Köpekler ve vicdan

Evladını köpeklerin saldırısı sonucu kaybetmiş bir anneye hayvan sevgisini anlatamazsınız. Tıpkı yıllarca beslediği köpeğini boğulmuş halde bulan bir adama hayvanların tehlikeli olabileceğini anlatamayacağınız gibi. Sokaklardan evlere ve sosyal medyadan televizyon ekranlarına taşınan önemli bir gündem sokak köpekleri ve saldırıları. Bir tarafta sokaklara terk edilmiş ve açlıktan vahşileşen köpekler, bir tarafta yollarda yürümeye korkan insanlar ve diğer tarafta ise hayvan hakları savunucuları. Eleştirilerin odağında ise bir çözüm üretmeyen yetkililer var.

2019’un Ocak ayında; Türkiye, 14 yaşında henüz lise birinci sınıf öğrencisi Mehmet Özer’in 25 köpeğin saldırısı sonucu ölümü ile yüzleşti. Saldırıdan sağ kurtulan arkadaşı Hacı Ali Tuğrul’sa bir ömür boyu bu vahşi saldırının izlerini taşıyacak. Ülkece sarsılsak da Mehmet’in ölümü ve arkadaşı Ali’nin yaşadıkları; medyatik Murat Özdemir’in yaptığı işkence sonucu ölen papağanı Bahtiyar kadar gündemi meşgul edemedi. Üstelik Mehmet, köpeklerin saldırısına uğrayan ilk çocuk değil. Eğer ciddi önlemler alınmazsa Mehmet’in ölümü son olacak gibi de görünmüyor. Sokaklarda başıboş gezen köpek sürüleri sadece insanlara saldırmıyor. Farklı türdeki hayvanlara da saldırabiliyorlar.

Sokakta ‘kargaşa’ var
Sokaklar bir hevesle alınan ve bakılamayınca terk edilen on binlerce köpekle dolu. Belediyelerin agresyon gösteren köpekleri sokaktan alıp rehabilite ederek, kısırlaştırarak tekrar aldıkları ortama bırakmaları da bu sürecin bir parçası. Sokağa bırakılan köpeklerin kısırlaştırılmış olmalarına rağmen nüfuslarının katlanarak artması da sorunun dikkat çeken başka bir tarafı. Artan köpek nüfusu ile meydana gelen çevre kirliliği, vahşi köpek çeteleri, güvenliksiz sorunları beraberinde getirdi. Sokakta yaşayan hayvanların açlık, kaza, insan şiddeti ve istismarı, yaralanma, zehirlenme gibi olayların toplumda başka hassasiyetlerin oluşmasına neden oluyor.

Sorun bilinçsiz sahiplenme ile başlıyor

Bütün canlılarda olduğu gibi çok uysal küçük bir köpeğin bile fıtratında saldırganlık var. Şiddet duyguları daha yavruyken annelerinin yanından erken alınmaları ile başlıyor. Buna bir de bilinçsiz köpek sahiplerinin özellikle saldırgan yetiştirme isteği eklenince köpeğin doğasındaki saldırganlık eğilimi iyice tetikleniyor. Sonrasında ise malum sonuç; hayvanların sokağa terk edilmesi ve insan hayatını tehdit eden saldırgan köpekler.

Sokak köpeklerinin nüfusu: 2 milyon

Türkiye’de sokaklarda başıboş yaşayan hayvanlarla ilgili resmi makamlar tarafından üretilen herhangi bir kayıt, istatistik veya tahmin bulunmuyor. Farklı kaynaklardan toplanan verilere göre Türkiye’de sokaklarda 2 milyon köpek yaşıyor.

Hayvanlar da güven değil

Maalesef tüm dünyada ve ülkemizde hayvanlara karşı fiziksel, duygusal ve psikolojik şiddet var. Kürkü için ya da deneylerde öldürülen hayvanların yanı sıra, işkenceyle öldürülen hayvanları görüyoruz. Doğaya, hayvanlara karşı şiddet uygulamayla ilgili özel bir tanım yok fakat uzmanlar fiziksel şiddet tanımının hayvan veya insan için fark etmediğini söylüyor. Uzmanlar bütün bunların nedeni olarak çocuksal travmaları işaret ediyor. Yapılan araştırmalar seri katillerin ve sosyopat karakterli katillerin büyük bir yüzdesinin çocukluk yıllarında hayvan suistimalleri hikayelerinin olduğunu ortaya koyuyor.

Öneriler ve uygulamalar yetersiz

2017 yılında hayvan hakları ihlallerinden 493 kişiye idari para cezası uygulandı. 2018 yılında Eylül ayı itibariyle ise idari para cezası verilen kişi sayısının 257 kişi oldu. Bu konuda etkin çözümler öneren kuruluşlar, sokakta yaşayan hayvanların önemli bir bölümünün terk edilmiş hayvanlar olması gerçeğine işaret ederek bu konuda bireylerin eğitiminin önemini vurguluyor. Sahipli ve sahipsiz hayvanların kayıt altına alınması, terk etmeye karşı yaptırım olması gerekliliği, hayvan üretimi ve satışının yasaklanması da önerilen yöntemler arasında.

Kontrolsüz satış engellenmeli

Uzun yıllardır Türkiye’de belediyeler tarafından yaygın olarak köpeklerin kısırlaştırılması, aşılanması ve tekrar bulundukları bölgeye bırakılmaları yönünde politikalar uygulanmasına rağmen sokaktaki köpek sayısı hızla artmaya devam ediyor.
Köpek sayısının artmasının önemli bir nedeni ise ülkemizde kontrolsüz olarak yavru köpek satışının bütün hızıyla devam etmesi. Doğum günlerinde ya da karne hediyesi olarak isteyen ve parası olan herkes koltuğunun altında sevimli bir köpek yavrusu ile mağazadan çıkabiliyor. Tatil yöreleri ise yazlıkçıların insafsızca terk ettikleri köpeklerle doluyor. Bu hayvanlar ya travma yaşayıp aç ve susuz kalarak ölüyor ya araba çarpıyor ya da barınakta yaşama tutunmaya çalışıyor. Bu trajediyi engellemenin başlıca yollarından biri cins köpek ırklarının ithalatı ve satışının engellenmesinden geçiyor. Köpek sahiplenmek isteyenlerin barınaklardan sahiplenmeye teşvik edilmesi gerekiyor. Sahiplenilen hayvanların sokağa terk edilmemesi için çipli kontrol ve cezaların caydırıcı hale getirilmesi kritik öneme sahip bir uygulama olarak görülüyor.

Benzer konular