Son 7 yıllık süreçte Irak ve Suriye’de 23 milyon sivil yurtlarından sürüldü. Çoğunluğu Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi ülkelere sığınan siviller için herhangi bir eve dönüş umudu ve planı da yok. Doğup büyüdüğü beldelerden sürülen sivillerin 13 milyonu Suriyeli, 10 milyonu ise Iraklılardan oluşuyor.
Batılı devletlerin çabalarıyla bir cadı kazanı gibi kaynayan Ortadoğu’da, 7 yıl içinde 23 milyon Irak ve Suriyeli sivil yurtlarından sürüldü. Çoğunluğu Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi ülkelere sığınan siviller için herhangi bir eve dönüş umudu ve planı da yok. Doğup büyüdüğü beldelerden sürülen sivillerin 13 milyonu Suriyeli, 10 milyonu ise Iraklılardan oluşuyor. Suriye’de 7 milyon kişi yaşanan bombardıman ve işgaller nedeni ile evlerini terk edip ülke içerisinde başka bir bölgeye göç ederken, Suriye dışına çıkan mülteci sayısı ise 6 milyon oldu. Irak’ta bu tablo 3 buçuk milyon dış göç 6.5 milyon ise iç göç şeklinde gerçekleşti. Esed, Rusya ve ABD hava bombardımanları ile göç tablosunun ortaya çıkmasında etkili olurken PKK- DEAŞ- Haşdi Şabi ve Hizbullah gibi milis gruplar, sergiledikleri yağma ve katliamlarla milyonları göçe zorlayan unsur oldular.
İKİ BUÇUK MİLYON İNSAN ÖLDÜRÜLDÜ
Her iki coğrafyada yüzlerce belde ve kadim şehirlerin boşaltılması ile sonuçlanan işgal ve ihlaller sebebi ile 2 buçuk milyon insan öldü. 2013’te Irak’ı işgal eden ABD 1 milyon sivili katletti. Ardından 2014’te Irak’ın %37 sini işgal eden DEAŞ’ı bahane ederek başlayan bombardımanlar sebebi ile 500 bin Iraklı daha hayatını kaybetti. Suriye’de ise Esed karşıtı milyonların başlattığı 2011 direnişinde 1 milyon Suriyeli sivil katledildi.
Savaş ve şiddete dayalı zorunlu göç belirli bir hat dahilinde gerçekleşti. Bağdat’tan başlayarak Akdeniz’e uzanan insansızlaştırma kuşağında birden çok aktör aynı amaç uğruna etkin rol aldı. Asli sahiplerinden ‘arındırılan’ Şam, Telafer, Musul, Dera, Kerkük, Humus, Halep, Rakka, Deir ez Zor ve Türkmendağı gibi bölgelere farklı ülkelerden insanlar taşınarak demografi değişimine gidiliyor.
HARİTA VE HAFIZA AYNI ANDA DEĞİŞTİRİLİYOR
Antik dönemden İslami mimariye binlerce eseri yok eden bombardımanlar, sadece şehirlerin boşaltılmasına değil aynı zamanda binlerce yıllık hafızanın da silinmesine yönelikti. Humus, Halep, Musul ve Şam’da binlerce eser nokta atışlarla tahrip edildi. Yurtlarından kovulan milyonların yeniden dönüş umudunu biçmeye dönük bu girişim sistematik boyutta devam ediyor. Bu amaç için üretilen taşeron örgütler, proje sahiplerine yeterince imkan tanırken miadı dolanların yerine ise yenileri ikame ediliyor.
