Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki Başkonsolosluğunda “vahşice” öldürüldü. Tarihte eşine rastlanmayan cinayetle ilgili ortaya çıkan detaylar, kafamızı daha da karıştırıyor. Konsolosluktaki kameraların kayıt yapmaması, güvenlik güçlerinin cinayetle ilgili detayları Türk basını yerine dünya basınıyla paylaşmaları, Kaşıkçı’yı öldürmek için bir tetikçi yerine 15 kişinin gönderilmesi, infaz için sokak yerine konsolosluğun tercih edilmesi ve abartılı cinayet izleri bırakılması ne anlama geliyor? Cemal Kaşıkçı’nın cansız bedeni gerçekten parçalara ayrılarak yurtdışına mı çıkarıldı? Bu mümkün mü? Amatör mü yoksa çok profesyonel bir cinayetle mi karşı karşıyayız? İşte size 15 soru ve cevapta Kaşıkçı cinayetini anlama rehberi.
2 Ekim 2018 Salı günü akşam saatlerinde “Flash-son dakika” kodu ile düşen haberler, Washington Post’ta Riyad yönetimini eleştiren yazıları ile tanınan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki konsolosluğuna girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamadığını söylüyordu.
Oldum olası polisiye romanları okumayı, zeka dolu siyasi entrikalarla dolu polistik gerilim filmlerini, casusların, istihbaratçıların hayatlarını incelemeyi severim. Cemal Kaşıkçı’nın kaybolması ile ilgili son dakika haberini görünce olayı filmlerdeki gibi “canlı canlı” izleyeceğimizi düşündüm.
Ertesi gün çıkan haberler bu tezimi doğruladı. Uluslararası istihbarat operasyonun, ajanlar savaşının belki de sonu korkunç bir cinayetle sonuçlanacak, izleyenlerin ise “katil” kim ve “cinayet nasıl” işlendi gibi soruları sorduğu naklen yayınlanan bir filmin içindeydik.
1,5 yıldır ABD’de ikamet eden ve sık sık Türkiye’ye gelen Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı, konsolosluğa evlilik işlemleri yaptırmak için geldi. Saatler 13.14’ü gösterdiği sırada içeri girdi. Konsolosluğun önünde nişanlısı Hatice Cengiz’den ayrıldı. İçeri girmeden önce cep telefonunu nişanlısına verdi, başına bir şey gelecek olursa AK Parti Genel Başkanı Danışmanı Yasin Aktay’ı ve Türk-Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı’yı aramasını söyledi.
Konsolosluğun çevresinde bekleyen Hatice Cengiz saat 16.40’da Yasin Aktay’ı aradı ve nişanlısının durumundan endişe ettiğini söyledi. Aynı saatler içinde Kışlakçı’yı haberdar etti.
Polisin güvenlik kameralarından yaptığı tespite göre Hatice Cengiz, saat 17.33’te konsolosluğun önündeydi.
Bundan sonrası ise hepimizin gözleri önünde yaşandı. Turan Kışlakçı ve Hatice Cengiz, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın “kaybolduğunu” kamuoyuna duyurdu.
Kaşıkçı’nın Suudi Konsolosluğu’nun içinde öldürülmüş olabileceği iddiaları kamuoyunda yüksek sesle dile getirilince 4 gün sonra yani 6 Ekim’de Suud Konsolosluğu’ndan ilginç bir hamle geldi. Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosu Muhammed El-Katibi, konsolosluğun kapılarını Reuters haber ajansına açtı.
İddialar için, “Bunlar sadece dedikodu” derken konsolosluk içinde gezdirdiği muhabire fotoğraf da çektirdi. Muhabir, Kaşıkçı’nın konsolosluktaki güvenlik kameralarından görüntülerini görmeyi isteyince ise cevabı hayli ilginçti: “Kameralar kayıt yapamıyor”.
6 Ekim Cumartesi akşamı İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, “Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nda alıkonulduğuna dair iddialar üzerine olay günü derhal soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma derinleştirilerek devam etmektedir” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu, ilk resmi açıklama olarak kayıtlara geçti.
Ve Pazar günü… Reuters, dünya kamuoyunun da yakından takip ettiği olaya ilişkin olarak “Türk polisi, Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında öldürüldüğünü değerlendiriyor” haberini geçti.
