Kürtler Demirtaş’ı terketti

HDP, PKK terör örgütünün aldığı uluslararası desteğe rağmen TSK operasyonlarına direnemeyişi yüzünden giderek hırçınlaşıyor. Ortadoğu’da kendisine biçilen rol için Türkiye’de “rahat hareket etmesi” gereken örgüt ise, bunu sağlamak adına attığı tüm adımlarda giderek daha fazla batağa saplanıyor.

Örgüt, güvenlik güçlerinin operasyonlarını kendi lehine çevirmek için yaptığı dezenformasyon girişimleri sonuç vermeyince, çareyi HDP liderleri Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın “serhildan” (başkaldırı) çağrılarında aramaya başladı. 8 Temmuz 2015’den bu yana HDP, PKK, DTK ve KCK tarafından yapılan yaklaşık 140 başkaldırı çağrısı destek görmeyince devreye giren Demirtaş, son olarak geçtiğimiz hafta Cuma namazı çıkışı yeni bir başkaldırı çağrısında bulunarak, Kürt halkının dini duygularını da koz olarak kullanma niyetinde olduğunu gösterdi.

Daha önce de sık sık halkı açık bir şekilde isyana çağıran ve bu çağrılar sonucunda gencecik insanların öldürülmesinin önünü açan Demirtaş, Diyarbakır’da PKK terör örgütüne yönelik sürdürülen operasyonları bahane ederek geçtiğimiz hafta Diyarbakır halkını Sur’a yürümeye davet etti. Ancak bu davetine karşılık almak şöyle dursun, Kürtlerin önemli kısmından tepki gördü.

Sokağa çıkmayana namaz daveti

Demirtaş’ın çağrısına kulak veren bir kalabalık olmadı değil. “Sur’a yürüme” eylemine katılarak Kürtçe “Biz barış değil savaş istiyoruz” diye bağıranlar oldu. Ancak bu eylemlerde yer alanların birçoğu, HDP ile ilişiği olan parti üyeleriydi; halk yine destek vermemişti.

Demirtaş, sonuçsuz kalan çağrılar üzerine çark ederek “halkın manevi değerlerini istismar etme” siyasetine başladı. Provokasyon söylemlerini artıran HDP eş başkanı, 4 Mart Cuma günü, Cuma namazını Sümerpark’ta kılacaklarını belirterek herkesi davet etti.

Bu provokatör söylemler ve başkaldırı çağrıları yeni değil aslında. Terör örgütü PKK, geride bıraktığımız yılın Temmuz ayında Kürt vatandaşlara yönelik başkaldırı çağrılarını yoğun bir şekilde duyurmaya başlamıştı.

Dört bir yandan ‘serhildan’ çağrısı

İlk çağrıyı 8 Temmuz 2015’de KCK yaptı. “Önder Apo’ya özgürlük için serhildana” diyen KCK, “Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması için başkaldırı” çağrısı yaptı. 25 Temmuz’da, bu kez DTK “Direnişi yükseltelim” sloganıyla ateşkes sürecinin bittiğini ve herkesin aktif mücadele etmesi gerektiğini söyledi. HDP Batman Milletvekili Ali Atalan, 27 Temmuz’da “Demokratik serhildan demokratik direniş hamlesi başlatılmalı” diyerek kışkırtıcı açıklamalarda bulundu.

Tarihler 6 Ağustos’u gösterdiğindeyse PKK’nın dağ kadrosundan Duran Kalkan, “Halk direnmeli, Türkiye toplumu direnmeli” dedi. Aynı çağrıları “Halk kendini savunmalı, gerilla gelsin bizi korusun dememeli” diyerek Cemil Bayık ve Murat Karayılan da sürdürdü. 18 Ağustos’ta HDP, “Sesinizi yükseltin” mottosuyla Kürt halkını sokağa çağırdı. Iğdır Milletvekili Pervin Buldan da 5 Eylül’de “Kürdistan’ın dört bir tarafından ses çıkarılması gerekiyor” diyerek bir başka serhildan çağrısı yaptı.

Tarihler 9 Eylül’ü gösterdiğinde Selahattin Demirtaş skandal açıklamalarda bulundu. Demirtaş, “Saldırılara karşı kendinizi savunun” diyerek halka silahlanma çağrısı yaptı. 19 Ekim’de ise HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, “HDP’nin tek başına alanda olması yetmez, Türkiye’deki herkes direnmeli” açıklamasında bulundu. 2 Aralık’ta YDG-H “Yurtsever halkımız, halkımızla daha fazla dayanışma içinde olmalı” dedi.

Kürtler feraset gösteriyor

Kobani olaylarında teröristleri sokağa dökerek birçok masum insanın katledilmesine sebep olan Selahattin Demirtaş, 18 Aralık’ta “Halkımızı bulunduğu her yerde bu onurlu direnişi daha fazla büyütmeye çağırıyoruz” diyerek kışkırtıcı açıklamalarına bir yenisini ekledi. HDP, 21 Ocak 2016’da “Bu süreci ancak ezilenlerin topyekûn direnişi ile aşabiliriz” açıklamasını yaptı. HDP milletvekillerinin skandal açıklamaları 30 Ocak’ta da devam etti. Pervin Buldan, “Kadınların, demokrasi güçlerinin barikat kurması gerekir” diyerek teröristlere desteğe çağırdı.

Türkiye’nin doğusunu ateş çemberine almak isteyenlerin bu kadar sık ve dozu giderek artan çağrılar yapması şunu net biçimde gösteriyor: Kürt halkının büyük bölümü, daha önce defalarca izlediği filme artık yüz vermiyor. Sokağı ve siyaseti birbirinden net biçimde ayıran Kürtlerin bu tavrı karşısında ne yapacağını bilemez hale gelen terör unsurlarının, dini hassasiyetleri kullanma çabaları da işe yaramamış görünüyor. Zira bölge halkı, HDP’li siyasetçilerin sadece dilinde taşıdığı “barış” sözcüğünü bir paravan olmaktan çıkarıp gerçeğe dönüştürme yolunda oldukça kararlı görünüyor.

Benzer konular