Filmi çekilse “Senaristler de biraz abartmış!” diyerek izleyeceğimiz olaylar gözümüzün önünde ardı ardına gerçekleşiyor. Casuslukla suçlanan Rahip Brunson’un yargı süreci ve aldığı cezanın yattığı süreye sayılarak serbest bırakılması, ardından işlenen Kaşıkçı cinayeti bunlardan ikisi. Ve sadece ülkemizi değil, başta Amerika olmak üzere dünya ülkelerini ilgilendiriyor. Gerçek Hayat olarak Brunson davası ve Kaşıkçı cinayeti bağlamında Türkiye ve ABD arasındaki diplomatik temasların izini sürdük.
İTİRAF ETMEK ZORUNDA KALDI
Türkiye, Kaşıkçı cinayetini Ankara-Riyad arasında “lokal bir mesele” olmaktan çıkarıp, dünya kamuoyuna mâl ederek önemli bir iş başardı. Bunda uluslararası medyanın sıklıkla andığı “Türk yetkili”lerin verdiği bilgiler etkili oldu.
Peki bu bilgiler niye parça parça yayıldı? Cevap, S. Arabistan ve ABD’nin cinayetin üstünü örtmelerini engellemek için… Türkiye şeffaf davranarak, ABD’deki her kesimi ve AB ülkelerini bilgilendirerek, hem olayı kapatılamayacak hale getirdi hem de “cinayetin bütün kanıtları elimizde” mesajı verdi. Sonuçta Suudi Arabistan’ı kayıp olan Kaşıkçı’nın öldüğüne ardından cinayetin planlı olduğuna itiraf etmeye mecbur bıraktı.
TÜRKİYE SONUNA KADAR GİDECEK
Peki Türkiye, Suudi Arabistan’dan ve belki de ABD’den “hem maddi hem de siyasi kazanımlar” elde edebilecekken neden cinayetin üstüne gidiyor?
Türkiye, Suriyeli mülteciler konusunda olduğu gibi yine “vicdanı” önemsiyor ve adaletin yerini bulmasını istiyor.
Türkiye ayrıca ABD’nin Ortadoğu’nun yeniden dizaynı için kullandığı Muhammed bin Selman (S. Arabistan), Muhammed bin Zayed (BAE) ve Muhammed Dahlan eksenini parçalamak istiyor.
ABD, bu üçlüyü İsrail adına İran’a karşı kullanıyor.
Türkiye bu oyunu bozmaya çalışıyor.
Kaşıkçı cinayetinde emrin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’dan (MBS) geldiği görülüyor.
Bundan böyle dünya liderleri MBS ile dostluk kurmak için can atmak bir yana, yan yana resim verirken bile bin kere düşünecek.
Türkiye kapağını açtığı dosyayı kapatmayacak. Ortadoğu’da korku yayan MBS, MBZ ve Dahlan üçlüsünün hakimiyetini kıracak her yolu deneyecek.
ABD KAŞIKÇI’DAN FAYDALANIYORDU
Gerçek Hayat’ın ulaştığı yetkililerin verdiği bilgilere göre Suudi yönetiminin Kaşıkçı’yı yok etmek istemesinin ardında 3 ana sebep var.
Bir: Suudi istihbarat şefinin neredeyse 30 seneye yakın bir süre yakınında bulunması ve Kraliyet ailesinin karanlık işleri ve belki de bazı infazlar vs. hakkında çok şey bilmesi.
İki: MBS, MBZ, Dahlan üçlüsünün cadı avı başlattığı İhvan mensubu olduğunun düşünülmesi.
Üç: ABD’nin Kaşıkçı’yı çok etkin şekilde kullandığının düşünülmesi ve verdiği bilgilerin MBS’yi zora sokma ihtimali.
BAŞINI KESİP GÖTÜRDÜLER, GERİ GETİRME PLANLARI VAR
Reuters haber ajansı, MBS’nin çekirdek ekibindeki danışmanı Suud el Kahtani’nin, Skype üzerinden infazcılara “Bana o köpeğin kafasını getirin” diye seslendiğini yazdı.
Bizim de ulaştığımız bilgiler bu minvalde ve doğruysa korkunç. Kaşıkçı’nın kafasının kesilmesi özellikle istenmiş. Öyle iddia edildiği gibi sorgulama niyeti falan yok. Kaşıkçı’nın başı bedeninden ayrılarak MBS’ye götürülmüş. Şimdi de kesik başı illegal yollarla Türkiye’ye getirme ve gömme planları var.
