Prof. Mehmet Ali Büyükkara Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Selman’ın pervasız ve cüretkar davranışlarının yeni olmadığını belirterek Lübnan başbakanı Hariri’nin esir alınıp istifa ettirilmesinin ardında da MBS’nin olduğunu söylüyor. Büyükkara, Kaşıkçı cinayeti için “Hariri’yi tutuklama iradesini gösteren bu ekibin böyle bir adım atması beni hiç şaşırtmadı. Onu yapan bunu da rahatlıkla yapar” diyor.
Çağdaş İslamî akım ve hareketler konusunda uzman olan, Suudi Arabistan’ı yakından tanıyan ve takip eden, Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara ile Kaşıkçı cinayetini konuştuk. Cinayetin Suud’un akil insanlarını çok rahatsız ettiğini söyleyen Mehmet Ali Büyükkara, eskisinden daha fazla bir veliahtlık değişimi ihtimali gördüğünü ifade ediyor. Veliaht prens Muhammed bin Selman’ın pervasız ve cüretkar davranışlarının Amerika’yı da rahatsız ettiğinin altını çizen Büyükkara, Selman taraftarlarının bile kendisiyle bir mesafe koyacağını belirtiyor.
-Suudi Arabistan’a baktığımızda yönetimde bir kral ve bir veliaht prens görüyoruz. Yönetim yetkileri ne şekilde dağılıyor? Kral mı yoksa prens mi yönetiyor ülkeyi?
Bugün Kral olan Selman bin Abdülaziz Suudi Arabistan’ın kurucusu olan İbn Abdülaziz’in oğullarının en son temsilcisi. Yaşı nedeniyle artık kraliyetin üçüncü nesle geçmesi söz konusu. Uzun yıllardır veliahtlığın hangi kardeşin çocuğuna geçeceği konusunda spekülasyonlar vardı. Kral Selman fiili bir durum oluşturarak kendi oğlu Muhammed bin Selman’ı (MBS) veliaht atadı ve daha önceki veliahtı azletti. MBS babası Selman yaşlı olduğu için daha çok devlete hakim. Kendi kadrosunu kurdu. Bugün uluslararası siyasette Suudi Arabistan kim tarafından yönetiliyor diye bakacak olursak herkesin cevabı MBS olacaktır. Onun onayı olmadan kuş uçmuyor. MBS’nin çok genç bir yaşta, 32 yaşında, veliaht olarak atanması, şimdiden başlamak üzere çok uzun yıllar, eğer başına bir şey gelmezse, babasından, amcalarından hatta dedesinden bile uzun bir süre, Suudi Arabistan’ın başında kalacağı anlamına geliyor. MBS’nin iş başına gelmesine yardım eden Suud dışındaki güçler de bunun hesabını yaptılar.
KUSHNER’İN ADAMI
-MBS bu makama nasıl geldi?
Ailenin bu noktada bir görüş birliği, ittifakı yok. MBS’nin veliaht atanarak geleceğin kralı yapılması aileyi çok rahatsız etti. Çünkü ondan daha yetenekli, daha tecrübeli insanlar vardı. İşin diğer bir tarafı, MBS bunu bir takım uluslararası bağlantılarının yardımıyla yaptı ki burada en çok sözü edilen isim Trump’ın Musevi asıllı damadı Kushner. Kushner ile olan şahsi dostluğu ve ekibinin onu parlatması ve imaj çalışması yapmasıyla bu konuma geldi.
AKİL SUUDİ DEVLETİ OLAYA EL KOYDU
-Kaşıkçı cinayetinden sonra MBS’nin geri çekildiği ve Kral Selman’ın duruma el koyduğu görülüyor. Veliaht sadece geçici olarak mı sahneden alındı?
Baba haklı olarak işleri ele aldı. Bu şu demek; akil Suudi Arabistan devleti işi ele aldı. Bu cinayetin MBS’nin kendi tasarrufu olduğu biliniyor. Kimsenin bu konuda şüphesi yok. Çünkü her zaman çok pervasızca hareket edip, çok cüretkar şeyler yapıyor. Daha önce de Lübnan başbakanı Hariri’nin 2 gün tutuklu kalması ve istifaya zorlanması da MBS’nın işiydi. Dolayısıyla bu da onun kararı olarak anıldı. MBS’den şu anda ses çıkmıyor, çıkması da mümkün değil çünkü yapmak istediklerini ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Bu durum, MBS’nin yanında olsun olmasın, Suud’un akil insanlarını çok rahatsız etti. Suudi Arabistan bu cinayet ithamından kaçamayacak ve bunu yanlışlıkla olan bir iş gibi gösterip üstlenecek gibi gözüküyor.
