Irak’ın yolsuzluk ve talan fotoğrafı

Yolsuzluk, emniyet ve askeri kurumlar dâhil Irak’taki tüm devlet kurumlarını siyasî, mâlî ve idarî yollarla kemirmektedir. Rüşvet, vergi kaçakçılığı, kamu malları hırsızlığı, yüksek miktarlı komisyonlara karşı kalitesiz ve uçuk meblağlı ihalelerin alımı ve bunlara benzer neredeyse kurumsal bir işe dönüşen sadece kamuya ait alanlarda değil, özel sektörü ve toplumun genel yapısını etkileyen bir yolsuzluk söz konusu.

Yolsuzluk, denetim ve gözetim unsurunun eksikliği ve yasaların uygulanmasından sorumlu yargının zayıflığından dolayı, Irak’taki tüm kurumlara kök salmış durumda. Bu da yolsuzluğa neden olan sebepleri belirli alanlarla sınırlandırmayı güç hâle getirmiştir.

YOLSUZLUK VARDI FAKAT İYİCE AZDI

Ülke, 1958’de Cumhuriyet sistemine geçtikten sonra yolsuzluk bir şekilde ülke kurumlarının özelliği hâline gelmiş olabilir. Ancak yolsuzluğun yayılması ve bireysel vak’alardan toplumsal bir olguya dönüşmesi, Irak devleti ve toplumunun karşı karşıya kaldığı zorlukların başında yer almasına neden olmuştur. 2003 yılından sonra terörle mücadele ile eş zamanlı olarak yolsuzluk daha net bir şekilde kendini göstermiştir.

Irak’taki yolsuzluk meselesi, işgalden sonra kabul edilen siyasi sistemin köklerine dayanır. Irak devletini oluşturan kurumların ve siyasi partilerinin tutumları yolsuzluğun sirayet etmesine yol açmış, parlamento denetim ve gözetim rolünü gereği gibi yerine getirmemiştir.

Siyasi süreç genel itibariyle, etnik ve mezhebî bileşenleri temsil eden siyasi partilerin kaynak yönetimi ve mevzuatın yürürlüğe girmesinde kilit rol oynadığı makam bölüşümü temelinde organize edilmiştir.

Kabine kurulurken ana siyasi oluşumların süreçte yer almayı kabul etmek için ön şart olarak ileri sürdüğü kendilerinin ‘’memnuniyetine’’ dayanan uzlaşı formülleri, yolsuzluğun en bariz örneğini teşkil eder. Çünkü hiçbir başbakan bu siyasi oluşumlar olmadan kabineyi kuramaz.

Siyasi, ekonomik, hizmet veya diğer pozisyonlar için, siyasi partiler tarafından başbakanlara sunulan adaylarda herhangi bir liyakat, tecrübe, ilmî nitelik veya dürüstlük kriter olarak yer almamaktadır. Devlet mekanizmasını işletmekle yükümlü başbakanlar, siyasi oluşumların sunduğu isimleri kabul veya red seçeneği ile karşı karşıya kalmaktadır.

ADAM KAYIRMA VE YAĞMA DÜZENİ

Raporlarda belirtildiği üzere, Başbakan Âdil Abdul Mehdi’nin, 2018’de hükümet kurma müzakerelerindeki başarısı karşılığında, bakanlık ve bakan yardımcılığı, genel müdürlük, kurum başkanlığı ve elçilik pozisyonları ile benzer hassas konumlara siyasi oluşumlardan 800 kişiyi atamak üzere kabul ettiği görülmüştür.

Hükümet kurma ön müzakerelerinde iktidar paylaşımı düzenlemeleri yapılırken siyasi partiler üst düzey hükümet pozisyonları listesinde yer alan en az 800 pozisyon için yarışırlar. Bu partilerin başında, işgalden sonra Irak’ı en uzun süre yöneten Maliki’nin Dâvâ Partisi gelir.

Gerek bakanlar gerek daha alt düzeydeki mevki sahibi kişilere, hassas iş pozisyonlarını işgal ederken ilk kriter olması gereken yeterlilik ve uzmanlıkları sorulmaz. Mevcut sistem önemli mevkilerde görev almak üzere siyasi partilere yönetici ve kadro yerleştirme imkânı sunmuştur.

Uzman uluslararası kuruluşların raporları; Irak devlet kurumlarının, Irak ekonomisinde “feci” yansımaları görülen yaygın yolsuzluk ve adam kayırma hususlarından mustarip olduğunu ortaya koyuyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2013 yılında Irak devlet kurumlarındaki yolsuzluğu izlemek adına bir saha araştırması yaptı ve bir rapor hazırladı.

Rapora göre, ‘’kısmen yozlaşmış’’ ya da ‘’tamamen yozlaşmış’’ siyasi partiler yüzde 47 nispetinde yolsuzluğun baş müsebbipleri olarak görüldü.

Yolsuzluğun döndüğü bariz alanlar, emniyet birimleri dâhil olmak üzere devlet dairelerindeki istihdam alanları çıktı. Buradaki yolsuzluklar akrabalık ilişkileri ve parti mensubiyetine dayanan adam kayırma ve rüşvet yoluyla gerçekleşti.

