10 Soruda İsmailağa cinayetleri

        

  • İsmailağa cinayetleri deyince aklımıza ne geliyor?

İsmailağa cinayeti dendiğinde, İsmailağa’nın kurumsal kimliğini hedef alan, o kurumsal kimlik üzerinden tasarlanmış bir takım mühendislik projelerinin bu cinayetler üzerinden hayata geçirilmesidir. Bu anlamda iki isimden söz edebiliriz, Mahmut efendinin damadı Hızır hoca ve Bayram Ali hoca. Bu kişiler İsmail ağa içerisinde referans sayılacak kişilerdir.

  • Bu cinayetler hangi sebeplere dayandırılarak işlenmiş olabilir?

Hem İsmailağa camiinin içinde böyle bir şeyin tercih edilmiş olması, hem de cemaatin kalabalık olduğu bir anda cinayetin işlenmesi, çok hususi bir mühendislik projesi olduğunu bize gösteriyor. Öteden beri ülkede olağan dışı süreçlerin aktörleri, İsmailağa’yı gündemde tutmuşlardır. İsmailağa bu karanlık odakların kendi eylemleri için meşruiyet aracı haline gelmiş neredeyse. Yine laiklik temelli rejim ve rejimin muhafazasına dönük organizasyonların militarist hesaplaşmalarında her dönem gündeme taşınmış ve etkin biçimde hadisenin içine çekilmeye çalışılmıştır. Her iki cinayette de zamanlama itibari ile bu tür tartışmaların doruk noktasında gerçekleşti.

  • İsmailağa cemaatinin böyle bir duruma aktör olacak alt yapısı var mı?

Aslında kendi dinamikleri içinde böyle bir şeye aktör olacak, bu anlamda hedef olacak bir alt yapısı yok. Böyle bir arka planı yok, böyle bir derinliği yok, böyle bir iddiası da yok. Her dönem kendisinden emin olduğu faaliyetleri gerçekleştirmiş ve hiçbir zaman da politikasını değiştirmemiştir.  Bunun çok sembolik olanı çarşaf ve sakaldır. Belki bugün biçim olarak IŞİD sembolüyle görsel olarak benzerlik kurulsa da mesele bu görsellikten ibaret değildir. Ona vücut veren sebepler, arka plan, bunu nasıl temellendirdiği ile alakalıdır. İsmailağa bu hayat tarzıyla Cumhuriyet döneminde ve sonrasında bu ülkeye dayatılan batı tipi bir hayat tarzına karşı direniş kültürünü sergiliyor.

  • Bu cinayetleri belli bir sebebe indirmek istediğimizde, aklımıza ilk gelen nedir?

Tek sebebe indirgenecek bir gerekçe üzerinden bunu görmek eksik kalır. Doğru olabilir, ama eksik kalır. Çünkü bu cinayetlerle bir taşla birkaç kuş vurmak istenmiştir. Uluslararası servislerin işine gelen, onların içimizdeki işbirlikçilerinin de işine gelen çok velüd bir eylem planıdır.

  • Çıkış noktası çok başka olup, sonradan kullanılmış olamaz mı?

Öyle ama şu an içinde bulunduğumuz siyasal gerçeklikle, eskiden içinde bulunduğumuz siyasal gerçeklik arasında şöyle bir fark var; geçmiş dönemdeki o istikrarsızlık sürecinde uluslararası servislerin Türkiye’deki etki gücü çok daha yüksekti. Hem makro ölçekte bir takım projeler gerçekleştiriyorlardı hem de toplumda önemli hassasiyet merkezlerini oluşturan mikro ölçekli yapılar üzerinde ciddi provokatif projeler üreten bir sistemdi. O günün şartlarında değerlendirmek lazım. Mutlaka bu yapılara nüfuz etmiş, onları temsil eden insanlar vardır.

  • Bu cinayetlerin Ergenekon’la bir bağlantısı var mı?