BUTİK DEVLETLER İNŞA EDİLECEK
1900’lerin başında Osmanlı’dan koparılan ve İngilizlerin ‘Ortadoğu’ olarak nominalize ettiği bölgede 13 devlet kuruldu. Yüz yıllık batı kuklası rejimlere karşı başlayan direnişi fırsata çevirmek isteyen egemenler, petrol ve taksim esasına göre bölünen topraklarda yeni yapılar ihdas etmek için harekete geçti. Daha 1910 yılında tek bir devlet niteliği taşıyan, Irak, Suriye, İsrail, Filistin, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn, Kuveyt ve Lübnan’dan oluşan bölge yeniden butik devletlere bölünmek isteniyor. Irak ve Suriye’de bölünme ve dizaynın bitmesi ve stabil durumun hakim olması ile yangın diğer ülkelere taşınacak.
AYNI HATTA ISRAR EDİLİYOR
Barzani tarafından açık şantaj ve gasp aracına dönüştürülen referandum 1991 yılında başlayan işgal ve sürecinin özeti niteliğinde. Aradan geçen 26 yıla rağmen ispat edilemeyen kimyasal üretimi nedeni ile Saddam Hüseyin yönetimine saldıran ABD ve Batı ittifakının ilk icraatı Kuzey’de korumalarına aldıkları Barzani için uçuşa yasak bölge ilanı oldu.
İLK TEHCİR ERBİL’DE GERÇEKLEŞTİ
36. paralel uygulaması ile açıkça himaye edilen Barzani için öncelikle Erbil’in demografik yapısı değiştirildi ve Peşmerge’nin yerleşimi için ilk tehcir Erbil’de yaşandı. Erbil’de yaşayan Türkmen, Arap, Ermeniler ve Ankava Hıristiyanları bölgeden zorla çıkarıldı. Bugün sözde Kürdistan’ın başkenti ilan edilen Erbil’de 1957 sayımına göre Kürtler nüfusun yalnızca % 13’lük kısmını teşkil etmekteydi.
VADEDİLMİŞ KÜRDİSTAN
Barzani’nin Irak, PKK’nın ise Suriye’nin kuzey ve Doğu bölgelerine yerleşip korsan devlet ilan ettiği saha aynı zamanda Fırat-Dicle havzasında şekilleniyor. Bu bölge aynı zamanda Siyonizm’in vaadedilen toprakları olma özelliği taşıyor. Yüzyılın en büyük sürgününe sahne olan Irak ve Suriye’de boşalan beldeler, yağmalanan tarih ve işgal edilen yüzbinlerce kilometrekarelik alanda yine aynı eksen dahilinde yer alıyor.
BÜYÜK İSRAİL İÇİN ATILAN EN SOMUT ADIM
Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi, Irak’ta mevcut durumun hazırlayıcısı olan iki temel etkenin MOSSAD ve CIA olduğunu belirtiyor. Kerküklü araştırmacı Nefi Demir ise, her aşaması en ince ayrıntılarına kadar hesaplanan ve görünürde Kürtlere devlet vadeden projenin aslında İsrail’in nihai hedef için attığı en somut adım olarak görülmesi gerektiğini söylüyor.
BARZANİ 200 BİN YAHUDİ DAVET ETTİ
Savaşa dayalı sürgünlerin devam ettiği Irak ve Suriye’de PKK ve Barzani tarafından yapılan açıklamada 1900’lerin başında Irak’tan ayrılmak zorunda kalan Yahudilerin yeniden dönmesi için her türden kolaylığın sağlanacağı açıklandı. Barzani’nin 200 bin Yahudi’yi davet ettiği bölgeden 1 milyon Sünni sivil zorla göç ettirildi. Barzani’nin korsan devlet teşebbüsünün başarıya ulaşması ve Musul, Kerkük, Tuzhurmatu, Mendeli, Kifre, Celavlak, Hanekin, Karatepe gibi yerleşim birimlerinin de bu korsan haritaya dahil edilmesi durumunda bu sayıya en az 6-7 yüzbin sivilin daha ekleneceği kaydediliyor.