IRAK’IN ‘UZAY ÇALIŞANI’ NE DEMEK?

Uluslararası kuruluşlarca tespit edilen yolsuzluk vâkıaları arasında yer alan sıra dışı olanı “uzay çalışanı” vâkıasıdır. Uzay çalışanı; yetkililerin hayali isimler listeleyerek oluşturduğu, statü verdiği ve maddi olarak maaşından yararlandığı hayali devlet memurudur.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, Irak’ı 2018 yılında en yozlaşmış ülkeler sıralamasında 12. olarak sınıflandırdı.

Irak, ‘’Uluslararası Şeffaflık Örgütü’’ tarafından yayınlanan ‘’2018 Yolsuzluk Algısı Endeksi’’ sıralamasında çarpıcı bir yerde duruyor. 180 ülkenin ele alındığı bu raporda, ülkede sıfır yolsuzluk mânâsına gelen 100 puan üzerinden 18 puan alarak 168. Sırada yer aldı. Dürüstlük sıralamasında 168, yolsuzluk sıralamasında ise 12. ülke.

Yolsuzluk oranı 2003 ile 2018 yılları arasında 162,19 seviyesinde gerçekleşti. Ülke en yüksek yolsuzluk seviyesini 2017 yılında, en düşük seviyeyi ise 2003 yılında gördü. Bunun yanı sıra, Dünya Bankası tarafından yayımlanan “iş icra etme kolaylığı” endeksinde Irak 2017 yılında 189 ülke arasından 168. oldu. 2019 yılında ise 190 ülke arasında 171. sırada yer aldı.

Bu gerileme; merkezi hükümetin, 2018’deki hükümet kurma müzakerelerinde Âdil Abdul Mehdi’nin açıkladığı hükümet programının en belirgin başlığı olan yolsuzlukla mücadeledeki başarısızlığının ciddi bir göstergesi. Bu da hizmetlerin sunulmasındaki düşüş ve genel ekonomik sektör ile ilgili her alanda yaşanan net gerilemeyi açıklıyor. Ve tabii yaşanan protesto gösterilerini de… Irak halkının yüzde 40’ını etkileyen ve fakirliğe neden olan yolsuzluk, 2015’ten bu yana işsiz gençler tarafından Bağdat ve diğer illerde dalga dalga protesto ediliyor.

SİLAHLI ÇETELER İHALE DAĞITIYOR

Siyasi parti ve silahlı grup liderleri yerli ve yabancı şirketlere verilen projelerin birçoğunda aracı olarak öne çıkıyor. İhaleyi kazanmak adına şirketler tarafından bu liderlere yasadışı yollarla komisyon veriliyor. Rüşvetle dağıtılan bu tür projelerin uygulaması da usulsüzlüklerle dolu. Proje şartnamelerinde yazılı yükümlülükler çoğu kez yerine getirilmiyor ve kamu büyük çapta zarara uğratılmış oluyor.

Irak’ta ihalelerin adresi genelde bellidir. İhaleleri üst düzey Iraklı politikacılar kendi aralarında paylaşır. Uygulamayı ya bu politikacılara ait şirketler yürütür ya da komisyon karşılığı menfaat zincirinde yer alan başka şirketlere verilir.

Peki, herhangi bir denetim mekanizması yok mudur? Aslında Dürüstlük ve Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu gibi birçok bağımsız denetim kuruluşu mevcuttur. Ancak bu mevcudiyet kâğıt üzerindedir. İhale şartlarını ihlal eden şirketlere ilişkin yapılan şikayetler genellikle görmezden gelinir. Siyasi parti ve silahlı grup liderleri, kendi etrafındaki insanları kanunî sorgulama ve kovuşturmalardan korumada gayet başarılıdır.

Irak Devleti, dünya üzerinde var olan petrol rezervlerinin yüzde 10’unu, Orta Doğu’da tespit edilmiş petrol rezervlerinin yaklaşık beşte birini ve dünyanın en büyük dördüncü rezervini elinde tutmaktadır. Devlet gelirlerinin yüzde 90’ından fazlasını petrol ve doğal gaz sağlamaktadır.

Bütün bu zenginliğe rağmen yanlış yönetim ve yolsuzluk nedeniyle ülke maddi açıdan fakir ülkeler arasında yer alıyor. Üstelik küresel petrol piyasasında petrol fiyatları dalgalanınca kaçınılmaz olarak kamu bütçesinde mali gedikler daha da büyüyor.

Saddam Hüseyin’in rejiminin devrilmesinden bu yana 16 yıl geçmesine rağmen, yolsuzluk hâlâ Irak hükümetlerinin karşı karşıya kaldığı en önemli zorluklardan biri olmaya devam ediyor. Yolsuzluk, gündelik hayatı doğrudan etkilediği için Irak vatandaşının en önemli endişelerinden biri. Ülkenin sahip olduğu muazzam yeraltı kaynaklardan elde ettiği gelir, vatandaşı da tabii olarak beklentiye sokuyor, güven ve istikrar içinde, müreffeh bir ülkede yaşama arzusu baş gösteriyor.

