Haftanın Manzarası

Tuzağı ilk gidişinde kurmuşlar

Suudi Arabistan konsolosluğunda vahşice katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, “Evlenseydik ABD ile Türkiye arasında yaşamayı düşünüyorduk. İstanbul’dan ev alma sebebimiz oydu” dedi. HaberTürk TV’ye konuk olan Hatice Cengiz, Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluğa gidiş
sürecini anlattı. Cemal Kaşıkçı ile kısa süre önce tanıştıklarını ve hemen evlilik kararı alıp hazırlıklara başladıklarını kaydeden Cengiz şunları söyledi: “Arabistan’ın bir konsolosluğa gidip kağıt alması gerektiği bilgisi verildi bize. Cemal Bey o zaman, ‘Türkiye’deyim. Burası güvenli. Başıma istenmeyen bir şey gelse dahi burada hızlı bir şekilde çözülür’ diyordu” dedi.

ENDİŞELİYDİ GÜLEREK ÇIKTI

Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluğa ilk gidişlerinde çok endişeli olduğunu ve kendisinin de kapıya kadar eşlik ettiğini söyleyen Cengiz şu detayları verdi: “Beni almadılar içeri ve endişemiz arttı. Kapının önünde ayrılmadan, sürekli içeriden kimler çıktı, hangi arabalar çıktı gibi şeylere dikkat ettim. Sürekli etrafı kolladım. Ama ilk görüşmede bir süre sonra Cemal çıktı ve yüzü gülüyordu, çok neşeli çıktı. Her şey yolundaydı. Cemal Bey’e içeriden bu evrakın bir kaç güne hazır olacağını söylemişler. Kendisi de yurt dışına gideceğini söylemiş. Randevu almadan ayrılıyor oradan.”

‘HERKES ÇIKTI’ DEDİLER YIKILDIM

2 Ekim günü konsolosluğa yeniden gittiklerini söyleyen Hatice Cengiz, Cemal Kaşıkçı mesai saati bitmesine rağmen çıkmayınca neler yaşadığını şöyle aktardı: Telefonları bana verdi ve hızlıca içeri girdi. Cemal Bey’in içeriden saatlerce çıkmaması üzerine ben kapıya gittim ve görevlilere sordum. Türk yetkili bana herkesin içeriden çıktığını ve kimsenin kalmadığını söyledi. Ben de o sırada konsolosluğu aradım ve dışarıda beklediğimi söyledim, kapıda olduğumu söyledim. Bunun üzerine telefona çıkan kişi hangi kapıda beklediğimi sordu. 2 dakika sonra dışarı çıktı ve ‘bana mesai bitti boşuna bekleme’ dedi. Çok büyük bir şey kaybetmiş gibi hissettim o an. Yasin Aktay’ı, Turan Kışlakçı’yı aradım. Hemen karakola gidip ifade verdim, şikayette bulundum.”

***

Efendimize hakaret cezasız kalmadı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Avusturya’da Hz Muhammed’e ‘pedofil’ dediği için ceza alan bir kişinin ‘ifade özgürlüğü’ hakkının ihlal edilmediğine hükmetti. AİHM, böylece söz konusu kişiyi cezalandıran Avusturya mahkemesini haklı buldu. Davayı AİHM’e taşıyan E.S adlı şahıs, Ekim 2009 tarihinde başkent Viyana’da “İslam hakkında Temel Bilgiler” başlıklı bir seminerde Peygamberimiz Hz.Muhammed’e hakaret etmişti. Viyana Ceza Mahkemesi Şubat 2011’de E.S hakkında açılan “dini değerlere hakaret” davasında şahsı suçlu bulmuş ve 480 Euro para cezası vermişti. Davayı temyize taşıyan E.S’nin dini değerlere hakaret suçundan mahkum edilmesi onaylanmıştı. E.S yurt için yargı yolunun tükenmesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’ncu maddesinin garanti altına aldığı “ifade özgürlüğünün” ihlal edildiği gerekçesiyle davayı AİHM’e taşıdı. AİHM 25 Ekim tarihli kararında, Avusturya yargısının davacı ES’nin ifade özgürlüğünü ihlal etmediğine hükmetti. Mahkeme davanın konusunun hassas olduğuna vurgu yaparak, Avusturya’nın ülkedeki durumunu da göz önüne alarak verdiği içtihat kararının kendisine ait olduğunu ifade etti.

***

Kaydı dinleyip Trump’a anlattı

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti soruşturması kapsamında temaslarda bulunmak üzere Türkiye’ye gelen ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü Gina Haspel’in, Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin ses kayıtlarını dinlediği ortaya çıktı. Haspel’in Türkiye temaslarında görüştüğü bazı yetkililerle Türkçe konuştuğu ve Kaşıkçı cinayetine ait ses kaydını MİT Başkanı Hakan Fidan’ın yanında dinlediği öne sürüldü. Washington Post gazetesi, ‘Haspel’in toplantıları hakkında bilgi sahibi olan kişileri’ kaynak göstererek Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili bir haber yayımladı. Haberde, Haspel’in Türkiye ziyaretinde ses kayıtlarını dinlediği öne sürüldü. Ses kayıtları hakkında ‘inandırıcıydı’ ifadesini kullanan Haspel, cinayete dair izlenimlerini detaylı bir raporla Beyaz Saray’da Trump’a sundu. Haspel’in, ses kayıtları dışında Riyad yönetiminin de cinayetle bağlantısına ilişkin yeterli bilgiye sahip olduğu düşünülüyor. Sunulan rapor sonrası Trump’ın, Suud yönetimi ve özellikle Veliaht Selman’a dair yeni kararlar alması bekleniyor. Trump, “Orada İsrail’i korumaya yardım edecek başka kimsemiz yok” diyerek Selman’ın arkasında duracağını ifade etmiş, ortaya çıkan delillerden sonra da ‘cinayetten Selman’ın sorumluğu olabileceği’ mesajını vererek yaptırımlar konusunda topu Kongre’ye atmıştı.

***

Havuz problemi: Paralar nerede?

İzmir Şirince köyündeki St. Jean John Baptist Kilisesi’ne (Meryem Ana) ait havuzun içerisine dilek amacıyla atılan yerli ve yabancı madeni paralar kayıp. Yılda bir buçuk milyon yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği havuzda miktarı hakkında bilgi bulunamayan paralar, İzmir Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü’nü harekete geçirdi. Uzmanlar, özellikle yabancı turistler tarafından ilgi gören dilek havuzuna çok miktarda 1 Euro atıldığını tespit etti. İsminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili şu bilgileri verdi: “Söz konusu kiliseye ait tescilli havuz uzun süredir takip ediliyor. Yürütülen çalışmada havuzda toplanan para miktarının çok yüksek olduğu tespit edilince resmi yazışmalar başlatıldı. Konuyla ilgili Efes Müze Müdürlüğü de bilgilendirildi. Bölgeye kamera sistemi konulması düşünülüyor. Selçuk Belediye Başkanı Zeynel Bakıcı ise “Kamulaştırma yapıp buradaki havuzda toplanan paranın her koşulda kamuya geçmesini sağlayacağız” dedi.

Benzer konular