Olayın ilk günlerdeki özeti bu. Başta da söylediğim gibi, polisiye romanları okumayı, siyasi entrikalarla dolu gerilim filmlerini, casusların, istihbaratçıların hayatlarını incelemeyi seven biri olarak şimdi hep birlikte bir soru cevap turuna çıkalım.
1-Kaşıkçı, evlilik işlemleri için İngiltere’den Türkiye’ye gelmiş ilk müracaatını 28 Eylül’de yapmıştı. Konsolosluk evrakların hazırlanması için süre istedi ve 2 Ekim’e randevu verdi. Kaşıkçı, 28 Eylül akşamı İngiltere’ye uçtu ve 2 Ekim’de tekrar İstanbul’a geldi. Kaşıkçı İngiltere’de kimlerle görüştü? Nişanlısı ile bu konuda bir şey paylaştı mı? Konsolosluğa ilk giriş anında nasıl karşılandı? Endişelerini paylaştı mı?
Hatice Cengiz’in anlatımına göre Kaşıkçı, 28 Eylül’de konsoloslukta 1 saat bekledi. Konferans için İngiltere’ye dönmek zorunda olduğunu, Salı günü Türkiye’ye gelebileceğini söyledi. Kaşıkçı, konsolosluk yetkililerinin kendisini olumlu karşıladığını, evlilik kararından dolayı tebrik ettiklerini anlattı. Cengiz, Cemal Kaşıkçı’yı endişeli görmediği için konsolosluğa tekrar gitmesine engel olmadığını söyledi. Kaşıkçı’nın İngiltere’de konferans dışında bir görüşme yapıp yapmadığının yanıtı yok.
2-Kaşıkçı, konsolosluğa gitme konusundaki tedirginliğini neden Türk yetkililerle paylaşmadı. Ya da neden bizzat Yasin Aktay ve Türk-Arap Medya Derneği’ni bilgilendirmedi?
Kaşıkçı endişeli olsa da, Suudilerin Türkiye toprakları içinde kendisine zarar verebilecekleri ihtimalini düşünmüyordu. Ayrıca nişanlısı Hatice Cengiz Washington Post’a yazdığı makalede şunları söyleyecekti: “Cemal, bir diplomatik misyonda insanlara zarar vermenin, onları gözaltına almanın veya tutuklamanın uluslararası hukuku ihlal etmek olacağını söyledi ve Türkiye tarihinde bugüne kadar böyle bir şeyin hiç yaşanmadığını belirtti. Bu yüzden içeriye güvende olacağından şüphe etmeden girdi.”
3- Cemal Kaşıkçı ve Hatice Cengiz ne zaman nasıl tanıştı? Evliliğe giden süreç nasıl başladı? Kaşıkçı son 1 yıl içinde Türkiye’ye ne sıklıkla gidip geldi? Hatice Cengiz bu süreçte Kaşıkçı’nın yaşadığı ABD ve İngiltere’ye kaç kez gitti?
Bu soruların hiçbirinin net cevabı yok. Kaşıkçı’nın Türkiye’de bulunma süresi ve Hatice Cengiz’in ABD ve İngiltere’ye kaç kez gidip geldiği henüz bilinmiyor. Cengiz ile Kaşıkçı’nın nasıl tanıştıklarına dair de kesin bilgi yok. Bir iddiaya göre Hatice Cengiz ile Cemal Kaşıkçı bir konferans sırasında tanıştı. Evlenmeye karar verdiler. Ancak bu kesinleşmiş bilgi değil. Soruşturmanın ilerleyen safhalarında ve Hatice Cengiz’in bu konuda polise verdiği ifadede bu soruların yanıtını bulabileceğimizi düşünüyorum.
4- Cemal Kaşıkçı’nın konsoloslukta öldürüldüğü iddiaları nasıl gündeme geldi?
Reuters, 7 Ekim Pazar günü Türk yetkilileri kaynak gösterdiği haberinde, “Türk polisi Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında öldürüldüğünü değerlendiriyor” diye yazdı. Bu haberin ardından kimi köşe yazarları Kaşıkçı’nın işkence ederek öldürüldüğünü yazdı. Kimileri de Kaşıkçı’nın kesilerek öldürüldüğünü, cesedin ise bavulların içine konularak diplomatik dokunulmazlık zırhı içinde yurt dışına çıkarıldığını yazdı.