TRUMP RAHATSIZ
-Bu ne değiştirir Suud Kraliyetinde? Suudi Arabistan’daki denklemi değiştirecek boyutlara ulaşır mı?
Bu MBS için çok büyük bir dezavantaj haline gelecektir. Muhtemel kraliyeti noktasında her zaman onunla anılacak kötü bir eylem olarak tarihe geçecek. Bu onu veliahtlıktan eder mi mühim bir soru? Bunu sonraki gelişmeler gösterecek. Bu Amerika’nın isteği dışında olan bir olaydı. Tıpkı Katar krizinde gösterilen yüksek tepki gibi, tıpkı Hariri olayında olduğu gibi, Amerika ile beraber çalışıyor görünen MBS bundan aldığı özgüveni istismar ederek kullanıyor ve bu Amerikan politikacılarını rahatsız ediyor. Trump yönetimi ve Amerika, MBS’yi huyundan suyundan, karakterinden, ekibinden haz almadıkları için, güven sorunu yaşadıkları için gözden çıkarttıkları an bir başka adaya yöneleceklerdir. Bu noktada gereken Kral Selman’ın veliahtı değiştirmesi hususunda ikna edilmesidir. Bu da çok kolay bir iştir.
DEĞİŞİM İHTİMALİ YÜKSELDİ
-Yani içeriden gelen tepkiler veliaht prensi değiştirmeye yetmez ama dışarıdan tepki gelirse değişecektir mi diyorsunuz?
İçerideki büyük baskınının da Kral Selman’ı bu noktada zorlayacağını düşünüyorum. MBS’nın yanında olan yerli güçler –bilmiyoruz ama tahmin ediyoruz- bu çirkin ve korkunç olaydan etkilenerek artık MBS ile yürüyemeyeceklerini anlamış olabilirler. Onların baştan beri muhalif olanlarla hareket edip Kral Selman’a baskı yapmak suretiyle MBS’nin veliahtlığının elinden alınma sürecine gidileceğini düşünüyorum. Ama önümüzdeki bir iki hafta önemli, bu olay nasıl gelişecek, Amerika’nın tavrı ne olacak, MBS ve ekibi nasıl tavır gösterecek bunları izleyeceğiz. Ama eskisinden daha fazla bir veliahtlık değişimi ihtimali olduğunu görüyoruz.
MÜTTEFİKLERİ BİLE UZAK DURACAK
– Trump ile birlikte Ortadoğu’da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve İsrail’in dahil olduğu bir eksen oluşmuştu. Lokomotifliğini de MBS ile birlikte, BAE Veliahtı Muhammed Bin Zayed (MBZ) yapıyordu. Bu eksende bir sarsıntı bekliyor musunuz?
Olur tabi. Bu cinayet uluslararası arenada, iç ve dış siyasetlerde kabul edilecek bir şey değil. Bu ittifak içindeki bileşenler MBS ile birlikte adım atarken daha dikkatli olacaktır. Mısır ve İsrail’in de içinde olduğu çok büyük teknoloji, turizm projeleri vardı. Bu projelerin görüşüleceği bir toplantı olacaktı yakında, batılı büyük sermayedar şirketler tek tek toplantıya katılmayacaklarını belirttiler. İsrail’le olan ilişkileri de İslam alemini rahatsız etti. Çok şaibeli ilişkiler. Hatta Filistin’e Sina’da yeni bir vatan sağlanmasını amaçlayan, şu an açıkça ilan edilmeyen bir Trump İsrail projesinden bahsediliyor. Bu projenin paydaşlarından bir tanesi de Suudi Arabistan. Bütün bunlar yeniden gözden geçirilecek. Kaşıkçı olayından sonra dünya kamuoyuna bu kadar rahat şekilde çılgın projeleri sunmaları çok mümkün değil.
TÜRKİYE’Yİ 3. DÜNYA ÜLKESİ SANDILAR
-Suudi Arabistan’ın muhalifleri ortadan kaldırma alışkanlığı var. Kaşıkçı’nın Amerika’daki konsolosluklarından Türkiye’ye yönlendirildiğini biliyoruz. Bunu neden özellikle Türkiye’de yaptılar?
