Dış tehdit Kılıçdaroğlu

Geçtiğimiz hafta siyasi gündem açısından yoğun ve tartışmalı geçti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocukları ve bazı akrabalarının yurt dışına para kaçırdığını iddia etmesinin ardından, bazı kağıtları partisinin grup toplantısında kürsüden sallayarak bunların kanıt olduğunu söyledi. Fakat belgeleri ne kimseye gösterdi ne basınla paylaştı ne de adli makamlara verdi. Hatta parti sözcüsü Bülent Tezcan savcılığa gitmeyeceklerini açıkladı ve “Sayın genel başkanımızın ‘Bu bir suçtur’ diye bir ifadesi var mı? Suç ekseninde bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu işin savcısı millettir. Biz millete bu işi açıkladık” dedi. Daha sonra ise yoğun kamuoyu baskısına direnemeyip, basınla “belgeleri” paylaştılar. Ancak bu paylaşımı yaparken Kılıçdaroğlu’nun kürsüdeki özgüvenli açıklamalarının yerini şöyle bir açıklama almıştı: “Para hareketliliği görünüyor”

Erdoğan’ın avukatları ise Kılıçdaroğlu’nun ‘offshore para transferinin kanıtı’ olarak kürsüden gösterdiği evrakların sahte olduğunu açıkladı ve bu evrakları hemen adli makamlara vererek dava açmasını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Bir tomar kağıdı sallayarak, ‘Dekontları da bunlar’ dedi. Ne gazetecilere ne adli makamlara vermedi. İddia edildiği gibi yurt dışına giden tek kuruş yok. Mevcut şirketlerini satmaları sebebiyle onlara para geldi. Oraya da para gitmedi” dedi.

Fuat Avni ile aynı ağız

İşin asıl ilginç yanı ise bir süredir Alman istihbaratı kaynaklı benzer söylentilerin olması, Kılıçdaroğlu’nun da aynı dedikoduları dillendirmesi ve eline nereden geldiği belli olmayan birtakım banka dekontlarını bu iddialara delil olarak göstermesiydi. Üstelik FETÖ’nün Twitter’daki hesaplarından ‘Fuat Avni’nin sahibi Said Sefa da Mayıs ayında Kılıçdaroğlu’nun iddialarını yazmıştı. Tabi bu Kılıçdaroğlu’nu dikkatle takip edenleri şaşırtmadı çünkü Kılıçdaroğlu’nun durduğu noktayı Alman istihbaratı, PKK ya da FETÖ’nün söylemlerine paralel olacak şekilde konumlandırması ilk kez gerçekleşen bir olay değildi. Bunu görmek için Kılıçdaroğlu’nun ve partisinin geçmişine doğru kısa bir yolculuk yapmak yeterli.

Bir haftada genel başkan

2010 yılında CHP’nin Grup Başkan Vekili olan Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’ın kaset skandalıyla birlikte 10 Mayıs 2010’da istifa etmesiyle boşalan CHP Genel Başkanlığı koltuğuna aday olmayacağını söylemiş, ancak aradaki bir haftalık süreçte ne yaşadıysa, 17 Mayıs 2010 tarihinde CHP Grup Başkan Vekilliği’nden istifa ettiğini ve aday ola-cağını açık-lamıştı. Büyük bir medya desteği alan Kılıçdaroğlu, 22 Mayıs 2010 tarihinde yapılan kurultayda CHP’nin Genel Başkanı olarak seçildi.

Kozinoğlu deşifre etti

Kaset olayının failleri bir türlü tam olarak açığa çıkarılamadıysa da MİT’in karakutusu olarak bilinen ve “Hayalet” lakabıyla anılan Kaşif Kozinoğlu, yazdığı mektuplarda ilginç bir bağlantıya işaret etti. Kozinoğlu Almanya’nın, mal varlıklarının tutarı çok büyük olan, Türk asıllı Alman vatandaşların AK Parti tarafından AB’ye giriş konusunda organize edilip kendilerine karşı kullanılmalarından korktukları için Deniz Feneri yolsuzluk davasının icat edildiğini söylemişti. Bu çerçevede Erdoğan ve AK Parti’ye karşı kullanmak için hazırlanan bazı belgelerin de henüz o dönemde CHP Genel Başkanı olmayan Kemal Kılıçdaroğlu’na Almanya’da buluştuğu BND mensupları tarafından verildiğini ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olmasını desteklediklerini de söylemişti. Bu iddialar daha sonra CHP tarafından yalanlandı. Ancak Kılıçdaroğlu grup başkan vekiliyken Almanya’daki Deniz Feneri e.V davasında “kurye” olarak adlarının geçtiğini belirttiği iki kişi arasındaki para teslimatına ilişkin bazı “belgeler” açıkladı. Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’deki davaya destek olacağını söylediği bu belgeleri bulması, Kozinoğlu’nun söyledikleriyle bir araya gelince kafalarda soru işaretlerinin doğurması kaçınılmaz. Kozinoğlu’nun ise hapishanede şüpheli bir kalp krizi ile öldüğünü de hatırlatalım. Kozinoğlu’nun notlarında FETÖ okullarının CIA bağlantılı çalıştığı gibi bilgiler de bulunuyordu.

Telekulaktan haberdar mıydı?

