Bazı ülkelerde ağızdan verilen çocuk felci aşısı Batı’da kullanılmıyor. Bu versiyon sadece gelişmemiş ülkeler için üretildi. Bu versiyonda zayıflatıldığı iddia edilen fakat hâlâ canlı olan çocuk felci virüsleri bulunuyor. ABD ve Avrupa ülkelerinde ise enjekte edilerek verilen pahalı versiyon mevcut. Üstelik ‘Batılı beyaz adamın güzel çocuğu’ için üretilen bu pahalı çeşit, çocuk felcinin canlı virüslerini ‘katiyyen’ ihtiva etmiyor. Sahi, Bill Gates gibi adamlar kendi çocuklarını asla aşılatmaya yanaşmazken, milyarlarca dolar harcıyarak Asya ve Afrika’nın gariban çocuklarını aşılamanın derdine niye düştü? Yiyecek ekmeği, içecek temiz suyu olmayan çocukların önceliği aşı mı? David Rockefeller, Warren Buffett, Ted Turner, Michael Bloomberg ve George Soros gibi baronların milyar dolarlar bağışlayarak dayattıkları aşılar çok mu gerekli? Aşı konusunda hiçbir bilgisi, birikimi ve çalışması bulunmayan bazı çevreler neden bu baronlara borazanlık yapma peşinde? Terör sadece DEAŞ, PKK, FETÖ gibi örgütler mi, yoksa sevimli gösterilen başka terör türleri de mevcut mu? Aşı dosyamız sizinle. Bu dosya sadece sorgulama çabasında. Yargıya varmak, aşı yaptırıp yaptırmamak elbette sizin tercihiniz.
13 Mayıs’ta New York’ta Hasidik Yahudiler ‘Aşı Sempozyumu’ organize etti. Daha sonra New York Belediye Sarayı’nın önüne gelen grup burada bir protesto gösterisi düzenledi. Hedeflerinde New York Belediye Başkanı Bill de Blasio vardı. Grubun liderlerinden, aşı karşıtlığıyla bilinen Yahudi din adamı Hillel Handler, New York şehrinin Yahudileri “şeytanlaştırmaya çalıştığını” söyledi. Belediye Başkanı hakkında “çok sinsi biri” tanımını yapan Handler, onun Alman asıllı olduğunu iddia ederek Nazi imasında bulundu. Peki, asıl mevzu neydi?
AŞI YAPTIRMAYANA CEZA
New York Belediyesi’ne göre kentte aşıya karşı direnç günden güne artıyor ve çocuklar arasında kızamık başta olmak üzere salgın hastalıklar büyük bir ilerleme kaydediyor. Bunun sorumlusu olarak da Rockland County bölgesinde yaşayan Yahudi cemaati suçlanıyor.
New York Belediyesi ile Yahudi cemaati arasında ipleri asıl geren konuysa çocuklarını zorla aşılatmaları konusunda ebeveynleri zorlayan yeni kuralların yürürlüğe sokulması. Bunların içinde aşı olmayan çocukların okuldan uzaklaştırılması olduğu gibi çocuğuna aşı yapılmasını engellemeye çalışan aileler için binlerce dolara varan ciddi para cezaları söz konusu.
Nitekim Belediye Başkanı Bill de Blasio’dan ilham alan Rockland County yönetimi geçen ay bir acil durum deklarasyonu yayınladı ve aşı yapılmayan çocukların kamusal alanlara çıkarılmasını men etti.
Yeme-içme başta olmak üzere sıkı Yahudi kurallarına göre yaşamaya çalışan Hasidikler için aşılar dinî açıdan mahzurlu zira bilhassa domuz gibi necis hayvanlardan elde edilen maddeleri ihtiva ediyor.
SADECE YAHUDİLER Mİ KARŞI?
18 Ocak’ta The Economist dergisinde bir yazı çıktı. Yazının başlığı ‘Avrupa’da yükselen popülizm kamu sağlığına zarar veriyor’ şeklindeydi. Yazıda anlatıldığı üzere İtalya’nın Emilia-Romagna bölgesinde yaşayan 36 yaşındaki bir anne, Jenny Arduini hükümetin aldığı ‘aşılanmayan çocukların anaokullara alınmaması’ kararına son derece öfkeliydi.
