Katedral’e ağlayanlar İslam eserlerine suskun

Şam Emeviye Camii gibi İslam dünyasının paha biçilmez sanat eserleri kaza ile değil, kasten bombalanıp yok edilirken sessizliğe gömülen dünya Notre Dame Katedrali için yasa büründü. Çünkü medeniyet, kültür, sanat ve mimari deyince akla gelen Greko Romen olmalı, Judeo Christian karakter taşımalıydı. Peki ya İslam dünyası?

Önce terör hâdiselerinin, peşinden Sarı Yeleklilerin eylemleri ile sarsılan Avrupa’nın sanat ve kültür merkezi Paris, bu kez Hristiyan dünyanın simge eserlerinden Notre Dame kilisesinin yanmasına şâhit oldu.

İki kez ziyaret etme imkânı yakaladığım Katedral hakkında analiz yapmadan önce kısaca geçmişine değinmekte yarar var. Rivayetlere göre Fatih Sultan Mehmet’in Kızıl Elma hedefi olarak rüyalarını süslediği, “sancağımı kulelerine dikeceğim” dediği, ilk gotik katedrallerden biri olan Notre Dame, Ortaçağ Avrupasının ruh haritasını oluşturan “gotik mimari dönem”in simgesi olarak onlarca yıl süren çileli bir uğraş sonucu tamamlanabildi.

Fransız gotik mimarisinin en özel örneklerinden biri olarak gösterilen yapı özellikle yabancı turistler için popüler bir mekan. Hâlen Katolik katedrali işlevi görüyor ve Paris başpiskoposluğuna ev sahipliği yapıyor.

Notre Dame Katedrali, Meryem Ana’ya ithaf edilmiş. Nitekim adının Türkçe karşılığı “hanımefendimiz”. Paris’in diğer tüm önemli yapıları gibi Seine Nehri’nin kıyısında yer alıyor.

Ortaçağdan Rönesansa, Katolik Protestan savaşlarından 1789 Fransız devrimine, Napolyon Savaşlarında Fransız Komünü’ne, oradan Nazi İşgaline değin birçok dinî, siyasî, kültürel hâdiselere hatta ünlü aşklara tanıklık eden bir yapıdır Notre Dame. Heykelleri ve işlemeli camlarıyla pek görülmemiş bir dünyevilik içermesiyle bir dönem tartışmalara konu olmuştur.

Yapımı yüz elli yıl sürdü

1160 yılında Paris katedrali “Avrupa krallarının bölge kilisesi» olduktan sonra Piskopos Maurice de Sully tarafından “mağrur görevi için yetersiz” bulundu. “Paris piskoposu” unvanını alan Sully katedrali yıktırdı. Söylentiye göre Sully, Paris’in yeni görkemli kilisesinin hayalini görmüş ve kilisenin dışına bu görüntüyü çizmiştir. Kilisenin yapımı için birçok evi yıktıran Sully, ayrıca malzemelerin taşınabilmesi için bir de yol açtırmıştır.

Batı cephenin ve çarpıcı iki kulesinin yapımı 1200 yılları civarında, sahın bölümü tamamlanmadan başladı. Yapım süreci boyunca çok sayıda mimar çalıştı. İki farklı yükseklik ve değişik mimari stillerin sebebi budur. 1245 yılında kuleler tamamlanırken katedralin tamamlanması 1345 yılını buldu.

İslam eserleri bombalanırken tüm dünya suskun

Dünya kültür mirası açısından önemli olan yapının yanması hepimizi üzdü. Yangın bir provokasyon müdür? Fransa’ya siyasal düzlemde bir mesaj mı içermektedir? Yahut sadece bir kaza mıdır? İncelemeler hakikati ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla sabotaj ihtimaline ilişkin kesin bir hükme varmak şimdilik erken gözükmektedir.

Fakat şunu açıkça söyleyebiliriz ki, dünyayı yöneten finans kapital nam-ı diğer ‘küresel çetenin herhangi bir ülkeye mesaj vermek istediğinde sanat değeri yüksek mimari eserler dâhil saldıramayacağı mukaddes yoktur.

Ancak çok vahim ve son derece üzücü bir durum daha vardır ki, o da Şam Emeviye Camii gibi İslam dünyasının paha biçilemez sanat eserlerinin kaza değil, kasten bombalanması ve yok edilmesi karşısında tüm dünyanın bir anda sessizliğe gömülmesidir. Çünkü Batı için tek bir medeniyet, kültür, sanat ve mimari vardı.O da Greko Romen ve Judeo Christian temel üzerine inşa edilen Batı Medeniyetidir.

Avrupa merkezli dünya görüşünün içimizdeki temsilcileri Notre Dame Katedralinin yanması karşısında mersiyeler düzmeyi pekala becerdi. Oysa İslam mimarisinin nadide eserleri emperyal güçler ve bölgedeki maşaları tarafından yok edilirken bu kesim dut yemiş bülbülden farklı değildi.

Darısı İslam dünyasının başına

Bu bağlamda bugün konuşulması gereken Notre Dame Katedralinin yanması değil, İslam dünyasının içine düşmüş olduğu perişan ruh hâlidir. Mâbedleri ile beraber tüm medeniyet değerlerinin yok edilmesi karşısında içine düştüğü acziyet ve biçareliktir.

Fransa’nın komünistleri, sosyalistleri, ateistleri dahi kültür ve sanat düzleminde Notre Dame Katedraline sahip çıkarken hatta bağışta bulunurken Müslüman dünyanın petro dolar kodamanları viran olan İslami şaheserlere karşı ilgisizdir.

Son olarak İbn-i Haldun’a atıf yaparak konuyu bitirelim, “Bir coğrafyayı kılıç yoluyla ele geçirebilirsiniz, lakin kaleminiz yoksa elde tutamazsınız” yani yurt haline, vatan haline getiremezsiniz.

Şüphesiz kalem; bilgi, kültür, ilim, teknoloji, sanat, mimari, akıl ve hikmet demektir. Notre Dame örneğinde olduğu gibi, tarih yürüyüşünde kendi varoluşuna anlam kazandıran değerlere bütün gücü ile sahip çıkan bir Batı figürüyle karşı karşıyayız.
Darısı İslam dünyasının başına!

Benzer konular