Belki kampa bir okul gelir…

İzmir’in mahallelerinde haftanın her günü bir heyecan yaşanıyor. Kırmızı büyük bir çadır kuruluyor, minderler, masalar çıkıyor, kitaplar masaların üzerinde yerini alıyor ve ilçenin Suriyeli çocukları için “eğitim öğrenim dönemi” başlıyor.

Ege bölgesi, çok değil 2 yıl öncesine kadar, Avrupa’ya gitmek isteyen Suriyeli mültecilerin yaşadığı tekne kazalarıyla gündeme geliyordu. 7 üniversite öğrencisi ve bir esnaf bir araya gelip bu gidişatı değiştirmek için çalışmaya karar verdi.

Bu çabayla 4 yıl önce Avrupa’ya geçmek için kullanılan en işlek rotalardan birinde, Çeşme’de kurulan İmece İnisiyatifi Derneği’nin faaliyetlerinden biri “gezen çadır okulda rehabilitasyona yönelik eğitim”. Suriyeli mültecilerin kamplarda yaşadığı mahallelere gidiyor, “gezen çadır okul” kuruyorlar.

Bu alternatif eğitim faaliyetine katılan çocukların çoğu hayatlarında hiç okula gitmemiş. Arapça konuşuyor ama yazamıyor. Kendilerini Türkçe kısıtlı cümlelerle ifade edebiliyorlar. 3-6 ve 6-12 yaş gruplarında ders veriliyor.

3-6 yaş arasındaki öğrenciler motor becerilerini geliştiren faaliyetler, resim etkinlikleri, yaratıcı drama çalışmaları yaparken, 6-12 yaş grupları Türkçe dil alıştırmaları, matematik alıştırmaları, biyoloji dersleri alıyor. Eğitim günlerinde çadırın içinde oyun sesleri, şarkılar yükseliyor, çocuklar ciddiyetle harfleri yazmaya, resimleri boyamaya çalışıyorlar.

Eğitim kışları kırmızı eğitim çadırında, yazın gölgelik alanlarda.

Bu faaliyetlerin sonunda, çocuklara biraz da karne sevincini yaşatmak için “Teşekkür Belgesi” verildi.

Eğitim rehabilite amaçlı

İzmir’in farklı bölgelerinde yaşayan Suriyelileri düzenli olarak ziyaret eden dernek gönüllüleri, sığınmacılara yardım da ulaştırıyor.

Derneğin genel sekreteri Bigenur Karataş, çocuklara verdikleri teşekkür belgesinin heyecan uyandırdığını anlatıyor:

“Çocukların çoğu uzun süredir sığınmacı oldukları için Arapça okumayı da bilmiyorlar. Bizimle beraber çalışan ve kendisi de mülteci olan Jasmin onlara belgede ne yazdığını okuyunca birbirlerine belgeyi gösterip gülmeyi başladılar. Çünkü bu bir karne değil, biz onlara teşekkür ediyoruz.”

Karataş, gönüllü öğretmenlerin daha önce okula gidememiş ya da Suriye’den çıkınca eğitimi yarım kalmış çocukların yaşlarına uygun temel bilgiler öğretmeye çalıştığını anlatırken, bu faaliyetin eğitimden çok rehabilite amacı taşıdığını da vurguluyor:

“Eğitim daha çok rehabilite amaçlı. Çadırımızı kurup sıraları koyuyoruz. Öncelikle boyama ve kukla yapıyoruz. Onları eğlendirecek, kamp ortamından çıkaracak, mutlu olmalarını sağlayacak şeyler yapıyoruz. Verdiğimiz bir akademik eğitim değil. Çadır okuldaki amacımız çocukların, göç hayatlarında kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri için bir şeyler öğrenmelerini sağlamak. Çünkü Yunan adalarına geçiyorlar, oradan Avrupa’ya gidiyorlar. En azından Latin alfabelerini bilmelerinin işine yarayacağını düşünüyoruz. Çocukların kendilerini okulda hissetmelerini hedefliyoruz. Çocuklar bu durumdan çok memnun. Okula gelirken süslenip, kendilerini psikolojik olarak hazırlayıp geliyorlar.”

Yaz tatili yok ama heyecan var

Karne aslında temsili bir belge. Çocukların heyecan duymasını, motive olmasını sağlıyor. Yaz tatilinde de eğitim devam etse de, Türkiyeli yaşıtlarıyla aynı ritüeli yaşamanın sevincini yaşıyorlar:

“Bu belgeyle, 15 haftalık eğitimin sonunda ‘sen iyi bir öğrencisin, çok güzel katılım sağladın’ deyip teşekkür ediyoruz. Aslında bir karne vermiyoruz ama o heyecanı yaşatmak için bir şey yaptık. Onlar için bu evrakın belki hayatlarında bir anlamı olur diye düşünüyoruz. Yaz tatili yok ama o heyecanı hissetsinler.”

