Kudüslü bakkal İsrail’e kafa tutuyor

İsrail’in “Kudüs’ü Yahudileştirme” politikaları kapsamında, Filistinli ailelerin ellerinden evlerini, dükkanlarını cebren ve hile ile alma çabalarının son kurbanı, Filistinli bakkal İmad İshak Abdurrahman Ebu Hatice oldu. Tarihi eser için Ebu Hatice’ye önce 24 milyon dolar teklif eden İsrail, Hatice’nin teklifi reddetmesi üzerine rakamı kendisinin belirleyebileceği açık çek verdi ve dünyanın neresinde yaşamak isterse bunu sağlayabileceklerini önerdi. Ancak Ebu Hatice İslam eseri olan tarihi mekanı satmamakta direnince, bakkalı arkeolojik çalışma yapılacak bahanesi ile kapatıldı. Maddi ve manevi her türlü baskıya rağmen dimdik ayakta olduğunu söyleyen İmad Hatice, “Ben Allah’a söz verdim, işportacılık yaparım yine de bu eseri satmam” diyor.

Mescid-i Aksa’ya 5 metre uzaklıkta

İşgal altındaki Doğu Kudüs’te Burak Duvarı’na (Ağlama Duvarı) 2.5 metre, Mescid-i Aksa’nın Silsile Kapısı’na ise 5 metre mesafede olan tarihi mekanın kuşaktan kuşağa sahibi olan Hatice ailesinin son ferdi olan İmad İshak Abdurrahman, tek başına İsrail’e kafa tutuyor. Bakkal dükkanında buluştuğumuz Ebu Hatice, bizi samimi bir şekilde karşılıyor. Daha konuşmamızın başında soru bile sormadan başlıyor anlatmaya, belli ki çok dolmuş; “Ben, annem, babam, kardeşlerim ve çocuklarım… hepimiz burada doğduk, burayı vatan belledik. Ve bizden öncekiler, atalarımız dedelerimiz hep buradaydı. Şimdi İşgalci İsrail bizi vatanımızdan koparmak atmak istiyor” diyen Hatice sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu bakkal dükkanı babamdan bana kaldı ama mülk Allah’ındır! Ben burada Müslümanlar adına şer’i olarak koruyucusuyum çünkü burası İslam vakfıdır. Bu mekan 1940’lı yıllardan beri ailemin koruması altında. Bir dönem ütücü olarak, bir dönem sütçü sonra iplikçi olarak kullanılan bu tarihi mekan son olarak bakkal dükkanıydı. Ta ki İsrail Kudüs’ten bizi atmaya karar verene kadar.”

İsrail 24 milyon dolar teklif etti

İsrail’in Eski Şehir diye anılan tarihi bölgesindeki Filistinli ailelerin ellerinden mülklerini, evlerini iş yerlerini tek tek alarak Kudüs’ü sistematik olarak Yahudileştirmek istediğini ifade eden İmad İshak, “Bu mekana sahip olmak için bana çok para teklif ettiler. Ama ben Allah’a söz verdim. Burası Müslüman toprağıdır, Osmanlı toprağıdır ve satılık değildir. Gerekirse işportacılık yaparım ama davamı satmam” şeklinde konuşuyor.

İbranice bir harf bulsunlar mekanı teslim ederim

Bakkalının arkeolojik mekan olduğu bahanesiyle üç yıl önce kapatıldığını söyleyen Ebu Hatice’ye İsrail’in burada ne aradığını sorduğumuzda ise hiddetleniyor: “Hepsi bahane, burada İbranice bir yazı, tarihi bir para arıyorlar. Maksatları bu mekanın kendi tarihleri içinde bir yeri olduğunu ispatlayarak buraya el koymak. 8 aydır arıyorlar, hamdolsun ki duvarlarda ‘La ilahe illallah’ yazıyor. Ancak hala aramaya devam ediyorlar. Değil ki İbranice bir sözcük, bir harf dahi bulsalar burayı onlara teslim ederim.”

Arkeolojik çalışmanın bedelini ödettiler

İsrail’in bu tarihi mekanı kendisinden almak için her türlü yöntemi kullandığını belirten 57 yaşındaki  Hatice, “Fiziksel şiddete başvurdular, gözaltına aldılar, para cezası kestiler, ağır vergiler koydular. Fakat bütün bu yaptıklarına rağmen, burayı kendilerine vermeyeceğimi, onlarla mücadelemden vazgeçmeyeceğimi söyledim. Yetmedi burada yaptıkları arkeolojik çalışmanın bedelini de bana ödettiler. Kullandıkları elektriğin, suyun parasını bile benden kestiler, ama pes etmedim” şeklinde konuşuyor.

