13 yaşında girdiği PKK terör örgütünün Marmara sorumluluğuna kadar yükselen Botan Zaxros kod adlı eski militan Gerçek Hayat’a konuştu.Örgütle ilişkisinin 2000 yılı başlarında DEHAP İstanbul Parti binasında başladığını söyleyen Botan Zaxros, sonrasında girdiği sokak eylemleri ve uzun eğitim süreçleri ve eylemlilik döneminden sonra, Marmara Bölgesi’nde birkaç üst düzey yöneticiden birisi olacak kadar yükseldi.“15 yıl kaldığım PKK Terör Örgütünü şahit olduğum bazı hadiselerden sonra sorgulamaya başladım. Karmaşık ilişkiler ağında PKK’nın Kürt halkı ve Kürtlerin geleceğine dair herhangi bir kaygı taşımadığını gösteren onlarca olay yaşadıktan sonra kısa bir süre önce örgütten koptum” diyen Botan Zaxros, ayrıldıktan sonra kendisine yönelik 2 suikast girişiminden sağ kurtulduğunu ve yaşadığı sürece örgütün kendisini cezalandırmaktan vazgeçmeyeceğini bildiğini söylüyor.
Örgüt içerisinde geçen 15 yıl boyunca yaşadıklarına dair Gerçek Hayat’ın sorularını yanıtlayan Botan Zaxros, örgütün yapılanma ve eleman temin etme taktiklerinden PKK-HADEP ilişkisine, İstanbul’da düzenlenen sokak eylemleri ve kundaklama faaliyetlerinden, Gülen Grubu ve örgüt arasında dönem dönem değişen ilişki biçimlerine, Gezi sürecinde yaşanan çarpıcı hadiselerden örgüt içi infazlara, Abdullah Öcalan ve Cemil Bayık arasında var olan güç ve hâkimiyet savaşından örgütün yabancı istihbarat bağlantılarına dek bugüne kadar bilinmeyen birçok konuda şok açıklamalar yaptı. Örgütle ilk tanışmanız nasıl oldu?
Aileden gelen bir ilişki vardı zaten. Babam PKK Erzurum eyalet eski bölge sorumlusu idi. Sonra gayri resmi bir sürgüne tabi tutulduk ve batıya göç etmek zorunda kaldık. Ortaokula kadar örgütle bir bağım olmadı, esasında sempatim de yoktu çünkü babam da uzak durmamızı telkin ediyordu. Ortaokuldayken o zamanki ismiyle DEHAP tarafından sürekli davet ediliyorduk. Bir gün arkadaşlarımla birlikte tanışma maksadıyla partiye gittik. Sonra bu ziyaretler devam etti. Kısa bir süre sonra da sokak eylemlerine katılmaya başladım. Ailemizde birçok kişi devlet tarafından işkenceye tabi tutulmuştu ve benim de içimde o dönemden kalan bir öfke vardı. Hatta bir gün Erzurum’da 20’den fazla asker evimizi basarak babamı linç etmişlerdi. Bu dayak bilinçaltıma işlemişti. Sokak eylemlerine daha fazla katılmaya başladım. O dönem bu eylemler bize biraz çocuksu eğlence ve içimdeki kini tatmin etme aracı olarak geliyordu. Hemen ardından eğitimlere katılmam istendi ve ilk olarak 2 hafta kapalı eğitimde kaldım. O dönem tüm faaliyetler DEHAP İstanbul İl Başkanlığı binasında gerçekleşiyordu.
Devamı Gerçek Hayat’ın 796. sayısında…