Acil yardımın bir adım ötesine geçme vakti

Onlar, hem savaşın hem de sığındıkları ülkede kendilerini bekleyen mülteci yaşamın zorluklarını omuzlarında taşıyan kadınlar. Eşini, babasını, abisini şehit vermiş, tek başına veya çocuklarıyla hayata tutunmaya çalışıyorlar. Geride kalanlara bir yudum umut olmak için yola çıkmış bir grup Suriyeli kadın, İşrakat adında bir dernek kurmuş. Geçenlerde kapılarının önünden geçerken dikkatimizi çekti tabelası. Selam verip içeri girdik. Henüz bitirdikleri bir kermesi toplama telaşındaydılar. Konuşup bilgi almak istediğimizdeyse, gerek misafir olmanın, gerekse de savaştan kaçmanın verdiği güvensizlik ortamından deyin, önümüze bir dizi prosedür koydular. Eyvallah deyip, dernek başkanları Maisaa Saeed’e ulaşarak haber yapmak isteğimizi ilettik.

Bildiği tek Türk büyüğü Erdoğan

Maisaa Hanımla buluşmak için derneğe gittiğimizde, yine hummalı bir koşturma içinde bulduk dernekteki kadınları. Birinci katta, çocukların bulunduğu kreş vardı. Akşam saati olduğu için kreşte çok öğrenci yoktu. 3-5 öğrenciyle birlikte fotoğraf çekildik. Çipil çipil gözleriyle bize bakan kız çocuğunun adını unutsam da, bize yakın durmasını, derdini anlatmaya çalışmasını unutamam. Okula giden çocuklar da vardı aralarında. Biraz daha ağır başlı, sorumluluklarının farkında. Hırkasının şapkasını kafasından çıkarmayan erkek çocuğunu fotoğraf karelerine katmayı çok fazla başaramasak da, katıldığı karelerde asabi bakışları dondu. Önlerinde MEB’in Türkçe kitabı vardı. Kitabın sayfalarını çevirirken, Atatürk resmiyle karşılaştık. “Bu kim, biliyor musun” diye sordum çocuklardan birine. Önce şöyle bir durdu, ardından “Erdogan…” dedi soran bakışlarla.

Bildiği tek Türk büyüğü belli ki Erdoğan’dı. Belki de tek ümidi…

Maisaa Hanım geldiğinde röportajımızı yapmak üzere idare odasına geçtik. İşrakat’ın anlamını sormakla başladık konuşmaya. Karanlıktan aydınlığa çıkmak demekmiş. “Nasıl ki gecenin karanlığından çıkıp, aydınlığın başladığı vakte işrak vakti deniliyor, biz de kadınları bulunduğu karanlıktan kurtaracağız” dedi. 2015 yılında kurulmuş bu dernek. “Daha çok yeniyiz, ama Suriye meselesi için dernek kurmadan önce de ayrı ayrı çalışıyorduk. Sonra, hep birlikte daha iyi işler yapabileceğimizi düşündük. Dernek yönetiminde bulunan, maddi imkanı iyi olan Suriyeli erkeklerin desteğiyle bu derneği kurduk” diyerek İşrakat Derneği’nin kuruluşunu anlattı.

Tek başına hayatta kalmaya çalışan kadınlar

Derneği kurma amaçları, savaş mağduru Suriyeli kadın ve çocukların uyum sağlamalarını kolaylaştırmak. Maisaa, “Savaş sonrası en çok psikolojik desteğe ihtiyaçları var Suriyeli kadınların. Ya eşlerini kaybetmişler ya da babalarını. Tek başına veya çocuklarıyla hayatta kalmaya çalışıyorlar. Ülkelerinden uzak, dilini bilmedikleri bir memlekette bunu yapmak çok zor. Üstelik maddi güçleri de yok. Türkçe kursları açıyoruz, dikiş, nakış gibi işleri öğreterek para kazanmalarını sağlıyoruz. Yaptıkları işleri kermeste satıyorlar. Üç ay devam eden bir eğitim programımız oldu. Çocuk eğitimi, iletişim, Türk-Arap kültürü farklılıklarından kaynaklanan sorunlar ve bunların çözümüyle ilgili bir aile destek programı yaptık. 150 kadın istifade etti bu programdan” diye ifade etti yaptıkları çalışmaları.

