Türkiye’nin en büyük kitap fuarı düzenleyicilerinden biri olan TÜYAP’ın macerası 33 yıl önce başladı. İlk defa 1983’de düzenlenen fuarın o yılki onur konuğu, dünyanın önde gelen komünist ideologlarından Roger Garaudy olmuştu. Ancak organizasyon heyeti Garaudy’yi muhtemelen “yanlışlıkla” davet etmişti, zira ünlü yazar çok yakın bir tarihte Müslüman olduğunu duyurmuştu. Yanlışlıkla dedim, çünkü Garaudy’nin 10 kadar kitabı 1983’e kadar sol yayınevleri tarafından Türkçeye çevrilmişken, o tarihten sonra yazdığı hiçbir kitabına yüz verilmedi. Buna karşın ünlü yazar (belki de bu hayırlı yanlışlık sayesinde) İslamcılar tarafından keşfedildi ve sonraki yıllarda yazdığı tüm kitaplar dilimize sağ/muhafazakâr yayınevleri tarafından kazandırıldı.
İlk yıllarda “konuk” statüsünde çağrılan isimler, 1987’den itibaren “onur yazarı” sıfatıyla anılmaya başlandı ve her yıl bir yazar, “edebiyata sağladığı büyük katkılar” sayesinde TÜYAP fuarında başmisafir olarak ağırlandı. TÜYAP, onur yazarı payesiyle bugüne değin sırasıyla şu isimleri ağırladı: Fazıl Hüsnü Dağlarca, Nadir Nadi, Turhan Selçuk, Aziz Nesin, Melih Cevdet Anday, Yaşar Kemal, Rıfat Ilgaz, Adalet Ağaoğlu, İlhan Selçuk, Peride Celal, Vedat Günyol, Fethi Naci, Server Tanilli, Şükran Kurdakul, Semih Balcıoğlu, İlhan Berk, Tahsin Yücel, Gülten Akın ve Vüsat O. Bener.
Kültürde ideolojik ayrımcılık
Bu isimlerin Türk edebiyatına yaptığı katkıları kimse inkâr edemez. Ancak listenin geneline baktığımızda Müslüman kimliğiyle öne çıkmış tek bir şair/yazar bile olmadığını, daha da ötesi, katı ve uzlaşmasız bir laiklik anlayışını benimsediği için dinle ilişkili birçok şeyi “gericilik” kabul edenlerin ağırlıkta olduğunu görüyoruz.
TÜYAP’ın ayrımcı tavrının tek yansıması onur yazarlığı değil. Fuar alanındaki yerleşimde bile bir adaletsizlik mevzubahis. En göze çarpan, geniş alanlı ve merkezi noktalarda yıllardır aynı yayınevleri var. Hatta bırakın yayınevlerini, normalde dergiler için ayrı bir yer tahsis edilmiş olmasına karşın fuar alanının tam göbeğindeki geniş alanlar Leman, Uykusuz, Penguen gibi mizah dergilerine ayrılıyor. Çizerlerinin imza günü değilse poster, baskılı tişört, kahve kupası, takvim vesaire satan hediyelik eşya dükkânlarına dönüşen bu yerlerin, ciddi bir yayın kataloğu bulunan Diyanet Vakfı’na ya da İSAM’a ayrılması uzak bir hayal olmaktan öteye geçmiyor.
Bu yok sayma ve görmezden gelme tavrına karşın, kültürel alanı hepten seküler/sol camiaya teslim etmek istemeyen kişi ve kurumlar birer ikişer atağa geçti. Hem İstanbul’da hem de Anadolu’nun büyük illerinde oldukça ciddi kitap fuarları düzenleniyor, kitapseverlere birçok farklı alternatif sunuluyor artık.
Kocaeli gümbür gümbür
Anadolu’daki “kitabi yükseliş”in en göze çarpanlarından biri Kocaeli Kitap Fuarı. Kapılarını 2009’da açan ve bu yıl sekizinci kez halkla buluşmaya hazırlanan fuarın en önemli avantajlarından biri, İstanbul’un Anadolu yakasında ikamet edenlerin çabuk ulaşabilecekleri bir mevkide olması. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi organizatörlüğünde düzenlenen fuarı ilk yıl 60 bin, üçüncü yıl 220 bin, beşinci yıl 460 bin, geçen sene de 670 bin kişi ziyaret etti. Öyle görünüyor ki yükseliş bu şekilde devam ederse birkaç yıl içinde 1 milyon ziyaretçi rakamına ulaşmak hayal değil.Fuarın (ve benzerlerinin) en “güzel” etkilerinden biri de şehirdeki okuma oranını yükseltmesi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Ali Yeşildal’a göre, fuarlar başladığından beri şehir halkının kitap okuma oranı yüzde 5 civarında arttı. Kitabı insanların yanıbaşına taşımakta sebat edilirse bu oranın daha da artmaması için hiçbir sebep yok.
