Tek ittifak noktaları Erdoğan karşıtlığı

Gerçek Hayat’a konuşan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, seçimin nasıl olacağı konusunda vatandaşın kafasını karıştıran noktaları açıklığa kavuşturdu. Cumhur İttifakı’nın karşısındaki partilerin ittifak çalışmalarına da değinen Şentop, bu partilerin tek anlaşabildikleri noktanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı olduğunu söylüyor.  

Türkiye 24 Haziran’da sandığa gidiyor. İki aydan az bir süre kalan seçimler hakkında TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, seçimlerin geçmiş seçimlere göre daha hızlı olacağını herhangi bir kafa karışıklığına sebep olacak bir husus olmadığına dikkat çekiyor. Cumhur İttifakı’nın adayını aylar öncesinden açıkladığını söyleyen Şentop, CHP, İP, SP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “karşı aday” çıkarmak için bu partileri bir üst aklın yönlendirdiğini belirtiyor. AK Parti-MHP ittifakının ilkeler üzerinde yapıldığını hatırlatan Şentop, “Biz ittifak kanunu yaptıktan sonra ittifak yapmış değiliz. Fakat bugün alelacele koşuşturarak ittifak yapmaya çalışanlar kanun çıktıktan, Cumhur İttifakı ortaya konulduktan sonra biz de onun karşısında bir ittifak yapalım diye ortaya çıkmışlardır” ifadesini kullanıyor. Muhalefetin bir aday çıkarmaya yönelik girişimlerine de değinen Şentop, “Yılda bir kere görüşmeyenler günde üç dört defa bir oraya bir buraya koşturup duruyorlar. Koşsunlar onların planlarını da bozduğumuzdan dolayı memnun olduğumuzu söyleyebilirim” diyor. Gerçek Hayat’ın sorularını yanıtlayan Mustafa Şentop şunları söylüyor:

PUSULADA AK PARTİ VE MHP YAN YANA OLACAK

Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde vatandaş nasıl oy kullanacak?

Milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçimleri için oy kullanmayı daha da pratik hale getirdik. Milletvekili seçimi için ayrı bir oy pusulası var. Bu pusulada siyasi partilerin amblemlerinin altında, genel başkanın ismi ve o seçim çevresinde partiden belirlenen milletvekili aday listesi bulunuyor. İttifak yapan siyasi partiler yan yana yer alacak ve üzerlerinde o ittifakın unvanının bulunacak oy pusulasında. AK Parti MHP ittifakı pusulada yan yana olacak ve üzerinde “Cumhur İttifakı” unvanı yazacak. BBP de bu ittifakın içinde bir şekilde yer alacak.

 Cumhurbaşkanlığı oy pusulası nasıl olacak?

Cumhurbaşkanlığı seçim pusulası  10 Ağustos 2014 tarihindeki oy pusulasının aynısı. Cumhurbaşkanı adayı olanların fotoğrafı, ismi yer alıyor. Onun dışında başka bir bilgi yok.

 DAHA PRATİK OLDU

 Tek zarf uygulamasına geçilmesi herhangi bir kafa karışıklığı oluşturur mu?

Vatandaş oy kullanırken milletvekili oy pusulası ile cumhurbaşkanlığı oy pusulası birlikte kendisine verilecek. Tek zarf kullanılacak. Oy verme kabinine girecek. Cumhurbaşkanı pusulasından istediği adaya mühür basacak. Milletvekili seçim oy pusulasında hangi partiyi seçiyorsa mührü ona basacak. Ak Parti’ye vermiş olduğu oy hem AK Parti’nin hem de ittifakın oyu sayılacak. Yani herkes kendi partisine oy verecek. İttifak olmamış olsaydı nasıl oy kullanacaksa, yine öyle oy kullanacak. Geçmiş seçimlere göre daha hızlı olacak. Kafa karışıklığına sebep olacak bir husus yok. Daha pratik oldu. Vatandaşımızın kafasını karıştıracak bir husus yok. Seçmen sadece cumhurbaşkanına ve kendi siyasi partisine mührü basacak. Bu iki oy pusulasını katlayıp tek bir zarfın içerisine koyacak ve gidecek tek bir sandığa atacak.