5- Konsolosluğun kapılarını Reuters’a açması ne anlama geliyor. Konsolosluk neden Reuters’ı seçti? Açıklamada çelişkiler var mı?
Konsolosluğun Kaşıkçı kaybolduktan 4 gün sonra yaptığı açıklama üzerlerindeki kuşkuları ve olaydaki sis perdesini dağıtmadı. Bilakis şüpheleri arttırdı. Konsolos, Reuters’i seçerek dünya kamuoyuna seslenmek istedi. İçeride fotoğraf çekilmesine izin vererek de “şeffafız” izlenimi vermek istedi. “Türk yetkililerinin konsolosluk içinde arama yapmasına izin verebiliriz” sözleri de zaman kazanmak ve olayı soğutmaktan ibaretti. Sonradan anlaşıldı ki, Sudiler “luminal” inceleme konusunda Türkiye’ye izin vermedi. Konsolosun “Güvenlik kameralarımız kayıt yapmıyordu” sözleri de en büyük çelişki oldu.
6- Konsolosluktaki kameraların kayıt yapmaması veya bozuk olması mümkün mü?
Konsolosluğun “şeffaflık” konusundaki PR çalışması kameralar kayıt yapmıyordu açıklaması ile tamamen çöktü. Bu cevapla birlikte konsolosluğun olayı kararttığı ihtimali ve cinayet iddiaları kuvvetlendi. Kameraların kayıt yapmama ihtimali akla yatkın değil. Kendi açılarından bile önemli bir güvenlik zafiyeti.
7-Güvenlik kamerası bozulmuş olamaz mı?
Bu sorunun cevabı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı soruşturmada gizli. İstanbul Emniyeti konsolosluğun güvenlik kameralarını kuran şirketi buldu. Filipinler menşeli şirket konsolosluğun 1,5 yıldır kendilerinden bakım hizmeti almadığını ve arıza için kendilerine başvurmadığını söyledi. Bu cevap, Suudilerin Kaşıkçı’nın konsolosluk içindeki görüntülerini gizlediğini ve olayla ilgili karartma yaptığı iddialarını güçlendirdi.
8- Suudilerden sonra Türk yetkililerin ardı ardına Reuters’e açıklama yapması ve Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na giriş anının kamera görüntülerinin Washington Post gazetesinde yayınlanması ne anlama geliyor?
“Türk istihbarat birimleri bugüne kadar alışık olmadık şekilde soruşturma ile ilgili detayları dünya kamuoyu ile paylaşıyor” demek mümkün. Bu strateji ilk kez uygulanıyor. Şu ana kadar da oldukça önemli bir etki yarattı. Washington Post gazetesindeki görüntüler için “İşte giriş anı. Kaşıkçı’ya konsolosluk içinde bir şey yapılmadıysa siz de çıkış anının belgesini, görüntülerini ortaya koyun” şeklinde istihbari ve diplomatik bir dil denilebilir.
9- Kaşıkçı’nın konsolosluğa girişinden saatler önce Türkiye’ye gelen ve her biri “özel” olarak değerlendirilen 15 Suudi’nin bu olayla ilgisi ne? Bu kadar kalabalık bir grup 1 kişi için neden gelir? Bu kişilerin Cemal Kaşıkçı’yı infaz ettikleri iddiası ne ölçüde doğru olabilir?
Alışıldık bir durum olmadığı ortada. 15 Suudi’nin bu kadar dikkat çekici şekilde Türkiye’ye giriş yapması, kaldıkları otellerde kimliklerini gerçek olarak beyan etmeleri örtülü operasyonlarda kullanılan bir yöntem gibi durmuyor. İstihbarat dünyasında, bu çapta bir operasyonu yapacak ajanların ayrı ayrı ülkelerden gelmeleri ve izlerini belli etmemek için her türlü yolu denemeleri beklenir. 15 kişinin Kaşıkçı’yı öldürmek veya kaçırmak için bu şekilde Türkiye’ye gelmiş olmaları, sonrasında da çıkış yapmaları çok anlaşılır bir durum değil. Bu amatör davranış tarzını, “soru işaretleri” oluşturmak için kullanılan bir yöntem olarak değerlendirenler de var. Yani Suudiler amatör gibi gözüken profesyonel bir eyleme imza attılar.