Arduini bu kararın ‘despotça’ olduğunu düşünüyor; çocuklar hakkında kararın ailelere ait olması gerektiğini, devletin buna müdahale edemeyeceğini söylüyordu. Aşı yaptırmanın otizme yol açtığını işitmiş olan Arduini, sadece çocuğunu kötü şeylerden korumaya çalışan bir anne olduğunu ifade ediyor, buna saygı gösterilmesini gerektiğini dile getiriyordu.
KIZAMIK AŞISI KATLİAM YAPTI
Hükümetler aşı konusunda direnenlere ağır yaptırımlar getirmeye çalışırken teknoloji şirketleri de boş durmuyor. Mesela Twitter, ABD Sağlık Bakanlığı’nın konu hakkındaki açıklamasını destekleyip kendi mecrasında kullanıcıların neredeyse gözüne sokmaya çalışırken, Instagram uygulaması da aşı karşıtı kampanyalar için açılan hashtag’leri engelleme yoluna gidiyor.
Peki, aşı konusundaki hassasiyeti haklı çıkaran örnekler yok mu? Elbette var. 16 Eylül 2014 tarihli Anadolu Ajansı haberine baktığımız zaman ‘Kampanyada aşı olan 20 çocuk hayatını kaybetti’ haberini görüyoruz.
Haberin spotunda ‘Suriye’nin İdlib kentinde, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından desteklenen kampanyada aşı olan en az 20 çocuğun hayatını kaybettiği bildirildi’ ifadesi yer alıyor.
Muhaliflerin denetimindeki bölgede sağlıktan sorumlu yerel yetkililer ölüm vakalarının artışını engellemek amacıyla bölgedeki aşı kampanyasını durdururken kampanyanın yürütücüleri UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü’nden şöyle bir açıklama duyuluyor:
“UNICEF ve DSÖ, Suriye’nin İdlib bölgesinde birkaç çocuğun ölümüne dair haberlerden büyük endişe duymaktadır. Olayların daha da açıklık kazanmasını bekliyoruz.”
ÇOCUK FELCİ AŞISI ÇOCUKLARI FELÇ ETTİ
Beylik ifadelerle geçiştirilen bu skandal elbette son değil. 2017 yılında bu kez yine aynı kurumların çocuk felci aşısı kampanyası, Suriyeli 17 çocuğun felç geçirmesine sebep oluyor. National Public Radio’nun internet sitesinde 28 Haziran 2017’de çıkan Jason Beaubien imzalı yazının başlığı her şeyi yeterince anlatıyor.
Beaubien ne diyor?
“Çocuk felçi aşısı, çocuk felcinin kendisinden daha fazla felce neden oldu.”
Yazıda California Üniversitesi’nden Mikrobiyoloji Profesörü Raul Andino’nun şu sözüne yer veriliyor. “Bu gerçekten enteresan bir muamma. Çocuk felcini ortadan kaldırsın diye kullandığınız aşının bizzat kendisi problem çıkarıyor.”
Peki, Amerikalı profesörün atladığı gerçek ne, bilin bakalım. Ağızdan verilen çocuk felci aşısı Batı’da kullanılmıyor. Bu versiyon, sadece gelişmemiş ülkeler için üretilmiş. Bu versiyonda zayıflatıldığı iddia edilen fakat hala canlı olan çocuk felci virüsleri bulunuyor. ABD ve Avrupa ülkelerinde ise enjekte edilerek verilen pahalı versiyon mevcut. Üstelik ‘Batılı beyaz adamın güzel çocuğu’ için üretilen bu pahalı versiyon, çocuk felcinin canlı virüslerini ‘katiyyen’ ihtiva etmiyor.
Türkiye’de durum ne mi dediniz? Aşının tamamını 6 batılı şirketten temin eden Türkiye, batıya göre gelişmiş ülke statüsünde değil.