 AYRI AYRI SAYILACAK

Tek sandık olması yasama ve yürütme seçimlerinin ayrı ayrı olduğuna dair ilkemizi değiştirmiyor; çünkü oy pusulaları farklı.  Yasama için ayrı bir oy pusulası yani ayrı bir karar, yürütme için ayrı bir karar ayrı bir oy pusulası verilecek. Tek zarfta ve tek sandıkta olması sözümüzde bir değişiklik olduğu anlamına gelmez. Sayarken de hepsi ayrı ayrı sayılacak. Sonuçlar daha hızlı olur.

BUNLARI BİR OYUN KURUCU MERKEZ YÖNLENDİRİYOR

Cumhur İttifakı karşısındaki siyasi partiler aday belirleme konusunda bir hayli görüşmeler yürütüyorlar. Sizce bu farklı görüşteki partiler nasıl bir araya geliyorlar?

CHP, Saadet Partisi ve İP’i yönlendiren ortak bir akıl var. Çünkü burada birden fazla siyasi parti, birden fazla aktör var. Bunları belli bir oyun içerisinde tutabilmek ve oynatabilmek için onların üstünde onlara etki edebilecek oyun kurucunun olması lazım. Fakat erken seçim kararı üzerine bir panik içine düştükleri görülüyor. İttifak görüşmelerinde, önce ittifaka karşı çıktılar. Dediler ki; parti baraj altında kalacak onu kurtarmaya çalışılıyor. Diğer parti yüzde 50 bulamayacağı için bunu yapıyor.” Sonra ittifak metni ortaya çıkınca ‘biz ittifaka karşı değiliz ama şekline karşıyız” demeye başladılar. Kanun çıktıktan sonra da aynı şeyleri söylüyorlardı. Seçim kararı aldıktan sonra onlar ittifak yapmaya kalkıştılar. Hem Cumhurbaşkanlığında ortak aday arayışları hem de milletvekili seçiminde ittifak arayışları ortaya çıktı. Olsun, yapsınlar. Biz bu kanunu yaparken kendimiz için yapmadık. İttifakı isteyen bütün siyasi partiler yararlanabilir.

SİSTEM İTTİFAKI ZORUNLU HALE GETİRİYOR

Yeni sistemde partilerin birlikte hareket etmesi daha mı avantajlı?

Bu ittifak ile düzenleme aslında hükümet sistemi değişikliğinin zorunlu bir  sonucu olarak ortaya çıktı. Çünkü hükümet sistemi değişikliği ile beraber bir cumhurbaşkanın yüzde 50 üzerinde oy alması gerekiyor. Bir tek siyasi partinin oyu bunun için yeterli değil. Bu bakımdan cumhurbaşkanı seçiminde partilerin birlikte hareket etmesi zorunlu olacak. Sadece cumhurbaşkanın seçilmesi değil onun arkasında mecliste bir çoğunluğun oluşması da doğru olacaktır. Milletvekili seçimlerinde de partilerin birlikte hareket etmesini bu hükümet sistemi değişikliği zorluyor. Biz bunu önceden gördüğümüz için, yeni sistemde siyasi partilerin birlikte hareket etmesinin, ittifak yapmasının zorunlu hale geleceğini gördüğümüz için buna hukuki bir zemin hazırladık. Bunu legal hale getirdik.

İTTİFAK 15 TEMMUZ’DA BAŞLADI

AK Parti ve MHP’yi ittifaka götüren süreç nedir?

