Son Münekkid: Şevket Amca

O, benden evvel kendisine gelip gidenler için Şevket Ağabey, benim için ise (küçük yaşta tanıdığımdan) Şevket Amca idi. İlk ziyaretimi 2000 yılında, lise talebesiyken yapmıştım. O gün, bir kağıda “BGN PZR GTTM” yazmış ve okumamı istemişti. “BUGÜN PAZARA GİTTİM”. “Arap harflerini okuyabiliyorsan, Osmanlıca metinleri de bu temele göre okuduğun taktirde Osmanlıcanı geliştirebilirsin” demişti.

O, benden evvel kendisine gelip gidenler için Şevket Ağabey, benim için ise (küçük yaşta tanıdığımdan) Şevket Amca idi.

İlk ziyaretimi 2000 yılında, lise talebesiyken yapmıştım. O gün, bir kağıda “BGN PZR GTTM” yazmış ve okumamı istemişti. “BUGÜN PAZARA GİTTİM”. “Arap harflerini okuyabiliyorsan, Osmanlıca metinleri de bu temele göre okuduğun taktirde Osmanlıcanı geliştirebilirsin” demişti.

Aynı dönemlerde, Osmanlı Tarihi merakım için kitap tavsiyesi istemiştim. 19 yaşında olduğumu öğrenince “Fatih Sultan Mehmed Han senin yaşındayken, o okumak istediğin tarihi yazıyordu” diye uyarmıştı.

Birgün “Kitap okurken bazen okuduğumu anlamadığım için geri gitmek zorunda kalıyorum” demiştim. “Geri dönme. Devam et. Genel kültür, 200 sayfalık bir kitapta aklında kalacak birkaç cümleden oluşur” demişti. Yönlendirerek bana kazandırdığı kitap ve okuma sevgisi sayesinde 9-10 bin kitaplık bir kütüphanem olmuştu.

2004 İBB Başkanlığı için seçimlere gidilirken kendisinin İstanbul-Tarih-Şehir/Kültür birikiminden dolayı “Hiç İBB Başkanlığını düşündünüz mü” soruma hızlıca cevap vermisti: “O koltuk beni bile şaşırtır. İstemem!”
Şile’deki bağ evine giderken önceleri 51 model Dodge marka arabasını kullanırdık. Bir Mercury (sanırım 64-69 model) ve bir de Trabant marka arabası vardı. Benden önceki jenerasyon Trabant’ta yağmurlu havalarda silecek yerine elleriyle camları dışarıdan silçek yaptıklarını, Boğaz Köprüsünde yolda kaldıklarını anlatırlar. Hatta Beşiktaş’ta arabayı inip itmek zorunda bile kalmışlar.

Bitpazarlarında yer tezgahlarından İlmihal, Siyer vb. kitaplardan her seferinde birkaç tanesini alırdı. “Bunlardan evde zaten var, geçen haftalarda da aynılarından almıştık” dediğimde “Bu neşriyatın birkaç tanesini bari yerden kurtarmış olmak için alıyorum” derdi. İslama, geleneğe ve yazıya olan idrak ve edep!

Eve döndüğümüzde çayı mutlaka kendisi demlerdi. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen çaylarla nefis karışımlar yapar ve her biri birbirinden farklı bardak, tabak ve kaşıkla ikram ederdi. Sohbetiyle ve her tarafı sanatla çevrili odasının o eşsiz muhteşem atmosferinde o ikramlar midenize, gözünüze ve ruhunuza doyumsuz lezzetler sunardı.

Bir gün kütüphanesinde “Necmeddin Okyay, Hamid Aytaç gibi 9-10 büyük hattatın bir arada olduğu bir resim görmüştüm. “Biz de bu zamandaki hattatları bir araya getirip böyle bir fotoğrafı ortaya çıkartalım” teklifimi uygun görmüş ve evinin bir odasını bu davet icin toparlamaya başlamıştık. Lakin odayı belli bir düzene getirmemize rağmen hedefimize ulaşamadık. Zira ev kitaplarla, eserlerle doluydu ve aktarma usulü ile de toparlanmıyordu. 90’larda eski Fransa Cumhurbaşkanı F.Mitterrand’ın danışmanı ziyaretine gelmiş, evin bu denli kitap/eser dolu oluşunu görünce, “Siz evinizde bir Müze İmparatorluğu kurmuşsunuz” dedigini anlatmıştı.

Şevket Amca 1991’de başlamış Milli Gazete’deki yazılarına. Ve bu yazılarından hiçbir telif ücreti almıyordu. Merhum Erbakan için “O’nu en çok eleştirenlerden birisiyim. Ama Allah razı olsun; O, bana gazetesinde bir köşe verip hizmet etmeme imkan veriyor” derdi.

Şevket Amca konuşurken rakamları kullanırdı. “Bir doktor şu 6 şeye dikkat etmeli”, “Bir genç şu 7 kitabı okumalı”, “Devlet Başkanı olacak bir lider şu 4 haslete sahip olmalı” gibi. Bu anlatımlarını mutlaka parmaklarıyla desteklerdi ve dinleyenler üzerinde çok daha etkili olurdu.

2013 yılında Çengelköy’deki evimde bir davet vermiştim. Emin Saraç Hoca, Şevket Amca, Süleyman Zeki Bağlan Abi, Teyfur Erdoğdu Abi gelmişti. Osman Nuri Topbaş Hocayı da davet etmiştik. Gelememesine rağmen tekke nezaketine yaraşır şekilde bir meyve sepeti göndermişti.

Hayatta olanlarla daha çok hatıra biriktirmek gerekiyor. Hep yanından ayrılırken “Şevket Amca, müsadenizle” derdim. Keşke çoğu zaman müsade etmeseymiş.

Son olarak; Emin Saraç Hoca’nin Şevket Amca hakkındaki ifadelerini aktarayım. “Sizin tespitlerinizi Allah Teala size ihsan ediyor. Ben hiçbir zaman ulum-i şeriyyeye muhalif bir ifadenizi görmedim, duymadım.. Vesselam” demişti.

Benzer konular