Türkiye’de erken yaşta rızaya dayalı cinsî münasebete ceza verilemez, fakat bu evlilik yoluyla meydana geldiğinde 8-10 yılı bulan hapis cezası veriliyor. Söz konusu cezaların on yıllar sonra gelmesi ise başka bir trajediye yol açıyor. Kocası hapse düşen kadın kendine, çocuklarına ve mahkûm olan kocasına bakmak zorunda kalıyor. Bu bazen sefalete bazen de ailelerin dağılmasına neden olabiliyor.
Erken yaşta evlilik mağdurlarının sayısı tam olarak bilinemese de kadın, çocuklar ve ailenin diğer fertleri de eklendiğinde yüz binleri bulan insanın cezalandırılması söz konusu. Mesele bugünlerde CHP’li vekillerin kanun teklifi ile gündeme gelse de, düzenleme teklifi 2016 yılında AK Parti tarafından meclise sunulmuştu. Ancak başta CHP olmak üzere bazı muhalefet partilerinin gereksiz itirazı ve materyalist yahut muhafazakâr feminist kadın dernekleri tarafından, teklifin “cinsel istismara af” şeklinde lanse edilmesi sonucu hükümet tasarıyı çekmek zorunda kaldı. Meselenin bu kez CHP tarafından gündeme gelmesi ümitleri bir kez daha yeşertti.
Çünkü aradan geçen süre içinde erken yaşta yapılan evlilikler nedeniyle eşleri cezaevinde olan ailelerin mağduriyetleri artırmaktan başka bir işe yaramadık. Biz de konuyu meseleyle dertlenen TÜRKAD Başkan yardımcısı Av. Öznur Uslu ile “Tek suçumuz sevmek, mağdur kadınlar platformu” sözcüsü Mahinur Bilmez’e sorduk.
1-“Erken yaşta evlilik”ten ceza alanlarla ilgili yeni bir kanun teklifi verildi. Mahkûmiyet almış kişiler veya davaları devam eden kişilerle ilgili cezaların ortadan kaldırılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Av. Öznur Uslu: Bu konuda yasal düzenleme yapılırsa yani bu tür erken yaşta yapılan evlilikler “küçüğün cinsel istismarı” suçu olmaktan çıkarılırsa yargılama aşamasındakileri de kapsama alınır. İlk derece mahkemesi sonuçlanıp üst mahkemeye gitmiş dosyalar da aynı şekilde kapsama alınır. Bu tür kanunlarda genellikle tüm durumlar ayrıntılı olarak düzenlenir. Yargılaması bitmiş dosyalar açısından kanunda özel hüküm olması lazım. Böyle bir hüküm olursa her dosya tekrar ele alınır ve sanık kanundan yararlanır.
Mahinur Bilmez: Sonuçta hiç kimse erken yaşta evliliği tasvip etmez, ama burada yuvalar kurulmuş, çocuklar dünyaya gelmiş, oturmuş bir düzen var. Buna karşın sadece anne ve babanın çekmesi öngörülen bu ceza çocuklara da yansıyor.
2- Sizce siyasi partiler bu hususta mutabakata varabilirler mi?,
Av. Öznur Uslu: 2017 yılında hükümet bir yasa tasarı hazırlamış ve bu türden mağduriyetleri ortadan kaldırmak için fiilen evlilik yaşayan hatta resmi nikâhları da olan bu tür evliliklerde kadının beyanının geçerli sayılarak erkeğin ceza almasının önüne geçmek istemişti. Konu STK’lar, kadın dernekleri, muhalefet partileri özelikle CHP tarafından çarpıtılarak “cinsel istismara af” şeklinde lanse edilmiş ve hükümet tasarıyı çekmek zorunda kalmıştı. Ben şu anda da muhalefet partilerinin destek vermeyeceği, hatta çarpıtarak kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışacağına inanıyorum.
Mahinur Bilmez: Ayrı ayrı bakıldığında AK Parti tarafından bu mağduriyetle ilgili adım gelmişti. Geçtiğimiz günlerde CHP tarafından da bununla ilgili bir açıklama geldi. İki muhalif parti bu şekilde bir dil birliğine varmışken mutabakat olabileceğini düşünüyorum.
3- Ülkemizde erken yaşta evliliklerden dolayı hüküm giymiş kişi sayısı kaçtır?
Av. Öznur Uslu: Basından takip ettiğim kadarıyla bu konuda genel bir düzenleme yapılmayacağı, düzenlemenin geçmişte olan mağduriyetleri gidermek amaçlı af yasası şeklinde olacağı şeklinde bilgiler yer alıyor. Aftan 10 bin kişinin yararlanacağı haberlerde yer alıyor.
Mahinur Bilmez: Rakamlar 8 bin ile 10 bin arasında olduğunu gösteriyor. Ancak bu mağduriyetin sayısına aile olarak bakılmalı. Sonuçta bu cezayı sadece erkek değil, kadınlar ve çocuklar da çekiyor. Bu şekilde bakarsak daha yüksek rakamlara ulaşabiliriz.