CESET HİÇ BULUNAMAYABİLİR
Türkiye, Kaşıkçı cinayetinin başından beri tüm bilgilere sahipti. Elde olmayan tek şey ceset ve açıkçası ceset hiçbir zaman da bulunamayabilir. Çünkü cinayetin vahşiliği ve cesedin parçalanması, cinayetten de büyük bir infiale neden olabilir.
Suudi yetkililer, konsolosluk araçlarında arama ve örnek alınmasına hep itiraz etti. Uzun görüşmeler sonucunda razı oldular. Çünkü ceset araçlarla taşınmıştı. Bu konudaki gelişmeleri, çıkacak izleri zaman gösterecek. Ancak Türkiye olayı sonuna kadar götürmeye kararlı.
BRUNSON TRUMP İÇİN BİR ŞEY İFADE ETMİYORDU
Gelelim Brunson meselesine… Andrew Craig Brunson ve eşi Norine Brunson, Ekim 2016’da sınır dışı edilmek üzere gözaltına alındı. Bir hafta sonra ise Norine Brunson serbest bırakıldı ancak Craig Brunson geri gönderim merkezinde tutulmaya devam etti.
Bu süre içerisinde HTS kayıtlarından bir takım FETÖ üyeleri ve PKK’lılarla irtibatları tespit edilince tutuklandı. Amerika süreç içinde Brunson’u isteyince “önemli bir adam olduğu” kanaati oluşmaya başladı. Aslında Andrew Craig Brunson, ABD Başkanı Trump için hiçbir şey ifade etmiyordu.
Brunson’un Washington’da önemsenmeye başlamasının sebebi asıl olarak Mike Pence’ti. Çünkü Mike Pence de Brunson gibi Evangelist’ti. Ayrıca Mike Pence’in eşi, Brunson’un eşi Norine Brunson ile sınıf arkadaşıydı.
HER TEMASTA BRUNSON GÜNDEME GELDİ
ABD, her temasta Türkiye’den Brunson’u istemeye başladı. Türkiye ise yargı sürecinin devam ettiğini ve Brunson’un verilemeyeceğini, eğer suçlular istendiği zaman verilebiliyorsa Fetullah Gülen’in ve darbeye karışan pek çok ismin Amerika’da olduğu ve onların verilmesinin doğru olacağı söylendi. Amerika ise hiç oralı olmadı. Diğer yandan Hakan Atilla’nın suçlu olmadığı halde siyasi gerekçelerle yargılanıp mahkum edildiği de hatırlatıldı. Amerika ise her temasta Brunson meselesini gündeme getirmeye devam etti. Brunson’un ise telefonunda anayasal düzeni tehdit eden FETÖ ile irtibatı tespit edildiği için tutukluluğu devam etti.
HAKAN ATİLLA GELECEK
Kaynaklar, ABD’nin yaptırımlarına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hiçbir zaman Brunson’un bırakılması konusunda talebi olmadığını ve bir pazarlık yapılmadığının altını çiziyor.
Sonuçta Brunson yargılama sonucu yattığı süre göz önüne alınarak serbest bırakıldı.
Diğer yandan Bolton, Pompeo, Pence gibi isimler ve Trump, Kaşıkçı cinayetiyle stratejik partner oldukları “MBS, MBZ”nin sağlıksız hücreler olduğunu gördü.
ABD, bu gelişmeler ışığında Brunson’un gidişini de bir “iyi niyet” olarak algılayarak, 3-4 hafta içinde Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’yı Türkiye’ye gönderecek.
Bu da Amerika ve Türkiye arasındaki suçluların iadesi anlaşması kapsamında yapılacak.
HALKBANK’TAN OFAC BASKISI KALKACAK
Türkiyesiz bir Ortadoğu planı olmadığını gören Amerika’nın kendiliğinden bir takım girişimlerde bulunacağını anlatan yetkililer bunları şöyle sayıyor:
1. Hakan Atilla Türkiye’ye gönderilecek.
2. Çok yakın zamanda Halkbank üstündeki ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi’nin (OFAC) baskısı kaldırılacak.
3. Türkiye vatandaşlarına ve Halkbank’a karşı Amerikan Adalet Bakanlığı tarafından açılması planlanan davalar konusunda daha dikkatli olunup dava açılmayabilecek.
Bu gelişmeler yaşandıktan sonra Türkiye ve ABD ilişkilerinde yeni bir başlangıç bekleniyor. Münbiç, PYD ve İran konusunda çok daha rahat konuşabileceğiz.