Maisaa Saeed iki buçuk yıl önce gelmiş Türkiye’ye. Evlendiği için de burada kalmış. Ama bir ayağı Suriye’de ve sınır bölgelerindeki kamplarda. Dernek olarak topladığı yardımları götürüyor, çeşitli projelere imza atıyor. Tek dertleri var, kadınlar ve çocuklar… Maisaa Saeed, “Gaziantep’in Karkamış ve Nizip kamplarında 650 Suriyeli kadına yün aldık. Kazak, çorap, şapka gibi şeyler ördüler. Biz onlardan satın alarak Suriye’ye gönderdik. Hem onlar para kazandı hem de yardıma ihtiyacı olanlara giyecek gönderdik” dedi. Alt kattaki çantaları sorduğumuzdaysa da, Katar tarafından desteklenen bir proje olduğunu, okul çantalarının içine kırtasiye malzemesi koyarak, çadır kentlerdeki ve çevredeki Suriyeli çocuklara dağıtacaklarını söyledi.

Bahçeşehir Üniversitesi 56 bin lira istemiş

Merkezi İstanbul’un Fatih ilçesinde olan İşrakat Derneği’nin, Gaziantep ve Şam’da şubeleri var. Kadın ve çocuklara hizmet veren derneğin çalışanlarının hepsi kadın. Zor şartlar altında çalışmalarını sürdüren dernek, Türk vakıf ve derneklerinden de çok fazla yardım görmüyor. Muhtemel ki, barınma ve acil yardımların dışında görülüyor bu uyum çalışmaları. Ücretsiz Türkçe dersi vermeye gelenler de var ama yeterli değil. 700 kadın Türkçe öğrenmek için başvuruda bulunmuş. Bu imkanı onlara verip veremeyeceklerini sorduğumuzda, “Bahçeşehir Üniversitesi bu eğitimi vereceklerini fakat 56 bin lira tutacağını söyledi. Bizim için çok büyük bir rakam o. Bize başvuran kadınları İsmek veya Halk eğitim merkezlerine yönlendiriyoruz. Bir kısmı oralara gidiyor, ama çoğu buraya gelmek istiyor. Burası onlar için manevi bir destek. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’yle görüşme yaptık. İnşallah onlarla birlikte yürüteceğiz bu projeyi” şeklinde açıklama yapıyor.

Savaşın başladığı 2011 yılından itibaren peyderpey gelmeye başladı ülkemize Suriyeliler. İlk gelenler beş yıldır burada. Misafirlik sürelerini çoktan aşmışlar. Kadın ve çocukların Türkiye’ye uyum sağlayıp sağlamadığını sorduğumuzda, “Alışmak istiyorlar, ama dil sorunundan dolayı uyum sağlamakta zorluk çekiyorlar. Türkiye acil yardım konusunda çok başarılı. Ama acil yardım sonrası, psikolojik destek ve uyum konusunda bir şey yapılmıyor. BM ülkelerinden bize proje getiriyorlar. Onlar da bizim kültürümüze uymuyor. Mesela, kadın erkek karışık eğitim vermek istiyorlar. Bu bizim kültürümüze uymadığı için kabul edemiyoruz” şeklinde cevap veriyor.

Gaziantep’te kadın ve çocukları hayvanat bahçesine götürmek için Çadırkentin müdüründen izin aldıklarını söylüyor. Böylesine küçük bir etkinlik bile onlar için sevinç kaynağı. Belki de kendilerini evlerinde hissetmenin bir yolu. Bizim için de mülteciler konusunda acil yardımın bir adım ötesine geçme vaktinin geldiğinin bir işareti.

Suriyeliler Suriye’de kalsın

Maisaa Saeed İşrakat Derneği adına Sare Davutoğlu ve Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu ile görüşmek istediğini söylüyor. Sebebini ise “170 bin Suriyeli Türkiye sınırının Suriye tarafına geldi. Türkiye’ye giriş yapmak istiyorlar. Onların Suriye’de kalmaları Türkiye için de onlar için de doğru olur. Fakat orada kalabilmeleri için, bir şeyler yapmamız lazım. Türkiye’deki mültecilere yardım yapan dernekler, topladıkları yardımları bize ulaştırırsa, biz de Suriye’ye giderek sınırdaki insanlara bu yardımları götürebiliriz. Böylece onlar da orada kalır. Saldırılar köylere yapıldığı için, sınırda güvende olurlar” şeklinde açıklıyor.

 

Benzer konular