Karlov suikastı sanığı FETÖ’cü nerede saklanıyor?

Makedonya istihbarat kaynaklarından elde edilen istihbarat raporunda “Ankara ve Üsküp arasında sorun çıkartabilecek FETÖ’cü” olarak kimden bahsediliyor? Çok gizli istihbarat raporunda Gaziantep’te faaliyet gösterirken 15 Temmuz sonrası kapatılan Çınar Derneği ne şekilde geçiyor? Firari FETÖ’cülerin kaçırılmasından Almanya’ya sığınma başvurusu yapmaya çalışan ülke imamlarına kadar pek çok çarpıcı bilginin yer aldığı rapora Gerçek Hayat ulaştı.

Berlin Duvarı’nın yıkılması sadece Dünya için büyük bir anlam ifade etmiyordu, FETÖ için de yeni fırsatlar ve hedefler sunuyordu. Yeni Dünya Düzeni’ne uygun bir şekilde örgütlenme modelini revize eden FETÖ, Türkiye dışına açılmaya karar verdi.

‘Adriyatik’ten Çin Seddine’ mi?

Yerel bir nurcu hareket, bölgesel bir dini harekete dönüştürülürken meşruiyetini “eğitim” çalışmalarından alıyordu. Gülen’in ABD kontrolündeki “gönül erleri” ilk olarak dağılan Sovyetler Birliği’nden ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetlerine yöneldiler. Türkiye’de iktidarda ANAP, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda ise Turgut Özal vardı.

“Adriyatik’ten Çin Seddine Türk Dünyası” rüyalarının seslendirildiği 1992’de FETÖ ilk örgütlenmesini tamamlamış, pek çok ülkede okullar açmaya başlamıştı. Kamuoyunun henüz tam olarak farkına varmadığı bir hareketin Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan gibi ülkelerdeki okulları Türkiye’den gelen Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar tarafından ziyaret ediliyor, büyükelçiler tarafından destekleniyordu.

1960’lı yılların sonunda “nurcu” bir hareket olarak yola çıkan FETÖ, bu ilk açılımının ardından kendini “nurcu” bir hareket olarak tanımlamaktan da uzaklaşmaya başlıyordu. Dönemin siyasi havasına uygun olarak Fethullah Gülen’in Türk Dünyasına dönük mesajları sıklıkla duyuluyor, “Turan” idealine uygun açıklamalar da ihmal edilmiyordu.

İşte tam da bu dönemde sadece Türkiye’nin doğusuna değil batısına da yönelmişti FETÖ’cüler. Ciddi bir müslüman nüfusun yaşadığı Balkan ülkelerinde teşkilatlanma çalışmalarını başlatan örgütün öncü kuruluşu ise Zaman gazetesiydi. ABD istihbaratı ile kurulan ilişkiler sonucu eski Doğu Bloku’nun müslüman nüfusa sahip tüm bölgeleri FETÖ’nün çalışma alanına dâhildi.

FETÖ’nün Balkanlara giriş kapısı

Daha Yugoslavya parçalanmadın FETÖ’nün Zaman gazetesi Makedonya’da ofis açmış ve örgütlenme çalışmalarına başlamıştı. İstanbul’dan gönderilen bir kaç kişiyle başlatılan bu çalışmalarda ilk hedef ülke eki çıkartmak ve okullar için uygun zemin oluşturmaktı. Aynı dönemde Arnavutluk, Bosna Hersek ve Kosova’da da örgütlenen FETÖ, Zaman gazetesini Makedonya’da yayınlamayı başardı. Zaman’ın dünyada 18. ülke olarak yayınlandığı Makedonya’da işler o kadar da iyi gitmedi.

Hatırı sayılır bir Müslüman Arnavut ile Türk nüfusun bulunduğu ülkede yine de teşkilatlanmak kolay olmuyordu. Hristiyan Makedonlar, Türkiye’den gelen bu gruba çok da olumlu bakmıyor, okul açma taleplerine onay vermiyordu. Etnik ve dini açıdan hayli sorunlu olan ülkede yönetimi elinde bulunduran Makedonlar, Türkiye’den gelen ve görünürde Müslümanlara hizmet etmeyi hedefleyen Gülencilere pek de sempatik bakmıyordu. Savaşın da etkisiyle Bosna’da da istediği gibi okullarını açamayan, diğer kurumlarını faaliyete geçiremeyen FETÖ, Arnavutluk ve Kosova’da daha rahat çalışma imkânı buldu.