Eğitim gönüllülerinden biri Mazhar Başyiğit. Mazhar Bey, Çeşme’de askerlik yaparken göçmenlerin yaşadığı sorunlara şahitlik etmiş, sonrasında İmece İnisiyatifi’ne destek olmaya karar vermiş.

Atanmayı beklerken çocuklara Türkçe dersleri veren Başyiğit, faaliyetlerini anlatıyor:

“Türkçe öğretmeniyim. Atanamadım. Burada çocuklara yardımcı olmaya çalışıyorum. Yaş gruplarına göre öğretebileceklerimizi öğretiyoruz, hayata dair şeyleri öğretiyoruz.”

Alternatif eğitim amacıyla 700-750 civarında çocuğa ulaşılmış. Çocuklar ilk başta utangaç davransalar da, kısa sürede uyum gösterip giderek faaliyetlere daha istekle katılmaya başlamışlar.

Koşullar zaman zaman zorlamış, çocuklarla eğitimcilerin farklı dilde konuşuyor olması bir engel olmuş, bazı gruplar taşındığı için eğitimleri yarım kalmış ama yine de 35 çocuk karnelerine kavuşmuş, 500 kadar çocuk da eğitime devam ediyor.

Her tişörtte bir hikâye

Projeye destek bir Türk çocuğun, bir de sığınmacı çocuğun el izini taşıyan tişörtlerle sağlanıyor. Her tişörtün ayrı bir hikâyesi var ve bunların satışıyla projeye gelir elde ediliyor.

Gelir sağlamak faaliyetleri bununla sınırlı değil. Sığınmacı kadınları finansal bağımsızlıklarını kazanmaları için mesleki eğitim çalışmaları da yapılıyor. Bunların ilki çanta projesi. Materyalleri dernek temin ediyor, çantaların nasıl dikileceği konusunda eğitim veriyor ve çantalar hazırlandıktan sonra elde edilen gelirle mültecilere ödeme yapılıyor.

Çantalar hem online mağazadan satılıyor hem kafede sergileniyor. İzmir/Çeşme’deki kafede imza günleri, eğitim organizasyonları da yapılıyor.

Çocukların yüzde 45’i okula gidebiliyor

Üç milyona yakın Suriyeli ülkelerindeki iç savaş neticesinde Türkiye’ye sığındı. Bu mültecilerin yaklaşık 800 bini ise okul çağında. Okul çağındaki mültecilerin yaklaşık yüzde 45’i okula gidiyor.

Türkiye’de bulunan 1. sınıf ve anaokulu seviyesindeki mülteci öğrencilerin direkt devlet okullarına kaydedilmeleri gerekiyor. 2. sınıftan 12. Sınıfa kadar öğrencilerin eğitimlerine devam edebilmeleri için geçici eğitim merkezleri (GEM) ve devlet okulları olmak üzere önlerinde iki seçenek sunulmuş durumda.

Öğrencilerin yaklaşık yüzde 78’i eğitimlerine GEM’de, yaklaşık yüzde 22’si ise devlet okullarında devam ediyorlar. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı olan GEM’lerde öğrenciler derslerini Arapça olarak Geçici Suriye Hükümeti Milli Eğitim Bakanlığı ve MEB tarafından düzenlenmiş ders programlarıyla görüyorlar.

Öğrencilerin GEM’lerde eğitime katılabilmeleri için bulundukları bölgenin polis müdürlüğüne kayıt olmaları gerekli. Kaydı olmayan öğrenciler GEM’lerde derslere girebiliyor ancak diploma ve karne alamıyorlar. GEM’lerde eğitim ücretsiz, bazı okullar varlıklı velilerden bağış alıyor. Uygun sınıfa kaydolabilmeleri için öğrencilerden Suriye’deki eğitim belgeleri, belgeleri yoksa da sınava girmeleri isteniyor. Öğrenciler diledikleri eğitim yılında devlet okullarına geçiş yapabiliyorlar. Ancak devlet okullarına geçiş oranı oldukça düşük. GEM’lerde eğitimlerini tamamlayan öğrenciler “YÖS” sınavlarında başarılı oldukları takdirde Türkiye’de üniversite eğitimlerine devam edebiliyorlar.

GEM’lere maddi destek sivil toplum kuruluşlarından (STK), MEB’den, belediyelerden ve kişisel bağışlardan geliyor. Destek öğrencilere burslar, öğün yemekler, ulaşım imkanları, sosyo-kültürel aktiviteler, öğretmenlere maaşlar sağlanarak ve okulların ihtiyaçları için kullanılıyor. Ancak birçok okulun masraflarının karşılanabildiği söylemek mümkün değil. Eğitimler genellikle iş hanlarında, STK binalarında ve devlet okullarının binalarında veriliyor.

Benzer konular