1-Güvenli bölge nedir? Suriye sınırında oluşturulması düşünülen güvenli bölgeye kimler yerleştirilecektir?
Güvenli bölge, halkın, devlet terörü uygulayan bir rejimin veya terör örgütlerinin saldırısına uğramaması için, korunmasına yönelik oluşturulan bir bölge. Suriye’deki güvenli bölgeye rejimin veya IŞİD’in saldırısına uğrayanlar, PYD-YPG’den kaçan masum halk veya ılımlı muhalefet diyebileceğimiz makul insanlar yerleştirilmek isteniyor. Böylelikle yeni mülteciler olmaz, başka yerlere giden mülteciler de, ülkelerine dönmek istediklerinde güvenli bölgede kalabilirler.
2-Güvenli bölge nerede düşünülüyor ve sınırlarını kim belirleyecek?
Normalde sınırların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla oluşturulması gerekiyordu, ama maalesef bu karar alınamıyor. Çünkü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Rusya ve Çin var. Onlar bu konuya olumlu bakmıyor. Diğer üç daimi üye de (ABD, İngiltere ve Fransa) isteksiz davranıyor. Sınırlarına gelince; Azez’le Cerablus arasındaki bölge düşünülüyor. PYD’nin ilan ettiği Kobani kantonu ile Afrin kantonu arasında kalan bölge. 45-50 kilometre derinliği, 100 kilometre de uzunluğu var.
3-Bu bölge şu anda kimin kontrolünde? IŞİD’in kontrolünde olan alanların nasıl temizlenmesi düşünülüyor?
Şu an bu bölgede Türkmen, Arap ve ılımlı muhalefet bulunuyor. Burasını oradaki muhalefetin nefes aldığı bir yer olarak düşünebiliriz. Rusya burayı boş bırakmıyor. Ara ara yoğun bombardıman uyguluyor. Çünkü ılımlı muhalefet dediğimiz kişiler, Esed rejimini zora sokuyor. Öte yandan Cerablus’ta IŞİD’in olduğunu biliyoruz. PYD ve YPG de IŞİD’le mücadele ediyorum bahanesiyle bu bölgeye hakim olmak istiyor. Orada kendisine ait bir Kürt hattı oluşturmak istiyor. Şu an itibari ile rejimle birlikte çalıştıkları için, rejim buna karşı çıkmıyor. Çünkü bu hat oluşturulduğu zaman oradaki ılımlı muhalefetin, hatta Halep’in Türkiye’yle bağlantısı kopmuş olacak. Son günlerde ise Özgür Suriye Ordusu birkaç köyü IŞİD’in elinden aldı. Bu devam ediyor. Türkiye, IŞİD’le mücadelede ılımlı muhalefete destek olmaktan yana.
4-Güvenli bölgeye yerleştirilen halkın güvenliği kimin tarafından sağlanacak?
Bu konuda anlaşmaya varılmış değil. Türkiye’nin tek başına oluşturabileceği bir süreç değil bu. Güvenli bölge oluşturmak için hava gücünüzün ve kara gücünüzün olması gerekir. Havadan gelecek saldırılara karşı buradaki insanları koruyabilecek bir hava gücü yok. Belki kara gücünü Özgür Suriye Ordusuyla yapabilirsiniz. Ama bugün gelinen noktaya baktığımızda, hava gücünü oluşturmanın imkansız olduğunu görüyoruz. Çünkü özellikle Suriye’nin batı bölgesinin hava kontrolü Rusya’nın elinde. Rusya da buna müsaade etmeyecek.
5-Bosna savaşı sırasında “güvenli bölge” ilan edilen Srebrenitsa kentinde 8 binden fazla Boşnak öldürülmüştü. Suriye güvenli bölgesinde de böyle bir sonuçla karşılaşılmayacağının garantisi ne?
Başta Amerika olmak üzere, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bir güçle yerel ve hava desteğini sağlayamadıkları sürece, güvenli bölge oluşturulamaz. Oluşturulursa Bosna’dakine benzer bir süreçle karşı karşıya kalma ihtimali var. Bugün bunun örneğini Türkmenlerin yaşamış olduğu Bayır-Bucak’ta görüyoruz. Bu bölgede hava gücü olmadığı için, terörizmle hiç ilgisi olmayan, hatta IŞİD’in belki de tek olmadığı yer olan, ılımlı muhalefetin yaşadığı bölgeyi havadan bombalıyorlar. Bu bölgenin hava sahası tamamen Rusya’nın kontrolünde. Amerika tam bir tavır ortaya koymadığı sürece, güvenli bölge oluşturulması hayalden öteye geçmez.
6-Güvenli bölge ile ilgili uluslararası alınmış bir karar var mı?
Uluslararası bir karar olmadığı gibi bu konuda oluşmuş gönüllüler koalisyonu da yok. Açıkçası Türkiye haricinde bu konuda ısrarcı olan da yok.
7-Türkiye’nin ısrarla güvenli bölgeyi istemesinin sebebi ne?
Bunun üç sebebi var: 1. Yarın Rusya’nın ve rejimin saldırıları gittikçe yoğunlaşırsa, Türkiye yoğun bir göçle karşı karşıya kalır. Yeni mültecilerin gelmesini engellemek ve Türkiye’de bulunan mülteciler ülkelerine dönmek istediklerinde o bölgede güvenle ikamet edebilmelerinin sağlanması için. 2. Bu bölgenin IŞİD’in eline geçmemesi için. 3. PYD’nin burada bir koridor oluşturmaması için Türkiye güvenli bölge konusunda ısrar ediyor.
8-Batı neden güvenli bölgenin oluşturulmasına şiddetle karşı?
Batı kendisini ilgilendirmediği için sorumluluk almak istemiyor. Suriye’deki savaşın beşinci yılındayız. Terör saldırıları ve mülteci konusu kendilerine dokunduğu için Batı’nın yeni yeni sesi çıkmaya başladı. Dolayısı ile güvenli bölge kendilerini direkt ilgilendirmediği için umurlarında değil.
9-TSK, güvenli bölgenin garantörü olabilir mi?
Olamaz, çünkü Türkiye’nin tek başına üstesinden gelebileceği bir durum değil bu. Garantör olabilmesi için TSK’nın iki şeyi göze alması gerekiyor; birincisi, Suriye topraklarının içinde hava gücünü kullanabilecek mi? İkincisi, orada yerel unsurlara tek başına destek verme ihtimali var mı? Orada hem PYD ile hem rejimle hem Rusya’yla hem de IŞİD faktörüyle karşı karşıya kalacak. Güvenli bölge Türkiye’nin tek başına oluşturabileceği bir bölge değil.
10-Güvenli bölge çalışmalarında gelinen son durum ne?
Güvenli bölge konusunda sadece ABD ile Türk güvenlik kurumlarının görüştüğünü, Türkiye’nin bunu ısrarla başta Amerika olmak üzere batılı müttefiklerine anlattığını biliyoruz. Fakat Türkiye’nin bütün bu çabalarının yeterli karşılık bulmadığını da biliyoruz.