BARZANİ-PKK EŞGÜDÜMÜ
Başta İsrail ve ABD olmak üzere batı başkentlerinde hararetle desteklenen Kuzey Irak korsan devletinin ilanına dönük kampanya Suriye’nin kuzeyi ile eş zamanlı yürütülüyor. PKK-PYD terör örgütü de Cezire, Afrin ve Fırat olarak 3 federe bölge esasına göre böldüğü Suriye’nin kuzeyinde sözde Kuzey Suriye Federal Bölge’si için referandum kampanyası yürüttü.
HEDEF 180 BİN KİLOMETREKARELİK DEVLET
Alenen ifade edilmeyen Barzani-PKK ittifakı sahada tüm çıplaklığı ile devam etmekte. Merkezi bir aklın yönettiği süreç Kerkük’ten Lazkiye’ye açılan 1400 kilometrekarelik uzunluğa sahip korsan koridor. Aynı kapsamda ABD eliyle Suriye ve Irak’ta PKK ve Barzani’ye ikram edilen illegal devletin yüzölçümü ise 180 bin kilometre olarak hedefleniyor. Bu hedefin şu ana kadar 150 bin kilometrekaresi gerçekleşmiş durumda.
* * *
ŞANTAJ SÜRECİ DEVAM EDIYOR
Başta Kerkük olmak üzere 20 yerleşim birimini korsan bölgeye katmak isteyen ABD-Barzani ittifakının şantaj süreci referandum ile bitmeyecek. Kerkük Milletvekili Hasan Türkmen’in “ahlaksız pazarlık” olarak isimlendirdiği süreç farklı taktiklerle hedeflenen bölgeler ele geçirilene dek devam edecek.
BİLİNÇLİ TAHRİK EDİYORLAR
Irak Merkezi Yönetiminin görevden aldığı Kerkük Valisi Necmeddin Kerim tansiyonu yükselten ve tahrik dozunu artıran isimlerin başında geliyor. Peşmerge tarafından Kerkük’e taşınan PKK militanları, Başta Matar, Kerkük ve Şoriye mahalleleri olmak üzere 4 noktada hücre evlerinde saklanıyor. Şehir genelinde Peşmerge Asayiş Birimi ile birlikte zaman zaman devriye gezerken de görüntülenen PKK militanlarının sevkiyatı devam ediyor. Kerkük Milletvekili Hasan Turan, güçleri yettiğince ABD-Barzani-PKK ittifakının Türkmeneli’ni işgal ve Irak’ı bölme planına direneceklerini vurguluyor.
DUYARSIZLIK AKLA ZİYAN
Iraklı Türkmen, Arap ve bölücü haritaya karşı duran Kürtler, Türk kamuoyunda bu tehlikeli girişime karşı sergilenen duyarsızlığı anlamakta güçlük çektiklerini belirtiyorlar.
Bu proje tüm bölgeyi telafisi olmayan felakete sürükleyecek diyen Iraklı Emekli General Rıfat Ahmed, Türkiye’de toplum ve medya bu tehlikeyi görmek zorunda” diyor.
ABD ASKER YIĞIYOR
Barzani’nin referandum tarihini ilan etmesi ile birlikte 300 Özel Kuvvet mensubu askeri bölgeye sevk eden ABD, yükselen tansiyona paralel olarak bölgeye 1700 kişilik ek kuvvet daha gönderdi. İran destekli Haşdi Şabi’ye bağlı Bedir Tugayları ve 16 Tümen’den de 2 bin civarında savaşçı Kerkük’e giriş yaptı. ABD müdahalesinden önce 840 bin olan Kerkük nüfusunun 580 bini Türkmenlerden oluşmakta idi. ABD-İsrail-Barzani ve PYD ortaklığı ile çizilmeye çalışılan korsan harita için hayati önem taşıyan Kerkük Irak’ın petrol deposu olma özelliği taşıyor. Günlük 550 bin varil petrolün çıktığı Kerkük aynı zamanda zengin gaz yataklarına da sahip.