Dünya dolar krizinde Türkiye’nin yanında

ABD, terör örgütü bağlantısı sebebiyle tutuklu bulunan Papaz Andrew Brunson’un ev hapsine razı olmayarak Türkiye’ye yaptırım uygulamaya başladı. Krizi tırmandırma amacındaki Beyaz Saray, Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri ve Adalet Bakanı’nı yaptırım listesine aldı. Sonra Türkiye’den çelik ve alüminyum ihracatına yüzde 50 ek vergi getirdi. Peşinden kur saldırısı başladı ve dolar kısa sürede 7 liranın üzerine çıktı. Türk lirası yüzde 35 civarı değer kaybetti. Ardından Trump tarafından F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye teslimatını askıya alan yasa onaylandı. Olaylar zincirine bakıldığında ABD’nin tek taraflı ve kötü niyetli bir yaklaşımını görmemek mümkün değil. Nitekim dünya kamuoyu da bunun farkında. ABD’nin bu yaklaşımı öncelikle kendi medyasında eleştirilere neden oldu.

ABD medyası tepkili

CNN International televizyonu Trump’ın Türkiye’ye dönük tutumunu eleştirdi ve alınan kararların ABD’ye zarar verdiğini duyurdu. ABD borsalarının son iki ayın en düşük rakamlarına gerilediğini ifade eden CNN, “Türkiye ile ticaret savaşı Amerikan piyasalarını batırıyor” ifadesini kullandı. 14 Ağustos’da CNN internet sitesine yazan Fadi Hakura da “Batı, Türkiye’yi Rusya ve İran’a kaybetme gerçeğiyle başa çıkamaz” başlıklı yazısında Trump yönetimini topa tutarak şöyle dedi:
“En kötü ihtimal gerçekleşebilir, Türkiye gibi jeopolitik açıdan son derece önemli bir ülkeyi enkaza çevirecek siyasi ve ekonomik bir kargaşa çıkabilir. Bu senaryo, gözden ırak tutulmamalıdır. Türkiye’nin AB üyeliği arzusu acil olarak tazelenmeli, liberal reformlar yapması teşvik edilmelidir. Aksi halde Batı, müttefik olarak böylesine önemli bir ülkenin kaybından doğan ağır bir bedel ödeyecektir.”
Wall Street Journal gazetesinde Greg Ip de 15 Ağustos tarihli makalesinde ABD’nin Türkiye’ye karşı takındığı tavrı şu cümlelerle eleştirdi.
“Ticaret savaşlarında olduğu gibi finans savaşlarında da kazananlar bedel ödemek zorunda kalır. Kriz, gelişmekte olan ülkeleri vurduğunda onlar da doğal olarak ABD’den daha az satın alma eğilimine girer. Ticaret savaşlarının diğer ülkeleri ABD tedarikçileri dışında alternatif aramaya yöneltmesi gibi, finans savaşları da onları doların dışında başka alternatifler aramaya zorlar. Her iki durumda sonuç, daha az entegre olmuş bir dünya ve Amerikan nüfuzunun azalmasıdır.”
Washington Post gazetesi yazarı Matt O’Brien de ABD Başkanı Trump’ı çelik ve alüminyumda gümrük vergisini artırma kararından dolayı eleştirdi.

Astana sürecine eş zamanlı saldırı

ABD sadece Türkiye’ye yaptırım uygulamıyor. Şu anda ABD yaptırımına maruz kalan 11 ülke mevcut. Bu ülkeler;  Türkiye, İran, Rusya, Pakistan, Çin, Küba, Kuzey Kore, Venezuela, Suriye, Libya ve Kolombiya. ABD yaptırımlarının zamanlamasına göz atıldığında Astana sürecini oluşturan ülkelere eş zamanlı bir saldırı yapıldığı açıkça görülüyor. Daha önce de ABD yaptırımlarına maruz kalan Rusya ve İran’ın Türkiye ile birlikte yeni yaptırımlara muhatap olması düşündürücü.
Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev’in Trump’ın yaptırım kararına cevabı “ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını savaş ilanı olarak değerlendiriyoruz. Dolar bu savaşta silah olarak kullanılıyor” şeklinde oldu. Kremlin, Türkiye ile ticarette milli para kullanımı önerisine de sıcak yaklaştı. Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘TL ile ticaret yapalım’ teklifine cevaben, uluslararası ticarette milli para birimlerinin kullanılmasıyla ilgili uzun süredir çalışmalar yürüttüklerini belirtti.
Dolar karşısında kısa zamanda iki kat değer kaybına uğrayan Riyal, İran’a uygulanan ABD yaptırımlarının en bariz göstergesi. Trump, “İran’la iş yapan ABD’yle iş yapamayacak” şeklinde tehditler savururken İran’ın dini lideri Hamaney’den aynı sertlikte bir açıklama geldi. Hamaney, “Artık Humeyni gibi ben de ABD ile her türlü müzakereyi reddediyor ve yasaklıyorum” dedi.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, ABD Başkanı Donald Trump’ın NATO üyesi Türkiye’nin ekonomisine dönük sözlerinin “utanç verici” olduğunu söyleyerek, “Biz daha önce de komşularımızın tarafındaydık şimdi de tarafında olacağız” dedi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, ABD’nin Türkiye’ye karşı izlediği politikayı eleştirerek, Türkiye için her türlü desteğe hazır olduklarını söyledi.