10- Türkiye’ye gelen 15 kişinin iki ayrı uçakla Dubai ve Mısır’a gitmiş olması ne anlam taşıyor ?
Amatörlük değilse, kör göze parmak sokan bir mesaj, iadeli taahhütlü bir mektup gibi duruyor. “Biz cinayeti işledik, hadi siz de ispat edin” gibi bir üstten mesaj anlamı içerdiği söylenebilir.
11- Suudi Arabistan’dan gelen ve Kaşıkçı’nın kaybolduğu gün Türkiye’yi terk eden 15 kişinin olayla ilgisi başka ne şekilde olmuş olabilir?
Bu 15 kişi Kaşıkçı’yı sorgulamak için Türkiye’ye gelmiş olabilir. Bu nedenle gelirken kimliklerini gizleme gereği duymadan ve toplu halde gelmişlerdir. Sorgu sırasında Kaşıkçı işkence görmüş ve bunun sonucunda kalp krizi geçirmiş ya da solunumu durmuştur. Yani tim aslında sorgu için gelmişti ama sorgu sırasında gerçekleşen cinayetin ardından Türkiye’yi terk ettiler. Bu da ihtimallerden biri.
12- Kaşıkçı’nın kesilerek öldürülmesi ve cesedin valizlerin içinde yurtdışına kaçırıldığı ihtimali gerçekçi mi?
Akla en uzak ve en riskli ihtimal. Diplomatik pasaportu, dokunulmazlığı olan ve çantası ile valizinin aranma ihtimali olmayan bir kişinin bile göze alamayacağı bir ihtimal. Türkiye’ye gelen 15 kişinin diplomatik dokunulmazlık kapsamındaki kişiler olmadığı biliniyor. Ayrıca Türkiye’yi terk ederken X-RAY cihazından geçen valizlerinde herhangi bir şüpheli durum tespit edilemiyor. X-RAY cihazlarının valizlerin içinde ceset olsa tespit ettikleri biliniyor. Ayrıca bu şahıslar diplomatik pasaporta sahip olsalardı bile istihbarat yöntemleri içinde bu kişilerin valizleri bir şekilde aranabilirdi. Uçakta bomba ihbarı yapıldığı yönünde bir bilgi ile tüm valizler kontrol edilebilirdi. Onun için bu yöntemin kullanılmış olması ihtimali sıfıra yakın.
13- Kaşıkçı’nın öldürüldüğü yönünde Türk yetkililerden yabancı haber ajanslarına yapılan açıklamalar ve kamuoyunda yüksek sesle dillendirilen iddiaların anlamı ne?
Eldeki veriler ve bu tonda açıklamalar Türk istihbaratının elinde bu konuda önemli deliller olduğunun göstergesi. Cinayetin işlendiği yönünde görüntüler olduğu iddiaları ağırlık kazanıyor. Bu konuda bir ses kaydı veya halen istihbarat birimlerinin elinde tutulan bir görgü tanığının çıkması kuvvetle muhtemel.
14- Türk güvenlik birimleri önümüzdeki günlerde ellerinde cinayete ilişkin veriler varsa bunu kamuoyu ile paylaşacaklar mı? Böyle bir delil olma olasılığı ne?
Kaşıkçı’nın kolundaki cep telefonu ile bağlantılı saatin ses alma özelliğinden bahsediliyor. Bunun dışında ses kayıt alma özelliğine sahip bir “böcek”, angaje edilmiş bir istihbarat elemanın görgü şahitliği de yine ihtimaller arasında. Önümüzdeki günlerde böyle bir delil, ses kaydı vs. var ise bunları Washington Post veya yabancı bir basın kuruluşundan okuma olasılığımız yüksek.
15- Eğer cinayet konsolosluk içinde gerçekleştirildiyse ses kayıt ve benzeri ihtimallere karşı neden jammer kullanılmadı. Böyle bir operasyonu gerçekleştiren ülke olası bir ses kayıt yapma özelliğine karşı jammer kullanmaz mı?
Mükemmel cinayet yoktur. Bu ihtimali düşünmüş ve jammer da kullanmış olabilirler. Veya basiretleri bağlanmış ve bu tedbiri almamış da olabilirler. Ancak her ne ise eldeki veriler Türk istihbaratının elinde önemli deliller olduğu yönünde.