RÜŞVET VERMEDEN ÇARK DÖNMÜYOR

Birleşmiş Milletler Ofisinin uyuşturucu ve suçlarla mücadele kapsamında 2011 yılında yayımladığı rapor yolsuzluğun toplumun daha çok hangi katmanlarında yer bulduğunu gözler önüne seriyor. Irak vatandaşlarının gündelik işlemlerini yerine getirmek için ödedikleri en büyük rüşvet payını yüzde 19 ile sağlık sektörü alıyor. Bunu yüzde 15 oranıyla kamu hizmeti veren memurlar ve yüzde 14 oranıyla emniyet mensupları takip ediyor.

Yolsuzluğun yaygınlığı, BM’nin Irak’taki yeniden yapılanma çabalarına da yansıyor. Bir ABD raporuna göre, Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2003-2012 dönemi arasında ABD’nin yeniden yapılanma için verdiği 60 milyar dolarlık bağıştan 8 milyar doların kayıplara karıştığını bildirdi.

Yolsuzluk, elini taşın altına sokacak diğer ülkelerin ve kurumların alacakları kararları da olumsuz yönde etkiliyor. 2017 yılı sonunda DEAŞ’ın hezimeti sonrası ülkeye yatırımcı çekme konusunda verilen onca çabaya rağmen muhatapları ikna etmek mümkün olmadı. Sebebine gelince… Yabancı yatırımcılar, emniyet teşkilatı ve askeri kurumlar dâhil her yere sirayet eden “organize yolsuzluk grupları”nın şantaj ve tehditlerinden korkuyorlar.

Uluslararası raporlara göre, 2003 ile 2013 yılları arasındaki kamu zararı 100 milyar dolardan fazla ve bu zararın 20 milyar doları 2013 yılında gerçekleşmiş durumda. Bu dudak uçuklatan rakamlara kanmayın. İşin uzmanlarına göre bu rakamlar gerçeği yansıtmıyor. Gerçek rakamın 300 milyar doları bulduğu söyleniyor.

Temsilciler Meclisi komitelerinden birinin özel bir raporuna göre, 2003’ten bu yana Irak devletinin çeşitli sektörlerinde 6000 hayali projeye harcama yapılmış. Bu hayali projelerin Irak devletinin bütçesine zararıysa 178 milyar dolar olmuş.

YOLSUZLUK YAPANIN YANINA KÂR KALIYOR

2005 yılından bu yana yolsuzluk konusunda dişe dokunur pek az şey yapıldı. Zira yolsuzlukla suçlanan kişiler hem devlet kurumlarında hem de aşiret ağırlıklı toplum yapısında geniş nüfuza sahip kimselerdi. Yine de birkaç örnek sunmak mümkün. Mesela Irak Hükümeti, silah, teçhizat ve mühimmat sözleşmelerinde yolsuzluk yapan ve 1 milyar dolardan fazla parayı zimmetine geçiren savunma bakanlığında görevli 27 yetkili hakkında adli kararlar verdi.

2012 yılında Dürüstlük Komisyonu, Savunma Bakanlığında görevli 24 yetkili hakkında 4,2 milyar dolarlık bir silah anlaşmasından yasadışı komisyon alma suçlamasıyla soruşturma başlattı.

Başkanlığı altında Yolsuzlukla Mücadele Yüksek Konseyi’ni oluşturan Âdil Abdul Mehdi, yozlaşmış çok sayıda düşük rütbeli memurun yargıya getirilmesi ve 1000’den fazla yozlaşmış çalışanın işten çıkarılmasını sağladı. Fakat siyasi parti ve silahlı grup liderinden oluşan çete başlarına bir türlü dokunamadı. Ayrıca yolsuzluk dosyalarına isimleri giren dini liderler mevcut. Millî Dürüstlük Komisyonu, 2017 yılında bazı bakanları da içeren 290 üst düzey hükümet yetkilisi hakkında yolsuzluk faaliyetlerine karışmaktan dolayı çok sayıda tutuklama emri çıkarıldığını duyurdu. Ve elbette bir netice alınamadı.

Yolsuzlukla Mücadele Yüksek Kurulu, 1 Ekim 2019’dan bu yana devam eden Irak’taki protestoları yatıştırmak için 11 Ekim günü dokuz üst düzey memurun Irak yargısına sevk edildiğini açıkladı. Yolsuzluk dosyalarının iki eski bakan ve müsteşarı kapsadığı; Babil, Kerkük, Ninova ve Salahaddin eski valilerinin de listede yer aldığı açıklandı.

Ancak uzmanlar, bu dosyaların işleme girmeyeceğini ve suçlara bulaşanların gerektiği gibi yargılanmayacağını söylüyorlar. Nitekim meclisteki Bütünlük Komitesi Başkanı, 22 Eylül’de istifasını verdi. Gerekçe mâlum: Yolsuzlukları dile getirdiği için siyasi baskılara maruz kalma…

*Irak’taki Silahlı örgütler ve Sünni toplumların dönüşmesinde uzman

Benzer konular