Merhum Mursi: Mısır’ın asker olmayan tek lideri

Mısır’ın asker olmayan ilk devlet başkanı olan rahmetli Mursi, kısa dönemli yönetiminde orduyla siyaseti ayrıştırmaya çalıştı fakat olmadı. Askeri darbeye maruz kalarak tutuklandı. Şehadet makamına erişinceye dek tedavi ve ilaçtan mahrum bırakıldı. Kışlada, hudutta bulunması gereken ordunun siyaset, ticaret ve medyanın tam göbeğinde bulunmasından Mısır halkı son derece rahatsız. Bu bir özgürlük mücadelesi ve asla son bulmayacak. Mısır bir gün özlediği sivil iktidara yeniden kavuşacak.

 

ısır ordusu, Mısır tarihinde ilk defa demokratik yolla seçilen, hem sivil, hem de ilk meşru Cumhurbaşkanının aleyhine çalışmaktaydı. Mısır yönetimine geldiği ilk günden itibaren hem gizli, hem de aleni olarak askerî vesayet Mursi’nin kuyusunu kazıp ondan kurtulmak için elinden geleni yaptı. Bunun en büyük delili ordunun cenazedeki tavrı oldu.

Askerler Dr. Muhammed Mursi’nin cenazesine ailesi haricinde kimsenin katılmasına müsaade etmedi. Aynı zamanda Mısır rejimi ertesi günü beklemeden Mursi’nin cenazesini gece vaktinde defnetti. Doğduğu yer olan Şarkiyye bölgesinde defnedilmesine dahi izin vermedi. Çünkü Mısır askeri yönetimi, çok büyük sayıda vatandaşın Muhammed Mursi’nin cenazesine katılmasından endişelendi.

Gerek askeri rejimin medya kurumları gerekse rejim tarafından denetlenen birçok özel medya kurumu rahmetli Mursi’nin haberini yayınlamadığı gibi konuyla ilgili yorum dahi yapmamaya özen gösterdiler. Mursi’nin vefat haberini yayınlayanlar da hızlıca geçiştirme yolunu seçti.

Rejim yandaşı bazı yayın organları içinse rahmetlinin vefatı sevindirici bir haber olarak ele alındı, yapılan yorumlarda hain ve ajan olduğu ifade edildi. Demokratik yolla seçilen ilk meşru Mısır cumhurbaşkanının cenazesi ne resmi kurumların ne de halkın katılımı olmaksızın apar topar defnedildi.

BİLİNMEYEN YERE KAÇIRILDI, SAĞLIK HİZMETİ VERİLMEDİ

Askeri yönetimin ahlâkî olmayan bu tavrı, Mursi’ye karşı uzun süredir devam eden işkence dizisinin son bölümü oldu. Mursi 3 Temmuz 2013’te esir alınarak bilinmeyen bir yere kaçırılmıştı. Uzun süre hiçbir hukukî dayanağı olmadan hapiste tutulmuştu.

Mısır ordusuna ait askeri bir kurumda, kimseyle iletişim kurmaması için tek kişilik hücrede kalmaktaydı. Merkezi cezaevine gönderildiğinde yine tek kişilik hücrede yalnız başına bırakılmıştı. Hücresine hiçbir sağlık hizmetleri sunulmuyordu. Oysa ki Mursi defalarca doktor isteyerek muayene edilmesi gerektiğini belirtiyordu. Çünkü Mursi’nin kronik hastalıkları vardı. Mahkemede birden çok sağlık sorunu yaşadığını, acilen tıbbî muayeneye ihtiyaç duyduğunu belirtmişti.

Ancak mahkeme Mursi’nin bu isteğini görmezden gelmeyi tercih etti. Mursi’ye karşı alınan bu zalim tavırla demokratik yolla seçilen ilk sivil cumhurbaşkanının Mısır askerî rejimi için ne kadar ciddi risk teşkil ettiği apaçık belli oluyordu.

ASKERLERLE MESAFEYİ KORUDU

Mursi yönetime geçtiği ilk günlerde Mısır ordusuyla yüzleşmekten sakınmıştı. İlk konuşmalarında her zaman genel bir dil kullanmış, orduyla doğrudan muhatap olmamayı tercih etmişti. Gerilime neden olmadan Mısır ordusunda aşamalı bir değiştirme stratejisinin uygulanması taraftarıydı.

2012 yılı ağustos ayıydı, Muhammed Mursi yönetimde daha üçüncü ayını doldurmamıştı ki, Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Tantavi ile Genelkurmay Başkanı Sami Annan’ı görevden uzaklaştırdı. Savunma Bakanı olarak Abdulfettah Sisi’yi tayin etmişti. Bu orduyu aşamalı olarak etkisizleştirme hamlesinin bir ürünüydü.

Zira Tantavi ile Annan Mübarek rejiminin etkili isimlerindendi. Ocak devriminde ve sonrasındaki gösterilerde sivilleri öldürdükleri iddia ediliyordu. Mübarek döneminde görev yapan askeri komutanların en azılılarından başlayarak tasfiyesi gerekiyordu. Bu, zamana yayılan bir süreçte gerçekleşecekti. Böylece sivil yönetimin orduyu kontrol altına alması kolaylaşacak, ordunun siyaset üzerindeki vesayeti kaldırılmış olacaktı.