Bu vazife bütün Müslümanlara farzdır

İsrail’e karşı yaptığı mücadelede ümmeti temsil ettiğini vurgulayan İmad İshak Abdurrahman Ebu Hatice, “Benim burada yaşadıklarım, Mescid-i Aksa’nın çevresinde bulunan Filistinlilerin ortak sorunu. Ne kadar ömrümün kaldığını yüce Allah biliyor. Ancak buradaki savaşımız bitmeyecek, benden sonra oğlum, torunum, amcamın oğlu gelecek ve aynı şekilde Müslüman toprağı olan bu mekanı, Yahudilere bırakmayacak. Bu vazife bütün Müslümanlara ‘farz-ayn’dır. Bu farz kifaye değildir ve her Müslümanın bu kutsal mekanları koruması vazifesidir” diyor.

Hayali Müslümanların hizmetine sunmak

Mekanı tekrar çalıştırabileceği günü büyük bir sabırsızlıkla bekleyen Kudüslü Ebu Hatice, “Benim bir hayalim var! O da ecdadımızın bize mirası olan bu yapıyı İslam kültürüne uygun şekilde bir lokantaya dönüştürmek ve yine Müslümanların hizmetine sunmaktır. Öyle bir lokanta açayım ki burada, elde edilecek gelirin bir kısmı kutlu davamıza, Mescid-i Aksa’ya harcansın. Yine fakir-fukara ihtiyaç sahipleri ücretsiz şekilde buradan yesin içsinler.

TİKA’ya teşekkür

Görüşmemizin sonunda Türk halkına söylemek istediği şeyler olduğunu ifade eden Filistinli Ebu Hatice gözyaşlarına hakim olamıyor: “Biz burada Osmanlı’yı temsil ediyoruz. Bu topraklar en son adaleti Osmanlı ile görmüştü, bizler biliyoruz ki Türk halkının duaları eksik olmuyor ve davamıza sizden başka sahip çıkan yok. Bizler davamız için önce Allah’tan sonra da sizden umutluyuz. Ve TİKA’ya, Bülent Korkmaz’a da buradan teşekkürlerimi gönderiyorum. Maddi ve manevi her zaman yanımda durdular, buranın bakımı ve onarımı konusunda büyük yardımları oldu ve olmaya devam ediyor.”

***

Erdoğan fotoğrafı yüzünden hapis yattı

Kudüslü bakkal Ebu Hatice Cumhurbaşkanı Erdoğan için de özel bir parantez açıyor, “Tayyip Erdoğan bizim kutlu davamız için çok şey ifade ediyor. Ben dört yıl önce kendisinin ve Raid Salah’ın fotoğraflarını mekanın kapısının üzerine astığım için tutuklandım. Polis merkezine götürülerek sorguya alınarak birkaç gün hapis yattım. Fotoğrafları asmam da yasaklandı. Bizler Erdoğan’ı çok seviyoruz. Ülkenizde 15 Temmuz gecesi olanları duyduğumuzda Mescid-i Aksa’ya giderek namaz kıldık ve dualar ettik. Sizin mücadelenizi görünce bizim de dayanma gücümüz arttı. Allah, Türk milletinden ve onun temsilcilerinden razı olsun. Bizlere vatan sevgisini, ümmet sevgisini aşılayan siz ve ecdadınız olmuştur.

***

Filistin’de Abdülhamit sevgisi her yerde

Filistinliler için Osmanlı hiç şüphe yok ki çok şey ifade ediyor. Ancak II.Abdülhamit Han, onların dünyasında bambaşka bir yere sahip. Filistin’de Yahudilere toprak satışını yasaklayan, kendisine Kudüs’ün satılması, yahudi göçlerine açılması ve yahudi idaresine bırakılması karşılığında 150 milyon İngiliz altını teklifine şiddetle karşı çıkan Abdülhamit Han’ın sevgisi Ebu Hatice’nin onun bir portresini bu tarihi mekâna asmasına sebep olmuş. Hatice, “Abdülhamit Han (cennet mekân)’ın dediği gibi, bizler de bu topraklardan sökülüp alınmadan evvel onu kanlarımızla sularız” diyor.

 

Benzer konular