Ammar, evini, köyünü ve birçok sevdiğini 40 yıllık Baas diktasının iktidar hırsına kurban verdikten sonra Türkiye’ye kaçabilen yüzbinlerce Suriyeli ile aynı kaderi paylaşan 13 yaşında bir çocuk.
Doğuştan görme engelli olan Ammar, Rusya tarafından günlerce bombalandıktan sonra Şii milis ve Esed Ordusu tarafından ele geçirilen, Halep’in kuzeyindeki Ridyen köyünden.
Bir süre önce Ankara’ya yerleşen halası, Siteler-Önder mahallesinde kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacağı için terk edilmiş bir ev bulmuş onlara. Burada 6 kardeşi, anne ve babası ile de yaşıyor Ammar Atiyye.
Anadolu’nun farklı köy ve kasabalarından iş, ekmek ve yeni bir hayat umuduyla büyükşehirlere koşan insanlara barınak olan gecekondular, Suriye’de evlerine ve gök kubbelerine üşüşen istilacıların varil bombaları ve füzelerinden kaçan mazlumlara mekan olmuştu.
Tamamına yakını Suriyeli mülteciler tarafından doldurulan terk edilmiş gecekondu mahallesinde akranları sokakta oynarken bir kenarda oturuyordu Ammar. Kısa bir tanışmadan sonra bize yaptığı çay davetini kabul ederek evlerine gittik.
Anne Sümeyye Hanım, kapıda göründüğümüz anda bir yandan telaşla etrafı toparlarken bir yandan da içeri girmemiz için ricada bulundu.
Atiyye ailesi de birçok yakınını savaşa kurban vermiş
Ankara ayazında yanmayan sobayı yakmak ilk işi oldu Sümeyye Hanımın. Soğuğa rağmen evin orta yerinde yanmadan öylece duran soba, ailenin içinde bulunduğu zor durumla yüzleşmemizi sağlayan ilk şey oldu. Sonrasında baba Mahmud’la birlikte tıpkı Ammar gibi % 90 oranında gözleri görmeyen 17 yaşındaki abi Muhammed geldi odaya.
Dört kız ve 3 oğlu olduğunu söyleyen Baba Mahmud Atiyye, Ostim’de bir tamircide çok düşük bir maaşla da olsa işe başlamış. Muhammed ve Ammar’ın mevcut durumundan dolayı evin dışarı ile ilgili birçok ihtiyacını 9 yaşındaki Ahmed yüklenmiş durumda.
Sümeyye Hanım da sobanın yanında duran yer alan eski dikiş makinası ile çevrede yaşayan Suriyeli kadınlara Suriye usulü elbise dikerek aile bütçesine katkıda bulunmaya çalışıyor.
Sohbete dahil olan her sima, savaşa, ölüme ülkelerinde ve evlerinde yaşanan yıkıma dair çok şey anlatıyor. Atiyye ailesi de amcaoğulları ve halaları dahil birçok yakınını savaşa kurban vermiş.
İnşaat mühendisi olmak hayali
Isınan ortam Ammar ve Muhammed’le sohbetimizin de koyulaşma sebebi oldu. Suriye’de bir süre görme engelliler okuluna devam eden Ammar ve Muhammed, oturdukları semte yakın bir Kur’an kursunda kabartmalı Kur’an elifbası ile Kur’an öğreniyor. Muhammed hayli aşama kaydetmiş, Ammar ise daha başlarda. Her ikisinin de isteği normal bir okula devam etmek.
Baba Mahmut Atiyye, savaş öncesi Lübnan ve Ürdün’de bazı hastanelerde çocuklarını tedavi ettirmek için girişimlerde bulunduğunu ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle sonuç alamadığını söylüyor.
Ammar tedavi olamasa da okumak, inşaat mühendisi olmak istiyor. Hedefinde, ülkesini terk etmek zorunda kalan tüm mültecilerin Suriye’ye yeniden dönüp huzur içerisinde yaşayabileceği binalar inşa etmek var. Ammar gibi gözleri görmeyen abi Muhammed’in rüyalarını ise büyük bir İslam alimi olmak süslüyor.
Son yüzyılın en uzun soluklu dramına maruz kalan milyonlarca Suriyeli’nin bilmedikleri bir meçhule doğru yolculuğu sürüyor. Türkiye onlar için her ne kadar bombasız soluklandıkları bir esenlik yurdu olsa da vatanlarını özlüyorlar ve mevcut belirsizliğin bitmesini istiyorlar.
Ammar, geride kalan yakınlarını düşünüyor ve özlüyor ancak bomba ve savaş korkusundan uzak olduğu için Türkiye’de olmaktan mutlu. Ankara’da gittiği Altınpark ve Gençlik Parkı’nda yaşadığı anları unutamıyor ve yazın tekrar gitmek için can atıyor. Muhammed ise, “Suriye çok başka, inşallah bir mucize olur ve yeniden ilk fırsatta evimize döneriz” diye dua ediyor.
Ammar ve abisinin görebilme ihtimali var
Günlerce farklı köylerde ve sınır boyunda bekledikten sonra Türkiye’ye geçen Atiyye ailesi Suriye’de kalan ve her an bir bomba ile ölme ya da yaralanma ihtimali olan milyonlar için de endişeli.
Daha ilk tanıştığımız anlardan itibaren öğrenebildiği Türkçe ile bize oldukça yakın ve sıcak davranan Ammar’ın tedavi ile gözlerinin görme ihtimali olduğunu öğrendik. Ailenin böyle bir imkanı yok ancak herhangi bir yardım görmeleri halinde çok da zor olmayan bir göz ameliyatı ile Ammar ve abisi Muhammed’in görebilmesi mümkün.
Veda vakti geldiğinde Ammar vakur bir ses tonu ile “İnşallah bir gün gözlerim normale döner ve bizim burada güven içerisinde yaşamamızı sağlayan Recep Tayyip Erdoğan’ı görürüm” diyor.
Birçoğu yıkılmış gecekondular arasında ayakta kalabilen evlerde umut biriktiren ve yaşadıkları trajediye rağmen hayata tutunmaya çalışan acılı Suriyeliler vardı. Günlük koşuşturmalarına şahitlik ettiğimiz bu mazlumlara dair haber koşuşturması sona ererken İran, Esed, Rusya üçgeninde mahvedilen bir ülkenin suçsuz yığınlarının ödediği ağır bedel bir kez daha gösteriyordu acı yüzünü…