ABD, İngiltere’yi de tehdit etti

ABD’nin Londra Büyükelçisi, İngiliz gazetesi Daily Telegraph’a yazdığı makale ile İngiltere’yi doğrudan tehdit etti. Büyükelçi Woody Johnson’ın kaleme aldığı makalede açıkça “Ya İran’a karşı ABD’nin yanında yer alırsınız ya da sonuçlarına katlanırsınız” ifadesi yer aldı. İngiliz basını bunu hükümete karşı yapılan doğrudan bir meydan okuma olarak yorumladı.
“İran’la yaptığınız nükleer anlaşmadan vazgeçin. Tahran’ın temsil ettiği küresel tehdide karşı Washington’un yanında yer alın” uyarısını yapan Büyükelçi Johnson, İngiliz Şirketlerine İran ile ticaretlerini durdurmaları konusunda talimat yağdırdı.

Almanya ve İtalya’dan destek

Trump’ın Türkiye’ye dönük başlattığı ekonomik savaşa karşı dünyanın önde gelen ekonomilerinden peş peşe destek mesajları geldi. Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, “Türk ekonomisinin istikrarlı olması bizim de çıkarımıza. TL’nin değer kaybını yakından izliyoruz, şu anda kaygı veren bir durum yok” açıklamasını yaparken, Başbakan Angela Merkel, Türkiye’deki ekonomik istikrarsızlığın kimsenin çıkarına olmayacağını belirtti. “Almanya ekonomik olarak gelişen bir Türkiye istiyor. Bu bizim de çıkarımıza” diyen Merkel’e Ekonomi Bakanı Peter Altmaier de eşlik etti ve ABD Başkanı Trump’ın açıkladığı vergi tarifelerine tepki gösterdi. Altmaier, “ABD’nin Çin ve Türkiye’ye uyguladığı tarifeleri büyümeyi yok ediyor” ifadesini kullandı. Almanya Ekonomi Bakanlığı Sözcüsü Beate Baron’dan da “Almanya, Türkiye’nin en önemli ticari ortağıdır” açıklaması geldi.
İtalya Başbakanlık Müsteşarı Giancarlo Giorgetti de “Bu ayın sonu ile eylül ayının başında İtalya’ya yönelik bir saldırı olabilir. Türkiye’ye karşı yapılan saldırı İtalya için de bir örnektir” şeklinde konuşarak ülkesinin saldırılara karşı Türkiye’nin yanında olduğunu belirtti. İtalya Dışişleri Bakanı Enzo Moavero Milanesi de bir gazeteye verdiği mülakatta Türkiye ile dayanışma mesajı gönderdi. “İlk düşüncem, Akdeniz’in ticari ve mali dengesi açısından mühim bir oyuncu olan Türkiye ile dayanışma göstermek gerektiğidir. Kriz durumu hepimiz için kötü haberdir” ifadesini kullandı.

Pakistan da safını belli etti

Pakistan Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Türkiye’ye karşı aldığı yaptırım kararını eleştirerek “Pakistan, Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası barış ve istikrara yönelik çok değerli rolünü takdir etmektedir. Aynı zamanda Türkiye, küresel ekonominin motoru ve önemli bir üyesidir. Pakistan halkı ve hükümeti, Türkiye’nin barış ve refah arayışına güçlü desteğini bir kez daha yineler ve bu ortak hedeflere ulaşma yolunda her zamanki gibi yanında olacaktır” açıklamasında bulundu.

Katar her zaman Türkiye’nin yanında

Türkiye’yi ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Katar Emiri Al Sani, sosyal medya hesabı Twitter üzerinden paylaşımda bulundu. “Ümmetin sorunları ve Katar’ın yanında duran Türkiye’nin ve oradaki kardeşlerimizin yanındayız. Bugün Ekselansları Başkan Erdoğan ile Ankara’da yapmış olduğum önemli görüşmeler çerçevesinde, üretken, güçlü ve sağlam ekonomiye sahip bu ülkede 15 milyar dolar tutarında bir mevduat ve yatırım projeleri paketini duyurduk.”
Al Sani’nin Twitter’daki bu paylaşımını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da kendi hesaplarından yeniden paylaştı.
Katarlı ünlü gazeteci El Arab gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Cabir el Harmi de Türkçe tweet atarak desteğini gösterdi.
“Amerika’nın Türkiye’ye karşı birlik olup savaş açması beklenen bir şey. Türkiye’nin, Müslüman bir ülkenin ekonomik ve siyasi açıdan bağımsız olmasını kabullenemiyorlar. Ama bazı Arapların Türkiye’ye açılan savaşa sevinmeleri ve destek vermeleri büyük alçaklıktır.”
Arap dünyasında Katar, Kuveyt ve Lübnan halkı, ABD’ye tepki olarak ellerindeki dolarları Türk Lirası’na çevirdi. Kuveytli akademisyen Prof. Dr. Hakim el-Mutayri de yaptığı açıklamada:
“Türkiye’ye yönelik açılan savaş, süren çatışmanın bir kanıtıdır. İslam toplumunun Türk halkına ekonomik yönden destek vermesi ve yanında durması dinin bir gereğidir. Bu yolda verilen gayret, Allah yolunda malınızı harcamak hükmünü taşımaktadır” dedi.

Benzer konular