‘AŞI OLMAYANLAR DAHA SIHHATLİ’
Bu başlık fincancı katırlarını ürkütecek, orası kesin ama cümle bize ait değil. 2011’de ABD yüksek mahkemesi aşıların “kaçınılmaz şekilde güvenilmez” olduğunu fakat aşı firmaları aleyhine dava açılamayacağını, aşıların yol açabileceği risklerin tamamen aile tarafından üstlenilmesi gerektiğine hükmetti.
Ariana Cha’nın aşı ve ilaç araştırması ise ilaç şirketlerinin hoyratlığını gözler önüne serdi. Cha’nın araştırmasına göre üretilen aşılarda yok yok. Tıknefes olmadan saymaya çalışalım. Cıva, formaldehit, alüminyum, polisorbat 80, kürtaj yoluyla alınmış insan fetuslarinin hücreleri, hamster faresi dokuları, köpek böbrekleri, maymun dokusu, yer fıstığı yağı adjuvanları ve daha nicesi…
AMERİKAN KONGRESİ İLAÇ ŞİRKETLERİNİ KORUYOR
İlaç şirketleri, yakın zamanda aşıların verdiği zararlar nedeniyle batılı ülkelerde açılan davalarda 3 milyar doların üzerinde tazminat ödedi. Bağımsız doktorlar, aşıların ilaçlarla aynı sıkı deneylerden geçmediğini söylüyor ve ekliyor: “Aşılanmış çocuklar ile aşılanmamış çocuklar arasında bir karşılaştırma asla yapılmamıştır.”
“Kızamıktan hiçbir çocuk ölmedi. Otistik sorunu kızamık sorunundan daha büyüktür” diyen doktorlar, “Medya tarafından yaratılan Disneyland kızamığı, korkularını artırmak için tasarlandı” fikrinde birleşiyor.
Tüm dünyada kamu destekli reklamlarda aşı yaptırmayı reddeden insanların sayısının tehlikeli boyutlara çıktığı yana yakıla anlatılıyor. ‘Aşı yaptırmayı reddedenler yüzünden salgın hastalıklar tehlikeli boyutlara geldi’ algısı oluşturulurken, aşısız çocuklar sağlıklı şekilde büyümeye devam ediyor. Aşı yaptırmadığı için pişman aile bulmak neredeyse imkânsız.
Bir bebek 1 yaşına gelmeden 3 defa Hepatit B, 3 defa karma, 2 defa da kızamık aşısına maruz bırakılıyor. Yani bir bebek 1 yaşına kadar 8 kez thimerosal maddesi alıyor. Bu da 369 mg demek. Türkiye’de yılda ortalama 1.5 milyon bebek doğuyor. Kaba bir hesapla, bu 12 milyon aşıya tekabül ediyor.
THIMEROSAL: TEHLİKENİN BÜYÜĞÜ
Aşılarda kullanılan “thimerosal” maddesiyle ilgili en çarpıcı açıklamayı civa zehirlenmesi konusunda dünyanın sayılı otoritelerinden biri olarak kabul edilen Kentucky Üniversitesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Boyd Haley veriyor:
“Bu maddeyi bir hayvana enjekte ederseniz beyninde hasar oluşur. Canlı bir dokuya enjekte ederseniz hücreler ölür. Bunları bilip de minik bebeklere bu maddeyi enjekte etmek şok edici bir hata!”
Rusya’da 20 yıl önce yasaklanan thimerosal, 2017’de Danimarka, Avusturya, Japonya, İngiltere ve İskandinav ülkelerinde de yasak kapsamına nihayet girdi. Eğer gelişmiş ülkelerde bu madde artık kullanılmıyorsa hiçbir ülkede kullanımda olmaması gerekir. Peki, bu hassasiyeti kimden bekleyeceğiz?
40 MİLYON DOZ AŞI İTHAL EDİLİYOR
Türkiye’de bebeğin doğumundan ilkokul 5’inci sınıfa kadar uygulanan tüm karma aşılarda (DBT, DT, Td, TT, Hepatit) thimerosal var. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye her yıl çocukları difteri, boğmaca, tetanos ve sarılıktan korumak için 40 milyon doz aşı ithal ediyor. Aşıların yüzde 60’ı Bakanlıkça getiriliyor.
