Renkler hayattan güzelmiş

Hayallere Değen Resimler projesi kapsamında birçok ülkede yetim çocuklar resim ile buluşturuldu. 3 kıtaya, 13 ülkeye ve 1001 resme ulaşılan projede çocuklar hayallerini çizdi. Proje ile ilgili ressam İlhami Atalay ve Cemal Toy ile konuştuk. Atalay, çocukların heyecanla, aşkla, neşeyle ve büyük bir heyecanla çalışmalar yaptığını ifade ederken Toy, Reyhanlı’daki bir çocuğun “Renkler hayattan daha güzelmiş” demesinden çok etkilendiğini söyledi.

Dünyanın her tarafında çocuk çocuktur, yetim de yetimdir. Bu anlayışla yola çıkan Yetim Vakfı, 3 kıtada 13 ülke dolaşarak yetim çocukları sanatla buluşturdu. Türkiye’yi ve hayallerini resmeden çocuklar, tuvallere iç dünyalarını da yansıttı. İlki Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde, Dünya Yetimler Günü’nde gerçekleştirilen proje kapsamında sırasıyla Tayland Pattani, Narathiwat Burkina Faso, Sierra Leone, Filipinler Moro, Bosna Hersek, Endonezya, Etiyopya, Srilanka’da bulunan ve Türkiye’nin desteği ile ayakta duran yetimhanelere gidilerek yetimlerin gözünden Türkiye resmi ve hayalleri sergilendi. Sonrasında Hedeflenen 1001 resim, sergilenmek ve satışı yapılmak üzere Türkiye’ye getirildi. Proje kapsamında sanat terapisi uygulanan çocukların ruh haritası belirlenerek kayıt altına alındı.

TRAVMALARI UNUTTULAR VEYA YANSITTILAR

Proje kapsamında çocuklarla buluşan ressam İlhamı Atalay çocukların bütün dünyada aynı olduğunu, fakat hayallerinin farklı olduğunu vurguladı. “Dünyanın neresinde olursa olsun çocuk dünyası aynı. Ama mesela fakir çocukla, zengin çocuk, ya da asfalt çocuğuyla, yetim çocuk veyahut savaştan kaçmış bir çocuk veya Filistin ya da Suriye kampında kalmış bir çocuğun dünyaları farklı. Hayalleri farklı. Her çocuğun ruhunda bir sanatkâr yatar. Her insanda bir cevher olduğu gibi her insanın sanat yönü de vardır. Çocukların her birinde bir sanat cevheri var. Biz o ülkelere giderek, birkaç gün içinde büyük bir sanatkâr yetiştirmemiz imkânsız, ancak sanat veya gönül elçisi olarak o çocukların ruhuna sanatın mayasını çalmış olduk. Yani onların içinde yatan sanatkârı uyandırmak için onlara heyecan verdik. Hayatlarında ilk defa tuvalle, boyayla, resim sehpasıyla karşılaşmış olan bu çocuklar, büyük bir heyecanla, aşkla, neşeyle çalışmalar yaptı. Kendi sıkıntılarını, yaşadıkları travmaları unuttular veya o travmaları tuvallerine yansıttılar.
Çocuklara sanatın ne olduğunu anlatan genel bir konuşma yapıyordum. Sanatın anlamından bahsediyor, dünyaya nasıl bakmamız gerektiğini anlatıyordum. Çocuklardan biri ‘Hoca anlattıktan sonra bizim dünyaya bakış açımız değişti. Artık insanların yaptığı şeylerden ziyade Allah’ın yarattığı şeylere daha çok bakıyoruz’ demişti. Yani suni olarak yapılmış binaların o kadar sanatsal olmadığını, Allah’ın yarattığı canlıların daha estetik ve daha duygusal olduklarını söylediler. En önemlisi de onları neşelendirdik. Hayatlarında hiçbir zaman yaşamayacakları, unutamayacakları anları yaşattık.”

EVİ SİMSİYAH YAPTILAR

Proje kapsamında çocuklarla buluşan ressamlardan biri de Cemal Toy idi. Toy, çocukların 3-6 yaşlarından itibaren karalama dönemlerinin başladığını, 6-9 yaş grubunda ise anlatamadıkları yoğun duyguları ve çevresiyle yaşadıklarının bir takım ipuçlarını resim yoluyla bize aktardıklarını ifade etti. “Çocukların karalama yaptıkları 3-6 yaş aralığı, şematik dönem dediğimiz ilk dönem oluyor. 6-9 yaş grubundaki çocuklarda ise daha belirgin figürlerle karşılaşıyoruz. Hiç kimseye anlatamadıkları duygu ve düşünceleri resimlerinde görebiliyoruz. Bu anlamda yetişkinliğe geçmemiş genç çocuklarla böyle bir proje çalıştık. Çocukların savaş, göç ve bir takım sosyal sıkıntılarının ne ölçüde yansıdığını görmek için bir çalışma yaptık ve bu çalışma sonucunda güzel bir sergiyle bunu taçlandırmaya çalıştık.
Lübnan’da Filistinli mülteciler var. Onlara ne Lübnan tarafından vatandaşlık veriliyor ne de Filistin’e geri dönebiliyorlar, çünkü İsrail onları kabul etmiyor, kimliksiz insanlar. Oradaki kampta bulunan çocuklar normal kamp değil, apartmanlarda yaşıyorlar fakat birer metrelik sokakları var. Daha önce belgeselini de çekmiştik, yaşadıkları şartlar gerçekten çok kötü. Normalde çocuklar iki katlı bir evi hayal dünyasını yansıtacak şekilde çok mutlu ve renkli çizer, o çocuklar ise evleri simsiyah çizdiler. İlhami Atalay hocamla o kadar üzülmüştük ki, oradaki arkadaşlar yanımıza gelip bir şey olup olmadığını sordu. Simsiyah her yer, kopkoyu renkler, pencereler yok, bir tane sarı ışık yapmışlar… İçler acısı bir durum yani.
Reyhanlı’ya gittiğimizde Suriye savaşının etkisiyle Suriye’den göçen, annesi ya da babası vefat eden çocuklarla da çalıştık. Orada bir çocuk, yaptığı resmin üzerine ‘Renkler hayattan daha güzelmiş’ yazdı Arapça olarak. Rengarenk balonlar vardı resminde. Daha sonra resmin altına bu sözün Türkçesini de yazdık. Aslında Reyhanlı’daki kamptaki şartları çok güzel, fakat nasıl sıkıntılı bir ortamdan geldiyse, ‘renkler hayattan daha güzel’ diyor… O yaştaki çocuktan o lafı duymak beni çok etkiledi. Bu bir başlangıç diyelim. Yetim olgusuna daha farklı yaklaşalım istiyoruz, çünkü onların karınlarını doyurabiliriz ama esas doyurmamız gereken ruhları.”
Yetim olgusuna daha farklı yaklaşalım istiyoruz çünkü onların karınlarını doyurabiliriz ama esas doyurmamız gereken ruhları.

Benzer konular