İdlib’te yaşıyormuş. İkisi de Türkiye’ye geldiklerinde bekârmış. Önceden Suriye ordusunda asker olan A., savaş şartlarından kaçarak İstanbul’a gelmiş. Annesi ve kız kardeşi hâlen Suriye’de olan A’nın babasının nerede olduğuna dair herhangi bir bilgi yok. A.’nın abileri ise yurtdışında yaşıyor.
HİKÂYE UZUN VAKİT KISA
İstanbul’da akrabalarının yanında kalan A. ve Y. onların sayesinde evleniyor. İkisi ikiz, üç tane çocukları var. Yemeklerimizi yedik, çayımızı içerken A’ya ülkesindeki duruma ilişkin sorular sorduk. Suriye’de daha önce çalıştığı yerden, ailesinden nasıl bir ortam olduğundan bahseden A., Esed’in varil bombalarıyla yaptığı katliamları anlattı. Yaşadığı yerlerin eski ve yeni görüntülerini gösterdi. Türkiye’ye geldiği günden bugüne çalıştığı işleri, oturduğu yerleri anlattı. Bir önceki evinde akreplerle ortak bir kiracılık geçirdiğini söyledi. İki bacağı da kırık olan A., ayakta ve yük taşımalı bir işte çalışamıyor. Ayağında eksik kemik olduğunu ve uzun süre ayakta durmanın ona çok zarar verdiğini söylüyor. 2 aylık Ömer’in çığlıkları arasında içtiğimiz kaçak çayı bitirmişiz ama hiç fark etmiyoruz. Çocuklar tek tek uyurken vakit çok geç olmadan hayır dualarla evden ayrılıyoruz.
****
#buramazansizdeyiz kim?
Avukatlık yapan Ahmet Kaynar ve birkaç arkadaşının metrobüste geliştirdiği bir sosyal hareket desek pek de yanlış olmaz. ‘Yılını tam hatırlayamasa da 2013 yılında fikir ortaya çıktı’ diyor. Ve şöyle anlatıyor “Bir ramazan ayında metrobüs durağında arkadaşıma denk geldim. Konuşurken söz iftara geldi, ‘yalnız mısın, ailen burada mı’ diye sordum. ‘Kimse yok tek başıma oruç açacağım galiba’ dedi. Kendimi bir an onun yerine koydum ve çok üzüldüm.
Birçok insan, İstanbul’da yalnız başına iftar açıyor. Bu kadar insan bir araya gelip birbiriyle oruç açmanın bereketini yaşayabilir diye düşündüm. İşte fikir böyle ortaya çıktı.”
Birisi gelse de kapımızı çalsa diyenler için yola çıktıklarını anlatıyor Kaynar, “Bazı insanlar oruç açabiliyor ama sofrasına bir şey koyamadığı için oruç açamayan ya da yapayalnız kaldığı için sevdiklerini üzülerek hatırlayan, keşke birisi gelse kapımı çalsa diyen yaşlı teyzeler yaşlı amcalar var mı diye bir soru aklıma geldi. Gürkan Abimiz, Parklardaki Suriyelilerle Dayanışma platformundaydı, fikri ona söyledim. ‘Bizim de tespit ettiğimiz çok aile var’ dedi. Hemen oturup ilk metinleri yazdım, sonra bir Facebook grubu kurduk.
Facebook grubunun adı #buramazansizdeyiz’di. Mottomuz da “Dünyayı değiştirecek bir misafirlik hareketine hazır mısınız?” şeklindeydi. Herhangi bir STK’ya bağlı olmadan, insanların internet üzerinden tanışarak ihtiyaç sahibi kişilerin evlerine misafir olmasını sağlayarak dünyanın güzel bir yer haline geleceğine inanıyoruz. Aradan geçen 6 yıl bunun güzel bir delili.”
Aslında #buramazansizdeyiz, Ramazan’la sınırlı bir organizasyon değil. Ramazan ayından sonra da aileler ziyaret ediliyor. Kişilerin yıl içindeki kardeş-dost ihtiyacını gidermek için tüm yıla yaymışlar bu ziyaretleri. Bu hareketin artık kendisini aştığını ve ümmetin işi olduğunu söylüyor Kaynar ve hareketin bir mülkiyeti olmadığını ekliyor. Yani isteyen kişi bu etiketle kendi şehrinde etkinlik düzenleyip, ailelerle iftar yapabiliyor ve bunu da hashtagle paylaşabiliyor.
Aileler nasıl belirleniyor?
Kaynar, ailelerin ve gidecek kişilerin belirlenmesi sürecini şöyle anlatıyor: “Facebook grubu kurulunca bütün tanıdıkları davet edip anlatmaya başladık. Bizim tespit ettiğimiz ya da bize ulaştırılan evler var. Biz bu evleri arayacağız diyeceğiz ki ‘Merhaba, biz haftaya şu gün size iftara geleceğiz. Ama lütfen bizim için herhangi bir hazırlık yapmayın. Varsa çay demlersiniz, yoksa da biz zaten sohbet etmek sizinle tanışmak için geliyoruz. Bizi kabul eder misiniz?’ Sonra düşündük ki aileler bu teklifi niye kabul etsin, bizi tanımıyorlar bile. Ama öyle olmadı. Hepsi ‘evet’ dedi. Bizi kabul ettiklerinde Facebook’ta paylaşıyoruz. Mesela, ‘Gaziosmanpaşa’da iş kazası geçirdiği için çalışamayan 4 çocuklu bir babanın evine misafir oluyoruz. Evdeki çocukların yaşları şu’ diye detay veriyoruz. Gideceğimiz evin büyüklüğüne göre de sayımızı belirliyoruz. Daha sonra diyoruz ki, ‘Eve 4 kişi gideceğiz ama yemeklerimiz hazır değil.” Yemekler hazır değil çünkü misafirler hazırlıyor. Sanırım işin güzel yanı da bu. Mesela iftar için ismini yazdırıp da gelemeyecek olanlar arayıp iftara katılamayacağım diyor ama sizin için pilav yaptım tenceremi geri getirme sözüyle veriyorum diyor. İnsanları bir şekilde bu işin içine dâhil etmek ne güzel noktası.” Bu iyilik hareketini kendi yaşadığınız şehirde bu Ramazan olmasa da gelecek Ramazan siz de uygulayabilirsiniz.