AK Parti ile MHP arasındaki ittifak durup dururken ortaya çıkmış bir ittifak değil. Bir kanun çalışması yapılırken ortaya çıkmış değil. İttifakın bir geçmişi var. Başlangıcı olarak 15 Temmuz’u koymamız lazım. 15 Temmuz’da Türkiye uluslararası sistemin saldırısına uğradı. Bir işgal teşebbüsü ile karşı karşıya kaldı. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin cesaretle sokağa çıkmasıyla o darbe teşebbüsü engellenmiş oldu. Fakat 15 Temmuz bizim siyasi tarihimizde milat olan bir tarihtir. Bu tarihten itibaren Türkiye’de siyasetin 15 Temmuz’u yok sayması, dikkate almadan yoluna devam edebilmesi mümkün değil. 15 Temmuz sonrasında bütün siyasi partiler duruşlarını ve görüşlerini, 15 Temmuz’u dikkate alarak yeniden değerlendirmek zorundadırlar. Bunun ilk adımı 7 Ağustos’ta yapılan büyük mitingdi. O mitinge farklı siyasi partilerden katılım da oldu. O mitingde Türkiye’nin varlığı, bağımsızlığı, istikbali her şeyin üstündedir mesajı verildi. Türkiye’nin çıkarları siyasi partilerin görüşlerinin, çıkarlarının ve programlarının ötesinde ve üstündedir. Mitinge katılan CHP bu mesajın arkasında duramadı. MHP, AK Parti ile birlikte o mesajın arkasında durdu. 15 Temmuz devlete ve millete bir saldırıydı. Buna cevaben bizim milli iradeyi ve devleti güçlendirmemiz, tahkim etmemiz gerekiyordu. Bu sebeple milli iradeyi bütünüyle geçerli kılacak, devletin işleyişini güçlendirecek yeni sistemi düşünmek tartışmak gerekiyordu. 15 Temmuz’dan birkaç ay sonra Sayın Bahçeli bu konuyu gündeme getirdi. Bizim daha önce bu konuyla ilgili 2011-2012 yılında bir çalışmamız zaten vardı. Bahçeli’nin ortaya koyduğu görüş ve kararlılıkla AK Parti’nin bu konudaki istikrarlı görüşleri birleşti, bütünleşti. Neticede 16 Nisan’da, milletimizin kabul etmiş olduğu yeni sistem değişikliğini gerçekleştirmiş olduk. Yenikapı’daki birliktelik sadece fiziken bir birliktelik değildi, aynı zamanda bir gönül, bir zihniyet birlikteliğiydi. Bunun devamı somut olarak 16 Nisan’daki hükümet sistemi değişikliğinde ortaya çıktı. Biz aslında ittifakı hükümet sistemi değişikliğinde fiilen yapmış olduk. MHP ile anayasa değişikliğini beraber yaptığımız için uyum çalışmalarında da beraber hareket etme kararı aldık. Bu ittifakın arka planı budur.

İLKELER ÜZERİNE YAPILMIŞ BİR İTTİFAKTIR

Bir türlü bir araya gelemeyen, oradan oraya koşturan bazı siyasi partilerin genel başkanları ne diyorlar, ‘Biz ilkeler üzerine ittifak yapacağız’. Henüz ilkeleri bulamamışlar, ilkelerini bilemiyorlar. İlkelerini arıyorlar. Bu koşuşturmalar ilke arayışı. Kimlerle ittifak yapacaklarını da arıyorlar, araştırıyorlar. Son gelişmeler, ilkelerin bir torbadan çekerek tespit edileceği, kimlerin ittifak yapacağının da kur’a ile belirleneceği bir noktaya doğru gidildiğini gösteriyor. AK Parti, MHP ittifakı ilkeler üzerine yapılmış bir ittifaktır. Biz ittifak kanunu çıkarttıktan sonra ittifak yapmış değiliz. Daha önce zaten ittifak yapmış olduğumuz için burada zemin teşkil edecek bir hukuki düzenlemeyi bir kanunu hazırlamış olduk.

Fakat bugün alelacele koşuşturarak ittifak yapmaya çalışanlar kanun çıktıktan, Cumhur İttifakı ortaya konulduktan sonra, biz de onun karşısında bir ittifak yapalım diye ortaya çıktı. Muhalefetin arayışı aslında ilkeler üzerinde bir ittifak, doğal gelişmeyle ortaya çıkmış bir ittifak değil, bütünüyle Cumhur İttifakın karşısında bir “karşı ittifak” oluşturmak için hazırlanan bir senaryodur.

TÜRKİYE’Yİ RAHATLATTI

Erken seçim kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? ABD ve Avrupa’dan ‘endişe’ duyuyoruz açıklamaları geldi.