HEDEFİ, ASKERİ SİYASETTEN TASFİYE ETMEKTİ

Orduyu siyasetten uzaklaştırmak için ince bir siyaset izledi, fakat bunu gerçekleştirebilmek için yeterli zamanı yoktu. Ve de bunu tek başına başarabilmesi mümkün değildi, güçlü bir koalisyona ihtiyaç vardı. Zira Mısır ordusunun siyasetle ilişkisi çok uzun yıllara dayanıyordu. Ordu ülke siyasetine müdahil olmayı kendine tanınmış ayrıcalıklı bir hak olarak görüyordu. Neredeyse bütün subaylar bu fikirdeydi, ordu geleneğinde böyle bir eğilim mevcuttu.

Mısır ordusu 1952 askeri darbesinden bu yana siyasi sistemin üzerinde konumlanmış, kendisine siyasi sitemin koruyucusu ünvanını vermişti.

MURSİ’DEN ÖNCEKİ TÜM LİDERLER ASKERDİ

Çok önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek isteriz ki, Mursi’den önceki bütün Mısır liderleri ordu mensubuydu.

Ordu yine de şeklen bir demokrasi görüntüsü vermeye çalışıyordu. Önceden sonuçları belli olsa da seçimler yapılıyordu mesela. Ordu kökenli cumhurbaşkanları sivil bir görüntü verme eğilimindeydi. Çoğu bakan veya valinin sivil şahıslardan seçilmesine özen gösteriliyordu. Ancak bütün bunlar ülkenin askeri vesayet altında olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Askeri vesayet halk nezdinde orduya karşı sempati oluşturacak hamleler yapıyor, halkın mevcut diktatörlüğe bağlılığı temin ediliyordu. Mübarek sonrası tekrar Sisi gibi bir figürün başa geçmesine kitleler nezdinde gösterilen tepkisizliğin altında işte bu strateji yatıyordu.

ORDU HER AÇIDAN İMTİYAZLI

Ancak Ocak devriminden itibaren bu kitlenin daraldığı, halkın geniş bir kesiminin ordunun siyasete müdahale etmesine karşı geldiği görülmüştü. Mübarek döneminin son başbakanı Ahmed Şefik de ordunun komutanlarından biriydi. Mursi’nin seçimlerde onu geride bırakması halkı oldukça ümitlendirmişti. Ancak ordu siyasi rejimden tahsil ettiği menfaatlerden taviz verecek durumda değildi. Ordunun elinde dün olduğu gibi bugün de Mısır askerini düşük ücretle çalıştırıp büyük menfaatler elde ettiği fabrikalar ve ticari kuruluşlar bulunuyor.

Ordunun elindeki fabrikalar ve ticari kuruluşlar vergi ödemiyor, hiçbir malî ve idari denetime tabi tutulmuyor, dolayısıyla ülke içinde haksız rekabete neden oluyor. Askerler bu sayede yüksek mali imtiyazlar elde ediyor, emekliliği gelen komutanlar görevleri sona erdiği anda bu şirketlerin yönetim kurullarında kendilerine tahsis edilen koltuklara tabiri caizse çöküyor. Ayrıca ordu kesinlikle sivil denetime tabi değil.

Hiçbir denetim kuruluşuna silahlı güçlerin bütçesini ve faaliyetlerini izleyip raporlama imkanı tanınmış değil. Bundan dolayı Mısır ordusu yıllarca denetimden uzak kaldı. Bu ve birçok sebepten dolayı Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmesi Mısır ordusu için büyük bir tehdit oldu.

İKTİDARDI AMA MUKTEDİR DEĞİLDİ

Muhammed Mursi’nin 1 yıl süren kısa süreli yönetimi boyunca sivil iradeyle seçilen Cumhurbaşkanı ile ordu arasında çatışma sürdü. Mursi demokratik yolla iktidara gelmiş olsa da ordunun ülkedeki gücü ve kendisine muhalefeti nedeniyle muktedir olamadı. Ordunun içten içe sürdürdüğü muhalefet son haftalarda, askeri istihbarat unsurlarının Mursi’ye karşı çıkan halk eylemlerine destek vermesiyle gün yüzüne çıktı. Safını net olarak ortaya koyan ordu, Mursi’ye baskı yapılması için siyasi güçlerle temasa geçerek darbenin pimini çekti. İktidardan düşürülen Cumhurbaşkanı Mursi askerler tarafından tutuklandı.
3 Temmuzdan sonra rahmetli Mursi’nin yapmaya çalıştığı bütün reformlar tersine döndü ve ordu siyasete her gün daha fazla karışmaya başladı. Darbeci Sisi meydanlara çoğu kez askeri üniformayla çıkıyordu. Ordunun organları bütün siyasi partileri ve Mısır siyasetini tamamen ele geçirdi. Ekonomik alanda zaten güçlü konumda bulunan orduya ait ticari kuruluşlar, Sisi sonrası bu konumu daha da perçinledi. Orduya ait ticari kuruluşların sayısı ve ticari etkinliği daha da arttı. Ordu kamu ve özel medyayı da tamamen kontrolü altına aldı. Temel hak ve özgürlükler her geçen gün biraz daha budandı.

MISIR ASKER VESAYİNDEN ARTIK ÇIKMALI

Rahmetli Mursi kısa dönemli yönetiminde orduyla siyaseti ayrıştırmaya çalıştı fakat başaramadı. Askeri darbeye maruz kalarak tutuklandı. Şehadet makamına erişinceye dek tedavi ve ilaçtan mahrum bırakıldı. Kışlada, hudutta bulunması gereken ordunun siyaset, ticaret ve medyanın tam göbeğinde bulunmasından Mısır halkı son derece rahatsız. Bu bir özgürlük mücadelesi ve asla son bulmayacak. Mısır bir gün özlediği sivil iktidara yeniden kavuşacak.

Benzer konular