Ergenekon nedir, ne değildir, tartışmalı bir mesele. Bununla ilgili kurulan kumpaslar, hesaplar, yani at izinin it izine karıştığı bir karmaşadan bahsediyoruz. Burada bu kadar kafa karıştıracak kompleks bir şeye de düşmemek gerekiyor. Fakat Ergenekon hikayelerinde de ortaya çıkan, elektronik ortamda takibi yapılan, nihayetinde o operasyonda içeri alınıp da dosyalara girmiş bir takım telefon görüşmelerinin çözümleri var. O metinlerde de yer aldığı gibi İsmailağa’da vazifelendirilmiş insanların olduğu söz konusu.

  • Fener Rum Patrikhanesiyle bir bağlantısı olabilir mi?

Azınlıklar meselesi Osmanlı zamanında bugünkü gibi problem olmuş, kültürel anlamda tasfiyeye maruz kalmış unsurlar değildi. Cumhuriyetten sonra azınlıkların kültürel anlamda tasfiyesi süreci gerçekleştiği için, o sorun bir gerilim meselesi haline getirilmiştir. Bu üretilmiş bir gerilimdir. Dediğim gibi orası çok elverişli bir malzeme olduğu için, patrikhane üzerinden de siz İsmailağa’yı ilişkili kılabilecek bir senaryo üretebilirsiniz, bu da çok izah edilebilir bir şeydir.

  • Başka hangi sebeplere bağlanabilir bu cinayetler?

İsmailağa’nın tasfiyesinin hedef alınması da söz konusudur. Maalesef o gün o cinayetlerle hedeflenen tasfiye ve dağıtılma projesinin bugün hala başka bir biçimde devam ettiğini görüyoruz. O mekanda gerçekleşen bir İsmailağa hareketinin o mekanın dışına taşınarak, o mekanı Mahmut efendi üzerinden işlevsizleştirerek tasfiye edildiğini görüyoruz. Daha önce orada ikamet eden, müridanı ile sürekli temas halinde olan, orada merkezileşen bir misyonun, şimdi İsmailağa dışında başka yerlere taşındığını ve o yerlerin merkez haline getirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Çavuşbaşı’ndan bahsediyorum. İsmailağa yalnızca Mahmut efendinin ortaya çıkmasıyla kıymet ifade eden bir yer değildir. Osmanlının fethinden sonra fatih Çarşamba her zaman dini tedrisatın ve tasavvufun merkezi olmuştur.

  • Mahmut efendinin yerine geçecek mürşitlik meselesiyle ilgili olabilir mi bu cinayetler?

Katiyen, böyle bir ihtimal vermiyorum. Hakikat kaygısı çeken tekkelerin kendi içlerinde mürşitlik davası ile ilgili bu düzeyde bir katliamın hesaplanmış olacağına asla ihtimal vermiyorum. Bu tamamen, hiçbir hakikat kaygısı çekmeyen, hiçbir İslami hassasiyet ve duyarlılık taşımayan, harici bir projenin yansımasıdır. İç mesele derken, içeriye nüfus etmiş, ama servis işi olarak orada görevlendirilmiş, İsmailağa davasıyla alakası olmayan bir unsur olabilir. Ona bir şey diyemem.

  • Faili meçhuller arasına mı karıştı bu cinayetler de?

‘Faili meçhul’ burada öznenin kendisi aslında. Biz bu faili meçhulleri biliyoruz zaten. ‘Malum’ olan ‘faili meçhul’ler demek daha doğru olur. Bu tür cinayetlerin tetikçisi bulunur, ama bunun tetikçilerden ibaret olduğunu düşünmek çok basit bir düşünce olur. Bugün Türkiye’nin hedef haline getirilmesi, tasfiyeler, provokasyonlar makro düzeyde ne anlama geliyorsa, daha önce bu cinayetler mikro düzeyde o anlama geliyordu.

Benzer konular