Seçimle ilgili karar Türkiye’yi rahatlattı. Sistem değişikliği yaptık. Yürürlüğe girişini 3 Kasım 2019 seçimlerine bağlamıştık. AK Parti’nin Meclis’te çok büyük bir desteği var. Mevcut parlamenter sistemle bunu götürebiliriz, bir sorun yok. Özellikle Suriye ve Irak’taki gelişmeler bölgemizdeki gelişmeler dahil olmak üzere genel tablo Türkiye’nin bir an önce bu sistemi hayata geçirmesini gerektiriyor. Bu bakımdan seçim kararı Türkiye açısından önemli. Bu seçimle beraber yeni hükümet sistemini yürürlüğe sokmuş olacağız. Aslında bu Türkiye’nin çok daha hızlı bir şekilde yola devam edebilesi için gerekliydi.

AVRUPA’NIN PLANLARINI BOZDUK

Böylece, seçim kararıyla, Türkiye üzerine kurulan hesapları planları, o plan yapanların takvimlerini bozmuş olduk. Ne kadar panik içerisinde koşturduklarını görüyoruz. Yılda bir kere bile görüşmeyenler günde üç dört defa bir oraya bir buraya koşturup duruyorlar. Koşsunlar onların planlarını da bozduğumuzdan dolayı memnun olduğumuzu söyleyebilirim. Avrupa’dan bir takım açıklamalar oldu. Onların hesapları da bozulmuş oluyor. O bakımdan seçim tarihi ile alınan kararın ne kadar isabetli olduğunu bir kere daha görmüş oluyoruz.

 ERDOĞAN’IN BAHSETTİĞİ SENARYO

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, oynanan bir senaryoya dikkat çekti. Sizce bu senaryo nedir?

Bizim ittifakla alakalı kanun çalışmamız başlamadan önce, 15 Temmuz’dan bir süre sonra bir zihniyet, bir perspektif ittifakı içerisinde Cumhurbaşkanı adayı ortaya çıktı. Şuan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tabi ki AK Parti’nin adayıdır. MHP de bizim adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır dedi. İttifakın adayı bir seneye yakın bir zamandır belliydi. Bu istikamette zaten çalışmaları yürütüyorduk. Niye Recep Tayyip Erdoğan aday, MHP neden destekliyor bunun bütün gerekçelerini milletimizin her ferdi biliyor.

Şimdi ise muhalefet bir aday çıkarmaya çalışıyor. Önce strateji konusunda tam mutabık değiller. Birinci turda bütün Recep Tayyip Erdoğan karşıtları bir araya gelip hepsi bir aday mı çıkarmalı, yoksa bütün Recep Tayyip Erdoğan karşıtları kendi adaylarını ayrı ayrı çıkarsınlar da seçimi ikinci tura bırakıp bir aday üzerinde birleşsinler mi, karar verememişler. Tek anlaştıkları konu Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı. İP Genel Başkanı Akşener Cumhurbaşkanı adaylığını açıkladı ve bundan vazgeçmeyeceğini söylüyor. CHP de bir süre kısmen tek aday fikrine destek verdi. Basına yansıyanlara göre önceki Cumhurbaşkanının ismi geçiyor. Akşener çekilmediği için tek aday çıkarabilme imkanı bu anlamda kalmamış gibi.

PANİK HAVASINDALAR

İkinci tur planları konuşuluyor, bunlar için neler söylemek istersiniz?

Birinci turda tek bir isimle mi çıkmak böylece AK Parti dışında kalan seçmeni ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermeyenleri karşı tarafta toplamak mı? Yoksa birinci turda yüzde 50’nin üzerinde oy alınmadığı takdirde ikinci tur seçimi 14 gün sonra yapılır. İkinci turda birinci ve ikinci olan aday yarışır. İlk turda aday ile ilgili bir sayı sınırlaması yok. Tabi ben bu bakımdan ne yapacaklarını kararlaştırdıklarını tahmin etmiyorum. Şu anki hava tam bir panik havası.

ERDOĞAN BİR TEZİN ADAYI 

Seçilmiş Cumhurbaşkanının Meclis’te çoğunluğu elde edememesi halinde ne tür sorunlar ortaya çıkar?

Cumhurbaşkanımızın seçileceği konusunda bizim bir tereddüdümüz yok. Niye yok? AK Parti, Cumhur İttifakı ve adayı Cumhurbaşkanımız siyasette bir tezin bir iddianın ismidir. Önümüzdeki dönem için de bir tez, bir program, bir beyanname ile geliyoruz.