Amerika’da bunu yapamazlar. Türkiye’de de yapamazlar aslında ama bunu hesap edemediler. MBS ve ekibinin beceriksizliğidir bu. Türkiye’de bunu yapabileceklerini zannettiler. Türkiye’nin herhangi bir üçüncü dünya ülkesi olduğunu, bu tür operasyonların rahatlıkla yapılıp üstünün kapatılabileceğini düşündüler çünkü Türkiye’yi tanımıyorlar.
ELİM UZUN DEMEK İSTEDİ
-Arap muhalefeti Türkiye’de yoğun. Onlara bir mesaj olabilir mi?
Öldürülmesinde birkaç sebep olabilir ama en başta gelen sebep odur. Suud’un kendi muhalefeti ve Suud dışında özellikle İhvan yanlısı önemli bir kesim var. Bu batı ülkelerinde de var, önemli bir kısmı da İstanbul’da yaşıyor. Onlara “elim uzun” demek, korkutmak istemişlerdir. Zamanında istihbarat ile çalışmış, herkesin bilmediği bilgilere sahip bir gazeteci olarak ortadan kaldırılması ayrıca Cemal Kaşıkçı’ya mahsus bir sebep olabilir.
HER ŞEYİ YAPABİLİRLER
-Kaşıkçı sokakta yürürken de bir faili meçhule kurban gidebilirdi. Konsoloslukta böyle bir cinayete yeltenilmesi çok absürd değil mi?
Absürd ama bunu kapatabileceklerini düşündüler. Bu noktada başka bir teori, bir sebep aklıma gelmiyor. Belki öldürmek istemiyorlardı, sorguya alacaklardı, iş istemedikleri bir noktaya geldi. Bilmiyoruz. Bu bir istihbarat başarısızlığıdır. Başlarına ciddi bir iş açtılar. Burada yanlış hesap var, becerisizlik var. Hesap etmedikleri bir takım gelişmeler oldu. Olayın kısa sürede devlete, emniyete intikal etmesi, gelip giden insanların açığa çıkması, planları altüst etti. Ancak zamanında Hariri’yi tutuklama iradesini gösteren bu ekibin böyle bir adım atması beni hiç şaşırtmadı. Onu yapan bunu da rahatlıkla yapabilir diyorum.
OLAY SOĞURSA SELMAN BİLDİĞİNİ OKUR
-MBS için Türkiye “şeytan üçgeni” içine kattığı ülkelerden biriydi. Kral Selman ise “Türkiye ile ilişkilerimizi kimse yıpratamaz” açıklaması yaptı. Bu farklılık bir kırılmaya yol açar mı?
Kral Selman’dan önceki Kral Abdullah döneminde de ilişkilerimiz iyi değildi. Selman gelince kısa süre de olsa ilişkiler düzeldi. Ama Amerika’nın müdahalesiyle veliahtlık işinin gerçekleştirilmesi, arkasından Trump’ın Müslüman ülkelere yaptığı ilk seyahati Suudi Arabistan’a yaparak küre etrafındaki o pozu vermeleri, küre ittifakının gerçekleşmesinden sonra Türkiye’nin Suud ile ilişkileri gerçekten çok sıkıntılı bir hal aldı. Katar krizinde Türkiye’nin karşı çıkması, Katar’ın elinden tutması çok rahatsız etti, planlarını bozdu. MBS’nin 15 Temmuz’da eli olduğunu bildiğimiz MBZ ile iş tutması Türkiye’yi son derece rahatsız etti. Dolayısıyla MBS’nin olduğu bir konjonktürde Suudi Arabistan ile iyi ilişkiler geliştirmemiz pek mümkün gözükmüyor. Fakat dediğim gibi Suud akil devleti iş çığırından çıkınca devreye giriyor. Bu noktada da devreye girecektir işleri belli bir noktaya getirecektir. Ama şu an Suudi Arabistan MBS’nin veliahtlığı üzerinden bir sistem kurgulamış durumda. Politikanın değişmesi için bunun değişmesi gerekir. Olay soğuyunca MBS işlerini eski usül yapmaya başlar.