Şairler yurdunun taze fuarı
Kocaeli’nin giderek yükselen başarısı, başka birçok şehri de kitap fuarı düzenleme hususunda cesaretlendirdi. Sivas, Erzurum, Kahramanmaraş gibi illerde birkaç yıldır düzenlenen, çok sayıda önemli yazarın söyleşi ve imza günü için katıldığı fuarlara halk gerçekten büyük ilgi gösteriyor.
Bu iller içinde Kahramanmaraş’ı ayırmak gerekiyor. Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Abdurrahim Karakoç, Erdem Bayazıt, Akif İnan, Bahattin Karakoç, Alaaddin Özdenören, Rüştü Şardağ, İsmail Kıllıoğlu, Hikmet Özdemir, Şeref Turhan, Osman Sarı, Vehbi Vakkasoğlu, Hayati Vasfi Taşyürek, Tahsin Yücel, Şevket Bulut, Şevket Yücel, Fatih Okumuş, Mevlana İdris, Ömer Aksay, Bejan Matur gibi çok sayıda şair ve edebiyatçıyı yetiştirmiş bir şehrin fuarı da bu zengin kültür ikliminden nasiplenmiş durumda. İlki 2014’te düzenlenen fuarın onur konukları Nuri Pakdil, Rasim Özdenören ve Bahattin Karakoç’tu. Bu listeye (ve adını anmaya yerimizi yetmediği diğerlerine) bakınca, Kahramanmaraş’ın sadece kendi bünyesinden çıkardığı isimlerle bile en az 7-8 yıl onur konuğu için isim aramayacağı muhakkak görünüyor.
Üsküdar iki koldan
Kitap fuarcılığında atağa kalkan kurumlardan biri de Üsküdar Belediyesi. Üsküdar, 2014’te başlattığı sahaf festivali organizasyonuna 2015’te kitap festivalini de ekleyerek iki koldan ilerlemeye başladı. Kültürel ortamın bu kadar canlı olduğu, neredeyse her köşesinde bir Osmanlı camisi, eski bir tekke, vakıf ya da dernek bulunan ilçede bugüne kadar böyle büyük çaplı organizasyonların düzenlenmemiş olması insanı şaşırtıyor.
Üsküdar Kitap Fuarı’nın daha ilk bakışta fark edilen özelliği, davet edilen yazarların çeşitliliğiydi. Belli bir kesimin ya da türün yazarlarıyla sınırlı kalmayan, Ahmet Ümit’ten Banu Avar’a, Caner Taslaman’dan İbrahim Tenekeci’ye kadar yazı dünyasının hemen her köşesine temas etmeye çalışan fuar, bu özelliğiyle edebiyat dünyasındaki hizipleşmeyi kırma adına sevindirici bir adım atmış oldu.
Arapça ile Türkçe yan yana
İstanbul demişken, bu yıl 4-13 Mart tarihleri arasında üçüncüsü düzenlenen CNR kitap fuarını da anmadan geçemeyiz elbette. Basın Yayın Birliği tarafından düzenlenen fuar, daha şimdiden bu alanda kendine sağlam bir yer edindi. Organizatörlerin tecrübesi arttıkça kitap fuarcılığında bir markaya dönüşme potansiyeline sahip CNR, konumuyla da TÜYAP’ın “ulaşılmazlığına” iyi bir alternatif oluşturuyor.Bu yıl 400 bin civarı kitapseverin ziyaret ettiği fuarın hoş sürprizlerinden biri de Arapça yayınlara ayrı bir yer ayırmasıydı. 3 milyona yakın Suriyelinin yaşadığı ülkemizde Arapça kitap basan yayınevlerinin sayısı da hızla artıyor. (Laf aramızda, baskı ve cilt kaliteleri de yerli yayınevlerimizden çok daha iyi seviyede görünüyor)
Eski dost Sultanahmet
Ve eski dost, “Ramazan güzeli” Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı. Nam-ı diğer Sultanahmet Kitap Fuarı. Türkiye Diyanet Vakfı’nın 1983’ten beri düzenlediği fuar, her ne kadar büyük oranda dini yayıncılık merkezli olsa da Ramazan’ın başlangıcından bitişine kadar sürmesi, Osmanlı İstanbul’unun tam göbeğinde yer alması ve organizasyonundaki titizlikle kitapseverlerin gözdesi olmayı sürdürüyor.
Bu fuarın başka bir yerde olmayacak benzersiz bir özelliği de gece yarısına kadar açık olması. Ramazan’ı İstanbul’da yaşayan herkesin bildiği üzere, özellikle tarihi yarımada bölgesi sabah namazına kadar cıvıl cıvıl olur. Bu hareketliliğe katkı sağlayan unsurlardan biri de kitap sevdalıları şüphesiz.