Sessiz sedasız açılan kolejler, dil kursları ve öğrenci yurtları ile Balkanlar’da günden güne büyüyen FETÖ, siyasiler ve bürokratlar ile iyi ilişkiler kurmayı hiç ihmal etmedi. Türkiye ve Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetlerinde elde ettikleri tecrübeyi Balkanlara taşıyorlar ve “eğitim gönüllüleri” görüntüsü altında başka bir projeyi hayata geçiriyorlardı.

Önce çocuklar sonra aileler

Proje örgüt, İngilizce eğitim verdikleri kolejlerde ülkenin önde gelen siyasilerinin ve bürokratlarının çocuklarını okutuyorlar ve onlar üzerinden ailelerine ulaşarak güç devşiriyorlardı. Aslında formül çok da karmaşık değildi ve girilen her ülkede aynı taktiğe başvuruluyordu. Seçkinlerin çocuklarına özel ilgi gösteriliyor, bu çocuklar dünyanın diğer ülkelerindeki network ağına dâhil ediliyor.

ABD ve Türkiye’ye yönelik geziler ve baş döndürücü etkinlikler ile önce çocuklar sonrasında ise aileleri büyüleniyordu. Her ebeveynin en zayıf noktası elbette ki çocuklarıydı ve bu çocuklar üzerinden gelen her talep bir şekilde kabul görüyordu. FETÖ’nün genç ve hırslı öğretmenleri, 24 saat ilgilendikleri çocukları adeta ana dili gibi İngilizce konuşan robotlara dönüştürüyordu. İngilizceleri ile anne ve babalarını, öğrendikleri bir kaç Türkçe şarkıyla da Türk kamuoyunu etkileyen bu çocuklar FETÖ’nün ilerleyen yıllarda hayata geçireceği Türkçe Olimpiyatlarının da nüvesini teşkil ediyordu.

FETÖ’nün ilk yurtdışı tecrübesi olan Orta Asya ve Balkanların ardından Dünyanın pek çok ülkesinde de kolejler açıldı. Örgüt büyüdükçe Balkanlar’daki faaliyetler de büyüyor, medya ve eğitim faaliyetinin dışındaki alanlarda da yatırımlar yapılıyordu. FETÖ’cü işadamları sahip oldukları network’ü ticari yatırımlarına tahsis ediyor, “win-win” modeliyle herkes memnun kalıyordu. Bugün Balkanları dolaşan biri sadece Makedonya’da değil Arnavutluk’ta, Kosova’da, Sancak’ta, Bosna-Hersek’te, Bulgaristan’da, Romanya’da, Moldova’da, hatta Sırbistan’da yüzlerce FETÖ kurumuyla karşılaşıyor.

FETÖ için kaçış güzergâhı

Peki 17-25 Aralık ve sonrasındaki gelişmeler FETÖ’nün faaliyetlerini zayıflatmadı mı? Dışişleri, TİKA, Yunus Emre Enstitüleri, Diyanet ve Vakıflar’daki FETÖ’cülerin tasfiye edilmesi yurt dışındaki bu yapılanmanın zaafa düşmesine yol açmadı mı? Doğrusu Balkanlar ölçeğinde bakıldığında 15 Temmuz darbe girişimine kadar herhangi bir sıkıntının yaşandığının izleri yok. FETÖ için asıl zor günler 15 Temmuz sonrasında başlıyor. 15 Temmuz sadece Türkiye’de değil, Balkanlardaki FETÖ hareketi için de gizlenemez bir kırılmanın tarihi dönüm noktası. Türkiye’nin kararlı tutumu ve Dünyanın her yerindeki FETÖ’cülere yönelik mücadelesi Balkanlar’daki yapılanmanın da tüm önceliklerini etkiliyor.

