Suriye’nin kayıp nesli

Avrupa Polis Örgütü Europol’un açıkladığı rakamlara göre, 2013’le 2015 arasında kaybolan göçmen çocuk sayısı 10 binin üzerinde.

Bu rakamdan ibaret gibi görünen gerçeğin arkasındaysa, Avrupa ülkelerine yeni bir yaşam umuduyla giden yüzbinlerce ailenin ya yolculuk esnasında ya sonrasında kaybettiği çocukların herhangi bir kötü amaca alet edilmiş olması ihtimali yatıyor.

Önce ihtimalleri daraltmak gerek: Yolculuğun sağ salim gerçekleştiğini ve Ege ya da Akdeniz açıklarında batan bir teknede olmadıklarını varsayalım. İnsan kaçakçıları eliyle Avrupa’ya ulaşan göçmenler, eğer birikimleri ya da deneyimleri burada yeni bir hayata kapı açmıyorsa, bu kez başka tacirlerin eline düşüyor. Modern çağın yeni kölelik sistemi çocuk işçiliği, fuhuş ya da organ ticareti.

Yolculuk boyunca ailelerini kaybetmiş çocuklarsa, daha açık hedefler. Onların bu istatistikler içinde bile görünmediğini varsayıp, Europol’un “10 bin”lerle ifade ettiği rakamların katbekat arttığını düşünebiliriz.

Suriye savaşının başladığı 2011’den bu tarafa dalga dalga göçlerle devam eden sürecin geldiği nokta, Europol’u ilk kez veri açıklamaya götürdü. Bu sayede ilk kez Avrupa nezdinde de dile getirilen “kayıp çocuklar”ın akıbeti soru işareti.

“Neredeler bilmiyoruz”

Europol’un çocukların bilgilerine ulaşması, tuttukları kayıtlarla mümkün. Çocuklar kayıtlarını yaptırdıktan sonra izlerini kaybettiriyor.

İngiltere’de yayınlanan Observer gazetesine konuşan Europol Genel Müdürü Brian Donald, “10 binin üzerinde kayıp çocuk olduğunu söylememiz yanlış olmaz” diyor.

Konuşmanın devamı da şu:
“Bu çocukların hepsi çetelerin eline düşecek diye bir şey yok. Bir kısmı Avrupa’daki akrabalarının yanına gitmiş olabilir. Ama nerede olduklarını, ne yaptıklarını ya da kimin yanında olduklarını bilmiyoruz. Şok edici ama maalesef sürpriz de değil.”

Bir Europol yetkilisine göre çocuk göçmenlerin önemli bir kısmı Yunanistan’a ulaştıktan kısa bir süre sonra kayboldu.

2015 Mayıs ayında İtalyan yetkililer yaklaşık son 12 ay içerisinde 5 bin çocuğun iltica kabul merkezlerinden ayrılarak kaybolduğunu açıklamıştı.

Yine 2015 yılının Kasım ayında İsveç’in Trellesborg kentindeki yetkililer, bir ayda iltica kayıt merkezine gelen bine yakın anne – babasız çocuğun kaybolduğunu duyurmuştu.

Europol, Avrupa’da insan ticareti yaptığı bilinen çetelerin artık göçmenleri hedef almaya başladığını vurguluyor

Bu çaresizlik, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının da gündeminde.

AB kaynaklarını bu çocuklara harcar mı?

Bu soru, Doyle’ye ait. Europol sözcüsü, çocukların aileleriyle buluşması için bu kaynakların kullanılması gerektiğini vurguluyor. Oysa göçmenler konusunda sıkı politikalar uygulamayı gündemine alan Avrupa Birliği için, bu bir gündem maddesi sayılmaz.

Çocukları Kurtarın (Save the Children) sadece 2015 yılı içerisinde 26 bin civarında çocuğun Avrupa ülkelerine yanlarında anne ya da babaları olmadan geldiğini açıklıyor.