2014 yılında ise Almanya İstihbarat Örgütü’nün (BND) Türkiye’yi 5 yıl boyunca dinlediğinin ortaya çıkmasının ardından Kılıçdaroğlu’nun BND ile yaptığı görüşmede kendisine bu bilginin verildiği iddiası gündeme geldi. İddiaya göre Kılıçdaroğlu’na BND tarafından Recep Tayyip Erdoğan’ın dinlendiği bilgisi iletilmişti. Kılıçdaroğlu bu bilgiyi Almanya’da yaşayan A.K. vasıtasıyla teyit ettirdi ancak kimseye bahsetmedi.

Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduktan sonra muhalefet tarzı olarak “Dünya yanarsa yansın, yeter ki Erdoğan gitsin”i benimsediği için, Erdoğan’a zarar vereceğini düşündüğü her tür olayı, Türkiye’ye zarar verebilecek olsa da kullandı. Örneğin, 2013 yılında da Alman vakıflarının bariz bir şekilde rol oynadığı bilinen Gezi olaylarında sokağa çıkanlara sahip çıktı. Seçilmiş başbakana edilmedik hakareti bırakmayan, İstanbul’un ortasında terör estiren, ülkeyi ve ekonomiyi 210 milyar lira zarara uğratan Geziciler için “Bu çocukların alnından öpüyorum” dedi. Aynı Kılıçdaroğlu, Kadıköy’de yapmayı planladığı “Demokrasi ve Özgürlük Mitingi”ni son anda iptal edip partilileri Taksim’e yolladı. Çatışmaya dönebilecek olaylar polislerin geri çekilmesiyle önlendi.

Devlet sırlarıyla kuryelik

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2013 yılı Aralık ayının ilk haftası ABD’ye gitti. Resmi programında gözükmeyen fakat programa dahil edilen bir de görüşmesi vardı: FETÖ’nün elebaşları Faruk Taban ve Emre Çelik’le buluşma. İddialara göre FETÖ’cüler bu buluşmada Kılıçdaroğlu’nun ağzını aradı ve hükümete yönelik girişimleri karşısında nasıl tepki vereceklerini sordu. Üstelik Kılıçdaroğlu’na başbakanlık sinyali de verdiler. Bu görüşmenin bir hafta sonrasında ise 17-25 Aralık darbe girişimi yaşandı. Bu süreçte ise Kılıçdaroğlu adeta FETÖ’nün sözcüsü gibi davrandı. Kumpas kasetlerini Meclis grubuna getirip dinletti. FETÖ’nün ve yabancı istihbarat servislerinin ‘Türkiye DEAŞ’a yardım ediyor’ iftirasını bizzat dillendirmekten çekinmedi.
MİT TIR’ları ihaneti konusunda gündeme gelen iddialar da Kemal Kılıçdaroğlu’nu işaret ediyor. CHP liderinin flash bellekteki görüntülerin Enis Berberoğlu aracılığıyla Can Dündar’a iletilmesini sağladığı söyleniyor. İddialara göre devlet sırrı içeren görüntüleri Kılıçdaroğlu 17 Mayıs’ta Zaman gazetesine gittiğinde FETÖ’nün firari gazetecisi Ekrem Dumanlı’dan aldı, Kılıçdaroğlu da Can Dündar’a ulaştırması için Enis Berberoğlu’na verdi.

BND-FETÖ ortak yapımı

CHP liderinin Alman istihbaratı ve FETÖ ile paralel söylem geliştirdiği bir diğer olay ise 15 Temmuz darbe girişimi için “kontrollü darbe” ifadesini kullanması. Kontrollü darbe ifadesinin Kılıçdaroğlu’nun eski başdanışmanı Rasim Bölücek tarafından ortaya atıldığı, Bölücek’in ise teröristbaşı Fethullah Gülen’in sağ kolu olarak anılan Bilal Ekşili ile yakın ilişkileri olduğu ortaya çıkmıştı. Kılıçdaroğlu’nun bazı danışmanları ise FETÖ üyesi olmaktan dolayı tutuklanmıştı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Yeni Şafak’a yaptığı bir açıklamada kontrollü darbe söyleminin Alman istihbaratının söylemi olduğu ve Kılıçdaroğlu’nun sufleyi oradan aldığını söylemiş, “O geceyi bir sinema dizisi gibi seyrederseniz bunu böyle söylersiniz. Bu lafı ilk önce kim çıkardı? Sufle Alman istihbarat teşkilatı, ABD ve İngiltere’deki bazı adamlar üzerinden geldi. Kemal Kılıçdaroğlu da bu lafa kondu” demişti. FETÖ’nün Almanya’nın muhafazası altında olduğu düşünülürse her iki iddia da doğru olabilir.

15 Temmuz davasını izlemeyenler Zarrab davasında

Görünüşe göre CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu muhalefet yapmayı Türkiye’nin aleyhine olan her durumu kullanmak olarak algılıyor. Merkel’in, ‘Türkiye güvenli ülke değildir gitmeyin’ demesine kalmadan, Kılıçdaroğlu çıkıp Alman gazetelerine, ‘Türkiye güvenli bir ülke değil, gelmeyin’ diyebiliyor. CHP Türkiye’de görülen 15 Temmuz darbe girişimi davalarından hiç birini takip etmiyor ama Amerika Birleşik Devletleri’nde görülen Reza Zarrab davasını davaya giderek takip ediyor. New York’taki duruşmayla aynı anda, 5 ay önce FETÖ tarafından servis edilmiş kağıtlar belge diye sunuluyor. Tüm bunları bir arada düşününce Kılıçdaroğlu’nun bir dış tehdit olduğu aşikar.

Benzer konular