15 Temmuz’un ardından Türkiye’ye en yakın coğrafyadaki FETÖ yapılanması hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmeyi planlıyordu. Okullar faaliyetini sürdürecek, sekteye uğrayan medya yoluna küçülerek devam edecek, ticari faaliyetler örgütten bağımsızmış gibi yapılandırılacak ve gizliliğe çok daha fazla önem verilecek. Yeni dönemi en az hasarla atlatmayı planlayan örgütün Balkan yapılanması, Türkiye’den kaçanları Avrupa’ya ulaştırmak ve firari örgüt mensuplarına maddi katkı sağlamak gibi kriminal görevler de üstlendi.

FETÖ’nün gün geçtikçe kriminalize olması yerel güçlerin de dikkatinden kaçmıyordu. Türkiye’nin kararlı tutumu ve diplomatik temsilciliklerin ısrarlı çabaları sonucunda FETÖ için zor bir dönem başlamıştı. Türkiye’nin okulların kapatılması yönündeki taleplerine olumlu cevap verilmese de, FETÖ faaliyetlerine yönelik engellemeler yok da değil. Hatta başta Makedonya olmak üzere Kosova ve Romanya’da güvenlik güçleri ve istihbarat örgütleri FETÖ faaliyetlerini daha sıkı takip ediyor, daha ayrıntılı raporlar hazırlıyordu. İşte o raporlardan birinde Makedonya’daki FETÖ faaliyetleri tüm ayrıntılarıyla anlatılıyor, FETÖ’nün ülke yapılanması isim isim ortaya konuluyor.

Makedonya’daki FETÖ örgütlenmesi

15 Temmuz sonrasında FETÖ için Türkiye’ye en yakın ve en güvenli yerlerden biri de Makedonya. Meriç’ten ve Ege’den firar eden FETÖ’cüler bir süre sonra Makedonya’da buluşuyor. Örgütün sahip çıktığı firariler ağırlıklı olarak Gostivar, Tetova, Struga ve Saray gibi şehirlerde saklanıyor. Sonrasında ise belgeler hazırlanıyor, bağlantılar sağlanıyor ve pek çok firari Almanya gibi ülkelere gönderiliyor.

FETÖ’nün Makedonya idarecileri eğitim ve ticari faaliyetlerinin yanı sıra insan kaçakçılığının da bir parçası durumundalar. FETÖ’cülerin artan hareketliliği Makedonya İstihbaratının da gözünden kaçmıyor. Yerel istihbarat örgütünün işbirliği içerisinde olunan bir başka istihbarat örgütüne sunulmak üzere hazırladığı rapor, FETÖ’nün Makedonya yapılanması hakkında çarpıcı bilgiler içeriyor. İstihbarat raporunun ekinde yer alan listede ise ülkedeki FETÖ’cü kurumlar ve bu kurumların idarecileri tek tek sayılıyor.

İngilizce olarak hazırlanan istihbarat notunda FETÖ’nün eğitim ve medya alanında varlık gösterdiği vurgulanıyor. Bu kanallar üzerinden siyasi liderler, resmi yetkililer, polis ve istihbarat görevlileri ile yargı mensupları ve kamu denetçilerinin çocuklarına burs verilerek güç elde edildiğinin altı çiziliyor. Aslında FETÖ, diğer ülkelerde uyguladığı modeli Makedonya’da da aynen sürdürüyor. Hâlihazırdaki tüm özel okullardan daha pahalı olan FETÖ okullarına pek çok devlet görevlisinin çocuğu ya çok cüzi paralarla veya ücretsiz olarak kabul ediliyor.

FETÖ ülkede aynı zamanda iş dünyası, bankacılık, turizm ve ulaşım hizmeti alanında da faaliyet yürütüyor. Bugün için çok etkin olmasa da Analytica adlı düşünce kuruluşu da halen aktif görünüyor.

Makedonya’daki FETÖ’CÜ siyasiler

Yerel istihbarat örgütünün hazırladığı raporda FETÖ’nün en güçlü olduğu yer olan Gostivar dışında Tetova, Kotev, Saray ve Chair belediyelerinde de kontrol ele geçirilmiş görünüyor. Yine rapora göre Makedonya’da 23 kişilik bir yapılanma görev yapıyor ve Hükümet’te koalisyon ortağı olan etnik Arnavutların partisi olan Demokratik Bütünleşme Birliğince (DUI) destekleniyorlar. DUI ile kurulan ilişki sayesinde polis ve istihbarat örgütünce de korunuyorlar.