Yardım kuruluşuna göre, anne babalarıyla gelen çocuklar da, anne babalarını kaybeden çocuklar da savaş ve sığınmacı olmanın getirdiği travmalarla başa çıkmaya çalışıyor.

Kuruluştan Caroline Anning’in şahitliği bunu doğrular nitelikte:
“Humus’ta evinin bombalanması sırasında gözünü kaybeden altı yaşında bir kız çocuğuyla konuştum. Kardeşinin havaya uçtuğunu, parçalandığını görmüş. Çocuklar çok dayanıklı ama bu tür olayları unutmak, özellikle de uzman yardımı ve psikiyatrik tedavi olmazsa, çok zor.”

Bütün sorunları aşmaları durumunda dahi, bu çocukları agresiflik, depresyon, panik atak, korku krizleri gibi rahatsızlıklar bekliyor.

Ancak bu çocukların bir kısmı bu sorunlarla karşılacak kadar bile yaşayamıyor. Yaşayanları bekleyense, karamsar bir tablo.

Kuzey Irak’taki bir mülteci kampında her 10 çocuktan biri, ya annesini ya da babasını kaybetmiş durumda. En az 200 bin Suriyeli mülteci çocuk hiçbir eğitim görmüyor. Kız çocukları arasında erken evlenme oranı büyük bir hızla artıyor.

2 milyondan fazla Suriyeli çocuk için Avrupa’nın ayırdığı fon, gerekli yardımın yüzde 26’sı.

Türkiye: Suriyeli çocukların yeni yuvası

Avrupa ülkelerinin mültecilere yönelik politik kafa karışıklığına karşın, Türkiye başından itibaren, Suriyelileri kapsayan bir siyaset izlemeye çalışıyor. Suriyeli çocuklar bu siyasetin en önemli kalemlerinden.

Türkiye’deki çocuk sayısı 1 milyonu aşmış durumda ve bunların 450 binden fazlası okula gitmiyor. Bu konuda yaşanan sorunları aşmak için UNICEF’le işbirliğine giden Türkiye’nin politikaları arasında çocukların “kayıp nesil” olmasının önüne geçmek var.

Suriyeli çocuklar için Arapça derslerin konulması gündeme gelen politikalardan biri.

9 ili kapsayan eylem planında Suriyeli öğrencilerin Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak, derslerindeki notlarını ve okula devam durumlarını izlemek, kamp dışında ve kamplarda 7 bin 600’den fazla Suriyeli gönüllü öğretmene aylık teşvikler sağlamak var. Kamplarda bulunan bin 300’den fazla öğrenci Türkçe dil kursu aldı. 220 binden fazla çocuğa okul malzemesi temin edildi. 6 bin 700 Suriyeli öğretmene psiko-sosyal destek eğitimi verildi.

Yetimler için köy projesi

İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye’nin tutumunu “Mülteci krizine cömert bir karşılık” olarak ifade ediyor.

“Geleceğimi Hayal Etmeye Çalıştığımda Hiçbir Şey Göremiyorum” isimli bir rapor yayınlayan Örgüt’e göre, “Suriyeli çocuklara eğitim sağlanamaması bütün bir nesli tehlikeye atar.”
Uluslararası örgütlerin telkinlerine karşılık Türkiye zaten bu konuda sorumluluk üstlenen bir politika izliyor. 2011 yılından bu yana Suriye mülteci krizi için 7 milyar dolardan fazla, Suriyeli mültecilerin eğitimi için de sadece 2014-2015 eğitim yılında 252 milyon dolar harcandı.

Milli Eğitim Bakanlığı hedefleriyle Ocak 2016’ya kadar 270 bin, 2015-2016 eğitim yılı sonuna kadar da 370 bin Suriyeli çocuğun okullu olması öngörülüyor.