4- Rıza ile gerçekleştiği dile getirilen bu evliliklerle ilgili mahkûmiyetlerde asıl mağdurun kadınlar ve çocuklar olduğu fikrine ve hapis cezalarının kurulmuş aile düzenini bozduğu ve mağduriyetleri çoğalttığı fikrine katılıyor musunuz?
Av. Öznur Uslu: Rıza ile gerçekleşmiş bir evliliği sadece yasada yazan yaş şartı nedeniyle suç olarak kabul etmek ne hukuka ne mantığa sığar. Hatta diğer bir mantıksızlık! Reşit olmayanla cinsel ilişki aslında iki taraf için de suçtur. Yani kız ve erkek 15 yaşından büyük 18 yaşından küçükse ve rızaları dahilinde olsa dahi cinsel birliktelik yaşamışlarsa, her ikisi de suçun hem mağduru, hem failidir. Burada sadece erkeğin suçlanması mümkün değildir. Böyle bir örnek yaşanması halinde yasaya göre her ikisi de hapis cezası alır.
Şikâyete bağlı suç olmaması nedeniyle kamu davasının devam etmesi ve erkeğin cezaevine girmesi bu tür evlilik yapan kadın ve çocukları mağdur etmektedir. Her türlü suçta erkeğin cezaevine girmesi sonucu eş ve çocuklar daha büyük mağduriyet yaşar, ama bu suçta bizzat kadın ve erkeğin yaşamış olduğu birliktelik suç sayıldığı için son derece adaletsiz bir durum oluşmaktadır.
Mahinur Bilmez: Kesinlikle katılıyorum. Zamanında iki tarafın da farkına varmayarak yaptıkları bu evlilik, şimdilerde kadınları ve çocukları mağdur ediyor, savunmasız ve korumasız bırakıyor. Kadınlar evlatlarına hem anne, hem baba olmaya çalışırken, evlerini geçindirmek, bir de cezaevindeki eşlerine bakmak durumundalar.
5-Evlilik yaşı farklı ülkelerde 12 ila 18 arasında değişiyor, Türkiye’de 18 yaş sınırı esnetilmeli mi?
Av. Öznur Uslu: Evlilik bedenî ve ruhî olgunluk gerektirir. Devlet gençlerin bu yöndeki gelişimini sağlamak için gerekli tedbirleri almalıdır. Bence 18 yaş sınırı mantıklıdır. Gençleri hayata karşı hazırlayıp, sonrasında evlilik konusunda karar vermelerini sağlamak gerekmektedir. Tv, sosyal medya ve internetteki zararlı etkiler en çok gençleri hedef almaktadır. Gerek 14 yaşına kadar olan zorunlu eğitimde, gerekse sonraki 4 yıllık ortaöğretimde çocuklarımızı ve gençlerimizi milli ve manevi değerlerle donatmak zorundayız. Gençleri yüksek ve insanlığa yararlı hedeflere yönlendirmeliyiz. Bunu yapamazsak internette ve her ortamda gördükleri menfaat ve haz eksenli yaşayan insanları rol model olarak almaktadırlar. Su, çok yararlıdır ama başı boş şekilde akan, kontrol edilemeyen su etrafını yıkar geçer. Gençler bu toplumda su kadar kıymetlidir. Onları kanallarda akıtmamız, temizliklerini muhafaza ederek ihtiyaç olan her yere ulaşmalarını sağlamamız gerekiyor. Allah bu yoldaki çabaları bereketlendirsin.
Mahinur Bilmez: Buna yaş olarak değil de karakter olgunluğu olarak bakmak gerek. Aklı ve düşünceleri oturmuş olan bu kişi 16 veya 17 yaşında da olabilir. Bunun için bir şey demek pek mümkün değil, göreceli bir kavram.
6- Erken evlilikleri engellemede hapis cezasının caydırıcı olduğuna inanıyor musunuz?
Av. Öznur Uslu: Ceza, en son başvurulan zorunlu bir durumdur. Ceza, ortada başka çözüm kalmadığında söz konusudur. Daha çok toplum vicdanını tatmin etme amacı güder. Cezalandırmak suç davranışını ortadan kaldırmaz. “Rızaya dayalı küçük yaşta cinsel ilişki” açısından baktığımızda, zaten ortada bir suç işleme iradesi yoktur. Devletin neyi cezalandırdığı belirsizdir. Suçlar çoğunlukla “kast”la işlenir. Yani fail suç işleme iradesi taşıyarak o fiili gerçekleştirir. Bu suç açısından cezalandırmanın suçu ortadan kaldıracağına inanmıyorum.
Mahinur Bilmez: Hapis cezası caydırıcı olsaydı, bu zamana kadar bu sayıya ulaşılmazdı. Gencinden yaşlısına kadar ciddi anlamda bilinçlendirme çalışmaları yapılması gerekiyor.