Makedonya siyasetinde etkin olan Tetova Belediyesi Meclis Üyesi Ahmet Qazimi, kamu denetçisi İzzet Mexhiti ve İçişleri Bakan Yardımcısı Agim Nuhiu, FETÖ’nün ana koruyucuları olarak zikrediliyor.

Eski FETÖ imamı nasıl kaçtı?

Hangi ülkeye sunulmak için hazırlandığı tespit edilemeyen istihbarat raporunda Makedonya’daki FETÖ’cülerin Avrupa’nın diğer ülkelerine nasıl adam kaçırdıkları hakkında da bilgi veriliyor:

“ABD Büyükelçiliği ve Almanya sorunlu olan FETÖ üyelerinin dolaşımını sağlıyor. Sorunu olan üyeler Tiran ve Ljubljana’ya (Slovenya’nın başkenti) gönderiliyor. Bu kişilerin Almanya’nın Münih kentinde sığınma başvurusu yapabilmeleri için orada 90 gün kalarak gerekli dokümanları hazırlanıyor. Örneğin Makedonya’nın eski imamı olarak bilinen Bayram Pınarbaşı da bu şekilde yapmıştır.”

Raporda firari FETÖ’cülerin Makedonya üzerinden Avrupa’nın diğer ülkelerine nasıl kaçırıldığı bu ifadelerle aktarılıyor. Firari FETÖ’cülerin yasal yollarla Almanya’ya sığındıklarının anlaşıldığı bu ifadelerden Makedonya eski imamının artık Almanya’da bulunduğu ortaya çıkıyor. Türkiye’nin iadesi için ikili ilişkileri de devreye soktuğu Bayram Pınarbaşı’nın artık Makedonya’dan değil de Almanya’dan talep edilmesi gerektiği anlaşılıyor.

Amerikan yardım örgütü Usaıd’in FETÖ ilişkisi

Tek sayfalık istihbarat notunda yer alan bir çarpıcı bilgi de dünyanın her yerinde faaliyet gösteren Amerikan yardım kuruluşu USAID’ın Makedonya’da neredeyse sadece FETÖ’cülere yardım ettiği. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye şubesindeki yolsuzluk soruşturmasıyla hatırladığımız USAID, FETÖ üyelerinin aile bireyleri ve akrabalarına yardım ediyor, onlara her türlü desteği veriyor.

Raporda ayrıca ADB ve Almanya’nın fonladığı diğer STK’ların da çok sayıda FETÖ’cüyü istihdam ettiğinin altı çiziliyor. Bu ifadelerden Makedonya’daki batılı yardım kuruluşlarının neredeyse tamamen FETÖ kontrolünde olduğu tahmin ediliyor. Raporda yardım kuruluşlarının FETÖ’cülerin kaçırılmasında herhangi bir rol alıp almadıklarına dair bilgi yer almıyor. Raporda firari FETÖ’cülerin nasıl serbestçe faaliyet yürüttüğü de şu cümlelerle anlatılıyor:

“Makedonya’da FETÖ örgütüne eleman seçen ve toplayan kişi istihbarattan Erol Musliu. Tamamen kişisel menfaatleri doğrultusunda bu işleri yapmaktadır. Kosovo ve Arnavutluk’taki network’ü üzerinden FETÖ üyelerine sorunsuz, kesintisiz bir şekilde ülkeye giriş ve serbest dolaşım sağlamaktadır.”

Adı geçen Erol Musliu ile ilgili ayrıntılı olmayan bir tarama yaptığımızda bu kişinin otomobil servisi ve kiralaması işiyle uğraştığını ve Avrupa’nın diğer ülkelerine sık seyahat ettiğini görebiliyoruz. Raporda yer almamakla birlikte bu kişinin FETÖ’cülerin nakledilmesini sağlayan kişi olduğu açık.