AŞI REKLÂMLARINA DİKKAT!
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 2011 yılında Türkiye’de 183 aile aşı yaptırmayı reddederken, 2017 yılında bu sayı 23 binlere kadar çıktı. Devlet ve özel sektörün milyonlarca dolar ödeyip ithal ettiği aşılar depolarda kaldı. Bu yüzden ekranlarda neredeyse ağlayacak karakterler ortaya çıktı. Kamu sportlarında aşıyı gerekli gören annelerin röportajları mevcut ama reddeden annelerle yapılmış tek röportaj yok. Soru şu: Aşısız çocukların daha sağlıklı büyüdüğünü duymaktan mı korkuyorlar?
Aşılarla ilgili makaleleri ile tanınan çocuk immünolojisi mütehassısı Prof. Dr. Alişan Yıldıran, “Pnömokok aşısındaki keramet” başlıklı yazısında “sıhhatli bir çocuğu aşılamak çok saçma” diyor.
“Aşının toplumda görülen serotiplerin değişimine sebep olacağını düşünmek zor değil, nitekim öyle olmuş. Böylece mevcut antibiyotiklere dirençli pnömokokların evrilmesi tehdidi ortaya çıkmıştır” diyen Yıldıran, “Aşıyı takvime alabilmek için bir kılıf lazım! Çapa, Cerrahpaşa ve Çukurova Tıp fakültelerinde aşı firması Wyeth’in desteğiyle 2001-2004 arasında bir çalışma yapılmış. Akademik bir makalede sanıldığının aksine birinci değil, son isim en değerlidir” diyerek tıp müesseseleri ile aşı firmaları arasındaki ilişkiye dikkat çekiyor.
Makalesinde söz konusu aşının ölümlere, nörolojik hasarlara, sepsise yol açabildiği ve bunun artık bilindiğine değinen Prof. Dr. Alişan Yıldıran, “Senelerdir anlatmaya çalışdığım şey de bu zaten, immünitesi bozuk olan insana aşının faydası yoktur, üstelik daha fazla zarar verir” diye teyit ediyor.
‘GRIP OLMAK ŞIFAYI KAPMAK DEMEKTIR’
‘Grip bizi yataklarda süründürüyor’ diyen bir kişiye Prof Dr Ahmet Rasim Küçükusta şöyle cevap veriyor: “Böyle bir enfeksiyon geçiren insanda ömür boyu devam eden çok kuvvetli bir bağışıklık kalır. Oysa bugün kullanılan ticari grip aşıları insanlarda sadece bir antikor yapımı sağlıyor. İnsanlarda kalıcı bir bağışıklık meydana gelmiyor.”
‘EKMEĞİNİZ YOKSA AŞI VERELİM’
Dünya Gıda Programı WFP İcra Direktörü David Beasley ise “Her 5 saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor. Dünyada 300 trilyon dolarlık bir varlık bulunuyorken bu durum kabul edilemez ve affedilemez” diyor. Korku yayan WFP Direktörü Beasley’in, insanlara ekmek yerine on milyarlarca dolarlık aşı dağıtan Bill Gates ve avenesine niçin sesi çıkmıyor. Bill Gates, açlıkla mücadele eden Afrika ve Asya ülkelerinde sürekli olarak aşı programları düzenliyor. Orta Afrika ülkelerinde çok sayıda çocuğun bu aşılar nedeniyle öldüğü söyleniyor. Skandalın medyaya yansımaması için ailelere rüşvetler verilmiş hatta ölümle tehdit vakaları yaşanmış.
Diğer yandan Bill – Melinda Gates çiftinin Jennifer, Rory ve Phoebe isimli üç çocuğu var. 1996 – 2002 yılları arasında doğan bu çocukların hiç biri aşı yüzü görmedi ve gayet sağlıklılar. Seattle’daki bir tıp sempozyumunda eski aile doktorları bakın, ne diyor? “Gerçekten harika çocuklar. Akıllı ve neşeli bir çocukluk yaşadılar.” Aynı sempozyumda dile getirilen diğer gerçek ne, bilin bakalım. “Kaliforniya’da aşı görmemiş çocuk genelde beyazdır. Los Angeles’taki en zengin ailelerin çocukları neredeyse hiç aşı yüzü görmez.”