7- Hapis cezalarının kaldırılması ve devam eden davaların düşürülmesi fikrine karşı iseniz temel gerekçeniz nedir ya da karşı çıkanlar sizce neden karşı çıkıyor?
Av. Öznur Uslu: Ben bu konuda af getirilmesine karşı değilim. Karşı çıkanların yeterince bilgi sahibi olmadan karşı çıktıklarına ya da kötü niyetli olduklarına inanıyorum. Devletin görevi yıkmak, yok etmek değil; kucaklamak, sahip çıkmak ve rehabilite etmektir. Devlet bu şekilde güçlü olur. Bizim toplum olarak ve özelinde hukukçuların üzerine düşen; Allah tarafından kutsanmış ve devlet tarafından da Anayasa ile güvence altına alınmış; can, mâl ve ırz güvenliğini sağlamaktır. Gençlerimiz hepimizin evladıdır, sadece kendi evlatlarımızdan , tüm gençlerimizden hepimiz sorumluyuz.
Mahinur Bilmez: Karşı çıkmalarının sebebi, bunun tek seferlik af olarak kalmayacağını düşünmeleri ve küçük yaşta evliliklerin önünü açacaklarını düşünmeleridir. Yoksa vicdanı olan kimse bir yuvayı yıkmak istemez.
8-Af kapsamına alınacak olan kişilerin evliliklerini zorla mı yaptığı yoksa rızayla mı olduğu uzman eşliğinde kolaylıkla anlaşılabilecek bir şey değil midir?
Av. Öznur Uslu: Kanunlar kişiye özel yapılamayacağı için mağduriyetleri ortadan kaldırmak için yapılan iyi niyetli düzenlemeden muhakkak ki kötü niyetli bazı kişiler de yararlanacaktır. Kanaatimce kadın ve erkeğin rızası dahilinde yaşanan cinsel ilişkide, suç sayılması durumunda toplum karşısında daha güçsüz durumda olan “kadının beyanının esas alınması” gerekmektedir. Bu durum özel incelemeyi gerektiren ve sadece hukukçunun karar vermesinin mümkün olmadığı bir konudur. Hukukçu, psikolog ve aile konusunda sosyal çalışmacı kişilerin taraflarla yapacağı görüşme veya görüşmeler sonucu tarafların gerçekten bir evlilik içinde olup olmadığı ve kadının rızasının herhangi bir baskı altında olmaksızın var olup olmadığı tespit edildikten sonra bu konuda bir rapor oluşturulup erkeğin ceza alıp almayacağı hususu tayin edilebilir.
Mahinur Bilmez: Kolaylıkla anlaşılabileceği kanaatindeyim. Dava sürecinde pedagoglar eşliğinde yapılan görüşmeler yine aynı şekilde psikologlar ile yapılacak görüşmelerde rahatlıkla anlaşılır. En basitinden cezaevi ziyaretlerinden, mektuplarından, telefonlarından anlaşılabilir. Rızası olan iki insanın beden dilinden bile anlaşılabilir bunlar.
9- Af yasasının ileriye yönelik değil de geriye dönük olması “küçük yaşta evliliklerin önü açılıyor” endişesini gidermez mi?
Av. Öznur Uslu: Bence giderir. Burada eleştirilebilecek tek husus; ileride tekrar böyle yasalar çıkarabileceği ihtimalidir. Ama yukarıdaki bahsettiğim şekilde bir kurul oluşturulup olaya özel bazda bir inceleme yapılırsa, zaten sadece kadını veya yaşı küçük erkek çocuğu mağdur eden fiiller cezalandırılmış olacaktır.
Mahinur Bilmez: Gidermesi gerekiyor aslında, çünkü açık ve net bir şekilde dile getiriyor. Eminim ki küçük yaşta evlenenler de gelecekte kimsenin böyle bir mağduriyet yaşamasını istemez.
10 – Küçük yaşta evlilik genellikle hangi kesimde veya yörede öne çıkıyor?
Av. Öznur Uslu: Toplumun her kesimde bu türden küçük yaşta cinsî birliktelik yaşanıyor ama bunu “evlilik” olarak nitelemiyor herkes. Bu durum ailenin şikâyeti veya doğum nedeniyle resmi mercie intikal edince devlet olaya taraf oluyor. Ama “evlilik” adı altında daha çok Güneydoğu ve Doğu bölgelerimizde ve Romen vatandaşlarımızda yaşandığını düşünüyorum.
Mahinur Bilmez: Roman kesimlerde daha çok görülüyor ama bu zorla evlendirilmekten kasıtlı bir şey değil, gelenekler öyle olduğu için hâlâ daha birçok kesimde ‘17 yaşında evli olmayan bir kızın evde kalmış’ olduğu ibaresi oluşuyor bunun yok edilmesi lazım kaldı ki, başka yerlerde de farklı sebeplerden kaynaklı gerçekleşen bu evlilikler oluyor.