***
ZERRAB’IN 70 İŞLEMİ ŞÜPHELİ BULUNUP İPTAL EDİLMİŞTİ
Yetkililer, Halkbank davasının ana suçlusunun ve İran ambargosunu delmeye yönelik eylemleri gerçekleştiren kişinin Reza Zerrab olduğunu söylüyor. Türkiye hiçbir zaman İran ambargosunu delmeye çalışmadı. Zerrab yalan beyanda bulunarak suçlarını Türkiye üzerine yıkmaya çalışıyor. Amerika ise Zerrab’ın söylediklerini beyan olarak kabul etti ve davaları genişletti.
YALANCI ŞAHİTLİK İÇİN Mİ KULLANILACAK
Zerrab şu anda dışarıda görüntüleniyor ancak henüz hakkında bir karar açıklanmadı. Yetkililer bu durumu tuhaf olarak niteliyor, başka davalar için “yalancı şahit” olarak el altında tutulmak istendiği yorumunu yapıyorlar.
Zerrab’ın yaptığı yasadışı işler konusunda Türkiye’nin bilgisi olmadığını anlatan yetkililer şunları söylüyor:
Türkiye’nin bildiği İran ile ticaret yapıldığıydı. Zerrab ticaret yapanlardan biriydi ve bütün belgeleri sağlam görünüyordu. Başkalarından istenmezken Zerrab’dan ek denetim belgeleri bile istenmişti. Ancak Amerika’daki davada sahte belge verdiğini söyledi.
Yapılan işlemlerde hiçbir şekilde Türkiye açısından yanlış bir şey yoktu. İran merkez bankası parayı istiyordu. Türkiye ambargoya tabi olup olmadığına bakıyor, tabi olmadığını görüp, mal da gittiyse parayı ödüyordu.
Banka bu konuda çok hassastı. Hatta Zerrab’ın yapmış olduğu 70’e yakın işlemi şüpheli bularak iptal etmişti.
FBI VE CIA ZERRAB’I YÖNLENDİRDİ Mİ
Bir işlem OFAC’tan yasaklı birinin hesabına düşerse anında iptal ediliyordu. Yasaklı hiç kimseyle çalışılmıyordu. ABD buna rağmen Zerrab’ı OFAC listesine koymadı. Koysaydı hem Türkiye işlem yapmaz hem de Zerrab listede olduğunu bilir ve Amerika’ya gitmezdi. FBI ya da CIA’in Türkiye ve İran’ı zora sokmak için Zerrab’ı yönlendirdiği düşünülüyor.
***
TELEVİZYONDA CİNAYETİ MEŞRULAŞTIRIYORLAR
Suudi Arabistan yaşananları kendi kamuoyuna mazur göstermek için ‘alimleri’ kullanıyor. ‘Alimler’ televizyonlarda şöyle vaazlar veriyor: “Hz. Peygamber (as) vefat ettikten sonra Hz. Ebubekir’in halife olduğu ilk gün bazı kabileler ‘Biz zekatı Hz. Muhammed’e veriyorduk, o öldüğüne göre artık vermeyeceğiz’ dediler. Bunun üzerine Hz. Ebubekir sahabeyi topladı ve bu konudaki tavrın ne olması gerektiğini sordu. Ulema ‘Zekat İslam’ın emridir, farzdır. Zekatı ortadan kaldırmak farzı ortadan kaldırmaktır. Dolayısıyla cihadı gerektiren bir durumdur, cihad edilmesi lazım’ dedi. Hz. Ebubekir ordunun başına Halid bin Velid’i koydu ve bu kabilelere savaş ilan etti. Halid bin Velid’in önüne yakalanan bir kabile liderini getirdiler. Halid bin Velid tam onu öldürmeye hazırlanırken adam ‘Ben zekatı kabul ettim. Müslümanım, Lailahe illallah Muhammeden Resulullah. Beni öldürme’ dedi. Ama Halid bin Velid onu öldürdü. Olay Hz. Ebubekir’e intikal etti. Hz. Ebubekir dedi ki ‘Ey Halid kalbini açıp baktın mı.’ Halid bin Velid ‘Benim zannımca o münafıktı. Onun için öldürdüm’ demesi üzerine Hz. Ebubekir Halid bin Velid’e ‘Yanlış yaptın, bunun kefaretini öde’ dedi. Burada da Veliaht’ın haberi olmadan bu suç işlendi ama bu meşru kabul edilmesi gereken bir şeydir. Öldürüldüyse ailesine bedeli ödenir. Bu konu kapatılır.” Alimler her gün yayınlarında bu konuyu işliyor. Belli ki MBS böyle şeyleri yaptı ve yapacak da. Bunu meşrulaştırıyorlar ve halka da gözdağı veriyorlar.