Peki Türkiye’deki kimsesizler? Anne ve babasını kaybeden 390 bin Suriyeli çocukla anne veya babasını kaybeden 53 bin çocuk için yetim çocuklar köyü projesi var.

Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sosyal Rehabilitasyon Hizmetleri Daire Başkanı Emin Eraslan kamplar dışında tek ebeveynli çocuk sayısının 53 bin 253 olduğunu, bu sayının büyük çoğunluğunu babasını kaybeden ve annesinin yanında kalan çocukların oluşturduğunu açıklayıp, yetim çocuklar için 55 evden oluşan bir köy kurulacağını belirtiyor.

Suriye’ye iki büyük yetimhane

Türkiye’nin yardım kuruluşları Suriyeli çocuklara sahip çıkılması konusunda başı çekiyor. İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı’nın yetimhane projesi bunun en iyi örneklerinden. Suriye’nin Azez ilçesine bağlı Succu ve Şemmerin bölgesinde 2 büyük yetimhane projesini hayata geçirmeye hazırlanan vakfın hedefi 200 bini aşkın yetime ev sahipliği yapmak.

Bir diğer proje de Reyhanlı da. Yetimhane için yapılan çalışmaları İHH İnsani Yardım Vakfı Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç, “Suriye’deki çocuklarımız, diğer ülkelerin yetimlerinden çok daha zor durumda. Onların hiç değilse bir kısmına hizmet etmek amacıyla Reyhanlı’da bir merkez oluşturulmaya başlandı” sözleriyle özetliyor. 55 bin yetimle ilgilendiklerini anlatan Oruç şöyle diyor:

“24 olan yetimhane sayımızı yıl sonuna kadar 34’e çıkarmayı hedefliyoruz. Reyhanlı’da arazi hazırlandı. Kısa sürede hafif çelikten binalar yapılacak ve bin 500’e yakın çocuğumuzun barınması sağlanacak. Bu çocuklarımızla Suriyeli kadınlar ilgilenecek. Onlardan yüzlercesi burada istihdam edilecek. Bu çocuklarımız, Türkiye topraklarında Suriye’nin geleceğine hazırlanacak. Bu projede 40 ayrı yetimhane olacak. Çok düzenli bir şekilde her birinde 40 civarında yetimimizin kaldığı, hepsinin ayrı bir ev havasında olduğu, birbirinden bağımsız ama bir külliyenin içinde olan bir proje olacak. Bugüne kadar yetim çalışması olarak ilgilendiğimiz ayrıcalıklı bir proje haline gelecek. Dualarımızdan birinin daha kabul olduğu bir proje olacak.”

-2015’te sadece 368 mülteci deniz üzerinden kaçarken öldü. Raporlara göre ölenlerden 60’ı çocuktu. 2016’nın başından beri 19 bin 781 kişi Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı.

-Unicef, Avrupa’ya göç eden mültecilerin çoğunluğunun kadınlar,çocuklar ve bekar erkeklerden oluştuğunu belirtiyor. Özellikle çocuklar için botla olan bu deniz yolculuğu oldukça zor.

-2015’te 149 ülkedeki mülteciler sığınma (vatandaşlık) için başvurdu. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre mültecilerin çoğu Suriye, Irak ve Afganistan’dan. 2015’te Almanya vatandaşlık için en çok başvurunun yapıldığı Avrupa ülkesi oldu. Almanya İçişleri Bakanlığı, 2015’in ilk yarısında ülkelerine gelen mülteci sayısının yaklaşık 668 bin olduğunu belirtirken yılın sonunda bu sayının 1 milyona yaklaştığını açıkladı.

-ABD’nin de içinde bulunduğu AB ülkeleri 2015’te Suriye için 2 milyar dolar yardım topladı. Ayrıca geçtiğimiz yıl Kasım ayında mültecileri kendi ülkelerine göç edebilmeleri için Türkiye’ye 3 milyar dolar yardım sözü verildi.

Benzer konular