Görüldüğü üzere Gates gibi elitler çocuklarını aşılatmayı reddediyor. Fakat diğer yandan başka çocukları aşılamak için kampanyalar yapıyor.
CNN’e göre aşıyı reddedenlerin çoğu Orange County, Santa Barbara ve Bay Area bölgeleri gibi çoğunlukla beyazlara ait, yüksek gelirli mahallelerde oturuyor. Amerikan Public Heath dergisinde yayınlanan çalışmaya göre Kaliforniya’da 6.200’den fazla okulda inceleme yapılmış ve aşı yaptırmayan öğrenci sayısının 2 kat fazla olduğu ortaya çıkmış.
AFRİKA‘DA 50 ÇOCUK FELÇ OLDU
Gazeteci Christina England tarafından yapılan habere göre, özellikle Afrika için geliştirilmiş menenjit aşısı “MenAfriVac”, Kuzey Çad‘taki küçük Gouro köyünde en az 50 çocuğu felç etti. Rüşvetle konuşmayı kabul edenlerin verdiği rakam bu şekilde. Menenjit hastalığı için önleyici tedavi olarak tanıtılan “MenAfriVac” aşısı, küçük çocukların halüsinasyonlar görmesine, sarsıntı yaşamasına ve son olarak da felç geçirmesine neden oluyor.
Bu tür haberlere sinirlenen Gates‘in, yayın engeli sağlamak amacıyla medya kuruluşlarına sponsor olmaya başladığı söyleniyor.
‘GATES AŞISI’NIN ÇİRKİN YÜZÜ
The Telegraph gazetesine verdiği röportajda “Benim artık paraya ihtiyacım yok, ben Tanrı’nın işini yapıyorum!” diyen Gates, bu konuda David Rockefeller, Warren Buffett, Ted Turner, Michael Bloomberg ve George Soros gibi baronlardan destek gördüğünü saklamıyor.
Çad’ın Gouro köyündeki yapılan aşı sonrası çocuklarda ani baş ağrıları, şiddetli kusma, ağızdan gelen salya ve kontrol edilemeyen sarsıntılar görüldüğü haberleri geliyor. Bölgede hastane ve sağlık görevlisi olmadığı için 300 km uzaktaki hastaneye gidemeyen Afrikalı vatandaş yerel yöneticiden yardım istiyor ve geri çevriliyor. Aşı sonrası yaşanan rahatsızlıkları görmezden gelen Çad hükümetinin, MenAfriVac aşısının satış ve dağıtımını durdurmak yerine, mağdur ebeveynleri susturmak için para teklif ettiği ifade ediliyor.
MEHMET BARLAS’TAN İLGİNÇ SÖZLER
Sabah Gazetesi yazarı Mehmet Barlas geçtiğimiz yıl kaleme aldığı bir yazısında aynen şöyle demişti: “Birkaç yıl önce California Berkeley Üniversitesi uzmanları, İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’ya karşı kullanılması planlanan farklı bir bombanın gizli belgelerine ulaştı.
Buna göre Amerikalılar, 1944’te düşman askerlerini eşcinselleştirecek bir bomba için çalışma yapmış. Bu bomba uçaktan atıldığı zaman, düşman askerlerinde eşcinsel duygular uyanacakmış. Böylece Amerika’ya karşı savaşmayı bırakıp sevişeceklermiş.
Çeşitli araştırmacılara göre dünya nüfusunu fazla bulan Derin Amerika, çeşitli ilaçlarla erkekleri kısırlaştırmaya başlamış. Örneğin Amerikan yapısı grip aşıları erkekleri en az iki ay eşlerinden uzak tutuyormuş. Diğer bazı ilaçlar da kısırlaşma nedeniymiş. Sonuçta, uzmanlara göre dünya 7 milyar insanı barındıracak kaynağa sahip değilmiş. Çözüm yolu ise üremeyi durdurmak olabilirmiş.”