Şimdi koşturup duran partilerin Türkiye’ye vaat ettikleri nedir, bilen var mı? Yeni sistemi uygulamak mı istiyorlar, uygulamak istemiyorlar mı, değiştirecekler mi, ne yapacaklar? Geriye mi dönmek istiyorlar, geriye döneceklerse ne kadar geriye dönecekler? 1982 anayasası dönemine mi, 1961 Anayasası dönemine mi dönecekler? Hiçbir şey belli değil. Bu sisteme göre seçilip bu sistemi uygulayacaklarsa, ne yapacaklar Türkiye için hedefleri neler.  Bir şey söylemiyorlar.  Bunların tek hedefleri Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmesin; başka hedefleri yok.  Türkiye’nin ihtiyacı vaatleri, hayalleri, hedefleri olan siyasi hareketlerdir. Tayyip Erdoğan’ın öncülük ettiği hareket böyle bir hareket. Muhalefet ise sadece Tayyip Erdoğan’ı engellemeyi vaat ediyor. Böyle siyaset yapılmaz. Milletin karşısına bir yıkım projesi, bir engelleme vaadi ile çıkılmaz. Tam bir negatif gündem. Bu sebeple bunların kazanmalarına imkan yok.

 BİRBİRLERİNE ÇELME TAKMALARI MÜMKÜN DEĞİL

Mecliste farklı bir sonucun ortaya çıkması teorik olarak mümkündür. Ama biz bunu bir ihtimal dahilinde görmüyoruz. Bu seçimlerden önemli olanı Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Yeni sistem ile Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk defa yapılıyor. Aslında 24 Haziran’ın odak noktası Cumhurbaşkanlığı seçimi olacaktır. Yeni hükümet sistemi değişikliğinde bir taraftan yasama ile yürütmenin birbirinden bağımsızlığını sağlarken diğer taraftan birbirlerini engellemeyecekleri bir yapıyı kurmuş olduk.   Basit hesaplarla, cumhurbaşkanının parlamentoyu, parlamentonun cumhurbaşkanını engellemesini mümkün kılmayacak bir sistem ortaya koyduk.

 2023 YILINA KADAR UYUM SÜRECEK

 Uyum çalışmaları ne aşamaya geldi?

Seçimden sonra yürürlüğe girecek hususların yeni sistemle alt yapısı hazırlandı. Bakanlıkların teşkilatı ile ilgili alanlar yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenecek. Mevcut parlamenter sisteme göre kanunla düzenlenen bu alanlarda, anayasa değişikliği gereği, bir düzenleme temizliğinin yapılması, bu alanın cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenebilir hale getirebilmesi, bu alanın açılması gerekiyor. Uyum çalışmalarının sadece seçime kadar devam etmeyeceğini, 2023’e kadar devam edeceğini daha önce de ifade etmiştik. Önümüzdeki beş yıllık dönem sistemin bütün kuralları ve kurumlarıyla yerleşmesi için çalışacağımız, uyum ve reformla alakalı çalışmaları sürdüreceğimiz bir dönem olacak.

Uzun zamandır 2023 hedeflerini dile getiriyorduk. Eğer seçimler 2019’da yapılsaydı bir sonraki seçimler 2024’de olacaktı. Seçimin 2018’de yapılması bir sonraki seçimleri de 2023’e çekmiştir. 2023 ile alakalı vurgularımız somut bir tarih karşılığına kavuştu, bu şekilde güzel bir tevafuk da gerçekleşmiş oldu.

BAŞBAKANLIK TEŞKİLATI CUMHURBAŞKANLIĞINA BİRLEŞTİRİLECEK

 Yeni hükümet sisteminde protokol nasıl olacak?

Cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık birleştiriliyor. Yeni sistemde yürütmeyi tek başlı hale getirmiş olduk. Bu sebeple Başbakanlık teşkilatının cumhurbaşkanlığı teşkilatıyla birleştirmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı, seçimden sonra bakanlıkların artması veya azalması hususunu ihtiyaca göre belirleyecek. İhtiyaca göre bir planlamayı cumhurbaşkanı yapacak. Bunların hepsi seçimden sonra.

Benzer konular