İstihbarat raporunda Karlov suikastı uyarısı

Toplam iki sayfadan oluşan ve Makedonya’daki FETÖ yapılanmasında görev alan isimlerin de paylaşıldığı raporda FETÖ’cü polis Mevlüt Mert Altıntaş tarafından öldürülen Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov hakkında bilgilere de yer veriliyor.

Türkiye’de halen devam eden soruşturmada suikastçı polisin FETÖ ile en net bağlantılarından biri olarak tutuklu sanıklardan Hasan Tunç gösteriliyor. Eski bir FETÖ’cü vakıf çalışanı olan Tunç ile Altıntaş arasında para alışverişini de tespit eden polis bir başka kritik isme ulaşmıştı. O isim 15 Temmuz’dan sadece 8 gün sonra kapatılan Gaziantep’teki Çınar Derneği çalışanı Mehmet Kor. Rus elçinin öldürülmesi emrini verdiği iddiaları bulunan Mehmet Kor ismi raporun sonunda geniş bir şekilde yer buluyor. Üstelik de hayli çarpıcı bir uyarıyla…

‘Ankara-Üsküp arasında sorun çıkabilir’

Yerel istihbarat örgütünce hazırlandığı öğrenilen raporda aynen şu uyarı yapılıyor:

“Mehmet Kor vakası Ankara ve Üsküp arasında sorun çıkartabilecektir. Kor, Üsküp’e Ekim 2017’de gelmiş ve gizli bir şekilde Kosova sınırına 10 km mesafedeki Vizbegovo üssüne/merkezine gönderilmiştir.”

Türk Emniyetinin dünyanın her yerinde aradığı Mehmet Kor’un saklandığı yer raporda açıkça ortaya konuyor. Toplam 2 bin 800 kişinin yaşadığı bu küçük Arnavut köyünde hiç Türk var mı dersiniz? Resmi rakamlara baktığımızda köyde üç Türk’ün ikamet ettiği görülüyor ama bu kişiler büyük ihtimalle Türk asıllı Makedon vatandaşları ve FETÖ’cü firari ile bir ilgileri bulunmuyor.

Kor’un geçtiğimiz yıl Ankara’da gerçekleşen suikastın kritik ismi Hasan Tunç ile direk bağlantısı olan kişi olduğuna dikkat çekilen raporda; “Mehmet Kor ve Hasan Tunç infazdan sorumlu olduğu iddia edilen Gaziantep’teki Çınar Vakfı üyeleridir. Kor’un soruşturması Türkiye’de hala sürmekte geçtiğimiz Ekim ayından beri Makedonya’da saklanmaktadır.” deniliyor.

FETÖ’de operasyon korkusu

Milli İstihbarat Teşkilatı, dünyanın dört bir yanında takip ettiği FETÖ’ye yönelik çok gizli operasyonlar yürütüyor. Kimisi basına yansımakla birlikte pek çoğundan henüz kamuoyunun haberi yok. FETÖ elebaşı Gülen’in bir konuşmasında da şikâyet ettiği bu operasyonların belki de en çok ses getireni Kosova’da yapıldı.

Kosova İstihbarat Teşkilatı ile ortak yürütülen operasyon çerçevesinde 6 FETÖ’cü özel bir uçakla Türkiye’ye getirildi. Tüm dünyada yakı bulan operasyon Kosova’da küçük çaplı siyasi krize de yol açtı. Havaalanına küçük çocukları yığan FETÖ’cüler, çoktan havalanan uçağın ardından bakakaldılar.

Balkan yapılanmasının önde gelen isimlerinin paketlenmesi sadece bu bölgede değil tüm dünyada FETÖ’cüleri korku ve endişeye sevk etti. Kosova ile birlikte Makedonya, Arnavutluk ve Romanya’daki FETÖ’cüler Türk yargısına hesap vermemek için bulundukları ülkelere iltica etmenin yollarını arıyor. İlk girişim Moldova’daki FETÖ yöneticisinden geldi ve bu ülkeye iltica talebinde bulundu. Önümüzdeki günlerde bu sayının artması bekleniyor. Oysaki Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın açıklamasına göre 18 ülkeden tam 80 FETÖ’cü başarılı operasyonlar sonucu yargıya çoktan teslim edilmiş.

Benzer konular