CİNAYETİ BİRKAÇ İSTİHBARATÇININ ÜSTÜNE ATACAKLAR
-Cinayetin çözümü noktasında ortak komisyon kurulması hamlesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu zaten yapılması gereken bir hamle. ABD de Suudi Arabistan’ın düşük profilde bu işi üstlenmesini ve olayın büyümeden kapatılmasını, belki birkaç diplomat ve gelip giden istihbaratçıların üstüne atılıp olayın soğumaya terk edilmesini istiyor olabilir.
-Sizce bu olay nasıl sonuçlanacak?
Suudi Arabistan cinayeti devlet adına değil, düşük profilde üstlenecek, sorgulama sürecinde yapılan bir yanlışlığın yola açtığını söyleyecek ve devlet olarak bu yükü üzerinden atacak. Ama bu ne derece tutar, bu iş tekrar parlatılır mı? Burada en başta Türkiye’nin tavrının ne olacağı önemli. Türkiye MBS’yi geriletmek için gündemde tutarsa, Suudi Arabistan’ın düşük profilli üstlenmesi işe yaramaz. Bir de ses kaydından söz ediliyor ve koz olarak kullanılıyor. Kayıt olmasaydı, “Biz her şeyi biliyoruz, cinayeti üstleneceksiniz” denmeseydi ne Amerika ne Suudi Arabistan bu konuma gelirdi. Ses kaydı varsa ciddi bir koz. Bir gazeteci ses kaydını sızdırırsa, oradaki korkunç hadiseler basına düşerse MBS’nin gitmesini hızlandıran bir koz haline gelebilir. Bu biraz da benim kanaatimce Türkiye Suudi Arabistan arasında nasıl bir pazarlık olacağına bağlı.
***
İmajı karanlık
-MBS’nin Müslüman ülkelerdeki imajı nasıl?
Hiç iyi değil. Bir defa çok genç ve tecrübesiz olması, çok karanlık bir prototipi olan aynı MBS gibi sevilmeyen, hatta Suudi Arabistan’da da sevilmeyen BAE veliahtı MBZ ile olan yakın ilişkisi, Yemen’i bir felaket ülkesi haline getirmesi, karşısındaki Husi isyanını o kadar ordu yatırımı, silah yatırımı olmasına rağmen geriletememesi dezavantaj olarak İslam aleminin zihninde. Katar krizindeki tavrı da yine hiç tasvip görmedi. Zaten İslam ülkelerine yaptığı bir ziyaret de yok. Türkiye’yi bölgenin en güçlü ülkesi olarak ziyaret etmesi beklenirdi. Bunun yerine Amerika’da çok uzun kaldığı bir ziyaret yaptı. Arkasından İngiltere, arkasından Avrupa’nın diğer ülkelerini dolaştı. Yönünü, bağlı olduğu yerleri belli etti. Bu hiç güven vermedi İslam ülkeleri açısından.
-Ülke içinde seviliyor mu? Oradaki imajı nasıl?
Suudi Arabistan açısından bir takım önemli adımlar attı. Bu projeler çok makul gözükmese de iş sahası açılması ve ekonomik girdi sağlaması bakımından gençler arasında bir heyecan yarattı. Buna ilaveten kadınlar için belli bir özgürlük alanı oluşturulması, sinemaların tekrar açılması, konserler verilmesi gibi yenilikler özellikle dini bir atmosferden bunalmış kesimler için, ki Suudi Arabistan’da çoktur, bir rahatlık yarattı. Fakat özellikle düşünce ve siyaset yapma özgürlüğünün artıyor olması lazımdı ama tam tersine bir daralma var. İhvan’a yakın kesimler bir buçuk senedir tutuklu, nerede oldukları belli değil, yargılanmıyorlar. Ama sadece onlar değil, seküler, liberal kesimler, gazeteciler, iş adamları sırf MBS’nin politikalarını doğru bulmadıkları ve bunun hakkında birkaç twit attıkları için içeri alınıyor ve yaptıkları işin çok çok üstünde ceza-i karşılık görüyorlar. Bu bir taraftan umut beslerken bir taraftan da umutsuzluk pompalıyor. MBS’nin genç ve tecrübesiz olması, batılılar, özelikle İsrail ve Suudi Arabistan’da pek sevilmeyen Muhammed bin Zayed’le iş tutması nedeniyle MBS’ye pek de güvenilmediğini düşünüyorum. Gelecekteki kralları olarak daha aklı başında bir adamı başlarında görmek isteyeceklerdir.